Posts

Peyzaj Tasarımını Etkileyen Faktörler

Tasarımcı çalışmalarına başlamadan önce kesinlikle tasarım alanının arazi karakteristiklerini, iklim koşullarını, çevresel ve insana ilişkin faktörlerini arazi üzerinde yerinde çalışma yaparak tespit etmelidir. Böylelikle yapacağı tasarım daha sağlıklı olacak ve yeniden başa dönerek çalışma yapmak zorunda kalmayacaktır. Bu çalışmalar aşağıda detaylarıyla anlatılmıştır.

ARAZİ KARAKTERİSTİKLERİ

Arazinin veya bölgenin peyzaj tasarımını da etkileyen fiziksel özellikleri, coğrafi durum, topografya -arazinin fiziksel yapısı-, iklim koşulları, yöresel bitki örtüsü, malzeme ve mevcut teknolojidir.

Konumuna Göre Tanımlanan Arazi Tipleri
Kırsal araziler 

Kırsal arazi genellikle daha geniştir ve dolayısıyla tasarlamada kısıtlamalar daha azdır. Ancak, arsa kısıtlı da olsa, görsel algılama sahasının genişliği nedeniyle, etkisel boyutları gerçek boyutlarından geniştir.

Doğa hakim durumdadır. Toprak ve arazi formları güçlü görsel öğelerdir. Dolayısıyla tasarımda, doğayla daha fazla kaynaşmış bir yaklaşım olanağı vardır. Yapısal öğeler doğa üzerine empoze edilmiş durumdadır. Kırsal bir arazi hava koşullarına daha açıktır.

Yağmur, fırtına, güneş, rüzgar, kar, don, kış soğuğu ve yaz sıcağına karşı korunaksızdır.

Kent içi araziler 

Kentsel alanda arsa boyutları kısıtlıdır; ve arsa bedelleri yüksek olduğundan en iyi biçimde değerlendirmek gereklidir. Çevre arsalardaki yapı adaları büyük bir olasılıkla kapatıcı etkiler yapacak; sadece alana değil böylece hacim/mekan da kısıtlanacaktır. Alanın ve mekanın kısıtlılığı peyzaj tasarımı ölçeğini etkileyecek; dolayısıyla seçilecek peyzaj elemanlarının ölçeği özellikle önem kazanacaktır.

Kent içi arsaya yaklaşım, kent yolları ve kaldırımlardan alınmaktadır. Öte yandan da, kent yolu; egzoz gazı, gürültü ve kaza tehlikesi kaynağıdır.

Kent içi, geniş yer kaplamaları ve yapı adalarıyla doğal çevreden iklim bakımından da çok farklıdır. Isı derecesi, güneş ışıklarının yansıması, rüzgar ve meltemin yönleri kent içinde değişikliğe uğrar.

Doğal elemanlar – ağaçlar, kayalar, su, tepecik gibi, ilginç topografik öğeler kentte az sayıdadır ve olanlar korunmalıdır.

Topografik Yapısına Göre Arazi Tipleri

Düz araziler

Düz arazi genişliği, açıklığı, ufka dek uzanması nedenleriyle çoğu kez insan ölçeğinin üstünde bir ölçek sunar. Düz arazi çoğunlukla monotondur. Üçüncü boyut ya da bir fokal nokta yoktur. Ufuk çizgisi tek sürekli öğedir. İklimsel koşullardan korunma olanağı hemen hiç yoktur. Dolayısıyla, özellikle güneş önemli bir tasarım faktörüdür. Düz arazi en az planlama kısıtlaması koyar. Göreli olarak, yaklaşım yönü ve biçimi arazi topografyasınca belirlenmediği için, düz arazi pek az öznellik sağlar ve daha az peyzaj ilginçliği sunar.

Eğimli araziler 

Eğimli arazinin özelliği iniş-çıkışlı oluşudur. Eğimin doğasına uyularak teras – sedli bir şema geliştirilebilir.

Eğim eğrileri ana planlama faktörleridir; eşit yükseklikteki alanlar eğim aksına dik, dar şeritler halindedir. Geniş düzlükler yoktur. Düzlükler elde etmek için ya eğimden kesilir, oyulur veya eğim doldurularak çıkma yapılır. Her iki durumda da toprağın yerinde durması için istinat duvarı inşası gerekir. Üçüncü bir yol, arazi üzerinde eğimden bağımsız platform inşa etmek olabilir.

 Eğim tepesi özeldir ve tasarımda bu tanınmalıdır. Eğimli arazi çoğunlukla iyi bir görünüm açısı sağlar. Eğimli arazide drenaj-yüzey suyunu akıtma sorunu özellikle önemlidir. Eğimli bir arazide yer alan su elemanları akım şekli bakımından ilginç olabilir.

Eğim motorlu araç trafiği için fazla ise, yaklaşım eğim çizgilerine paralel alınmalıdır.

Eş yükselti eğrileri -konturlar-, kabul edilen bir seviyeye göre aynı yükseklikteki noktaları birbirine bağlayan soyut ve imgesel çizgilerdir. 10 cm, 25 cm, 50cm, 1m,10m, 50m gibi aralıklarla geçebilirler.

İKLİM KOSULLARI

İklim ve mikro klima peyzaj mimarlığının tasarım etkenlerindendir. İklimsel koşullar, fiziksel çevreyi yoğurup, dış mekanların kullanımını etkileyerek, mimari formaların ve peyzajın biçimlenmesinde tanımlayıcı olurlar.

İklim Çeşitleri

İklim ısı, nem, rüzgar, güneş yansıması, nem yoğunlaşması gibi doğal olayların toplam etkisidir. Topografya, bitki örtüsü, su elemanları gibi iklim de, çevreyi oluşturan önemli bir girdidir.

Son yılların teknolojik gelişmeleri iklim koşullarının olumsuz etkilerinden korunmaya bazı durumlarda olanak vermiştir. Örneğin, tamamen kapalı alışveriş merkezleri yapmak geniş açıklıklı strüktürlerin geliştirilmesi ve yapay havalandırma ile mümkün olabilmiştir. Doğal iklim koşullarına uygun tasarım yapmak, ona aykırı bir tavır almaktan daha akılcıdır; yapılanma ve bitkilendirme öyle bir şekilde yapılmalıdır ki iklimin olumlu etkilerinden yararlanırken olumsuz etkiler kestirilerek önlenmelidir. Bina içindeki ve dış mekanlardaki ısı derecesi ve hava akımı yönlendirme ve arazideki konumlandırmayla, yapım teknikleriyle ve ağaçlandırmayla olumlu yönde ayarlanabilir. Çevre tasarımcısı daha uzun yıllar doğal iklim koşullarıyla uğraşma, bu koşulların gerektirdiği biçimde tasarım yapma durumundadır.

Güneş tek değişmeyen, sürekli olan iklimsel etkendir. Etkileri, enlem derecesine ve mevsimlere göre değişir. Bölgelerin iklim koşulları meteoroloji istasyonları tarafından saptanmaktadır. Bu olgular elde edilerek, peyzaj tasarımcısı tarafından kullanılmalıdır. Tasarımcı ve planlamacı olarak bizim ilgilendiğimiz konular: minimum ve maksimum ısı dereceleri, yağış miktarı ve dağılımı, hakim rüzgar yönü, gücü ve frekansı, güneşli, sisli, karlı, buzlu gün sayısı vb. dir.

Beklenen en büyük yağış miktarı peyzaj alanlarının drenaj sistemleri tasarımında kritik bir etken olacaktır. Soğuktan, sıcaktan, rüzgardan ya da nemden kaynaklanan rahatsızlık, gölgeliklerle örtülü yürüme yollarına, rüzgardan koruyan perdelere ve bitkilendirmeye olan  gereksinimleri tayin edecektir. Bitki malzemesinin seçiminde ısı derecesi, rüzgar, yağmur ve güneş göz önüne alınmalıdır.

Mikro Klima / Alt İklim

Genel iklim koşulları ve yöresel iklimin altında, daha kısıtlı alanların özel hava koşulları da söz konusudur. Kısıtlı alanlardaki bu iklimsel değişmeler mikro klima olarak bilinir. Başka bir deyişle, mikro klima temelde daha küçük yörelere ilişkindir ve kırsal ya da kentsel aynı bölgedeki veya kentteki, hatta aynı arazi parçasındaki ısı, rüzgar, nem derecelerindeki küçük değişmeleri temsil eder.

Çoğunlukla mikro klimayı oluşturan topografik koşullardır. Gece, soğuk hava daha aşağı noktalara iner; bu nedenle vadi tabanında gece ısı tepeye göre daha düşük, nem daha yüksektir. Bu sebeple bir yapıyı vadi eteklerinin güney bakan kesimine yerleştirmek en uygunudur.

Su da yazın serinletici, kışın ılıtıcı etkisiyle mikro klima oluşturur. Ayrıca nemin oluşmasına da katkıda bulunabilir.

Toprak türü de azda olsa mikroklimatik etki yaratabilir. Örneğin, kum gibi kuru topraklar daha yüksek ısı ve düşük nem; killi topraklar düşük ısı ve yüksek nem oluşturarak mikroklimada etken olabilirler.

Bitkilerin ve bitki kümelerinin de mikroklima koşullarına sahip yörecikler oluşturması mümkündür. Gölgeleriyle serinlik oluşturur, rüzgar yönünün değişmesinde etkili olurlar.

Döşeli, sert zeminler yansıtıcı özellikleriyle ısı derecesini etkileyerek mikro klima oluştururlar.  Çevredeki yapıların varlığı da mikro klima oluşturabilir. Kent içi, yerleşimin daha seyrek olduğu kent çeperlerinden daha sıcaktır. Kent içi kirlilikten dolayı güneşi daha az parlak olarak görür. Bina boyları, konumları ve çatı şekilleri de hava sirkülasyonunu etkiler.

Yapıların kışın ılık, yazın serinlikten yararlanabilecek şekilde konumlandırılması önemlidir. Yaşanabilir bir mikroklimanın oluşması için dikkatli konumlandırma ve mimari tasarım, peyzaj tasarımı ve bitkilendirmenin bir araya gelmeleri gerekmektedir.

MANZARA, KOKU, DUMAN, VE EGZOZ DUMANI KAYNAKLARI

Koku, duman ve egzoz dumanı günümüzün çevre kirliliği türlerindendir. Koku bir fabrikadan veya kirli bir su birikintisinden yayılabilir. Rüzgar kokunun ve dumanın dağılmasında etkili olduğu için, hakim rüzgar yönü peyzaj tasarımında mutlaka göz önüne alınmalıdır.

Bitkiler gürültü kirliliğini emerek azaltmada etkilidir. Bitkiler gürültü kaynağına ne kadar yakın olursa etkisi o derece artar.

Manzara istenmesine veya istenmemesine göre peyzaj tasarımıyla yönlendirilebilir.

İNSANA İLİŞKİN FAKTÖRLER

İnsan davranışıyla çevre arasındaki etkileşim iki yönlü bir süreçtir. Çevrenin birey üzerinde bir çok etkisi vardır ve bu etkilere yanıtımız, koşullara tepkisiz uyum sağlamak olabilir. Oysa, öte yandan da, yaşamı fiziksel ve psikolojik olarak daha rahat kılmak, ve gereksinimlerimize daha uygun ortamlar oluşturmak için, sürekli fiziksel çevrelerimizi yönlendirmek ya da değiştirmek durumundayız. Kullanıcı taleplerini önceden kestirmek ve binalar ve açık mekanlardan oluşan çevreyi bunlara göre şekillendirmek elbette ki tasarımcının amacıdır. Kullanıcıların istek ve taleplerine karşı duyarlı olmak için uygulanabilecek iki temel yol vardır:

• Topluluğun üyelerini gözlemlemek ve onlara doğrudan danışmak;
• Genel ilkeleri, veya davranış ve algıların “evrenseller”ini öğrenmek.

İlk yöntem, anketler, davranış gözlemleri, veya katılımcı tasarım projeleri yoluyla gerçekleştirilebilir. Bununla beraber, yanıtlar abartılabileceği ve insanlar gözlem altında olduklarını bildiklerinde farklı bir biçimde ve bunun bilincinde davranacakları için, anketler
ve davranış gözlemleri her zaman gerçeği yansıtmayabilir.

İnsanların parklarda ve ortak açık alanlarda sistematik olarak gözlemlenmesiyle, çevrenin nasıl kullanıldığı ya da kullanılmadığı; çeşme ve banklar gibi elemanların tasarım ve düzenleme biçiminin hangi davranış modellerine neden olduğu hakkında izlenim edinmek mümkündür.

Katılımcı tasarım, oluşturulacak çevreyle onu kullanacak kişilerin gereksinim ve isteklerinin denkleştirilmesi için bir çabadır. İnsanların kendi çevrelerinin oluşturulmasında bizzat inşa edebilmeleri ya da katılımcı tasarım projelerinde rol almaları, çevreyi orada yaşayanların yansıması haline getirmede daha doğrudan bir yoldur. Ancak, bu yöntem uygulama sorunları ve işin organizasyonunda zor bir programlama ve büyük olasılıkla zaman kaybını getirebilmektedir.

Kullanıcı Gereksinimleri

Kullanıcı taleplerinin anlaşılmasında diğer yol, insan davranışlarının genel ilkelerini öğrenmektir. Yaşanabilir bir çevre yaratmak için, sağlanması gereken insani faktörler:

• Fiziksel

• Fizyolojik

• Psikolojik ve sosyal yapıda olabilir.

Fiziksel gereksinimler

Sadece görsel/estetik nedenlerden meydana gelen tasarım detayları, kullanıcı için en uygun koşulları yaratmayabilir. Öte yandan, Le Corbusier’in insan vücudunu irdeleyerek ortaya koyduğu görsel olarak da tutarlı olan oran ve boyutları içeren modüler sistemi, tasarımda
güzellik ve işlevselliği teorik olarak bağdaştırmaktadır.

Türlü durumlardaki insana ait boyutlar, tıpkı binalarda olduğu gibi dış mekanların tasarımında da etkili olmalıdır. Binalarda, insan boyutlarının etkenliği belki çok daha açık görülebilmektedir; ancak, dış mekan tasarımında da bu boyutlamalar geçerli olmalıdır.

Örneğin, basamak rıhtları ve enleri, farklı işlevlerdeki duvarların yükseklikleri, yürüyüş hızına göre yer döşemesi düzenleri vb., insan boyutları esas alınarak tasarlanmalıdır.

Fizyolojik gereksinimler

Bu gereksinimler, bireyin içsel biyolojik durumuyla çevrenin iletişiminin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Peyzaj tasarımı çerçevesinde, çevre, ısı, nem, toz, duman ve gürültüden v.b. korunma açılarından konfor bölgeleri sağlanmalı; ve kullanıcılara fiziksel güvenlik temin edilmelidir.

Yarı-fizyolojik, yarı-psikolojik bir gereksinim, acıdan kaçınma, kendini koruma gereksinimidir. Kullanıcılar için güvenlik koşullarının sağlanması, yönetmeliklerin ve tasarımı biçimleyip boyutlandıran spesifikasyonların oluşturulmasına yol açmıştır. Örneğin, yüzme havuzlarının çevresinde veya köprü kenarlarında parmaklıkların sağlanması koşulu gibi.

Psikolojik ve sosyal gereksinimler

İnsanların psikolojik gereksinimleri, bireylerin yaş, cinsiyet, sosyal sınıf, kültürel geçmiş deneyimlerine göre değişkenlik gösterir. Böylece bir çocuğun psikolojik ihtiyaçları, bir yetişkinin ya da ergeninkinden farklıdır. İnsanın yaşamsal taleplerinden gelen ve psikolojik ve sosyal gereksinimleri harekete geçiren faktörler şunlardır:

Sosyallik: iletişim, birliktelik ve aitliliğe olan gereksinimdir.katılımcı tasarım bu gereksinim sağlamada etkili bir yol olabilir.

Dinginlik: gereksinimleri güvenliğe özlemden doğmaktadır.

Kişisellik: gereksinimi, dinginlik ve kendini ifade etme gereksinimleriyle örtüşmektedir.

Kendini- ifade etme: bireyselci olmakla ilişkilidir, ama buna ek olarak,diğer bireyler tarafından kabul edilme gereksinimini de içerir. Ayrıca, kişinin kendini belirli bir alana ait hissedip onunla özdeşleşmesiyle de ilintilidir.

Bireyin içsel zenginleşmesi: gereksinimleri basit olmayan hatta karmaşık denebilecek çevrelerde sağlanabilir. Bireye geniş bir yelpazede çok çeşitli seçenekler sunulursa, bunlardan hiç değilse birinin ilgisini çekmesi olasılığı daha yüksektir.

Kişisellik, kendini ifade etme ve bireyin içsel zenginleşmesi gereksinimlerinin sağlanmasıyla, kullanıcılara kendini tanıma ve bireysel yaratıcılık yolu açılabilir; ve böylece de estetik deneyimlere zemin hazırlanır.

Christopher Alexander’ın teorik konu mahallesi örneği, mekansal öngörüler terk edilip vurgu davranışsal faktörlerde olduğunda, beklenmedik seçeneklerin ortaya çıkabildiğini göstermektedir.

Algılama ve Değerlendirme

Duyum, dış çevrenin zihinsel imgesi olarak düşünülebilir. Algı, yalnızca görmekten daha karmaşık bir süreçtir. Çevreye bakarken her kişi onlara verdiği değere göre çevrenin farklı boyutlarını algılar. Örneğin, üzerinde ağaçlar olan eğimli bir araziye bakarken biri eğimi, diğeri de ağaçları çevreye karakterini veren öğe olarak algılayabilir. Algılayan kişinin, geçmiş deneyimleri ve öğrenimi, algılamanın sınırlarını ve yönünü belirler. 18. Yüzyıl peyzaj bahçeleri tasarımının önemli bir yönüydü. Burada,mecazi ve mitolojik göndermeleriyle heykeller, tapınaklar ve diğer yapıcıkların da yer aldığı bir dizi değişen görünümlerin ve görsel deneyimlerin oluşturulması ve peyzajın biçimlendirilmesi ile, yücelik, neşe, eğlence, hüzün, güzellik, korku gibi belirli tepkilerin bir arada değil de, peşpeşe uyarılması amaçlanmaktaydı.

Öte yandan farklı yaş guruplarında farklı algılama ve değerlendirmeler gözlemlenebilir.

Ölçek kavramı ve peyzaj tasarımında ölçeğin algılanması

Peyzaj mimarlığında ölçek, görsel ilişkilerden oluşan girift bir ağın algısal sonucudur. Peyzaj tasarımındaki ölçek, binalardaki ölçekten farklıdır. Elemanlar açık mekanda olduklarında, farklı bir ölçek kazanırlar. Bu durum özellikle kırsal çevrelerdeki geniş alanlar için geçerlidir.

Açıklığın yanı sıra,mesafe de boyutları, derinliği ve böylece ölçeği değiştirir. Perspektif- Vista veren görünümler- boyutları gerçeğin ötesinde arttırabilir.

Diğer taraftan, peyzaj elemanlarının çevreye ölçek verebilme yetisi vardır. Örneğin, geniş kentsel bir meydan, ölçek veren birim malzeme ile döşendiği zaman, insan ölçeğine getirilebilir.

Peyzaj tasarımında üç düzeyde ölçek olabilir:

-ön plan,

-orta plan,

Arka planda algılanan ölçekler.

Ön planda, zemin döşemeleri, yüzey dokuları, yeşilin dokusu v.b. tüm ayrıntılarıyla görülebilir. Hem genel tasarım biçimleri, hem de ayrıntılar rahatça görülebildiğinden, orta plan düzeyi bu avantajıyla pek çok olanak sağlıyorsa da, en ihmal edilen çevresel algı düzeyidir. Arka plan, yalnızca tasarıma genel bir fon oluşturur. Oysa, ön ve orta plandaki ayrıntıların arka plan sayesinde ortaya çıkıyor olmaları, tasarımda arka planın da çok iyi düşünülmesinin önemini ortaya koymaktadır.

Peyzaj tasarımında mekan kalitesi ve mekanın algılanması

Peyzaj tasarımında mekan, açık, yarı kapalı veya çerçevelenmiş olabilir. Tavan genellikle gökyüzü olurken, açık mekanın zemini topraktır. Açık alanlarda tasarım yoluyla küçük hacimler, mekanlar oluşturulabilir. Bu mekanlar arazi şekilleriyle tariflenebilir ve bitki gruplamalarıyla vurgulanabilir. Peyzajda mekan oluşturulması, doğrudan bitkilerin kullanım yoluyla da gerçekleştirilebilir; bitkiler tünel tipi, yönlendirilmiş mekanlar, ya da dal ve yapraklarla üzeri örtülmüş mekanlar tanımlayabilirler.

İnşai malzemeyle de mekanlar yaratmak mümkündür. Mekanın tavanı plastik korunak, kanvas kumaş, ahşap, beton ya da çelik ve kaplama malzemesi olabilir. Bu örtücü korunaklar kalıcı veya sökülebilir geçici konstrüksiyonlar olabilir. Peyzaj tasarımında özellikle doğal malzemeyle mekanın yapımı, zaman faktörüyle çok yakından ilişkilidir. Tasarımcı, doğal elemanların gelişimlerini tamamladığı zaman
oluşacak mekansal nitelikleri öngörme yeteneğine sahip olmalıdır.

Kaynak: Şule KADER ve Mustafa KUPİK /Peyzaj mimarisinde tasarım

Peyzaj Tasarım Süreci

KONUNUN VE AMACIN BELİRLENMESİ 

Çevre düzenlemeye ilişkin bir tasarım çalışmasın başlaması konu ve isteğe bağlıdır. Pratikte biz buna kullanıcı/müşteri istekleri diyoruz. Yapılacak çalışmanın boyutu veya ortamı ne olursa olsun bunun bir kullanıcısı/müşterisi vardır.

Örnek: Kentsel mekânda bir parkın kullanıcısı o kentin sakinleri ve ziyaretçileridir. Dolayısıyla biz tasarımımızı o kentin sosyo-kültürel yapısına uygun yapmalıyız.

Örnek: Bir ev bahçesi ise alanımız, tasarımımız o bahçe sahiplerinin istek ve beğenileri doğrultusunda olmalıdır.

Sürekli yeşil bir bahçe istiyorum
Sürekli çiçek açan bir bahçe istiyorum
Güzel kokulu bir bahçe istiyorum
Kırmızıyı severim kırmızı bir bahçe istiyorum
Merdivensiz bir bahçe istiyorum
Bakım istemeyen bir bahçe istiyorum vs. gibi.
Örnek: Konu (Tema ) parkları: Gül parkı, Özürlüler parkı, Tıbbi bitkiler parkı, Deprem
parkı vs

MEVCUT DURUMU BELİRLEMEYE YÖNELİK VERİ TOPLAMA (ARAZİ ETÜDÜ-SÖRVEY-ÇEVRE ANALİZİ) 

Alanın doğal ve kültürel envanteri çıkartılır. Alan içerisinin ve yakın çevrenin iklim, toprak, flora, fauna, jeoloji, topoğrafya, hidrolojik yapısı ile mevcut bina ve yerleşimler araştırılır. Arazide bir takım notlar alınarak, tasarım için gerekli olan kullanım planları (mevcut durum-vaziyet planları)haritalar, raporlar, hava fotoğrafları,istatistiki bilgiler,uzman görüşleri vs. gibi veriler toplanmalıdır.Ayrıca tasarım anında alan hakkında bilgi vermesi açısından alanda fotoğraflarda çekilebilir.

PEYZAJ TASARIMINDA FARKLI ÖLÇEK VE UYGULAMALAR 
“ Peyzaj mimarlığı” deyimi iki zıt kavramı bir araya getiriyor; peyzaj çoğunlukla doğal elemanlardan oluşan ve zaman içinde gelişen bir çevreyi anlatırken, mimarlık inşai nitelikte, daha başından tamamlanmış ve zaman içinde yaşlanacak bir yapıtı çağrıştırıyor.

“Peyzaj planlaması”ndaki peyzaj sözcüğü, peyzaj mimarlığındaki peyzaj sözcüğünden daha uyumlu duruyor. Planlama ileriye dönük kestirimler yapan, istatistikteki rakamlarla halhamur olmuş bir uğraşıyı anımsatıyor. Bu açıdan bakılırsa, “landscape” planlaması daha denk iki kavramı bir araya getiriyor; başka deyişle, arazi ve plan yan yana daha rahat gelebiliyor.

Peyzaj tasarımının konusu olan “arazi”, belirtildiği gibi, birbirinden çok farklılaşan bir ölçek yelpazesi içinde yer alabilir. Arazi ya kırsal, ya kentseldir. Ama kırsalın da kentselin de derecelenmeleri vardır.

Özetle, peyzaj tasarımı, yalnızca bahçe tasarımı konumundayken, kent parkı, milli park, hatta geniş bölgelerin kaynak planlaması, zaman içinde uğraşın kapsamına girmiştir. Yinelersek, şimdi herkesçe kabul edilmektedir ki, peyzaj tasarımı ölçek yelpazesi nedeniyle iki yönlüdür:

• Peyzaj mimarlığı, ve
• Peyzaj planlaması.
Sözü edilen uğraş yelpazesinin açılımı, kapsanan ölçekler konusunda bir fikir verecektir:

Tekil Yapı Çevresi Düzenlemeleri
• Özel konut açık mekanları – teras, avlu, bahçe.
• Kurumsal ( Hastane bahçeleri, kamusal alanlar vs.)
• Ticari ( Oteller, holdingler vs.)
• Endüstriyel yapı gurupları açık mekanları.

Kentsel Mekan Tasarımları
• Kaldırım- sokak-yol
• Meydan
• Yapı içi veya üstü mekanlar
• Geçici açık mekanlar

Kent Içi Alanlarda Planlama
• Kent kesimleri, örneğin:tarihi kent yöresi
• Kentsel merkez – ticari,yönetsel,idari
• Kent içi nehir boyları
• Kent içi deniz kıyısı, liman yöresi vb.

Kent Içi Veya Yakın Çevresinde Küçük Ölçekte Peyzaj Tasarım Konuları
• Toplu konut çevreleri
• Kent parkları
• Oyun alanları
• Spor alanları
• Geniş alışveriş merkezleri
• Mezarlıklar
• Mesire yerleri

Kent Dışı Alanlarda Peyzaj Tasarım Konuları
• Karayolları boyunca peyzaj tasarımı
• Kampüs peyzajı
• Turistik alanlar – plaj yöreleri,yazlık ve kışlık tatil yöreleri
• Anıtsal çevreler – eski savaş alanları
• Olimpik tesisler
• Milli parklar

Bölge Planlama Ölçeğinde Arazi Planlaması

Bu açılımda yer alan bölge planlama ölçeği dışındaki uğraşlar, genelde peyzaj mimarlığının kapsamına girmektedir. Kentsel parçaların planlaması ile dördüncü ve beşinci konu gurupları, peyzaj mimarlığı ve peyzaj planlamasının ortak uğraş konularıdır. Başka deyişle, tekil yapı çevresi ve kentsel mekan tasarımları ve küçük ölçekli planlamaların bir kısmı, mimarın/peyzaj mimarının uğraşlarıdır. Yapılacak tas arımın gelecekteki alacağı durum çok iyi tespit edilmeli ve aynı zamanda bölgesel gelişim de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu iki yaklaşımın bir bileşkesinin izlenmesi de mümkündür.

Kaynak: Şule KADER ve Mustafa KUPİK /Peyzaj mimarisinde tasarım

Peyzaj Tasarımı ve Tasarım Öğeleri

“Peyzaj” deyimi Alexander Von Humboldt tarafından 19. Yüzyılın başlarında, bilimsel bir coğrafya terimi olarak literatüre sokulmuştur. Peyzajı “ Bir yer yüzü parçasının total karakteridir” diye tanımlamıştır. Rus coğrafyacıları, peyzaj kavramına inorganik ve organik öğeleri de sokarak, bunların tümünün “ peyzaj coğrafyası” olarak incelenmesi fikrini ortaya atmışlardır. Bütün kavramsal gelişmeler, ayrıntılı olarak TROLL (1971)’ de açıklanmıştır. Alman biyocoğrafyacıların öncülerinden olan TROLL peyzajı şu şekilde tanımlamıştır: “Peyzaj bir mekanın tamamı ve görülebilen bütünlüktür”. Bu düşünceler peyzajı ekolojik ilkelere dayalı, doğayı koruma ve rekreasyon ile ilgili bir anahtar deyim haline getirmiştir. APS(Avrupa Peyzaj Sözleşmesi); peyzaj kavramına yönelik sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal yeni anlayışlar getirmektedir ve sonuçta iki önemli konu ön plana çıkmaktadır: Sözleşmede “peyzaj” iki türlü tarif edilmektedir. İlk olarak peyzaj, nesnel (objektif) bir ifade ile “yeryüzü parçası” olarak tanımlanmakta, daha sonra öznel (subjektif) bir ifade ile bu yeryüzü parçasının bütün bireylerce kavranış biçimi olarak belirtilmektedir.

PEYZAJ TASARIM ÖGELERİ

ÇİZGİ

Tüm tasarım oluşumlarının temelidir.Peyzaj tasarımında bütün fikirler bir proje düzeni içerisinde çizgilerle ifade edilmektedir.Peyzaj düzenlemesi içerisinde oluşturulacak her bir unsur proje içerisinde çizgilerin şekillenmesiyle belirtilir. Çizgilerin türü ve kalınlığı projedeki unsurun algılanmasınıda değiştirir.

ŞEKİL-FORM 

Projedeki her bir unsurun kendi içinde oluşturduğu ve peyzaj içerisinde kendini ifade ettiği biçimdir. Bu biçim bir mekan, ağaç, yol hattı, donatılar v.b. öğelerin her biri veya hepsi olabilir. Burada önemli olan formların insanlar üzerinde uyandırdığı etkidir. Her form ayrı bir ifade gücüne sahiptir. Daireler oval şekiller bir bütünlük hissi uyandırır. Kareler dikdörtgenler matematiksel kesinlik hissi verirler.

ÖLÇÜ 

Ölçü algılaması mekanlar arası karşılaştırmaya bağlı olarak yapılır. Mekanda ölçü birimi insandır.Ölçü tasarımda fonksiyonel kullanım açısından denge elemanı olarak ele alınır.

ARALIK 

Peyzaj çalışmalarındaki mekanların yada mekansal elemanların birbiriyle olan ilişkilerini ortaya koyar. Burda mesafe ön plandadır. Birbirlerine yakın olan unsurlar, birbirleriyle daha çok ilişkilendirillir. Mesafe arttıkça ilişkide azalır.

DOKU 
Objelerin görülebilen veya dokunulabilen yüzey ortamı dokuyu oluşturur. Sık dokulu- Seyrek dokulu-Geçirgen dokulu-Yumuşak dokulu vs. olabilir. Doku cansız materiyal gibi canlı materyalde de önemli olan bir tasarım öğesidir. Dokularda sıklık ve yoğunluk objelerin algılanışına doğrudan etkili bir unsurdur.
RENK 
Peyzaj uygulamasında mekansal algıyı etkiler. Kullanılan öğelerin yakın veya uzak olması yada dikkat çekici olması durumunu ortaya  çıkarır.
IŞIK-GÖLGE 

Mekânın ışıklı ya da ışıksız oluşuna göre objeler farklı etkilere sahiptirler. Işık ve gölge ilgiyi arttırır, tasarıma rahatlık ve sükûnet sağlar, derinlik verir.

VURGU 

Mekan içinde dikkatleri bir alana yada bir objeye çekmek için kullanılan bir tasarım ögesidir. Zıt renklerin kullanılması, çizgi yönleri, ışık değişimi, mekân ilişkileri veya materyal değişimleri ve doku özellikleri ile tasarımda vurgu ortaya konabilir.

DİZİ 

Tasarımın içinde bir noktadan başlayan hareket ve onun çevresindeki objeler, bir mantık zinciri üzerinde akış göstermeli ve bir sonuca ulaşmalıdır.

HAREKET 

Peyzaj tasarımında her aktivite, başlangıcı ve sonu olan hareketi ifade eder. Bu bir mekanın oluşumunu veya alanlara ulaşımının ifadesi olabilir.

TASARIM İLKELERİ

TEKRAR-RİTİM 

Bir mekân içindeki biçimsel benzer ögelerin veya öge gruplarının birbirini izlemesi ritim-tekrar olarak tarif edilir. Peyzaj planlamalarında çizgilerle desen verilmiş yüzey kaplamaları düzenli bir aralıkla tekrarlanırsa ritim yakalanmış olur. Aynı zamanda ağaç, bank v.b. öğelerin belli bir sırada ve sıklıkta dizilmeside ritim etkisini canandırır.

ARALIKLI TEKRAR 

Aralıklı tekrarda ritimle aynı özelliktedir. Ancak bu tasarım ilkesinde objeler birbirlerini aynı mesafelerle değil farklı aralıkta ve farklı düzenlerde tekrar ederler.

DENGE 

Denge sağlamlık, emniyet ve sükûnet hissinin ifadesidir. Formal(simetrik)denge: Benzer yapı elemanlarının bir eksenin iki tarafına eşit uzaklıkta dizilmelerinden ortaya çıkan bir plan kalıbıdır. İnformal(asimetrik)denge: Eksenin her iki tarafında aynı büyüklük ve şekle sahip olmayan,fakat eşit dikkat çeken objelerin dizilişleri ile elde edilir.

ZITLIK 

Uyum sağlanması istenmediğinde oluşturulur. Buradaki uyumsuzluk tasarımın gereği sonucu oluşur. Tasarımda vurgu arttırmak içinde kullanılabilir.

UYGUNLAŞTIRMA 

Tasarımda birbirine zıt iki ucun bağlanması birleştirilmesi ya da bunlar arasında köprü kurulmasına uygunlaştırma denir. Renkle bunu sağlamak istiyorsak renk tonları belirli kademelerle değişime uğrayabilir.

EGEMENLİK 

Tasarımda yer alan obje ya da formların bir başka obje ya da forma karşı görsel anlamda üstünlük göstermesine egemenlik denir. Ölçü-doku ya da renk olarak kendini gösterebilir.

BİRLİK

Tasarımda yer alan obje ya da formların diğer obje ya da formlarla bir bütünün parçası niteliğiyle bir arada olmasıdır. Tasarım da kullanılan her şey birbirinin bir parçası gibi olmalıdır.

UYGUNLUK 

Tasarımın mekansal amaçlara göre uygun bir biçimde oluşturulmasıdır. Her tasarım, yapıldığı alana uygun bir çözüm getirmelidir. Burada gereksimler ile bu gereksinimlere getirilen çözümler düşünülmelidir. Alana aykırı bir tasarım anlayışı alanın kullanımını büyük oranda etkiler.

HİYERARŞİ
Tasarımın görsel ifadelerinde öncelikler belirlenmeli ve bir sıralama yapılmalıdır. Bu amaçla tasarımcı görsel algılamadaki öncelikleri ortaya koyar ve onları önem derecelerine göre dizer.

TAMAMLIK
Tasarım uygulanacağı çevre ile bütünleştirici özellikte olmalıdır. Alanın coğrafik özellikleri, ulaşımı, kullanım yoğunluğu gibi çevresel faktörlere uygun ve uygulanacağı çevreye özgü bir yaklaşım içermelidir.

Kaynak: Şule KADER ve Mustafa KUPİK /Peyzaj mimarisinde tasarım

Ahşap tekne yapımında kullanılan ağaçlar

Tekne yapımında kullanılacak ahşap cinslerini belirleyen bir kaç ana faktör vardır. Ahşabın ömür özelliği, sağlamlığı, ağırlığı ve rutubet ile hava sıcaklığına göre uzama katsayısı ve çarpılma eğilimi en önemli seçim kriterleridir. Tekne yapımında kullanılacak ahşap kurutulmuş olmalı ve  yaklaşık %15 lik bir nem barındırmalıdır. Aynı şekilde tekne kaplamasında kullanılmış ahşap tekne denize indirildikten sonra, bünyesine su çekerse, uzamaya çalışır ve büyük kuvvetler oluşturur. Bu nedenle özellikle karina bölgesinde, uzama katsayısı düşük ahşap cinsleri kullanılmalı ve ahşap su etkisine karşı iyi şekilde korunmuş olmalıdır.

OMURGA

Meşe: Dünya üzerinde geniş bir yayılış sahası vardır. 25m boya ve 2m gövde çapına erişebilen tepeli ağaçlardan, 3-5 m boya sahip çalılara kadar değişen türleri vardır. Bu bitkilerin gövdeleri düzgün, kabuk önceleri düzgün, sonraları kalın ve yırtılmış durumda olup, esmer renktedir. Kökleri yanlara ve derinlere çok gider. Yaprakları da formları gibi değişkenlik gösterebilir, toplu, dişli ya da düz kenarlıdır. ” Palamut” adı verilen silindirik meyveleri bir kadeh içinde yer alır. Bazı türlerinin palamudu büyük ve tırnaklı olur. Kerestesi dayanıklıdır. Omurganın yapımı için en çok tercih edilen ağaçtır. Ağırlıklı olarak posta ve omurga yapımında kullanıldığı gibi iç dekorasyonunda da kullanılmaktadır.

 Kestane: Kereste olarak meşeye çok benzer. Göbek odunludur. Dış odunu dar iç odunu geniştir. Çember gözeneklidir. İlkbahar dokusu gövde görülebilecek gözeneklidir. Sonbahar dokusundaki gözenekleri ile görülmeyecek şekildedir. Öz ışınları gözükmez buda meşeden ayıran en önemli özelliğidir. Sert, sıkı yapılıdır. Esnek ve kolay kırılır. Uzun iplikli olduğu için kolay bükülür. Az çalışır. Kolay işlenir. Havanın bozucu etkisine dayanıklıdır. Çok iyi boyanır. İyi verniklenir. Su altında olağanüstü bir dayanıma sahiptir.Çivi ya da tutkal iyi bağlantı kurur. Omurga yapımı için Meşe’nin yerine kullanılabilecek bir ağaçtır. Posta ve omurgaların yapımında kullanılır.

Gürgen: Bir gölge ağacı olan gürgen yumuşak yapılı verimli ve nemli toprakları tervih eder. Yana doğru genişleyen sığ kök sistemine sahiptir. Kesildiğinde yeniden sürgün verme özelliği vardır. Peyzaj çalışmalarında uygun budama yapılarak uzun boylu çit olarak kullanılır. odunu ağır ve serttir bu yüzden alet yapımı ve bina inşaatı çalışmalarında kullanılır. Yavaş çalışması ve çok ısı yayması dolayısıyla çok uygun bir yakacak odundur. Yukarıdaki ağaçlar yerine son tercih olarak kullanılabilir.

Opecpe: Mantarlara karşı çok dayanıklı ve kalıcı bir yapıya sahiptir. Omurgalarda ve tahta döşemelerde kullanılır.

POSTALAR 

–  Meşe

 – Kestane

–  Çam

Dışbudak: Trakya, Doğu ve Batı Karadeniz Bölgesi, Marmara ve Ege Bölgesi’nde yayılış gösterir. Türüne göre maksimum boyu 10-30m arasında değişebilen dolgun ve düzgün gövdeli yuvarlak tepeli ağaçlardır. Ülkemizde 4.960 hektar koru, 743 hektar baltalık dışbudak ormanı bulunmaktadır. Genellikle sulak ya da derin toprağa sahip yerlerde bulunur. Olgun bireyleri gri kabuklu ve derin çatlaklıdır. Genellikle elips ve kenarları ince dişli olan yaprakları, bir sap üzerinde bir arada bulunur. Beyaz çiçekleri salkım, meyveleri de dar ve uzun şerit şeklindedir. Genellikle posta ve omurga yapımında kullanıldığı gibi teknelerin iç dekorasyonunda da kullanılmaktadır.

Afrika Maunu: Döşemelerde, postalarda kruvazör ve yatlardaki her türlü doğramalar ve omurgaların yapımında kullanılır. Adından da anlaşılacağı üzere yabancı bir ağaçtır.

KALPAMA 

– Kestane

Sarı Çam: Genellikle yatların dış kaplamalarında, yelken direklerinde, güverte döşemelerinde ve döşemelerin altında destek parçası olarak kullanılır. Yerli ağaçlarımızdandır.

Amerikan Maunu: Honduras maunu da denilen bu kereste yıllarca yat yapımında kullanılmıştır. Genellikle ahşap döşemelerde, güvertede, kamara kaplamaları vb. yerlerde tercih edilir.

Orta Amerika Sediri: Genellikle Honduras’tan ithal edilen u ağaç tekne yapımında ve teknenin dış yüzey kaplamasında kullanılır. Vida tutma direnci yüksektir.

Tik: Ağır şartlara dayanıklı be suya karşı direncinin yüksek olması işleme zorluğuna karşın güverte kaplamalarında tercih edilmektedir. İthal bir ağaçtır bu yüzden pahalıdır.

Makore:  Yat yapımında kullanılmasının en büyük nedeni mantarlara karşı son derece dirençli olmasıdır. Makore kerestesi ağırlıklı olarak su kontrplağı yapımında kullanılmaktadır. Dolayısı ile kaplamada dahil olmak üzere teknemizde bir çok yerde kullanabiliriz.

İÇ DEKORASYON

– Tik

– Maun

– Dışbudak

– Meşe

– Prena Çamı

– Amerikan maunu

kaynak: www.denizrehberim.com

YAPILARDA AHŞAP KAPLAMALAR

Yapılarda Ahşap Kaplamalar

Yapının esasını oluşturan ve yüklerini taşıyan duvar, kolon, kiriş, döşeme ve merdiven gibi yapı elemanlarının yüzeylerine çeşitli yapı malzemeleriyle kaplama yapılır. Kaplama malzemesinin türü, biçimi ve yapılış şekli, kaplamanın yapılış amacına göre değişir. Kaplama şu amaçlarla yapılır:

Bina elemanlarını dış etkenlerden korunak

Kaba inşaat elemanlarının dış görünümünü güzelleştirmek

Eleman yüzeylerinin aşınmaya dayanıklılığını artırmak

Binanın kolay, rahat ve sağlığa uygun kullanımını sağlamak

Yapılarda yapılan kaplamalar, uygulandığı kaba inşaat elemanlarına ve kullanılan kaplama malzemesinin cinsine göre sınıflandırılırlar. Yüzeyi kaplanan başlıca inşaat elemanları duvar döşeme ve merdivenlerdir. Kaplamada kullanılan başlıca malzemeler ise ahşap, kâgir, plastik esaslı ve metal malzemelerdir.

Ahşap kaplamalar yapıldıkları yere göre 3 e ayrılırlar:

1. Ahşap duvar kaplamaları

2. Ahşap döşeme kaplamaları

3. Ahşap tavan kaplamaları

AHŞAP DUVAR KAPLAMALARI

Binaların iç kısmında çeşitli nedenlerle duvarlar ahşap, ahşap ürünü, metal, plastik, kumaş gibi malzemelerle kaplanır. Bu kaplamalara lambri denir.
Duvarların Kaplanmasını Gerektiren Nedenler

1. Estetiklik: Duvarın soğuk görüntüsünden kurtulmak ve daha sıcak bir ortam oluşturmaktır. Ahşap; renk ve görüntü olarak estetik, çekici ve sıcak bir görüntüye sahip olan doğal bir malzemedir. Bulunduğu ortama güzellik ve zenginlik kazandırır.

2. Sağlık: Duvar kaplaması, altında bulunan ızgara ile duvarda boşluk oluşturduğu için yalıtım görevi görür. Ahşap lambriler diğer duvar kaplamalarına göre daha sağlıklıdır. Ahşap, nem alıp veren bir malzeme olduğundan, oda içindeki nem dengesini korur.

3. Akustik: Ahşap, akustik değeri yüksek bir malzemedir. Bu nedenle akustik özellik gerektiren salonlar ahşap malzeme ile kaplanır.

4. Psikolojik: Lambri, yapılarda oluşturduğu renk, desen, ölçü ve şekil gibi özelliklerinden dolayı görsel olarak insan ruhunu etkiler.

5. Koruma: Masa, sandalye vb eşyaların duvara sürtünerek zarar vermesini önlemek amacıyla lambri yapılır.
6. Değer kazandırmak: Duvar kaplamaları, yapının maddi değerini artırır.

Lambrilerin En Çok Uygulandığı Yerler
1. Evlerin salon, çalışama odası ve antreleri,
2. Resmi ve özel kuruluşlarda üst kademedekilerin makam odaları,
3. Evrak işlerinin yürütüldüğü büro vb salonlar,
4. Akustik özellik gerektiren sinema, tiyatro ve konser salonu gibi yerler,
5. Lokanta ve pastane gibi yerler,
6. Sivil kuruluşların hizmet verdiği kulüp, dernek vb yapılar.

Ahşap Duvar Kaplama Çeşitleri

Yüksekliğine Göre Duvar Kaplama Çeşitleri

a) Kısa boylu lambri: Zeminden pencere altına yada kapı kolu hizasına kadar yapılan 80–100 cm yüksekliğindeki lambrilerdir. Lokanta, pastane, büro gibi yerlerde kullanılır.

kısa boy  lambri

b) Orta boy lambri: Kapı ya da pencere üst seviyesine kadar yapılan yüksekliği 200-230 cm olan lambrilerdir. Büro, okuma ve toplantı salonu, sanat galerisi, salon ve antrelerde kullanılır.

c) Tam boy(yüksek) lambri: Tabandan tavana kadar yapılan lambrilerdir. Yapıya zengin bir görünüm kazandırır. Özellikle akustik olması istenen konser, sinema, tiyatro, konferans ve toplantı salonu gibi yerlerde kullanılır.

Dış Görünüşlerine Göre Duvar Kaplama Çeşitleri

a) Dar tabla görünümlü duvar kaplamaları: Bu tür duvar kaplamaları ahşaptan yapılır. Genişlikleri 5–12 cm arasında değişir. Dar parçalar dikey yada yatay konumda döşenir. Dar lambri küçük ve alçak yapılarda tercih edilir. Çünkü yapıyı geniş ve yüksek gösterir. Dar lambriyi döşemek zaman alır.

b) Geniş tabla görünümlü duvar kaplamaları: Bu tür duvar kaplamaları; yonga levha, mdf, suntalam ve werzalit gibi malzemelerden yapılır. Geniş boyutlu oldukları için geniş ve yüksek yapılarda uygulanır. Yapıyı dar ve alçak gösterir.

c) Çerçeve tabla görünümlü duvar kaplamaları: Lambri çerçeve şeklinde hazırlanır. Çerçevenin ortasına kontrplak, mdf ve yonga levha gibi malzemeler geçirilir. Çerçeve görünümlü duvar kaplamalarının boyu diğerlerine göre daha kısadır. Çünkü bu lambriler geniş olduklarından yüksek yapıldığı zaman yapıyı dar ve alçak gösterir. Bu nedenle geniş ve yüksek yapılara yapılması daha uygundur.

d) Çıta görünümlü duvar kaplamaları: Dar masif çıtların değerlendirilerek dekoratif bir yüzey elde edilmesidir.

Lambrilerin tasarımında, üst yüzey işlemlerinde ve montajında dikkate alınması gereken bir takım özellikler vardır. Bu özellikler şunlardır:

1. Yapının büyüklüğüne göre lambri genişlikleri belirlenmelidir. Dar lambri geniş lambriye göre yapıyı geniş ve yüksek gösterir.

2. Lambrilerde renk etkilidir. Açık renkli lambriler yapıyı yüksek, geniş ve ferah gösterir. Renk belirlemede yapının özelliği ve ışık durumu dikkate alınmalıdır.

3. Çerçeve lambriler, yapıyı dar gösterdikleri için büyük yapılarda uygulanmalıdır. Kaplamanın lif yönü lambrinin görüntüsünü etkiler. Lifler boyuna olursa yapıyı yüksek; yatay olursa yapıyı kısa gösterir.

4. Boyuna döşenen lambriler, yapıyı yüksek; yatay döşenenler ise kısa gösterir.

5. Lambriler eşit genişliklerde döşenmelidir. Plansız yapılan çalışmalarda son lambri geniş ya da dar kalmakta ve görüntü bozukluğuna neden olmaktadır.

Keresteden Lambri Yapmak

Düz Lambri Yapmak

Ahşap lambri, rabıta makinelerinde veya profil makinelerinde yapılır. Lambri yapımında kullanılacak olan tomrukların kaliteli olması gerekir. Sağlam olması şartıyla budaklı tomruklardan da lambri yapımında faydalanmak mümkündür.

İnce çaplı tomruklardan yapılan lambriler verimli değildir. Lambri yapımı için kullanılan tomruklarda en uygun tomruk çapları 25cm ile 35 cm arasında değişmektedir. Tomrukların yıllık halkaları geniş olduğu zaman lambrilerde rutubet değişmeleri meydana gelmektedir. Lambrilerin boyutlarında ise daralma ve genişlemeler meydana gelebilmektedir. Lambri ve döşemelik tomruklar düzgün, dolgun ve lif kıvrıklığı olmamalıdır. Lambriler kurutulmuş ağaçlardan yapılmalıdır. Bu ağaçlar 5cm ile 8cm,10cm ile 12cm genişliklerde çam ve diğer ağaç türlerinden üretilmektedir.

Fugalı Lambri Yapmak

Lambrilerin ek yerlerine ve yüzeyine açılan yassı kanallara fuga (derz) adı verilir. Fugalar lambrilere estetik görünüş kazandırma amacıyla rabıta veya profil makinelerinde lambrilerin ortalarına veya birleşme yerlerine açılır.

fulagıl lambri

Lambalı Lambri Yapmak

Lambalı lambriler yan yana getirilerek arka yüzlerine lamba, ön yüzlerine kordon açılarak birleşme yerlerinde değişik görünümler oluşturularak üretilirler. Lambrilere açılan derin profillerin yan yana getirilmesi, duvarda kesin ve belirgin bir yüzey bölümlemesi oluşturur.

Yabancı Çıtalı-Kinişli Lambri Yapmak

Tahtaların her iki tarafına da kiniş açılır. Kiniş içerisine sert ağaçtan ya da kontrplaktan hazırlanan çıtalar yerleştirilir.

Kent Mobilyaları (Park Mobilyaları) tasarımı üzerine bir araştırma;

KENT MOBİLYALARI TASARIMINDA ÖZGÜN YAKLAŞIMLAR

Kentsel dönüşüm ve yenileme çalışmalarının önem kazandığı 2010’lu yıllarda “kent  mobilyaları” kavramı güncelliğini arttıran bir konu olarak karşımıza çıkmakta ve bu konuda birçok araştırma yapılmaktadır. Kent mobilyaları tasarımı, kentlinin ortak kullanım mekânlarında, kentsel fonksiyonları sağlamanın yanında kente çağdaş ve estetik bir görünüm kazandırmayı da amaçlamaktadır.

Bu çalışmada kent mobilyalarının genel tanımlamaları yapılmıştır. Kent mobilyaları tasarımında özgünlük oluşturabilecek; işlev, estetik, biçim, malzeme, renk, doku ve algılanabilirlik ölçütleri üzerinde durulmuş ve günümüz  kent mobilyaları tasarım örnekleri ile değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, özgün ve yaratıcı kent mobilyaları tasarımları, yer aldıkları mekânlarda hem kullanım kalitesini hem de görsel kaliteyi arttırarak, kent kimliğini ve kullanıcıların psikolojik durumlarını olumlu yönde etkileyebilmektedirler.

1. GİRİŞ

Kent, mekânların oluşturduğu bir bütündür. Mekân içinde tasarlanan, özgünleştirilen donatı elamanları mekânı düzenlerken aynı zamanda kent içindeki donatı alanları için de bir sistematik oluşturmalıdır. Mekân ölçeğinde başlayan tasarım çalışmaları planlama aşamasında kent içinde aktivite çeşitliliği oluşturmaktadır. Mekânı donatma kavramı ile başlayan tasarım süreci kent ölçeğinde kentsel alanların yayılmasını sağlamaktadır. Donatı elamanları için gerekli bir takım tasarım ölçütleri vardır. Bunlar doğru ve uygun olarak kullanıldığında kent konforunu ve yaşam kalitesini artırıcı tasarımlar ortaya çıkmaktadır. Bu tasarım sürecinde oluşturulan donatı elemanları kentlerin kimliğini, mimarî yapı ile uyumunu ve imgesel özelliklerini bünyesinde bulunduracaktır.

Kent kalitesi ve kimliği üzerinde etkisi olan kamusal dış mekânların taşıdıkları anlam ve rol, sahip oldukları organizasyon, tasarım ve detay düzeyine bağlı olmaktadır. Kentlerin kimliğinin bir parçası olan yapısal elemanlar sosyal ve kültürel özellikler ile doğal faktörler sonucu
şekillenmektedir. Kentlerde görsel çevrenin kalitesinin arttırılması ve daha yaşanabilir mekânlar oluşturulmasında peyzaj mimarları canlı malzemeler olan bitkiler kadar cansız malzemelerden de yararlanmaktadırlar. Estetik algı kişiden kişiye değişmekle birlikte kültür ortaklığıyla kent kimliğinin bir parçası olan yapay elemanların şekillenmesinde rol oynar.

İnsan yapısı mekânlarda çevre, doğal olan üç boyutlu algısal çevresi kadar insan tarafından yaratılan ve mekânı anlamlandıran ürünlerden oluşur. Böyle bir çevrenin karakteri o yerde bulunan nesneler, şekiller, dokular ve renklerden oluşmaktadır. Mekâna katılan her nesnenin o mekânın var olan kimliğinin desteklenmesi veya yıpratılmasında rolü büyüktür. Bu nedenle mekâna eklenen her nesnenin mekânın barındırdığı fonksiyonları destekleyen nitelikleri kadar ortak dile hizmet etmesi bir zorunluluktur. Burada ki ortak dil mekânın estetik değerleri ile ürünün çatışmaması kadar ürünün o bölgenin ruhuna hizmet edecek nitelikte olmasıdır.

Kenti yaşanabilir ve algılanabilir kılan kentsel donatı elemanlarının her biri kullanıcılar ve kent açısından farklı bir anlama ve öneme sahiptir. Kullanıcılar açısından bu elemanların önemi, kullanıcıların kentle kurdukları görsel ve fiziksel ilişkinin öncelikle kentsel donatı elemanları aracılığıyla olması nedeniyledir. Kent açısından ise bu elemanlar bulundukları çevreyi tanımlayan, belirleyen ve özelleştiren nitelikleri nedeniyle önemlidir. Belirli bir düzen içinde ele alınan, bulundukları çevre ile bütünleşerek kentin bir ögesi haline gelen donatı elemanları birbirleri ile kurdukları dil birlikteliği aracılığı ile bir kentin kimliğinin oluşmasına katkı sağlayan en önemli nesnelerin başında gelmektedir. Bu nedenle kentsel donatı elemanlarının birer tasarım ürünü olarak ele alınmalarını sağlayacak, birbirleri ve yer aldıkları
kentsel mekanlar ile doğru ilişkiler kurmalarını olanaklı kılacak bazı yaklaşımlara gerek duyulmaktadır.

Çevre kimliği oluşumunda etkili olan simgesel özellikler, psikolojik etkiler, malzeme, doku ve renk öğeleri, donatılar, tanıtıcı öğeler, doğal dengeler ve buna benzer psikolojik ve biyolojik açıdan insana huzur ve mutluluk veren birçok eleman ve özellikler mekânların kalitesini artırmaktadırlar.

Çevre kalitesinin artırılması ya da mekânsal standartların yükseltilmesine yönelik istem ve toplumsal baskıların oluşumu; doğrudan bilgi birikimi, ekonomik güç, sosyal ve kültürel kimlik gibi dengelerinin kurulmasına bağlıdır. Donatı elemanı tasarımı, üretimi, pazarlaması ve alana yerleştirilmek üzere seçiminde; çevre bilinci, görsel ve mimarî bütünlük, insancıl yaklaşımların yanı sıra; ekolojik farklılaşmaları tolere edecek malzeme kullanımı, toplumsal gereksinmeleri karşılamaya yönelik çok yönlü durum değerlendirmelerinin yapılması, uygulamanın başarısı için gerekmektedir.

Gerek tek başına yapıların gerekse yapı ve açık yeşil alanların bir araya gelerek oluşturdukları çevrenin yalnızca insanın biyolojik gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil, aynı zamanda psikolojik, entelektüel gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de taşıması gerekmektedir .

Kent mobilyası, kentin fonksiyonel ve estetik değerlerinden biri olmakla beraber hizmet ettiği çerçeve açısından tanımlı bir yaş, cinsiyet veya gelir durumuna bağlı olmayıp geneli içinde kapsar. Bununla beraber kent mobilyaları kent kimliği açısından önemli bir öğedir. Bu durumun ortaya çıkması kent mobilyalarının fiziki konumları itibari ile kentlilerinin algıladığı, tüm kentsel ilişkilerin oluştuğu mekânlarda bulunmalarından kaynaklanmasındandır. Belirtilen nedenle tutarlı bir kent kimliğinin oluşturulmasında kent mobilyalarının bilinçli bir şekilde tasarlanması gerekmektedir.

Kent mobilyaları, ülke ve şehirlerin kültürel özelliklerine bağlı olarak çeşitlenen donatı elemanlarıdır. Bu elemanlar, kent kimliği ve toplum hayatını kolaylaştırmak açısından çok önemli bir role sahiptir.

Kent mobilyaları; çevremizde cadde, sokak, yol, otopark, teras, yaya yolları ve meydanlar ile rekreasyonel amaçlı genel ya da özel kullanım alanlarında yer verilen oturma, barınma, korunma, kuşatma, danışma, aydınlanma, ulaşım, iletişim, oyun ve spor gibi işlevleri destekleyip güçlendiren, toplum yaşamını kolaylaştıran, kullanıcıların beğeni ve desteğini kazanan, kentsel ve kırsal alanda iç ve dış mekânlarda, işlevsel, güvenli ve sağlıklı ortamların oluşumu üzerinde etkili, özgün tasarım ürünleridir.

Kent mobilyaları; kamu mekanlarında yer alan, toplumsal yaşam gereksinimlerini karşılayan, özellikli uzmanlaşmış yapı ve örgütlenmeleri ifade eden kentsel donatımları oluştururlar. Kent mobilyaları kentsel yaşamı daha zevkli ve anlamlı kılmaya, kentsel konfor ve kentsel estetik yaratmaya olanak tanırlar.

Kentsel dış mekânlarda kullanılan her türlü kent mobilyasında, kullanıcı grupları ve onların beklentileri, kullanım amaçları, mekânın tarihi özellikleri, alışkanlıkları, ergonomi, dayanıklılık ve estetik gibi etkenler önemli rol oynar. Kent mobilyaları kullanıcılara gerekli olan kolaylık ve psikolojik rahatlığı sağlamak amacıyla kullanılırlar.

Kent mobilyaları işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir

  •  Zemin kaplamaları (beton, taş, ahşap, asfalt, tuğla vb.)
  • Oturma birimleri (banklar, sandalyeler, grup oturma elemanları)
  •  Aydınlatma elemanları (yol aydınlatıcıları, alan aydınlatıcıları)
  • İşaret ve bilgi levhaları (yönlendiriciler, yer belirleyiciler, bilgi iletişim panoları)
  • Sınırlandırıcılar (sınırlayıcılar, caydırıcılar, yaya bariyerleri, trafik bariyerleri)
  • Su ögesi (süs havuzları, çeşmeler)
  • Üst örtü ögeleri (duraklar, gölgelikler, pergolalar)
  • Satış birimleri (kiosklar, sergi pavyonları, büfeler)
  • Sanatsal objeler (heykeller)
  • Oyun alanı elemanları
  • Diğer ögeler (çöp kutuları, çiçeklikler, bisiklet park yerleri, meydan saatleri, bitkisel ögeler, bayrak direklerivb.)

Kent mobilyası kavramı “kentsel donatı elemanları”, “çevre donatı elemanları”, “kent aksesuarları”, “çevre düzenlemeögeleri”, “peyzaj elemanları” vb. terimlerle ifade edilebilirler. Ancak bu terimler kapsamları nedeniyle farklılıklar gösterebilirler. Örneğin donatı elemanları alt yapıyı da içerir ve daha büyük ölçekli olup kent yaşamının zorunlu ögeleri olan bina, okul, cami vb. mimari yapıları da kapsar. Çevre düzenleme ögeleri daha çok peyzaj ağırlıklıdır. Kent aksesuarları ise sadece dekoratif ögeleri içeren bir anlam taşımaktadır. Bu araştırmada da öncelikli ve çoğunluklu olarak “kent mobilyası” terimi kullanılmıştır.

2. KENT MOBİLYALARINDA TASARIM İLKELERİ 

Toplumlar arasında giderek gelişen iletişim ve çeşitli akımların toplumları karşılıklı etkilemesi sonucunda, nesne kullanımına ilişkin uygulamalarda farklılıklar gittikçe azalmaktadır. Toplumlar karşılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun doğal bir sonucu olarak da donatı elemanlarının tasarımı ve kitlesel üretimi yanı sıra, farklı ülkelerde pazarlanması farklı kentlerde benzer görüntüler oluşmasına neden olmaktadır. Oysa her kentin kendine özgü doğal, tarihi ve kültürel yapısını yansıtan düzenlemeler yapılarak kentlere kimlik kazandırılmalı veya kent kimlikleri yaşatılmalıdır.

Kent mobilyaları; ergonomi ve çeşitli fiziksel özellikler açısından belli standartlara uygun olmalı, tasarımlarında fonksiyonel ve estetik (çizgi, ölçü, biçim, renk, doku vb.) özellikler dikkate alınmalı, aynı zamanda olabildiğince özgün tasarımlara sahip olmalıdırlar. Kent mobilyalarında prototip ve standardizasyon uygulaması yerine kullanılacakları mekanların özellik ve işlevleri dikkate alınarak özgün tasarımlar yapılmalıdır.

Mekânların başarılı bir niteliğe kavuşması için ölçü, biçim, renk, doku gibi tasar ögelerinin vurgulanması ve bireyin alışkanlıklarına, tepkilerine, içgüdülerine, yanıt verecek şekilde düşünülmesi gerekmektedir. Böylece mekân, algılanabilirlik özelliği ve kullanılabilirlik sürekliliği kazanacaktır.

Kent mobilyaları tasarımında farklılık oluşturabilecek ve kullanıcıların beğeni düzeyini etkileyebilecek ölçütler; renk uyumu, ölçü/oran dengesi, işlevsel uygunluk, malzeme uyumu, bakımlı/temiz olma, modern olma, yeni olma, tarihi nitelikte olma, tarihe atıf yapılması, farklı olma, etkileyici olma, ilginç olma, gösterişli olma, orijinal/özgün olma, konumunun iyi olması, çevre ile uyumlu olma, çevre ile karşıt olma, anlamsal ve anıtsal olma, simgesel olma, görsel zenginlik oluşturma olarak belirlenmiştir.

Tasarım sürecinde ortaya konan ürün belirli bir amaca hizmet etmeli, bilinçli bir düşünce sonucu ortaya çıkarak işlevsel olmalı, alışılmışın ötesinde ve daha önce hiç yapılmamış ya da benzerlerinden çok farklı bir görsellikte, kendine has bir özellik taşımalıdır .

Bu araştırmada özgün kent mobilyaları tasarımında etkili olabilecek ölçütlerden; işlevsellik, estetik, biçim, malzeme,
renk, doku ve algılanabilirlik kavramları üzerinde durulmuştur.

2.1. İşlevsellik

İşlev, diğer bir adıyla fonksiyon, en basit tanımı ile ortaya konan ürünün bir amaca hizmet etmesidir. Diğer bir tanımla, referans ettiği şeyin sonucudur. İyi bir tasarım estetik tasarım ve işlevselliğin başarılı birlikteliğinin sonucudur. Bu da yaratıcılığın hem estetik hem de işlevsel açıdan iş başında olduğu anlamına gelir.

Fonksiyon (İşlev) “Bir bütünün her bir parçasının kendine düşen görevi yerine getirmesi ve kendi üstündeki sistemin görevini yapmasına ve böylece bütünün işlemesine yardımcı olmasıdır” şeklinde tanımlanmaktadır. Yine işlev, kullanış veya işleyiş bakımından amaca uygunluk olarak tanımlanmaktadır. Mimarlıkta işlev; amaç, gereklilik ve uygunluk kavramlarını içermektedir.

Tasarımların işlevsel ve estetik ölçütlerin birleşimiyle ortaya çıktığı söylenebilir. Tasarımda bir sistem söz konusudur. Bu sistem içinde bileşenlerin neler olduğu, sistemin yapısının nasıl oluşturulduğu, sistemin nasıl ayakta tutulduğu, işlevlerin neler olduğu önemlidir. Bir tasarım yapılırken ilk düşünülecek olan onun ne için kullanılacağıdır, işlevidir.

Mekân tasarımlarından beklenen işleve göre kullanılacak donatı elamanları, karmaşayı ve obje yoğunluğunu önlemiş olacaktır. Böylece kullanıcı uyumlu, özgün ve rahat bir mekânda en iyi şekilde hizmet alacaktır.

Bir kent mobilyası tasarımında, işlevsellik ön planda tutulmalıdır. Özgün bir kent mobilyası tasarımı işlevsellik taşımıyorsa, bulunduğu mekân için sorun oluşturabilir (Şekil 1). Kent mobilyası tasarımında işlevsel yönden, amaca uygun formlar seçilmelidir.

sekil 1

2.2. Estetik 

İnsanın çevresini ve elemanlarını güzelleştirme arzusu ve güzellikle ilgili bütün durumları kapsamına alan “estetik” olgu, inşa edilmiş çevrenin, mimari ürünün hem biçimlendirilmesinde hem de değerlendirilmesinde çok önemli bir sonuç ve etkiye sahiptir. Estetik mekânın kurgusunda önemli bir ögedir ve olması istenen  bir kavramdır. Mekânlarda belli bir güzellik boyutu aranmakta, mekânın estetik açıdan insanda haz ve heyecan uyandırması o mekânın yaşanılabilirliliğini arttırmaktadır. İşlev, biçim ve estetik sıkı bir ilişki içindedir.

Kentsel çevrelerdeki pozitif ve negatif ögelerin yüzeylerini oluşturan çizgiler, yüzeylerin malzeme, renk, doku özellikleri ile yapıların cephe oranları, açıklıkların niteliği, cephe süslemeleri de kentsel çevre kalitesinin belirlenmesinde önemli unsurlar olmaktadır. Bunun yanı sıra yer kaplamaları, kentsel donatı/kent mobilyası, aydınlatma elemanları, durak, pano, telefon kulübesi gibi elemanlar ile bitkisel materyal ve kullanım biçimi kentsel estetiğin sağlanmasında doğrudan katkı sağlayan ögelerdir. Tüm bu değerlerin bir araya gelmesi ile kent bütününe ilişkin kent makro formu ve kent silueti oluşmakta, detayda irdelendiğinde ise mikro ölçekte kentsel estetik ve güzel/çekiciliği olan çevre kavramı ortaya çıkmaktadır. Kentsel bütüne bakıldığında gözlenen nesnenin tüm ögeleri arasında algılanan uyum onun güzelliğini yansıtmakta; bütünün estetik olması parçaların birbirleri ile olan ilişkilerinin de iyi çözümlenmiş olmasına bağlıdır.

Kent mobilyaları yalnızca işlevsel amaçlı olarak değil, aynı zamanda kentsel mekânları tamamlayan ve tanımlayan görsel amaçlı kent ögeleri olarak ta önem taşımaktadır. Özellikle görsel amaçlı olarak kullanılan kent mobilyaları yer aldıkları mekânları olumlu yönde Etilerken, sadece işlevsel amaçlı olan, ancak herhangi bir estetik kaygı taşımayan kent mobilyaları çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir. Olumlu ve olumsuz yönde oluşan bu etkiler kent mobilyalarının yoğun olarak kullanıldığı yerlerde kendini daha çok göstermekte ve kent kimliğine de yansımaktadır.

Kent estetiğini etkileyen olumsuz biçimlenmeler kentin bir bütün olarak düşünülmemesinden veya bütünlüğün bilincine varılmadan sorunlara çözümler aranmasından kaynaklanmaktadır.

Ürünlerin işlevselliğinin yanı sıra estetik yönünü tasarımcılar ele almakta, yeni ve yaratıcı fikirlerle ürünleri daha arzulanır bir hale getirmektedirler (Şekil 2).

sekil 2

2.3. Biçim 

Bir bütünün yapısı biçim olarak tanımlanmaktadır. Biçim; işlev, ölçü ve malzemeyi belirler. Biçimler, benzerlik ve farklılık esasına göre ele alındığında, tekrar, kontrast ve egemen olma gibi, geometrik formlar arasındaki ilişki özelliklerine de sahiptir. Bir nesnenin biçimi, o nesneye bağlı işlevden ve ondan istenen hizmetten türemektedir. Kullanılabilir olmanın birinci koşulu nesnenin kullanıldığı amaca uygun biçimde yapılmasıdır.

Biçim bir nesneyi somut hale getiren önemli bir tasarım ögesidir. Tasarımın karakterinin oluşturulmasında, işlevin yerine getirilmesinde biçimin büyük yeri vardır. Tasarımcılar tasarımları biçimlendirirken güvenlik, konfor gibi diğer kavramları da sağlamaya çalışmaktadırlar. Tasarımın estetik değerini oluşturmada, işlevi yerine getirmede, algılanmasında, strüktürün kurgulanmasında ve dengesinde en etkili yönlerden birinin tasarımın biçimini oluşturan geometriler olduğu söylenebilir (Şekil 3)

sekil 3

2.4. Malzeme

Kent mobilyaları zaman içerisinde teknoloji ile gelişen malzeme çeşitliliği ve moda akımlarından etkilenerek tasarımsal süreçte farklılıklar ve yenilikler göstermektedir.

Ürün tasarımında malzeme, tasarımı etkileyen en önemli ölçütler arasında yer almaktadır. Ürünün istenen biçimde üretilmesinde, istenen özellikleri taşımasında, tasarımın istenen noktaya varmasında malzemenin rolü büyüktür. Endüstriyel ürün tasarımının gelişmesinde, yeni malzemelerin yanı sıra, bilinen malzemelerin gerektiği gibi kullanılmasıyla ortaya konan doğru ve kaliteli uygulamaların önemi büyüktür. Tasarımda malzeme kullanımı sadece fonksiyonları en iyi karşılayacak malzemenin seçimi değil, aynı zamanda tasarlanan üründe yaratılmak istenen etkinin elde edilmesini sağlayacak malzemenin seçimidir. Malzeme çeşitliliği, farklı biçimler yaratabilmekte, ürünlerin görsel kalitesini arttırmakta ve tasarımı zenginleştirmektedir (Şekil 4)

Kent mobilyaları tasarımında kullanılan doğal ve yapay malzemeler insan psikolojisi üzerinde etkili olabilmektedirler. Örneğin doğal malzemelerden; ahşap, huzur ve dinlenme hissi verirken, seramik yaratıcılık ve hayal gücünü canlandırır, beton uyarır ve güvenlik hissi verir. Yapay malzemelerden plastik ise, bulunduğu ortama modernlik katar.

sekil 4

2.5. Renk

Renk, tasarım ögeleri arasında en etkili olanıdır. Farklı renk türlerinin insanlar üzerinde değişik psikolojik ve görsel etkileri olmaktadır. Peyzaj tasarımında da renk, tasarım sürecinde değerlendirilmesi gereken önemli bir ögedir. Çünkü oluşturulan renk düzenleri, kullanıcılar ve de mekânların kullanımı üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. İster canlı, ister cansız elemanlar yönünden olsun, renk insanı en çok etkileyen tasarım elemanıdır. Renklerin insanlar üzerinde oluşturduğu benzer psikolojik etkiler bulunmaktadır. Örneğin, sıcak renkler heyecana ve uyarıya sebep olurken, soğuk renkler daha dinlendirici ve rahatlatıcıdır.

Renk, insanın fiziksel, zihinsel ve psikolojik özellikleri bağlamında önemli bir uyaran olarak, insan-nesne-çevre uyumuna katkı sağlamaktadır. Renk, algılama ve yarattığı psikolojik etkileri açısından mimarlık ve endüstri ürünleri tasarımı alanında önemlidir.

Endüstriyel ürünlerin tasarımında renk ürün-kullanıcı ilişkisini yapılandıran, ürünün malzeme, konstrüksiyon veya fonksiyon özelliklerini yansıtan bir faktör olarak kullanılmaktadır. Bir nesne görsel olarak daima renk ve biçim bütünlüğü ile tanımlanır. Biçim renkten daha etkin bir iletişim aracı olarak öne çıksa da renk bu biçimi tamamlayan, onun ifadesel niteliklerini içeren bir öğe olarak değerlendirilir . Ayrıca renk, tasarımcının estetik anlayışının ve tasarımcı olarak kimliğinin, vermek istediği bazı özel mesajlarının aktarıcısı olarak da farklı anlamlar yüklenebilir.

Görsel algılamayı etkileyen en önemli faktörlerden bir diğeri de renktir. Estetik amaçlara hizmet eden, mekânın niteliğini belirleyen ve algılama sisteminin bir parçası olan renk, kentsel mekânlarda yapılan düzenlemelerde, malzemeyi, tasarımı, kullanılan donatı elemanlarını ortaya çıkararak mekâna ayrı bir derinlik ve boyut katmaktadır (Şekil 5)

sekil 5

2.6. Doku 

Dokunun en önemli yönü estetik, gözle algılanır ve elle dokunulabilir olmasıdır. Bu nedenle doku görsel bir tasarım bileşenidir. Kent mobilyası, doku ve form kavramları birbirleriyle çok yakından ilişkilidir. Tasarımda doku, hem teknik hem de estetik nedenlerden dolayı önem taşır. Görsel olarak ilginç yüzeyler yaratır ve küçük kusurları saklar. Doku oluşturmada kullanılan malzeme çeşitliliği son derece önemlidir.

Doku, bir ürüne karakter veren ve farklılık yaratan, önemli elemanlardan biridir. Üreticilerin rekabetinde, tasarımın stratejik önemi düşünüldüğünde, ürünün işlevsel olmasının yanı sıra, dikkat çekmesi ve fiziksel olarak fark yaratması, tüm üretici ve tasarımcıların başlıca amaçlarından biridir. Doku, fiziksel ve görsel özelliklerin yanında, gerek ürünün strüktürü, gerek de kullanılan malzeme ile ürünün işlerliğine çok büyük katkısı vardır.

Tasarımların biçimlerinin yanı sıra yüzeylerini değiştiren dokuları vardır. Nesnelerin algılanışı elle yoklayarak veya ışık etkisi yoluyla olur. Elle dokunarak o nesnenin dokusal olarak algılanan dokusu algılanmaktadır. Dokunun göz yoluyla zihinde bıraktığı etki ise nesnelerin görsel dokusudur. Nitekim ıslak, kuru, pürüzlü veya düzgün cilalı gibi değişik dokusal özellikler tasarıma farklı değerler katabilmektedir (Şekil 6, Şekil 7).

sekil 6

sekil7

2.7. Algılanabilirlik

İnsan yakın çevresini, içinde yaşadığı mekân ve onu oluşturan ögeleri duygularıyla ve duyularıyla algılar, kavrar ve değerlendirir. Bu kendiliğinden olan bir olaydır ve çevreden bilgiler alma yoluyla olur. Bu bilgileri bize uygun ve doğru hareket etmemize yardım edecek biçimde yorumlayıp değerlendiren algıdır. Genellikle önceden hakkında bilgimiz olan bir şeyi algılamamız daha kolaydır. Bir donatı elemanının kullanıcısı tarafından anlaşılabilmesi, ne olduğunun tanımlanması gerekir. Kullanıcı beğenisi ve kullanım kolaylığı gibi etkenler dikkate alınmadan yapılan ve farklı form anlayışı içeren tasarımlar bazen algılanmayabilir . Ancak algılama kavramı; özgün tasarımlar oluşturmada kısıtlayıcı değil, aksine hayal gücünü zenginleştiren, kullanıcıların beğeni düzeylerini geliştiren, çeşitlendiren bir kavram olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. (Şekil 8, Şekil 9).

sekil 81

sekil 82

sekil9

Gelişen teknoloji, yaşam koşullarını da değiştirmektedir. Cep telefonlarının yaygınlaşmadığı dönemlerde, kentsel açık alanlarda yer alan ve iletişim amaçlı kullanılan telefon kulübelerinin yerini, günümüzde bilgisayar ve internet kullanımları için tasarlanan yeni kent mobilyaları almaktadır (Şekil 10).

sekil10

Beğenide görsel algının önemi büyüktür. Elemanların birer tasarım ürünü olmaları kullanıcılar tarafından beğenilmelerine, daha bilinçli kullanılmalarına ve korunmalarına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle kullanıcıların görsel algılarını kolaylaştıracak nitelikte donatıların tasarlanması oldukça önemlidir. Donatılar aracılığı ile kullanıcılara biçim, renk, doku, malzeme vb. ögeler ile belirli işaretler gönderilmektedir. Bu işaretlerin anlaşılabilirliliği algılamayı kolaylaştırmaktadır (Şekil 11)

sekil 11

3. SONUÇ VE ÖNERİLER

Kent mobilyası, kamusal mekânı düzenlemek ve temel gereksinimleri karşılamakla beraber, tasarım ve yer seçimi ölçütleri açısından kent kimliğini destekleyecek veya kargaşaya itecek potansiyellere sahiptir. Tasarım sürecinde örgütlenme kavramı sistem yaklaşımı temelinde birimler arası iletişimi esas almakta, fikirsel birliğin sonucunda amaç, mekânlarda yaşanabilirlik ve verimlilik olmaktadır. Tasarım  süreçlerinde kullanıcı katılımının sağlanamayışı mekân örgütlenmelerinde iletişim yetersizliklerine neden olmakta, iletişimsizliğin sonucu düşük kalitede, kendilerinden beklenen işlevleri yeterince yerine getiremeyen, mekân performansı düşük mekansal oluşumlar gerçekleşmektedir.

Kent mobilyaları işlevsel oldukları kadar görsel açıdan da önem taşımaktadırlar. Simgesel, anlamsal, anıtsal ve estetik olarak nitelendirilen görsel amaçlı kent mobilyaları yer aldıkları mekânları olumlu yönde etkilemektedirler. İşlevsel amaçlı olarak kullanılan ve estetik açıdan çevreye katkıda bulunmayan kent mobilyaları yer aldıkları mekânları olumsuz yönde etkilemektedirler. Olumlu ya da olumsuz yönde gelişen bu etkilerin bir araya gelerek gerek kullanıcılar gerekse de kent kimliği üzerinde etkili oldukları yadsınamaz bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır. Endüstriyel tasarım ürününün kullanıcısı olan insan, ürünlerin fiziksel işlevi yanında nesnelerin görsel niteliklerinin de etkisi altında kalır. Bu sebeple estetiklik işlevi tüm tasarım ürünlerinde ortak nokta olup tasarımcısı tarafından çok iyi özümsenmelidir. Estetik işlevinin sağlanmasında biçim, renk, doku gibi etkenler günün moda anlayışı, kullanıcının psiko-sosyal ve kültürel yapısı gibi faktörler ile birlikte şekillenmelidir. Bu etkenler tasarımcı tarafından iyi analiz edilerek sonuçları somut veriler olarak ortaya konulmalıdır.

Kent mobilyaları tasarımında özgünlüğü yaratan detaylardır. Bu detaylarda tasarım ölçütleri ile doğrudan ilişkilidirler. Bu araştırmada görüldüğü gibi kent mobilyalarının tasarımında; işlev, estetik, biçim, malzeme, renk, doku ve algılanabilirlik gibi tasarım ölçütleri, özgün kent mobilyaları tasarımlarının oluşturulmasında etkili olmaktadır. Bütün tasarım ölçütleri birbirleri ile ilişkili olup, bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmelidir. Kent mobilyaları, sıradan, tekdüze, sadece işlevsellikleri olan ögeler değil, yer aldıkları mekânlar için görsel kaliteyi arttıran estetik ögeler olarak ta önemli olmalıdırlar.

Kent mobilyalarının kullanımı; yerel yönetimlerin uyguladığı ve kentsel mobilya üreten firmaların kataloglarından ürün seçmenin ötesinde, yer alacakları mekânın özellikleri ve kullanıcı istekleri göz önünde bulundurularak, tasarımcılarının doğrudan o mekân için tasarladıkları özgün ögeler olarak değerlendirilmelidirler. Öncelikle endüstri ürünleri tasarımı olmak üzere, peyzaj mimarlığı, mimarlık vb. disiplinler arası birliktelik ve iletişim sağlanarak yapılan kent mobilyaları tasarım yarışmaları yaygınlaştırılmalı, yeni ve hayal gücünü zenginleştirecek özgün tasarım ürünleri sonuçları uygulamaya aktarılmalıdır.

Sonuç olarak kent mobilyası kavramı güncelliğini koruyan bir konu olacaktır. Gelişen, sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi yükselen kentlerde, kullanıcıların istek ve önerilerinin de, ön planda olacağı bir tasarım süreci başlayacaktır. Çağın sanatçısı Max Bill “İnsan tüm güzelliklere değer, yaşadığı yer ona yaraşılır olmalıdır.” demektedir. Özgün kent mobilyaları tasarımları, görsel kaliteyi arttırarak yer aldıkları mekânları güzelleştirmenin yanında, kullanıcıların psikolojik durumlarını da olumlu yönde etkileyecektir. Başlangıçta özgün tasarımlar kullanıcılar üzerinde algılanamama gibi sorunlar yaratsa da benimsendikçe, yeniliklere açık, yaşadığı çevre ve kent mobilyaları tasarım kalitesini sorgulayabilen bir kullanıcı kitlesi oluşacaktır.

Makale: Özge Volkan AKSU

ozgeaksu1@hotmail.com

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM DERGİSİ

Cilt/Vol. 2 Sayı/No. 6 (2012): 373-386

Ağaç türlere ve kullanıldığı yerler

AĞAÇ TÜRLERİ
IHLAMUR
YETİŞTİĞİ YERLER: Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz, Marmara, Ege sahil şeridinde ve Antalya çevresinde yetişir.
YAPISI: Çok sayıda değişik türü vardır. Yaz ıhlamuru, kış ıhlamuru, gümüş olan ve Kafkasya ıhlamuru yaygın olanlarıdır. Olgun odunlu ağaçlar grubundandır. Dış odunu geniştir. Dağınık gözeneklidir. Yıl halkaları bütün kesitlerde belirsiz görüntü verir. Öz ışınları da öyledir. Gözenekleri küçüktür. Genellikle çıplak gözle görünmez. İç odun ile dış odunun rengi birbirine benzer.
RENGİ: Yetiştiği yere göre rengi değişik olur. Bazı türleri sarımsı, bazıları pembedir.
ÖZELLİKLERİ: Çok yumuşak bir ağaçtır. Eş yapılıdır. Dokusu ve görünüşü düzgündür. Sıkı ve ince yapılıdır. Esnektir. Kururken çok çeker. Açık havada ve değişen hava şartlarında kısa zamanda bozulur. Fiziki etkilere dayanımı azdır. Çok kolay işlenir. Çivi ve vida ile zayıf, tutkalla iyi bağlantı kurar. Zor verniklenir.
AĞIRLIĞI: hava kurusu ağırlığı 0.40 gr/cm3 (Özgül ağırlığı) tür.
KULLANILIŞI: Kontraplaklarda kaplama olarak, kibrit üretiminde, ayakkabı kalıplarında, duralit üretiminde, modelcilikte ve oymacılık sanatlarında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: En çok kalas halinde satılır. Genelde standart dışıdır. Ölçülendirilmesi daha çok tomruk boyutlarına göre ayarlanır.
KAVAK
YETİŞTİĞİ YERLER: Türkiye’nin her tarafında yetişir. Karadeniz ormanlarında da bulunur. Uygun koşullarda çabuk büyür. Birçok yerde korular halinde kavak yetiştirilir.
YAPISI: Titrek kavak, Al kavak, Konak kavak, Pramit kavağı ve Kanada kavağı en çok bulunan türleridir. Gövdenin tümü dış odun özelliği gösterir. Al kavak göbek yapmaz. Diğer türleri olgun odunlu ağaçlar gurubuna girer. Bütün kavak türleri dağınık gözeneklidir. Yıl halkaları ve damarları belirli görüntü vermezler. Gözenekleri ve öz ışınları çıplak gözle görünmez.
RENGİ: Türüne göre beyaz, kirli beyaz, sarımsı beyaz olan kavakta bazen kahverengi göbek oduna rastlanır.
ÖZELLİKLERİ: Çok yumuşak, kaba ve gevşek yapılıdır. Uygun koşullarda az çalışır, aç çatlar, Kolay kesilir, ancak aletlerin kesici ağızlarını çabuk köreltir. Tutkalla iyi bağlantı kurar. Fizik etkilerine dayanımı zayıftır. İyi boyanır. Zor verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu kavağın özgül ağırlığı 0.45gr/cm3 tür.
KULLANIŞLIĞI: İyi bir körağaçtır. Astar kaplama olarak kullanılır. Resim masası ve plançete vb. yerlerde ve ayrıca kibrit üretiminde, mobilyaların iç bölümlerinde kullanılır. Yapı kerestesi olarak ta değerlendirilir.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama olarak satılır. Kerestenin sert ağaç standardına göre ölçülendirilmesi gerekir. Gövde boyutlarına göre ayarlanır. 0.8-5mm arasında değişen kalınlıktaki kaplamaları astar BULUNUŞU olarak kullanılır.
KESTANE
YETİŞTİĞİ YERLER: Güney Avrupa’da ve Avrupa’nın orta bölgelerinde, Balkanlarda Yugoslavya, Bulgaristan ve Yunanistan’da, Türkiye’de Kafkaslar’da, İtalya’da Alpler’de ve Alpler’in güney yamaçlarında, İspanya’da, Kuzey Afrika’da yerli olarak bulunmaktadır. Yurdumuzda: Karadeniz kıyılarında, İstanbul dolaylarında, Ege bölgesinde, Antalya’nın doğusunda yetişir.
YAPISI: kereste olarak meşeye çok benzer. Göbek odunludur. Dış odunu dar iç odunu geniştir. Çember gözeneklidir. İlkbahar dokusu gövde görülebilecek gözeneklidir. Sonbahar dokusundaki gözenekleri ile görülmeyecek şekildedir. Öz ışınları gözükmez buda meşeden ayıran en önemli özelliğidir.
RENGİ: dış odunu kirli sarı, bazen beyaz veya gri olur. İç odunu sarı kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ: sert, sıkı yapılır, Esnektir. Kolay kırılır. Uzun iplikli olduğu için kolay bükülür. Az çalışır. Kolay işlenir. Havanın bozucu etkisine dayanıklıdır. Çok iyi boyanır. İyi verniklenir. Su altında olağanüstü bir dayanma sahiptir. Çivi yada tutkal iyi bağlantı kurar.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0,56 gr/cm 2 tür.
KULANILIŞI: Yapıların dışında, doğramacılıkta, köprü ve iskele ayaklarında kullanılır. Mobilya üretiminde masif ve kaplama olarak değerlendirilir. Özellikle bükme mobilyalarında aranan bir ağaçtır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama olarak satılır. Masif sert ağaç standartlarına uygun ölçülerde kesilmelidir.Ençok kalas halinde satılır.
ARMUT
YETİŞTİĞİ YERLER:Türkiyenin bütün bölgelerinde dağınık halde bulunur.
YAPISI:Olgun odunlu ağaçlar gurubundandır. Dağınık gözeneklidir. Yılhalkaları belirlidir. Gözenekleri çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Bazı türleri parıltılı olur.
RENGİ:Açıktan kırmızı kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ:Orta sert sıkı dokuludur. Kururken çok çeker ve şekil değiştirir. İyi kurutulduktan sonra aç çeker. Az esnektir. Kırılgandır. kolay işlenir. Nemli havaya pek dayanıklı değildir. Eş yapılıdır. Çok iyi boyanır ve verniklenir.
AĞIRLIĞI:Hava kurusunun ağırlığı 0.70 gr/cm 3 tür.
KULLANIŞLIĞI:masif ve özellikle kaplama olarak mobilya üretiminde, tornalı, asmalı işlerde, heykel yapımında, gönye, cetvel gibi aletlerin yapımında kakma işlerinde kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif kereste ve kaplama olarak satılır. Ağacın gövde büyüklüğüne göre biçilerek satılır.
HUŞ
YETİŞTİĞİ YERLER: Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişir. Yetiştiği bölgede kayın veya süpürge ağıcı olarak isimlendirilir.
YAPISI: Adi huş ve beyaz huş olarak bilinir. Olgun ağaçlar grubuna girer. Dağınık gözeneklidir. İlkbahar ve sonbahar dokularında belirli ve yapısal farklar bulunmaz. Ancak sonbaharda daha koyu renklidir. Uzsun iplikli ve düzgün yapılıdır.
RENGİ: İç odunu ile dış odun aynı renktedir. Huş tarımsı beyaz bir ağaçtır. Bazen göbeğe yakın dar bir bölümü çok açık kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ: Sıkı ve ince yapılıdır. Orta sert bir ağaçtır. Bükülgendir. Fizik etkilerine dayanımı iyidir. Zor yarılır. Kolay ilenir. Kururken çok çalışır ve çatlar. Torna işlerinde güçlük çıkarır. Açık havaya dayanıksızdır hemen çürür. Çivi ve vida ile bağlantı zayıf olur. Tutkalla iyi yapışır. Çok yi boya ve vernik tutar.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.62 gr/cm 3 tür.
KULLANIŞLIĞI:İyi bir mobilya ağacıdır. Oturma mobilyalarında, oymalı işlerde, müzik aletlerinde, kızak ve kayak, kontrplâk üretiminde, fıçı, makara mekik, ayakkabı kalıbı yapımında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU Masif, kaplama, bazen de kontraplak halinde satılır. Masifi sert ağaç standartlarına göre boyutlandırılır. Daha çok kalas halinde Satılır.
ZEYTİN
YETİŞTİĞİ YERLER: Vatanı Tükiyedir. Özellikle Ege ve Marmara da yetişir.
YAPISI: Gözenekleri çıplak gözle görünmeyecek şekilde dağınıktır. Is ışınları belirsizdir. Göbek ağaçlı odunlu ağaçlar gurubuna girer.
RENGİ: dış odun açık sarı, iç odunu açık veya koy kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ: sıkı yapılı ve sert bir ağaçtır. Genellikle kolay işlenir. Düzgün yüzey verir. Hava değişimine dayanımı sınırlıdır. Fizik dayanımı ortadır. Kuru zeytinin çalışma oranı azalır.
AĞIRLIĞI: Özgül ağırlığı ortalama 0.94 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Mobilya üretiminde en çok kaplama olarak kullanılır. Zeytin damar deseni yüzünden kendine özgü bir görüntü sağlar. Fırça sapı ve biblo yapımında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masifi’nin belirli bir ölçütü yoktur. Satışında kısıtlıdır. Daha çok kaplama halindedir. Bu kaplamanında çeşitli türleri vardır.
GENİŞ YAPRAKLI YERLİ AĞAÇLAR
MEŞE
YERLETİĞİ YERLER: Türkiye’deki bütün ormanlarda karışık halde, bazen de ayrı orman halinde bulunur. Özellikle Trakya’da, Marmara ve olu dolaylarında bol meşeye rastlanır. Yetiştiği bölgelerde bazen pelit, bazen de palamut ağıcı diye isimlendirilir.
YAPISI: odunlu ağaçlar grubundandır. Dışı odunu dardır. Çember gözeneklidir. Özkesitte parlak pulcuklar veya şeritler halinde özışınları vardır.Özışınların en belirgin göründüğü ağaç türü meşedir.Öz ışınlarında mat kesitteki görünüşü koyu renkli çizgiler halindedir. İlkbahar dokusunda gözenekler küçülür ve sıklaşır. Yıl halkaları belirgindir. Damar kesitte, gözeneklerin oluşturduğu damar desenleri görünür. Meşenin çok sayıda değişik türü vardır. Bu nedenle yapısal nitelikleri farklı meşe ağaçları ile karşılaşmak doğaldır. Genellikle kaba dokulu ve iri gözeneklidir.
RENGİ: meşenin rengi genellikle kirli sarıdır. Dış odunu kirli sarımsı beyazdır. Göbek odunu koyu sarıdır. Bazı türlerin dış odunu açık pembe, göbek odunu açık kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ: Meşe ağacının yaklaşık 400 türü vardır. Bu türleri kesinlikle birbirinden ayırmak çok güçtür. Ağaç işleri ve mobilya endüstrisinde sertliğine ve yumuşaklığına göre değerlendirilir. Meşenin sert ve yumuşak olmasa çoğunlukla yetiştiği yer bağlıdır. Dar ve sık halkalı meşe kerestesi eş yapılı özellik gösterir ve genellikle yumuşak olur. Kalın ve seyrek halkalı meşenin kerestesi sert olur. Zor işlenir. Meşe genellikle az çalışır. Kola yarılır. Bazı türleri orta sert, bazıları serttir. Meşenin türleri arasında az esnek ve çok esnek olanları vardır. Yumuşak kereste veren türleri kolay işlenir. Havanın ve nemin bozucu etkilerine arşı en büyük dayanımı gösteren ağaçtır. Dış odunu, iç odunu kadar dayanıklı değildir. Bünyesindeki bol toner yüzünden, en iyi boyanabilen ağaç meşedir. Özellikle kimyasal boyalarda ve bu durum açıkça görünür. Kolay verniklenir. Ancak iri gözenekli olduğu için mat verniklenecek işlerde kullanılması daha uygundur.
AĞIRLIĞI: Meşenin hava kurusunun özgül ağırlığı ortalama 0.86 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Kalın ve seyrek halkalı sert meşe kereste yapıların dış ve iç bölümlerinde, kapı, pencere, merdiven, döşeme kaplamasında, parke yapımında kullanılır. Takım sapları, fıçı, vagon , araba, gemi, kayık, köprü ve iskele ayaklarında sert meşe kereste olumlu sonuç verir. Yumuşak tür meşenin masif ve kaplaması mobilya üretiminde, yapıların iç bölümlerinde, dekorasyon uygulamalarında aranan bir gereçtir.
PİYASADA BULUNUŞU: Sert ağaç standartlarına göre biçilmiş olarak kalas, tahta, kadran vb.. biçimlerinde, hazır parke halinde paketlenmiş olarak satılır. Mobilya ve iç mimaride kullanılan meşenin büyük bir bölümü de kaplama halinde satılır.
AKGÜRGEN
YETİŞTİĞİ YERLER: Türkiye’de Karadeniz , Trakya ve Marmara sahilleri ile iç bölümlerde bulunur. Ormancılar ve kerestecilerin bazıları ak gürgeni gürgen, fırınlanmış (kırmızı) gürgeni de kayın olarak isimlendirilirler.
YAPISI: Olgun odunlu ağaçlar grubundandır yıl halkaları açık ve belirli görünmez. Dağınık güvenilir. Gözenekleri çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Yıl halkaları bazen dalgalıdır. Çok belirgin olmayan öz ışınları vardır.
RENGİ: Çoğunlukla sarımsı beyaz, bazen de gri beyazdır.
ÖZELLİKLERİ: Çok sert, ağır ve sıkı yapılıdır. Bükülmeye karşı dayanıklıdır. Zor yarılır. Zor işlenir fakat temiz yüzey verir. Çok çalışır. Çok çatlar Çalışma sonunda kamburlaşır. Özellikle değişen hava koşullarında kısa sürede bozulur ve çürük iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Ak gürgenin hava kurusunun özgül ağırlığı yaklaşık 0.75 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Yapı marangozluğu ve mobilya üretiminde kullanılması uygun değildir. Küçük boyutlu fakat sağlam olması gereken yerlerde olumlu sonuç verir. Ağaçtan yapılan aletlerde kullanılır. ( Mutfak aleti, ayakkabı kalıbı, Ölçü aletleri vb.)
PİYASADA BULUNUŞU: Ak gürgen büyük boy kereste vermez, standart ölçülerde Ak gürgen kereste bulunmaz. Gövdenin elverdiği ölçülerde biçilerek satılır.
DIŞ BUDAK
YETİŞTİĞİ YERLER: Karadeniz ,Marmara ve Trakya sahillerinde ve İç Anadolu’nun iç kesimlerinde bulunur. Genellikle karışık orman halindedir. Adapazarı dolaylarında üst yanlız başına orman oluşturur.
YAPISI:olgun odunlu ağaçlar gurubundandır. Dış odunu geniştir. Ortalama 50 yaşındaki dış budakta göbek odun oluşum başlar. Gözenekleri çember biçiminde dağılır. İri ve çok gözeneklidir. Özışınları vardır fakat parlak ve belirli görüntü vermezler. İlkbahar halkası gevşek ve iri gözenekli, sonbahar halkası ise sıkı yapılır ve ince gözeneklidir. Bu yüzden canlı damar görüntüsü verir. bazen dalgalı, parıltı, çiçekli olur.
RENGİ: Dış budağın dış odunu beyaza çok yakın renktedir. İç odun açık kahverengidir. Zamanla koyulaşır.
ÖZELLİKLERİ: Sert ağır, sıkı yapılı bir ağaçtır. Kolay işlenir. Zor yarılır. Kuru ortamda dayanıklıdır. Havanın değişen etkilerinden çabuk bozulur. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanmaz. Uygunsuz koşullarda depolanırsa odaklanır. Çok çeker. Tutkal, çivi ve vida ile orta derecede bağlantı kurar. İyi verniklenir. Su boyaları ile zor boyanır.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.68 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI:Yapı kerestesi olarak kullanılması uygun değildir. Masif ve kaplaması mobilya üretiminde çok kullanılır. Tornacılıkta olumlu sonuç verir. Kontrplak üretiminde yararlanılır. Mobilya ve iç mimarîden başka, alet yapımında, spor araçlarında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama halinde satılır. Masifi, sert ağaç kereste standartlarına göre ölçülendirilir.
KARAAĞAÇ
YETİŞTİĞİ YERLER: Karadeniz bölgelerinde orman halinde, diğer bölgelerde dağınık halde yetişir.
YAPISI: Karaağaç göbek odunlu bir ağaçtır. Çember gözeneklidir. İlkbahar dokusu açık renkli, çok gözenekli ve kaba yapılıdır. Sonbahar dokusu koy renkli daha küçük gözenekli ve sakı yapılıdır. Özışınları özellikle özkesitte açık kahverengi küçük parlak pulcuklar halinde görünür. Karaağacın iletken dokusunu oluşturan gözenekler iridir. İğne yırtığı şeklindedir ve çıplak gözle görünür. Yıllık halkaları belirlidir. Damar kesitte canlı ve belirli damar süsleri vardır.
RENGİ: Yeni kesilmiş karaağaçta dış odun sarımsı beyazdır. Zamanla koyulaşarak açık kırmızı kahverengi olur. İç odunu ise açın tonda çikolata kahverengi rengindedir.
ÖZELLİKLERİ: Ova karaağacı en değerli türdür. Ova karaağacı ile dağ karaağacının teknik nitelikleri eşdeğerdedir. Hercai karaağacın kalitesi diğerlerinden düşüktür. Ova karaağacın kerestesi sert, sakı yapılıdır. Uzun liflidir, Meşe gibi dayanıklıdır. Basınca karşı dayanımı iyidir .Zor işlenir. Kesici aletlerin ağızlarını çabuk körletir. iyi boyanır ve verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusunun özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0.64 gr/cm 3 tür.
KULLANILIŞI: İyi bir mobilya ağacıdır. Masif ve kaplama olarak mobilya üretiminde çok kullanılır. Zengin damar desenleri yüzünden aranır. Kök kaplamalarda desen daha da güzelleşir. Kendisine özgü görünüşü olan mobilyalar üretmek olanağını verir. Tornacılıkta, parke üretiminde, kayıkcılıkta köprü ve iskele inşaatında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama olarak satılır. Masifi, sert ağaç standartlarına göre ölçülendirilir.
CEVİZ
YETİŞTİĞİ YERLER: Türkiye’nin hemen her yerinde yetişir. Orman oluşturmaz. Bahçelerde, tarlalarda yetiştirilir.
YAPISI: Göbek odunlu ağaçlar grubundandır. Dış odun dardır. Dağınık gözeneklidir. İlkbahar dokusunu oluşturan gözenekleri, sonbahar dokusunu oluşturan gözeneklerinden iridir. Yıl halkaları kesin ve belirli bir şekilde birbirinden ayrılır. Gözenekler, başkesitte küçük delikler halinde , öz ve damar kesitte iğne yırtığı halinde görünür. Cevizin öz ışınları gözle görülmeyecek kadar küçüktür. İlkbahar ve sonbahar dokularının farkı, renkte olması yüzünden özkesitte değişik renkte paralel çizgiler görülür. Damar kesitli zengin damar desenleri oluşur. Damarlı, dalgalı, parıltılı türleri vardır. Cevizin köke yakın bölümlerinden çıkarılan kök kaplamalar çok canlı simetrik desenler elde etme olasılığını verir. Böyle kaplamalar özellikle klasik mobilya üretiminde aranır.
RENGİ: Dış odunu sarı, gridir. Göbek odunu açık sütlü kahverengiden koyu kahverengine kadar değişir.
ÖZELLİKLERİ: Cevizin kerestesi orta sert ve sıkı elyafladır. Ağır ağaçlardandır. Çivi, vida ve tutkalla bağlantı kurma niteliği yeterlidir. Fizik etkilere dayanımı iyidir. Çok çalışır ve çok çeker. Kolay yarılır. Yalnız kuru ortamda dayanıklıdır. Kolay ve rahat işlenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu lahdeki Cevizin özgül ağırlığı yaklaşık 0.65 gr/cm 3 tür.
KULLANILIŞI: Üstün nitelikli ve estetik yönünden değerli bir mobilya ağacıdır. İç mimarcılık tada çok aranır. Masif v kaplama olarak kullanılır. Oymalı ve tornalı işlerde başarılı sonuç verir. Müzik aleti ve model yapımında kullanılabilir.
PİYASADA BULUNUŞU Masif kaplama halinde satılır, Masifi bazen sert kereste standardına uygun ölçülerde ama çoğunlukla kalas halindedir. Düz çizgili kaplamasına freze ceviz, normal desenli türüne damarlı ceviz kaplama, çok karışık desenli türüne kök ceviz kaplama adı verilir.
AKÇAAĞAÇ
 
YETİŞTİĞİ YERLER: Gürgen ormanlarında karışık halde bulunur. Ayrıca Trabzon, Bolu, Kırklareli, Bursa, Denizli ve Antalya dolaylarında yetişir. Bazı bölgelerde kelebek ağacı diye bilinir.
YAPISI: Yaklaşık 150 türü bulunan küçük bir familyadır. Çoğunlukla yaprağını döken, elsi loblu, zıt konumlu, bazen de tüysüz veya basit yapraklıdır. Norveç akça ağacı, Çınar yapraklı Akçaağaç, Tatar Akçaağaç, İtalyan akça ağacı, Fransız akça ağacı Balkan Akcaağacı, Doğu akça ağacı diye çeşitleri vardır.
RENGİ: Dağ akça ağacı hafif sarımsı beyaz, ova akcaağacının rengi pembe beyazdır. Akça ağacın rengi zamanla ve kendiliğinden sararır.
ÖZELLİKLERİ. Akçaağaç sert ve sıkı ağaçlardandır. Eş yapılıdır. Kolay işlenir. Esnek ve oldukça bükülgendir. Az çeker, Çarpılmaya ve çatlamaya eğilimi vardır. Nemli ortamda çok duyarlıdır, kolay çürür. Uygunsuz koşullarda böcekler ve mikroorganizmalar yıkımlanır
AĞIRLIĞI: Bütün türleri aynı ağırlıkta değildir. Özgül ağırlığı 0.56 ile 0.68 gr/cm3 arasında değişir.
KULLANILIŞI: Masif ve kaplama olarak mobilya üretiminde,müzik aletlerinde, mutfak aletlerinde, ayakkabı kalıplarında, oymacılıkta, kakmacılıkta, kıl testeresi ile hazırlanan ince işlerde, oyuncak, makara el aletlerin saplarında
PİYASADA BULUNUŞU: Akçaağaç masif ve kaplama olarak satılır. Kereste olarak satışı kısıtlıdır. Daha çok kaplaması bulunur ve kullanılır.
KIZILAĞAÇ:
Karadeniz, Trakya, Marmara, Akdeniz kıyı bölgelerinde dere içlerinde yetişir.
YAPISI: Kızılağaç olgun odunlu ağaçlar grubundandır. Dağınık gözeneklidir. Gözenekleri çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Yıl halkaları belirlidir. Özkesitte şeritler ve pulcuklar halinde öz ışınlar görülür. Özışınların damar kesitteki görünüşü koyu renkli çizgiler halindedir. İç odun ile dış odunu arasında belirgin renk farkı yoktur. Damar kesitte kendiliğinden oluşan lekelere rastlanır. İlkbahar ve sonbahar dokuları belirli çizgiler halinde birbirinden ayrılmaz. Damar süsleri de belirsizdir.
RENGİ: Beyaza yakın çok açık kahverengi veya pembe beyazdır. Kesilip havada bırakılan kızılağaç, sarımsı kırmızı olur. Kurudukça rengi pas kırmızısına dönüşür.
ÖZELLİKLERİ: Hafif, yumuşak, gevşek yapılı ağaçtır. Kolay yarılır. Az esnektir. Çok çeker. Çalışma sonucu çarpılma oranı azdır. Su altında dayanıklıdır. Hava rutubetinin değişmesi halinde hiç dayanıklı değildir. Böyle yerlerde kullanılmamalıdır. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanır. Çok iyi işlenir. Parlak, düzgün bir yüzey verir. Çok çatlar. Tutkalla iyi bağlantı kurar. Çok iyi boyanır ve iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu, kızılağacın özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0.60 gr/cm 3 tür.
KULLANILIŞI:Masif, kontraplak ve kaplama halinde kullanılır. En yaygın kullanıldığı olan kontraplak üretimidir. Modelcilikte, takunya, oyuncak, sigara kutusu ve ambalaj yapımında, oymalı ve tornalı işlerde kullanılır. Kaplamasından, boyanacak mobilyaların üretiminde de faydalanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Kereste, kaplama ve kontraplak halinde satılır. Sert kereste standart ölçülerine uygun boyutta kereste verebilir. Genellikle kereste biçiminde satılır.
AKASYA
YETİŞTİĞİ YERLER: Akasya, Türkiye’de orman oluşturmaz. Dağınık halde, ağaçlandırma alanlarında ve parklarda yetiştirilir.
YAPISI: Göbek odunlu ağaçlar grubundandır. Dış odunu dar, iç odun geniştir. Yılhalkaları belirli ve çember gözeneklidir. Öz ışınları özkesitte parlak görüntü verir, İlkbahar dokusunu oluşturan gözenekleri iridir. Sonbahar dokusu ince gözenekli ve koyu renklidir. Genellikle kahverengi olan sonbahar dokusu yüzünden canlı damar desenleri yapar. Aynı nedenle yılhalkaları belirgindir.
RENGİ: Dış odunu açık sarımsı beyazdır. İç odunu geniş ve sarımsı yeşildir. Havada zamanla rengi değişir. Yeşil kahverengi olur.
ÖZELLİKLERİ: Akasya sert bir ağaçtır. Dokusu sıkı ve sağlamdır. Esnektir. Yarılmaya karşı büyük direnç gösterir. Vurulmaya ve sürtünmeye karşı direnci yüksektir. Zor işlenir. Değişik hava koşullarında bile en dayanıklı ağaçlardan biridir. Çekmesi, çalışması dengelidir. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanmaz. Rendelendiğinde düzgün ve parlak bir yüzey verir. Yağlı olduğu için özellikle su boyaları ile zor boyanır.
AĞIRLIĞI:Akasyanın hava kurusunun özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0b70-0,90 gr/cm 3 arasında değişir.
KULLANILIŞI: Su altı yer altı inşaatlarda iyi sonuç veren bir ağaçtır. Araba yapımında, alet saplarında, beden eğitimi aletlerinde kullanılır. Mobilyacılıkta özellikle tornalı, oymalı ve kakmalı işlerde yararlanılabilir.
PİYASADA BULUNUŞU: Akasya masif olarak a satılır. Standart ölçülerde bulunmaz. Daha çok gövde boyutlarına uyularak biçilir, bu ölçülerle piyasaya sürülür. Kaplama olarak da satılır.
ÇINAR
YETİŞTİĞİ YERLER: Türkiye’nin hemen bütün bölgelerinde yetişir. Orman oluşturmaz.
YAPISI: Çınar, göbek odunlu ağaçlar grubundandır. Dış odunu geniştir. Dağınık gözeneklidir. Öz ışınlar çık belirgindir. Öz kesitte parlak ve iri pulcuklar halinde görünür. Öz ışınları damar kesitteki görüntüsü gürgen ağacını andırır. Gözenekleri çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Belirgin damar deseni yapmaz.
ÖZELLİKLERİ RENGİ: Dış odunu açık pembe beyazdır. İç odunu açık kahverengidir.
YAPISI: Sert ve sıkı dokulu bir ağaçtır. Kururken kamburlaşır, çarpılır, çatlar. Değişik hava koşullarında dayanıklı değildir. Kısa sürede çürür. Uygun ve düzenli ortamda dayanma süresi azdır. Fizik etkilere dayanımı zayıftır. İşlenmesi bazen güçlük çıkarır. Rahat torna edilebilir. Çivi ve vida ile orta, tutkalla iyi bağlantı kurar. Özellikle zımpara ile iyi perdah edilir. Boyanabilme yeteneği vardır, iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu çınarın özgül ağırlığı 0.56 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Çınar yapıların içlerinde doğrama gereci olarak, mutfak eşyası yapımında, ambalaj sanayinde kullanılır. Mobilya endüstrisinde kullanılması kısıtlıdır. Tornalı ve kakmalı işlerde aranır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama olarak buluru. Daha çok kalas halinde satılır. Bazen sert ağaç kereste standart ölçülerinde de satılır. Mobilya endüstrisi çınarın masifinden çok kaplamasını kullanır.
 
AT KESTANESİ
YETİŞTİĞİ YERLER: At kestanesi Türkiye’de orman oluşturmaz Dağınık halde yetişir.
YAPISI: Olgun odunlu ağaçlar grubundandır. dağınık gözeneklidir. Gözenekleri ve ışınları çıplak gözle görünmez. Yıl halkaları eş yapılı ve az belirgindir. Yapısı düz çizgili olduğundan karışık damar deseni yapmaz.
RENGİ: At kestanenin rengi açık sarı ile açık kahverengi arasındadır.
ÖZELLİKLERİ: Gevşek yapılıdır. Yumuşak ve az esnektir. Kolay kırılır. Sürtünme, aşınma, vurulma gibi fizik etkilerine dayanımı zayıftır. Zor yarılır. Kolay işlenir. Az çalışır. Aç çeker, değişen hava koşullarında dayanıklı değildir. Çabuk çürür. Burk büyüme, atkestanesinde sık görülen bir doğal kusurdur. Bünyesinde tonen vardır. Bu yüzden iyi boyanır. İyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.55 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Yapılarda kapıların iç bölümlerinde, mobilya alanında körağaç olarak, iri desenli torna ve oymalı işlerde, piyano ve kut yapımında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif ve kaplama halinde piyasa sürülür. Masifi gövde boyutlarına göre kesilerek satılır. Azda olsa kaplama halinde de satılır.
 KİRAZ
YETİŞTİĞİ YERLER: Karadeniz bölgesinde ormanlarda dağınık olarak kiraza rastlanır. Ancak Türkiye’de yaygın olarak bahçelerde yetiştirilir.
YAPISI: Kiraz, göbek odunlu ağaçlar gurubundandır. Dış odunu dardır. Dağınık gözeneklidir. Gözenekleri, ilkbahar dokusunda iri, sonbahar dokusunda incedir. Yılhalkaları belirlidir. Düz çizgili veya dalgalı damar desenleri yapar, ancak damar desenleri fazla belirgin görünmez, Iz ışınları tek tek görünmez. Gruplar oluşturarak yüzeye parlaklık verir.
RENGİ: kirazın dış odunu sarımsı pembe beyazdır. İç odunu açık sarımsı kahverengidir.
ÖZELLİKLERİ: Kiraz ince dokulu, sert sıkı bir ağaçtır. Zor yarılır. Rahat ve kolay işlenir. Fiziki etkilere dayanımı zayıftır. Rendelendiğinde düzgün ve parlak bir yüzey verir. kururken çok çeker. Açık havada dayanıklı değildir. Uygunsuz koşullarda kısa sürede bozulur. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolayca yıkımlanır.l Gevrektir. Çivi, vida ve tutkalla bağlantı kurma yeteneği iyidir. İyi pedal edilebilir. İyi boyanır ve iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Türüne göre değişir. Hava kurusunun özgül ağırlığı ortalama 0.60 gr/cm 3 tür.
KULLANILIŞI: Mobilya ve iç mimaride masif ve kaplama olarak kullanılır. Tornalı kakmalı (Markitleri), oymalı işlerde, müzik aletleri ve bilimsel aletlerin yapımında modelcilikte aranan bir gereçtir. Kaliteli işlerde kirazın yalnız göbek odunu kullanılmalıdır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masif kaplama halindedir. Masifi çoğunlukla gövde boyutlarına uygun ölçülerde biçilerek piyasaya sürülür.Soyma ve dilme yöntemi ile elde edilen kaplamaları düz desenli, bazen de kök kaplamayı andıran karışık desenlidir.
ŞİMŞİR
YETİŞTİĞİ YERLER: Karadenizin doğusundan Kastamonu ve Zonguldak’a kadar uzanan bölgede yetişir.
YAPISI: Şimşir, ogun odunlu ağaçlar grubundandır.dağınık gözenekli bir ağaçtır. Gözenekleri çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Yerli şimşirde öz ışınlar görünmez. Çok ince ve sık olan yıl halkaları belirli şekilde birbirlerinden ayrılmaz. Bu yüzden öz damar kesitinde canlı damar deseni yoktur.
RENGİ: Şimşirin iç odunu ile dış odunu arasında belirli renk farkı yoktur. Rengi açık sarı ile koyu sarı arasında değişir.
ÖZELLİKLERİ: Türkiye’de yetişen en sert ağaçlardan biridir. Çok sıkı yapılıdır. Bu iki sebepten zor işlenir. Fakat çok düzgün ve parlak yüzey verir. Bükülgendir. Zor yarılır. Basılma, vurulma, sürtünme, aşınma gibi fizik etkilere karşı büyük dayanımı gösterir. Değişik hava koşullarından az etkilenir. Kolay çürümez. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanamaz. Az çalışır, az çeker. Boyanma ve verniklenme niteliği artar.
AĞIRLIĞI: En ağır yerli ağaçlardandır. Hava kurusunun özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0.95 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Küçük ölçülü fakat üstün nitelik isteyen işlerin yapımında şimşirden yararlanılır. Tornalı işlerde, müzik aletlerin küçük bölümlerinde, ders aletleri, mekik, makara, kaşık, tavla pulu, satranç taşı yapımında kullanılır. Kakmalı işlerde ve filata hazırlamada değerlendirilir.
PİYASADA BULUNUŞU: Küçük bir ağaç olan şimşir büyük boy kereste vermez. Dal veya gövde halinde ve tartılarak, kilo ile satılır.
OKALİPTUS
YETİŞTİĞİ YERLER: Adana, Antalya ve Muğla dolaylarında yetiştirilmektedir. Yetiştirildiği bölgelerde sıtma ağacı veya bataklık ağacı diye isimlendirilir.
YAPISI:Göbek odunlu ağaçlar grubundandır.dağınık düzendeki gözenekleri küçüktür. Öz ışınları çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Yıl halkaları arasında dikkati çeken sertlik veya renk farkı yoktur.
RENGİ: Okaliptüsün dış odunu beyazdır. Zamanla kendiliğinden koyulaşarak grileşir. Dış odunu pembe kahverengidir. Sonra koyu kırmızı kahverengine dönüşür.
ÖZELLİKLERİ: Sert ve sık dokulu bir ağaçtır. Yani kesildiğinde yumuşak olan ve kolay işlenen kerestesi zamanla sertleşir. İşlenmesi zorlaşır. Ton erlidir. Bünyesindeki ton er yüzünden hem iyi boyanır, hemde böcekler vemikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanmaz. Vurulma, aşınma, ezilme, sürtünme gibi fizik etkilere dayanımı iyidir. Yeni kesilmiş okaliptüs kururken çok çalışır. Çok çatlar kurutulduktan sonra çalışma ve çekme oranı azalır. Vida, çivi ve tutkalla bağlantı kurma niteliği iyidir. Zor boyanır, iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Türüne ve yetiştiği yere göre özgül ağırlığı değişir. Hava kurus okaliptüsün özgül ağırlığı ortalama 0.,65 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Yapılarda, köprü ve iskele ayaklarında, yeraltı inşaatlarında vagon ve araba yapımında, ambalaj endüstrisinde kullanılır. Mobilya yapımında masif ve kaplama olarak değerlendirtir. Masifi, tornalı işlerde, eğmeçli klasik mobilyalarda olumlu sonuç verir.
PİYASADA BULUNUŞU: masifi tomruk veya kalas halinde satılır. Henüz sert kereste standartlarına göre biçilmektedir.
YABANCI AĞAÇLAR
 MAUN
YETİŞTİĞİ YERLER: Maun ağacının vatanı Batı Hindistan ve Orta Amerika’dır. Afrika’da yetişir. Sıcak iklim ağacıdır Çoğunlukla pazarlandığı yere veya gönderildiği limana göre isimlendirilir. Örneğin Küba maunu, alaska maunu, Bolivya maunu gibi. Bazen de yapısal özelliğine göre isimlendirilir. Sapeli maun, pramit maun, kırmızı veya sarı maun gibi.
YAPISI: Göbek odunlu bir ağaçtır. Türüne göre bazen çok iri, bazen orta irilikte gözeneklidir. Gözenekleri dağınık düzendedir. Özışınları belirlidir. Çizgili, benekli, yollu, dalgalı, parıltılı görünen Değişik maun cinsleri vardır. Dal diplerinden çıkarılan kaplaması, pratik maun adı ile satılır. Piramit maun çok canlı damar süsleri taşır. Afrika maunu veya sepeti maun adı verilen türü, yön değiştiren buruk büyümesi yüzünden ilginç bir yapısal özellik gösterir. Yanar döner, uzun parıltılı damarlar yapan bu tür maunun masif ve kaplaması kullanıldığı asyaya canlı bir görüntü kazandırır. Yılhalka sınırları belirli biçimde birbirinden ayrılmaz.
RENGİ: Dış odunu gri renklidir. İç odunu türüne göre sarı ile kırmızı kahverengi arasında değişir. Kesildiği andaki rengi, havanın etkisi ile ve zamanla belirli oranda koyulaşır.
ÖZELLİKLERİ: Sıkı yapılı, az esnek bir ağaçtır. Kolay ve temiz işlenir. Az çalışır, az çeker ve az çatlar. Bol tanelidir. Bu yüzden en iyi boyanan ağaçlardandır. İyi verniklenir. Değişen hava koşullarında bile büyük dayanım gösterir. Çivi, vida ve tutkalla bağlanır kurma niteliği iyidir. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanmaz Oyma ve tornada başarılı sonuçlar verir.
AĞIRLIĞI:Hava kurusu maunun özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0.50-0.60 gr/cm 3 tür.
KULLANILIŞI:Çok değişik amaçlarla kullanılabilecek, üstün nitelikleri olan bir ağaçtır. Yapıların iç ve dış bölümlerinde doğrama, parke, merdiven yapımında. Gemicilikte, müzik aletlerinde, tornalı, oymalı, kakmalı işlerde, modern ve klasik bütün mobilyalarda masif ve kaplama olarak büyük bir kullanıma sahiptir.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’de genellikle tomruk halinde getirilir. Çoğunlukla kaplama haline getirilerek satılır. Kaplama üretiminde kullanılamayan artıklar masif olarak satılır. Bunların belirli ölçüleri yoktur. Bazen yurt dışından getirilen tomruklar kalas ve tahta halinde biçilerekte satılır. Kalas ve tahtalar, sert kereste standart ölçülerinde biçilir.
ABANOZ-MAKASAR
YETİŞTİĞİ YERLER: Siyah Abanoz Seyhan, Samanta ve Bombayda, Kahverengi Abanoz Makasar adasında yetişen abonoz ağacında siyaha yakın koyu zeminde kırmızı kahverengi çizgiler bulunur. Abanoz ağacının bu türü daha çok makasar adı ile tanınır.
YAPISI: Göbek odunludur. Dış odunu geniştir. İnce gözeneklidir. Gözenek çukurları kendine özgü bir madde ile doludur. Çok dekoratif çizgi ve damar desenleri yapar.
RENGİ: Dış odunu pembe gri veya soluk kırmızı kahverengidir. İç odunu siyahtır. Üzerinde düzensiz, açık ve koyu renkli damarlar bulunur.
ÖZELLİKLERİ: sert üretimine çok elverişlidir. Değişen hava koşullarında üstün dayanım özellikleri gösterir. Kururken çok çeker ve çatlar. Zımparalanırken çıkan tozlar göze ve solunum organlarını rahatsız eder.
KULLANILIŞI AĞIRLIĞI: Hava kurusu makasarın özgül ağırlığı 1.10 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Üstün değerli ve pahalı mobilyalarda, süsleme elemanlarının yapımında kullanılır. İçmimarlıkta da aynı amaçla değerlendirilir. Tornalı, kakmalı işlerde, müzik aletlerinde, mobilya ve kapı kulplarında, oymalı işlerde, bıçak saplarında özellikle aranır. Türkiye’de genellikle kaplama halinde kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Abanoz ve makasarın masifi 20-40 kg lık parçalar halinde satılır. Türkiye’de bazen kaplama olarak satılır.
PELESENK
YETİŞTİĞİ YERLER: Pelesenk ağacının yoğun olarak yetiştiği bölgeler Doğu Hindistan, Batı Hindistan , Cava, Seylan ve Brezilyadır.
YAPISI:Göbek odunlu ağaçlar grubundandır. Dış odunu geniştir iri ve dağınık gözeneklidir. Çok ince ve belirsiz özışınları vardır. Damar kesitinde zengin damar desenleri bulunur. Yılhalkaları ince ve sıkı yapılıdır. İlkbahar ve sonbahar dokuları arasında belirli renk ve yapı farkı yoktur.
RENGİ: Pelesenk ağacının dış odunu sarı, iç odunu çikolata kahverengi ile mor arasında değişir. Ayrıca iç odunda belirli siyah ve mor damarlar bulunur.
ÖZELLİKLERİ: Pelesenk çok sert bir ağaçtır. Kururken az çeker, az kamburlaşır. Zor yarılır. Gevrek bir yapısı vardır. Zımpara tozları solunum organlarında rahatsızlık yapar. Basılma, ezilme, çizilme, aşınma gibi fizik etkilerine dayanımı iyidir. Değişik hava koşullarında üstün bir dayanım gücü gösterir. İyi işlenir. Çok boyar madde taşır. İyi verniklenir. Ancak polyester, poliüretan türünden kimyasal verniklerde olumsuz sonuçlar oluşturur.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu pelesengin özgül ağırlığı 0.85 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Çok canlı görünüşü ve damar süsleri olan bir mobilya ağacıdır. İç mimarlıkta ve mobilyada kaplama olarak yaygın bir kullanılma alanı vardır. Tornalı işlerde, müzik âletlerinde, ağaçtan yapılan sanat eserlerinde de aranan bir gereçtir.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’ye tomruk olarak getirilir. Kaplama halinde piyasaya sürülür. Kaplama üretiminden artan parçalar masif olarak satılır. B yüzden standart ölçülerde pelesenk kereste genellikle bulunmaz.
PADUK
YETİŞTİĞİ YERLER: Afrika’da gabun ve Kamerunda yetişen türüne Afrika paduğu veya mercan ağacı denir. Hindistan, Burma ve Güney Çinde yetişen türüne de Sudka veya karima Haouğu aoı vedmidb
YAPISI: Göbek odunlu ağaçlar gurubundandır. Yılhalkaları arasında belirli renk farkı yoktur. Gözenek yapısına ve yönüne göre parıltılı damarları bulunur. Damarlı genellikle çizgiler halindedir. Dağınık gözeneklidir.
RENGİ: Bazen açık kırmızı bir ağaçtır. Çoğunlukla parlak koyu kırmızıdır. Üzerinde aynı renk parıltı damarları bulunur.
ÖZELLİKLERİ: Orta sertlikte bir ağaçtır. Sıkı yapılıdır. Hava değişikliklerine dayanıklıdır. Az çeker. Kolay işlenir. İşlenirken kendine özgü hoş bir koku çıkarır. Havada kısa zamanda rengi koyulaşır. İyi verniklenir ve çok canlı bir görüntü kazanır.:
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı yaklaşık olarak 0b65-0.85 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Masif olarak küçük bir sanat eseri üstün mobilyalarda, oymalı, tornalı, kakmalı işlerde kullanılır. Daha çok bıçak kaplaması halinde değerlendirilir.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’de bıçak kaplaması halinde satılır.Bazen kaplama artığı parçalar halinde masifide satılır.
LİMON AĞACI (SATEN AĞACI)
YETİŞTİĞİ YERLER: Soylanda yetişen türüne Doğu Hint sateni, Bahama, Bermuda ve Jamaika’da yetişen türüne Batı Hint sateni denir.
YAPISI: Göbek odunlu ve dağınık gözeneklidir. Yılhalkaları belirgindir. Fakat kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılmaz. Yüzey, saten kumaş gibi parlaktır. Genellikle düz, bazen dalgalı damarları bulunur. İlkbahar ve sonbahar dokuları arasında renk farkı bulunmaz. Gözeneklerinin değişik yönlerde yığılmasından canlı damar desenleri oluşturur. Özışınları çok belirlidir.
RENGİ:limon ağacının dış odunu beyaz ile sarı beyaz arasında değişir. İç odunu, türüne göre yeşilimsi sarı, açık sarı, kanarya sarısı, altın sarısı rengindedir.
ÖZELLİKLERİ: çok sert ve sıkı yapılıdır. Değişen hava koşullarında da yanıklıdır. Kırılgandır. İşlemesi zordur. Fakat temiz ve ipek parlaklığında yüzey verir. İşlenirken kendine özgü, baharatlı bir koku çıkarır ve solunum organları rahatsız eder. Çok iyi verniklenir ve görünüşü canlılık kazanır. Fizik etkilere dayanıklıdır.
AĞIRLIĞI: Hava kurusunun özgül ağırlığı 0.80-0.90 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Masifi, sanat değeri üstün mobilyaların yapımında, salon takımlarında, tornalı ve kakmalı işlerde kullanılır. Kaplamasıda değerli mobilyalar ve süsleme ileri için aranır.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’de kaplama halinde bulunur. Bazen kaplama artığı parçalar masif olarak ta satılır. İpek ağacı, atlas ağacı, saten ağacı gibi isimlerle de piyasaya sürülür.
TİK
YETİŞTİĞİ YERLER:Güney Asya da Hindistan, Hindiçinli ve Cavada yetişir.
YAPISI: Göbek odunludur. Dış odun dardır. İlkbahar dokusundaki gözenekleri iri, tek sıralı çember biçimindedir. Sonbahar dokusundaki gözenekleri iri, tek sıralı çember biçimindedir. Sonbahar dokusundaki gözenekleri orta büyüklükte ve dağınık düzendedir. Kesit yüzeylerindeki gözenekleri iri ve belirlidir. Öz ışınları görünür. Yağlı bir yapısı vardır. Damarları genellikle aynı renkli çizgilerden oluşur.
RENGİ: Tik ağacının dış odun gri, iç odun sarımsı açık kahverengidir. İç odunu, açık havada ve kendiliğinden koyulaşır. Koyu kahverengi olur.
ÖZELLİKLERİ:Sert ve sıkı yapılıdır. Esnek bir ağaçtır. Kolay yarılır. Vurulma, ezilme, sürtünme gibi fizik etkilere karşı dayanımı iyidir. İşlenen yüzey temiz görüntü verir. Aletlerin kesici ağızlarını çabuk köreltir. Tornaya iyi gelir. Az çeker. Çabuk kamburlaşır. Suyu adeta iter, kolay ulanmaz. Böcekler ve mikroorganizmalar tarafından kolay yıkımlanmaz. İşlenirken çıkan tozlar sağlığa zararlıdır. İyi boyanmaz. Zor verniklenir.
AĞIRLIĞI:Hava kurusu özgül ağırlığı, yaklaşık 0.66 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Üstün dayanımlı olmasından dolayı hem yapı kerestesi olarak hem de mobilya marangozluğunda geniş bir kullanıma sahiptir. Yapıların dış ve iç bölümlerinde, pencere, kapı, duvar kaplaması yapımında, gemicilikte ve fıçıcılıkta kullanılır. Mobilya üretiminde masif ve kaplama olarak değerlendirilir. Masifi özellikle oturma mobilyalarında aranır.
PİYASADA BULUNUŞU: Masifi tomruk ve kereste halinde satılır. Türkiye’de çoğunlukla kaplama olarak piyasaya sürülür.
AUDİRE
YETİŞTİĞİ YERLER: Afrika’da fildişi sahillerinde ve Angola’da yetişir.
YAPISI: Göbek odunlu bir ağaçtır. İç odunlu bir ağaçtır. İç odunu ile dış odunu belirli biçimde birbirinden ayrılmaz. İçinde farklı renkte çizgiler veya damarlar bulunmaz. Özkesitte ve damar kesitte görünen parıltılar, gözeneklerin değişik yönlerden kümelenmelerinden ileri gelir Gözeneklerinin değişik yönlerden kesilmesinden oluşturduğu yanar döner parıltı, ağaca canlı bir görüntü kazandırır. Dağınık düzende, orta irilikte gözeneklidir. Çok sayıda, değişik türü vardır.
RENGİ:Soluk sarı ile sarı arasında değişir. Koyulaşınca altın sarısı olur.
ÖZELLİKLERİ:Yumuşak, gevşek yapılı bir ağaçtır. Kolay işlenir. Yarı mat fakat düzgün bir yüzey verir. Az çalışır ve çatlar zımpara ile kolay perdah edilebilir. Sürtünme ve aşınma gibi fizik etkilere dayanımı zayıftır. Tutkala bağlantısı iyidir. İyi verniklenir ve parlaktır.
AĞIRLIĞI KULLANILIŞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.45 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Mobilya üretiminde masif ve kaplaması kullanılır. Masifi oymalı, tornalı işlere uygun özelliktedir. Kaplaması geniş ve uzun olduğu için büyük ve geniş yüzeyli işlerde, örneğin yatak odası mobilyalarında, duvar kaplamalarında olumlu sonuç verir. Açık ve dengeli rengi yüzünden dolapların içlerinde de kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’de daha çok kaplama üretiminde kullanılmak üzere tomruk olarak getirilir. Kaplama halinde piyasaya sürülür. Kaplama üretiminden artan parçalar masif olarak satılır.
GÜL
YETİŞTİĞİ YERLER: Doğu Hindistan, Batı Hindistan, Avusturalya ve Brezilyada yetişir.
YAPISI: Yetiştiği yere göre isimlendirilen çok değişik türü vardır. Daha önce incelenen paduk ağacıda gül cinsindendir. Dağınık gözenekli bir ağaçtır. Öz ışınları genellikle çıplak gözle görülmeyecek kadar küçüktür. Sıkı dokuludur. Bazı türleri gül gibi kokar. Dış odunu açık sarıdır. İç odun çeşidine göre değişir.
RENGİ: Avusturalya gülü koyu kırmızı damarlıdır. Brezilya gülü aynı renkte fakat daha canlıdır.
ÖZELLİKLERİ: Sert ağaçlardandır. İşlenirken zorluk çıkarmaz, parlak ve düzgün yüzey verir. Bazı türleri yağlıdır. Değişik havalara karşı oldukça dayanıklıdır. Haşereler karşı dayanıklıdır. Az çalışır, kolay yarılır. Kesici aletlerin kesici ağzını köreltir. Tutkalla orta bağlantı kurar. İyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.95 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Küçük boyutlu oymalı, tornalı süs eşyalarında, kakmalı işlerde, sanat değeri üstün mobilyalarda masif ve kaplama olarak kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Avusturalya gülü dışındaki türleri küçük boyutludur. Bu nedenle masifi kilo ile satılır. Türkiye’de kaplama olarak bulunur.
SATEN CEVİZ (AMERİKAN CEVİZİ)
YETİŞTİĞİ YERLER: Vatanı, Amerika Birleşik devletlerinin güney doğusu ve Meksika’dır. Amerika’da saten cevizi diye tanınır.
YAPISI: Rengi ve görünüşü, düzgün çizgili freze cevizi andırır. Göbek odunlu bir ağaçtır. Orta irilikte gözenekleri vardır. Dağınık gözeneklidir. Özışınları belirsizdir.Damar desenleri yerli ceviz kadar hareketli ve güzel değildir. Bozuk bir görünüş vardır.
RENGİ: bazen, soluk sarımsı kahverengi zeminde koyu kahverengi damarlıdır. Damarların sayaplaştığ da olur. Kesildiği andaki rengi, havanın etkisi ile ve zamanla solar, donuklaşır.
ÖZELLİKLERİ: Oldukça sert ve sıkı yapılı bir ağaçtır. Kolay yarılır. Bünyesinde kauçuk benzeri bir madde bulunur. Perdah edilince, ipek parlaklığında düzgün bir yüzey verir. Görünüşü ve yapısal nitelikleri bakımından yeterli ceviz kadar değerli değildir. Tutkalla bağlantı kurma niteliği zayıftır. Aletleri kesici ağızlarını çabuk köreltir. Zor boyanır, iyi verniklenir.
AĞIRLIĞI: Hava kurusu özgül ağırlığı 0.55 gr/cm3 tür.
KULLANILIŞI: Yetiştiği bölgelerde çok geniş bir kullanıma sahiptir. Masif körağaç, kontrplâk, kaplama, halinde mobilya endüstrisinde değerlendirilir. Türkiye kaplama olarak mobilya üretiminde ve iç mimarîde, geniş ve uzun yüzeylerin kaplanmasında kullanılır.
PİYASADA BULUNUŞU: Türkiye’ye getirilen Amerikan cevizi tomruklarından kaplama üretilir. Piyasaya kaplama halinde sürülür. Kaplama üretiminden artan parçaları masif olarak satılır.
   KIZILÇAM (Pinus brutia Ten.),
çamgiller (Pinaceae) familyasından Doğu Akdeniz’e özgü 5-20 m. boylarında hızlı büyüyen ve ışığı seven kalın dallı bir çam türü. Sadece Türk ormancılığında değil, yabancı kaynaklarda da son dönemde Türk Çamı – Türk Kızılçamı olarak kullanımı yaygınlaşmaktadır. Akdeniz İkliminin görüldüğü Ege ve Akdeniz Bölgelerinde çok bulunurlar. Deniz seviyesinden 1000-1200 m yüksekliğe kadar ulaşabilirler.
Genç sürgünleri kalın ve kızıl renktedir. Kabuk genç bireylerde düzgün boz renkte iken yaşlılarda derince yarılır, esmer kırmızımsı renkte ve kalın kabuk durumunda görülür. İğne yapraklar 10-16 cm uzunluğunda kalın sert ve koyu yeşil renktedir. Kozalak 6-11 cm boyunda, parlak açık kahverengi olup topaç biçimindedir. Çok kısa saplı kozalak sürgünlere dik oturur ya da yan durumlu olarak çoğunlukla 2-6 adedi bir arada çevrel olarak bulunur.Kızılçam (Pinus brutia Ten.), çamgiller (Pinaceae) familyasından Doğu Akdeniz’e özgü 5-20 m. boylarında hızlı büyüyen ve ışığı seven kalın dallı bir çam türü. Sadece Türk ormancılığında değil, yabancı kaynaklarda da son dönemde Türk Çamı – Türk Kızılçamı olarak kullanımı yaygınlaşmaktadır. Akdeniz İkliminin görüldüğü Ege ve Akdeniz Bölgelerinde çok bulunurlar. Deniz seviyesinden 1000-1200 m yüksekliğe kadar ulaşabilirler.

SARIÇAM (Pinus sylvestris),

çamgiller (Pinaceae) familyasından Avrupa’nın hemen her yerinde, Kafkaslar, Sibirya ve Kuzey Asya’da yayılış gösteren çam türü. Adını, levhalar halinde ayrılan gövde kabuğunun tilki sarısı renginden alır. Narin gövdeli, sivri tepeli ve ince dallı bir ağaçtır. Yetişkin bireylerinin boyu 40 metreyi aşar. İğneyaprakları ikili, mavi-yeşil, kıvrık, sık dizilmiş, genellikle 4–5 cm uzunlukta, uçları sivri, genellikle 2-3 yıl, nadir olarak da 4-5 yıl ömrü vardır. Kozalakları mat gri-kahverengi, konik, kısa veya uzun saplı uçları aşağıya doğru yönelmiş, tek veya 2-3’ü bir arada, 3–7 cm uzunluk ve 2–4 cm genişliktedir. Tohumları gri veya siyahımsı yumurta biçimindedir. Uygun yerlerde hızlı gelişir. Soğuk iklim ve rüzgara karşı dayanıklı, bol güneş ister. Kumlu ve killi topraklarda gelişebilir. Nisbi nemi çok düşük olan iklimlerde ve kuru topraklarda gelişemez. Kazık kökleri sayesinde fırtınalara dayanıklıdır.

Türkiye’de Batı ve Doğu karadeniz’de güneye bakan yamaçlarda, Doğu Anadolu’da Sarıkamış’da, Güney Marmara, Yozgat, Sivas, Kırşehir ve güneydeki sınırını Kayseri Pınarbaşı’da yapar. Türkiye’de sarıçamların kapladığı alan 757.426 hektardır.

Sarıçam (Pinus sylvestris), çamgiller (Pinaceae) familyasından Avrupa’nın hemen her yerinde, Kafkaslar, Sibirya ve Kuzey Asya’da yayılış gösteren çam türüdür.

Kütük ev yapımında kullanılan ağaç ve kütük cinsleri

1) Kütük evler yapımında Beyaz Çam ağaçlarından elde edilen kütükler tercih edilebilir.

Beyaz çam genellikle Kuzey Amerika’nın doğusunda inşa edilen kütük evlerde kullanılır.Beyaz çam kütükleri oldukça hafiftir.Bunun dışında kütüğün kesitini incelediğinizde, vBüzülme ve eğrilmeye karşı dayanıklı olan beyaz çam ağacından elde edilen bu kütükler, ucuz oldukları için oldukça fazla tercih edilirler.Termal özelliği iyi olduğu için bozulmaya karşı dayanıklıdır.Beyaz çam kütükleri zaman geçtikçe, koyu portakal rengine dönerler.Bu gibi sebeplerden dolayı beyaz çam kütükleri, kütük evlerin yapımında sık olarak kullanılır.

2) Kırmızı Sedir ise kütük ev yapımında kullanılabilecek, diğer bir alternatiftir.

Kırmızı sedir yumşak ve aromatik bir kokusu olan ağaçtır.Kırmızı sedir kütüklerinin bu yüzden sağlamlılığı daha düşüktür.Fakat buna karşın kütük ev yapımında pratik bir çözümdür.Kütü hava şartlarına karşı dayanıklıdır.Kırmızı sedir, haşerelerin yada böceklerin vereceği zarara karşıda dayanıklı bir kütüktür.Bunun dışında reçineli bir yapıda olmadığı için, nemli iklimlerde tercih edilebilecek en iyi kütük cinsidir.İyi izolasyon sağlar lakin diğer kütük cinslerine nazaran daha pahalıdır.

3) Sarı Çam ağacı kütükleri de kütük ev yapımında sıkça kullanılmaktadır.

Sarı çam sert bir ağaç türüdür.Oldukça yaygın olarak kütük ev yapımında kullanılır.Soluk sarı rengi görünüşüne sahiptir.Sarı çam beyaz çamdan daha serttir ve çok fazla reçine taşır.Diğer çamlar kadar dayanıklıdır ancak sedir kadar esnek değildir.Sarı çam oldukça ucuz olduğu için, genellikle kütük evlerin kat, kapı ve mobilyalarının yapımında kullanılır.Eğer sizde kütük evlerin duvarlarını, sarı çam kütüğünden yaptırmayı düşünüyorsanız, bize göre bu oldukça iyi bir karardır.

4) Meşe ağacından da elde edilen kütüklerle kütük evler inşa edilmektedir.

Meşe sık olarak kütük ev yapımında kullanılmasa da, oldukça sağlam, ağır, dış etkenlere ve yaşlanmaya karşı dayanıklı bir yapıdadır.Kütük ev yapımında en iyi seçeneklerden biridir, fakat çok pahalıdır.Meşe ile çalışmakta oldukça güçtür.Bu yüzden tecrübeli işçilerle çalışmanız gerekmektedir.Meşe kütük evler çok değerlidir.

5)  Ladin ağacından elde edilen kütükler, kütük ev yapımında kullanılan bir başka seçenektir.

Bu tarz inşa edilen kütük evlere, Amerika ve Kanada’nın kuzeyinde sıkça rastlanmaktadır.Bu tür kütükler hafif, yumuşak ve reçineli şekildedir.Gerçekten ladin kütükleri çok sağlamdır.Kuru iklime sahip yerlerde tercih edilen bu kütükler ucuzdur.Fakar diğer hava şartlarına karşı pek dirençli oldukları söylenemez.

kaynak: www.kutukevler.org

 

Ahşap Kütük Evler ve Faydaları

Kütük evler, aslında ahşap olan evlerdir. Her kütük ev bir ahşap ev desek yanlış olmaz. Fakat her ahşap ev kütük ev değildir. Kütük evlerin yapımında kütükler kullanılmaktadır.Bu özelliği ile kütük evler, ahşap evlerden ayrılmaktadır.Kütük evlerin inşasında kullanılacak olan kütükler, ağaç tomruklarından elde edilir.Bu kütüklerin elde edilmesi ve kullanılır hale getirilmesi oldukça zordur.Kütük, kullanılabilir hale gelinceye kadar birçok işlemden geçmektedir.

Kütük evler, Rusya, Avrupa, Kuzey Amerika ve İskandinav ülkelerinde sıkça kullanılmaktadır.Estetik görüntüsünün dışında, birçok avantaja sahip olan kütük evlerin kullanımı gittikçe artmaktadır.Kütük evler sıcak, ılıman yada zorlu iklim şartlarına karşı dayanıklıdır.Her ilkim şartına uyum sağlayacak ağaç kütükleri vardır.Bu bakımdan, dilediğiniz bir yerde istediğiniz gibi bir kütük ev yaptırabilirsiniz.

Yukarıda, ağaç kütüklerinin kullanılabilir hale gelmeleri için çeşitli işlemlerden geçtiğini söylemiştim.Şimdi kısaca bu işlemlerden biraz bahsetmek istiyorum.Kütük evlerde kullanılacak olan kütükler, torna ve tesviye işlemlerinden geçmektedir.Torna ve tesviye işlemi sonucunda kütük evlerde kullanılacak olan kütükler daha pürüzsüz bir hal alırlar. Kütük evler oldukça dayanıklı evlerdir.Kütük evlerin bakımları, periyodik bir şekilde yapıldığı taktirde, sağlamlıklarından hiç bir şey kaybetmezler.200 sene geçse dahi, dayanıklılık konusunda sorun çıkartmazlar.Estetik bir güzelliğe sahip olmaları dışında, kütük evler sağlıklıdır, dayanıklıdır.Kütük evler her iklime karşı uyumludur.Nemli ortamlarda rutubet tutmazlar.Sıcaklık değişmelerinden etkilenmezler.Kütük evlerin izolasyonu da oldukça iyidir.Isı yalıtımı iyi olduğu için, dışarıda ki soğuğu yada sıcağı içeri geçirmezler.Kütük evsayesinde yazları serin, kışları sıcak bir ortamda vakit geçirirsiniz.Bugün betonarme evlerin izolasyonu oldukça pahalıdır.Beton yapılar, geç ısınıp geç soğudukları için, yazın daha sıcak kışın daha soğuk olurlar.Isınma için çok fazla para harcarsınız.Kütük evlerde ise bu tarz sorunlar yaşamazsınız.Kütük evlerde kullanılan kütükler, basit kütükler değildir.Birçok işlemden geçmektedir.Zehir havuzu, fırınlanma bunlardan sadece birkaçıdır.Bu sebeple çok sağlamdırlar.Kütük evler bu kadar sağlam oldukları için depreme de dayanıklıdırlar.Kendi bünyelerinde, esnekliğe sahip oldukları için, deprem anında, beton evler gibi çatlayıp çökmezler.Kütük evlerde kullanılan kütükler fırınlanma işlemi sayesinde, daha sağlam olurlar.Kütük evler aynı zamanda nefes alan yapılardır.Kütük evlerin faydalarını bir sonraki makalemde daha detaylı bir şekilde anlatacağım.

Kütük evlerde olan kütükler, kullanılabilir hale gelmek için hangi işlemlerden geçerler? Değerli ziyaretçilerim, öncelikle kütük ev yapımında kullanılacak kütük seçiminde, ağaçların yapıları çok önemlidir. Çatlak olmayan ağaçlar özenle seçilirler.Bu ağaçlardan elde edilen kütükler, zehir havuzlarında uzunca bir süre bekletilmektedir.Sizlere biraz bu zehir havuzlarından bahsetmek istiyorum.Kütüklerin üzerinde yada içlerinde, gözümüzle göremediğimiz mikroorganizmalar olabilir.Bu mikroplar zamanla kütüğümüze zarar verir.Zehir havuzları sayesinde, bu organizmalar ölür.Kütük evlerin yapımında kullanılacak olan bu kütükler, uzun süre bu havuzlarda bekletildikleri için, bu ilacı yapılarına hapsederler.Bu sayede kütükler, ileride haşere saldırılarına karşı direnç kazanmış olacaklardır.Bu tarz kütüklere, haşereler yani böcekler asla yaklaşamaz.Kütük evler bu bu sebepten dolayı sağlıklıdır.Kütüklerin geçtiği bir diğer işlem fırınlanma işlemidir.Fırınlanma işleminde kütükler, yüksek ısılara maruz kalırlar.Fırınlanma kütüklere sağlamlılık kazandırmaktadır.bunun dışında, daha önce zehir havuzlarında bekletilmiş olan kütükler, çok fazla nemlidir.Fırınlanma işlemi kütüklerin içindeki fazla nemi almaktadır.Doğal halde kütüklerin kendi kendilerine kuruması uzun zaman ister.Bunlar dışında birçok ekstra işlemden geçen kütükler, sağlıklı ve güvenli bir kütük ev yapmak için yeterli kaliteye sahiptir.Kütük ev yapımında kullanacağımız kütükler yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı çok önemlidir.Kaliteli malzeme ile yapılan evler kaliteli olur.Bu mantık çerçevesinde, kütük ev inşasında en iyi kütükleri kullanmaya gayret ediyoruz.

Kütük ev inşasında kullanılan kütükler, boyama yada vernik atma gibi işlemlerden geçmezler.Kütüklerde sadece “stain” maddesi kullanılır.”Stain” denen bu madde, güneş ışınlarının yansımasına sebep olur.Bu sayede kütükler güneş ışınlarını içlerine almadıkları için, sağlam kalırlar, çatlamazlar.Bu madde kütüğü koruyan bir maddedir.

Peki kütük evleri oluşturmak için kütükler nasıl birleştirilir? Buda çok fazla merak edilen bir konudur.Kütük evler, erkekli ve dişili kütüklerin birbirine geçmesiyle oluşturulur.Burada erkek ve dişiden kasıt, kütük uçlarının kesilme şeklidir.Kütükleri birleştirmek için birçok yöntem vardır.Kütükler çelik vidalarla yada zıvanalı ve lambalı olarak birleştirilebilir.

Kütük evler sağlık, estetiklik ve güvenlik açısından tüm isteklerimizi karşılayabilir.Bu sebeple Avrupa ve Amerika’nın birçok ülkesinde sık olarak kullanılmaktadırlar.Sağlık sizin için önemliyse, bunun dışında estetiklik ve sağlamlığa önem veriyorsanız, kütük evlerde yaşamalısınız.

Kütük evlerin Yararları:

1) Kütük evler oldulça sağlam evlerdir.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu çok iyi biliyoruz.Yaşanan bu depremlerde, çok sayıda can ve mal kaybına neden olmaktadır.İnsanları öldüren deprem değil, betonarme yapılardır.Deprem sonrası, Akut üyelerinin enkaz altından insan kurtarmaya çalışması sıkça gördüğümüz bir olaydır.Beton evler, ağır yapıda oldukları ve esneme özelliğine sahip olmadıkları için, depremlere karşı dayanıklı değildirler.Yıkılan bu beton yapıların altında, birçok insan canlı canlı yardım beklemektedir.Bir çoğu ise yaşamını yitirmektedir.Hem hafif, hem sağlam hem de esnek bir yapıya sahip bir evde yaşamak istemez misiniz? Kütük evler depreme dayanıklı evlerdir.Esneme özellikleri olduğu için, sarsıntı anında yıkılmazlar.Esnek olmalarının bir diğer nedeni hafif olmalarından kaynaklanmaktadır.Ayrıca kütük evlerin yapımında kullanılan kütükler özenle seçildiği ve fırınlandıkları için oldukça sağlamdırlar.Bu yüzden deprem sonrasında, kütük evlerde yaşayan insanlar. can ve mal kaybına uğramazlar.Çünkü kütük evler çok dayanıklıdır.

2) Kütük ev çok sağlıklıdır.

Beton evlerde yaşayan insanlar, bir çok hastalık tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.Ayakları uzun süre betona maruz kalan kişilerde, romatizma hastalığının ortaya çıktığı doktorlar tarafından tespit edilmiştir.Romatizma dışında, beton zeminde yatmak dolaşım sorunlarına neden olmaktadır.Bu sebeple böbreklerimiz büyük bir risk altındadır.Tüm bunlara karşın kütük evler çok sağlıklı yapılardır.Kütük evlerde yerde uyusanız da, ayakta kalsanız da bu tür hastalıklara yakalanmazsınız.Kütük evlerde yaşayan insanlar ilk etapta mental yani kafa yapısı olarak rahat hissederler.Herhangi bir hastalığa yakalanmadıkları için fiziki anlamda da bir sorunla karşılaşmazlar.

3) Kütük evler yangına karşı dayanıklıdır.

Ev içindeki eşyalar, kütük evde yangının çıkmasına neden olabilir.Her ne sebeple olursa olsun, kütük evlerde eşyalar yüzünden yangın çıktığında, kömürleşen kütükler yangının diğer bölümlere sıçramasını ve büyümesini engellemektedir.Kütükler çok sağlamdır.Beton bir evde yangın çıktığında, evin yapımında kullanılan demirler aşırı ısındığından dolayı sağlamlıklarını kaybederler.Beton bir evi bu yüzden onarmak imkansızdır.Yıkıp yeniden yapmak gerekir.Ancak kütük evler yenilenebilir malzemeye sahip oldukları için, kısa zamanda onarılırlar.Üstelik bu onarımın maliyeti, beton evin onarım maliyetinden çok daha düşüktür.Gördüğünüz gibi kütük evler sağlamlıkları dışında, bir çok avantaja sahiptir.

4) Kütük evin izolasyonu, ısıtma ve soğutma giderlerini düşürmektedir.

Kütük evler güçlü bir izolasyona sahiptir.Soğuk yada sıcak iklim şartlarına karşı dayanıklıdır.Dışarıda ki soğuğu içeri geçirmezler.Diğer yandan evin içinde bulunan sıcak havayı korurlar.Bu gibi sebeplerden dolayı, kütük evler yazları serin kışları sıcaktır.Aynı izolasyonu sağlamamız için beton eve daha fazla para harcamamız gerekir.Beton evler geç ısınır ancak bu ısıyı bünyelerinde uzun süre saklarlar.Yazın bir beton evde kaldığınızda, ev içindeki hava dışarıdan daha sıcak olur.Akşam üstü olsa dahi bu sıcaklık kolay kolay kaybolmaz.Bu  oldukça sinir bozucu bir durumdur.Aynı şekilde kışları beton evlerin içi çok soğuk olur ve evi ısıtmak için çok para harcarız.Bu gibi faktörleri göz önüne aldığınızda, kütük evler çok daha rahattır.Daha az para harcayarak, kışın yada yazın daha iyi bir ortamda yaşarsınız.

5) Kütük evler uzun ömürlüdür.

Gerekli bakımlar yapılırsa, bir kütük ev 200 sene sorun çıkarmaz.Beton evlerde ise bu rakam çok daha düşüktür.

 

kaynak: www.kutukevler.org

 

Ahşap Parke Kaplama

Ahşap Parke Kaplama

Genellikle sert ağaçtan fabrikasyon olarak, 1,5–2,5cm kalınlığında, 2,5-5cm genişliğinde ve10-40cm boyunda üretilerek piyasada hazır olarak bulunan parkelerin döşeme şekillerine göre çeşitleri vardır. Parkelerin cumba ve maktalarının ikisi kinişli, diğer ikisi ise kendinden çıtalıdır.

Şekil 55

Parkeler zemine özel yapıştırıcılarla bağlanarak döşenir.

Şekil 56

Zemin üzerine kadronlar döşenerek parkeler çiviyle kadronlara bağlanarak ta döşenebilir.

Şekil 57

Parkeler düz tahta kaplama üzerine de döşenebilir.

58

Başlıca parke döşeme şekli olarak; düz, balıksırtı, kare ve hasır döşemeyi gösterebiliriz.

59

60

Parke çeşitlerini dört grupta inceleyebiliriz. Bunlar:

Klasik tip parkeler,

Rabıta tip parkeler,

Lamine tip parkeler,

Laminant tip parkeler.

Klasik Tip Parkeler

Tamamen tabi (doğal) ahşaptan (kayın, meşe ve kestane) imalatlardır. Fabrikasyon olarak standart ölçülerde ve ambalajlar halinde piyasada bulunurlar. Dört tarafları kinişli (zıvanalı) 5 cm genişlik, 30 cm boy ve16 mm kalınlık imalat ölçüleridir.

Kör döşeme üzerine uygulama yapıldığı gibi, parkeler direk olarak özel yapıştırıcıları ile beton zemine uygulanabilirler. Klasik parkelerin kör döşemeli uygulamaları daha çok kapalı spor salonlarında veya altında elektrik, telefon veya bilgisayar kablosu gizlenmesi gerekli büro, fabrika veya atölyelerde uygulanır. Bu uygulama zemine aynı zamanda hafif esneklik bile kazandırır. Klasik parkelerde en can alıcı nokta, kör döşeme altının böceklenme, nem ve çürümelere karşı hassas olmasıdır. Zeminin ziftle iyice doyurulması ısı kaybı için de gereklidir. Karşı ızgaralar arasına strafor (köpük) konması gerekir. Yüzeyleri özel cila ile parlatılır ve korunur.

86

Rabıta Tip Parkeler

Aynı klasik parkeler gibi dört tarafları kinişli (zıvanalı) yalnız ebatları klasik parkelerden daha büyük doğal ahşap imalatlardır.

Kalınlıkları : 16 mm,
Enleri : 6-9 cm
Boyları : 60-120 cm arasındadır.(60-80-100-120cm)

Boylarındaki değişik seçenekler imalat yerindeki malzeme firesini asgariye indirmek içindir. Yüzeyleri klasik parkelerde olduğu gibi özel cila ile parlatılır ve korunur. Klasik parkelere nazaran imalat ölçüleri büyük olduğu için kısa zamanda daha çok iş çıkarılır. Zamandan tasarruf sağlanır. Klasik parkeler gibi, düz, hasır, kare ve balıksırtı desenlerde döşenirler.

62

Lamine Tip Parkeler

Alt yüzü artık ağaç parçalarından yüzeyi ise; 3 mm doğal ağaç kaplamalı (hazır yüzü silinmiş ve cilalanmış) iki yüzey arası hurda sert ağaçlardan preslenerek yapılmış fabrikasyon imalatlardır. Klasik parkelerdeki gibi dört tarafları kiniş ve lambalıdır.

Lamine parke altına serilen 3 mm sünger, şilte gibi malzemeler üzerine döşendiğinde yüzer kaplama da denir. Diğer türlü yapıştırma sistemde uygulanabilir.

63

Kalınlıkları : 16mm
Enleri : 20cm
Boyları :100-120cm

Yüzeyleri silim ve cila işlemi istemez. Çünkü yüzeyler fabrikasyon olarak cilalıdır. Büyük boyutta düz ve kare desen olarak döşenebilirler. Zemine yapışmadan özel şilt dediğimiz 3-4 mm kalınlığında yere serilen sünger (sentetik malzeme) üzerine yatırılarak, birbirlerine geçirilerek ve ek yerlerine yapıştırıcı sürülerek montajları gerçekleştirilir. Bu arada yapıştırıcı sızmalarına dikkat edilmeli ve temizlenmelidir.

Lamine parkeler; doğal ahşaptan imal edilmiş ve üzeri film tabaka ile kaplanmış olarak iki şekilde imalat halinde piyasada mevcuttur. Doğal ahşaptan imalatların yüzeyi temizlik ve cila ister, yüzeyi kaplamalı film tabaka olan türleri yüzeyde cila istemez.

Laminat Parke

Yapay reçine çözeltisi emdirilmiş kağıtların üst üste konularak ,sıcak preslerde basınç altında sıkıştırılması ile elde edilen malzemeye laminat denir. 1950’li yıllarda üreticisinin adı ile formika olarak tanıştığımız laminatın kullanımı Türkiye’de son derce yaygınlaşmıştır. Ağaç çeşitlerinin giderek azalması.
Ahşap malzemenin üç boyutlu çalışma özelliği.
Ahşap malzemenin bakım zorluğu.

Ahşap malzemede giderek artan maliyet faktörü tüm tüketicilerin ahşap kökenli türev malzemelere yönelmesine ve uzun vadede malzemelerin beğenilmesine yol açmıştır. Laminat malzeme üç grupta incelenir ;

1. HPL yüksek basınç laminatı
2. CPL sürekli basınç laminatı
3. DPL direkt preslenen laminatlar

HPL grubuna giren laminat parkenin yüzeyi termoset esaslıdır.Bu özellik termoset reçineden kaynaklanır.Termoset esaslı reçinelerin temel özelliği ısı ve basınçtan sonra oluşan yüzeyin daha sonra sıcaklıkla bozulamıyor olmasıdır.Laminat parkede tüm filmler termoset esaslı reçine ile emprenye edilir. Laminat parkenin temel yapısı;

1. Overlay:  Selülozik esaslı içinde alüminyum oksit parçaları konulmuş film tabakadır.Alüminyum oksit parçaları aşınma çizilme ısıya karşı mukavemeti sağlayan temel unsur olup laminat parkeyi benzer türevlerden ayıran en önemli özelliktir.

2. Desen kağıdı:  Sonsuz renk ve desende özellikle kaliteli odun hammaddesinden üretilebilen ileri teknoloji ile print edilen kağıt film tabakasıdır.

3. HDF: Yüksek yoğunlukta kansorejen madde içermeyen (E1) ve suya dayanıklı lif levha. ISO ve DIN normlarına göre kansorejen madde ihtiva etmemelidir.

4. Balans kağıdı: Stabilizasyonu sağlayan selülozik kağıt film tabaka. Montajı temizliği ve bakımı son derece kolay olan laminat parkeler renk ve doku çeşitliliği bakımından da her tür zevk ve tasarıma uygundur.Darbelere sıvı temizlik maddelerine aşınmaya çizilmeye güneş ışınlarına ve sigara ateşine tam bir dayanıklılık gösteren laminat yer döşemeleri evlerin haricinde trafiği yoğun olan banka otel alışveriş merkezleri ve tüm işyerleri için son derece uygundur.

64

Parke Uygulaması

Kör döşemesi hazırlanmış tahta kaplamanın üzerine parke paketlerini taşıyınız. Deseninizi belirleyiniz (Düz, balıksırtı, hasır veya kare desen). Şekilde parkelerin ortasından ip çekildiğine dikkat edin.

90º birbirlerine birleştirdiğiniz parke parçaların süpürgelik tarafına gelen uçlarını makinede 45º kesiniz.

65

Parke parçaları kiniş (geçmeli) yerinden galvanizli çivi ile kör döşemeye çakınız.

Parke ek birleşim yerlerinin aynı doğrultuda olması için döşeme alanında her iki yönde ip çekiniz ve işin tamamı bitinceye kadar ipi çözmeyiniz.

Döşeme işi bittikten sonra süpürgelikleri yerine başsız çivi ile duvardaki takoza veya silikonlu olarak duvara monte ediniz.

Parkedeki olası gerilmeleri düşünerek, parke ile duvar arsında boşluk bırakmayı unutmayınız.

Çivilerin başlığını kinişe (zıvana) gömülecek biçimde çakmaya özen gösteriniz.

Döşenecek yüzeyde çalışma hareketinizi çıkış kapısına doğru yönlendirmeyi unutmayınız.

Lamine Parke Uygulaması

Parke plaklarını çalışma durumunuza göre mahale alınız.

Parke gerilmelerine karşı duvar kenarlarına boşluk için takozlar koyunuz.

Parke yüzeye 3 mm kalınlıktaki sentetik süngeri (Şilte) seriniz.

Parke parçalarını zıvana (geçme) yerlerinden tutkallayarak birleşimlerini sağlayınız Zemine parkeyi yapıştırıcı kullanarak da deneyebilirsiniz. Yapıştırıcılı uygulama piyasada pek ilgi görmemektedir. İş bittikten sonra süpürgelik montajına geçiniz.

Laminat Parke Uygulaması

Laminat parkelerin firmalara göre değişik geçme ve uygulama şekilleri mevcuttur. Genel olarak laminat parkenin uygulama esasları aşağıda anlatılacaktır. Laminat parkeler yüzer sistem uygulandığı gibi yapıştırma sistem olarak da uygulanabilir.

Ambalajlı laminat parkeleri ve aletleri kullanım yerlerine uygun yerleştiriniz. 3 mm sünger (sentetik) şilteyi yere seriniz. Laminat parke kilit geçme sistemi aşağıda gözükmektedir.

66

Parke gerilmelerini dikkate alarak duvar diplerinde parke parçalarından yaptığınız takozları yerleştirerek boşluk bırakınız.

Bir boy duvar dibine devam ettiğiniz parkenin artan paçasını ikinci sıranın başına döşeyiniz (kesilmiş zıvanasız taraf ikinci sırada süpürgelik tarafına denk gelmiş olacaktır).

Sıranın son parçasını çektirme lama demiri ile çektirerek ve çekiçle vurarak kilit geçmeyi gerçekleştiriniz.

Kilit geçmeleri enine ve boyuna sert takoz ve çekiç ile vurarak birleştiriniz.

Döşeme işi tamamlandıktan sonra süpürgeliklerin arkalarına silikon sürerek başsız çivilerle duvara çivileyiniz.
Malzemeleri yerleştirirken çalışma yönünüzü unutmayınız.
Duvar diplerindeki boşlukların süpürgelik kalınlığını geçmemesine dikkat ediniz.
Sıra sonundaki son parçanın boy kesimini işaretlerken kilit geçmenin geçme boyunu hesaplayınız.(duvar dibindeki boşluğun büyümemesi için)
Kilit geçmelerin oturması için sert takozla parkeye enine, boyuna ve üstünden de vurmayı unutmayınız.
Süpürgelik montajında parke ile süpürgelik arasında boşluk kalmamasına dikkat ediniz.

Ahşap Deck Kaplama

Decking Sistemleri dış hava şartlarına ve suya karşı uzun yıllar dayanabilen ağaç cinslerinden üretilen zemin döşemesidir. Doğal ahşabın dekoratif güzelliğini bahçe, balkon, teras, yüzme havuzu kenarları hatta banyo zeminlerinde günümüz modern yaşamımızda ev ve iş yerlerimize girmiş bulunmaktadır. Ayrıca mermer ve fayans gibi soğuk ve kaygan zeminlere göre daha başarılı bir üründür.

67

Modüler sistem Ahşap Deck malzemelerde aynı ağaçtan ahşap taban ya da sıcak ve soğuğa mukavemetli kendinden kilitli plastik taban kullanılmaktadır. Boy malzemeler uygulamada daha fazla ustalık gerektirir uygulamada zemin üzerine karkas döşenerek, döşenen karkas üzerine gizli vida yada yapıştırma uygulaması ile monte edilmektedir.

Continue reading “Ahşap Parke Kaplama” »