Peyzaj Tasarımını Etkileyen Faktörler

Tasarımcı çalışmalarına başlamadan önce kesinlikle tasarım alanının arazi karakteristiklerini, iklim koşullarını, çevresel ve insana ilişkin faktörlerini arazi üzerinde yerinde çalışma yaparak tespit etmelidir. Böylelikle yapacağı tasarım daha sağlıklı olacak ve yeniden başa dönerek çalışma yapmak zorunda kalmayacaktır. Bu çalışmalar aşağıda detaylarıyla anlatılmıştır.

ARAZİ KARAKTERİSTİKLERİ

Arazinin veya bölgenin peyzaj tasarımını da etkileyen fiziksel özellikleri, coğrafi durum, topografya -arazinin fiziksel yapısı-, iklim koşulları, yöresel bitki örtüsü, malzeme ve mevcut teknolojidir.

Konumuna Göre Tanımlanan Arazi Tipleri
Kırsal araziler 

Kırsal arazi genellikle daha geniştir ve dolayısıyla tasarlamada kısıtlamalar daha azdır. Ancak, arsa kısıtlı da olsa, görsel algılama sahasının genişliği nedeniyle, etkisel boyutları gerçek boyutlarından geniştir.

Doğa hakim durumdadır. Toprak ve arazi formları güçlü görsel öğelerdir. Dolayısıyla tasarımda, doğayla daha fazla kaynaşmış bir yaklaşım olanağı vardır. Yapısal öğeler doğa üzerine empoze edilmiş durumdadır. Kırsal bir arazi hava koşullarına daha açıktır.

Yağmur, fırtına, güneş, rüzgar, kar, don, kış soğuğu ve yaz sıcağına karşı korunaksızdır.

Kent içi araziler 

Kentsel alanda arsa boyutları kısıtlıdır; ve arsa bedelleri yüksek olduğundan en iyi biçimde değerlendirmek gereklidir. Çevre arsalardaki yapı adaları büyük bir olasılıkla kapatıcı etkiler yapacak; sadece alana değil böylece hacim/mekan da kısıtlanacaktır. Alanın ve mekanın kısıtlılığı peyzaj tasarımı ölçeğini etkileyecek; dolayısıyla seçilecek peyzaj elemanlarının ölçeği özellikle önem kazanacaktır.

Kent içi arsaya yaklaşım, kent yolları ve kaldırımlardan alınmaktadır. Öte yandan da, kent yolu; egzoz gazı, gürültü ve kaza tehlikesi kaynağıdır.

Kent içi, geniş yer kaplamaları ve yapı adalarıyla doğal çevreden iklim bakımından da çok farklıdır. Isı derecesi, güneş ışıklarının yansıması, rüzgar ve meltemin yönleri kent içinde değişikliğe uğrar.

Doğal elemanlar – ağaçlar, kayalar, su, tepecik gibi, ilginç topografik öğeler kentte az sayıdadır ve olanlar korunmalıdır.

Topografik Yapısına Göre Arazi Tipleri

Düz araziler

Düz arazi genişliği, açıklığı, ufka dek uzanması nedenleriyle çoğu kez insan ölçeğinin üstünde bir ölçek sunar. Düz arazi çoğunlukla monotondur. Üçüncü boyut ya da bir fokal nokta yoktur. Ufuk çizgisi tek sürekli öğedir. İklimsel koşullardan korunma olanağı hemen hiç yoktur. Dolayısıyla, özellikle güneş önemli bir tasarım faktörüdür. Düz arazi en az planlama kısıtlaması koyar. Göreli olarak, yaklaşım yönü ve biçimi arazi topografyasınca belirlenmediği için, düz arazi pek az öznellik sağlar ve daha az peyzaj ilginçliği sunar.

Eğimli araziler 

Eğimli arazinin özelliği iniş-çıkışlı oluşudur. Eğimin doğasına uyularak teras – sedli bir şema geliştirilebilir.

Eğim eğrileri ana planlama faktörleridir; eşit yükseklikteki alanlar eğim aksına dik, dar şeritler halindedir. Geniş düzlükler yoktur. Düzlükler elde etmek için ya eğimden kesilir, oyulur veya eğim doldurularak çıkma yapılır. Her iki durumda da toprağın yerinde durması için istinat duvarı inşası gerekir. Üçüncü bir yol, arazi üzerinde eğimden bağımsız platform inşa etmek olabilir.

 Eğim tepesi özeldir ve tasarımda bu tanınmalıdır. Eğimli arazi çoğunlukla iyi bir görünüm açısı sağlar. Eğimli arazide drenaj-yüzey suyunu akıtma sorunu özellikle önemlidir. Eğimli bir arazide yer alan su elemanları akım şekli bakımından ilginç olabilir.

Eğim motorlu araç trafiği için fazla ise, yaklaşım eğim çizgilerine paralel alınmalıdır.

Eş yükselti eğrileri -konturlar-, kabul edilen bir seviyeye göre aynı yükseklikteki noktaları birbirine bağlayan soyut ve imgesel çizgilerdir. 10 cm, 25 cm, 50cm, 1m,10m, 50m gibi aralıklarla geçebilirler.

İKLİM KOSULLARI

İklim ve mikro klima peyzaj mimarlığının tasarım etkenlerindendir. İklimsel koşullar, fiziksel çevreyi yoğurup, dış mekanların kullanımını etkileyerek, mimari formaların ve peyzajın biçimlenmesinde tanımlayıcı olurlar.

İklim Çeşitleri

İklim ısı, nem, rüzgar, güneş yansıması, nem yoğunlaşması gibi doğal olayların toplam etkisidir. Topografya, bitki örtüsü, su elemanları gibi iklim de, çevreyi oluşturan önemli bir girdidir.

Son yılların teknolojik gelişmeleri iklim koşullarının olumsuz etkilerinden korunmaya bazı durumlarda olanak vermiştir. Örneğin, tamamen kapalı alışveriş merkezleri yapmak geniş açıklıklı strüktürlerin geliştirilmesi ve yapay havalandırma ile mümkün olabilmiştir. Doğal iklim koşullarına uygun tasarım yapmak, ona aykırı bir tavır almaktan daha akılcıdır; yapılanma ve bitkilendirme öyle bir şekilde yapılmalıdır ki iklimin olumlu etkilerinden yararlanırken olumsuz etkiler kestirilerek önlenmelidir. Bina içindeki ve dış mekanlardaki ısı derecesi ve hava akımı yönlendirme ve arazideki konumlandırmayla, yapım teknikleriyle ve ağaçlandırmayla olumlu yönde ayarlanabilir. Çevre tasarımcısı daha uzun yıllar doğal iklim koşullarıyla uğraşma, bu koşulların gerektirdiği biçimde tasarım yapma durumundadır.

Güneş tek değişmeyen, sürekli olan iklimsel etkendir. Etkileri, enlem derecesine ve mevsimlere göre değişir. Bölgelerin iklim koşulları meteoroloji istasyonları tarafından saptanmaktadır. Bu olgular elde edilerek, peyzaj tasarımcısı tarafından kullanılmalıdır. Tasarımcı ve planlamacı olarak bizim ilgilendiğimiz konular: minimum ve maksimum ısı dereceleri, yağış miktarı ve dağılımı, hakim rüzgar yönü, gücü ve frekansı, güneşli, sisli, karlı, buzlu gün sayısı vb. dir.

Beklenen en büyük yağış miktarı peyzaj alanlarının drenaj sistemleri tasarımında kritik bir etken olacaktır. Soğuktan, sıcaktan, rüzgardan ya da nemden kaynaklanan rahatsızlık, gölgeliklerle örtülü yürüme yollarına, rüzgardan koruyan perdelere ve bitkilendirmeye olan  gereksinimleri tayin edecektir. Bitki malzemesinin seçiminde ısı derecesi, rüzgar, yağmur ve güneş göz önüne alınmalıdır.

Mikro Klima / Alt İklim

Genel iklim koşulları ve yöresel iklimin altında, daha kısıtlı alanların özel hava koşulları da söz konusudur. Kısıtlı alanlardaki bu iklimsel değişmeler mikro klima olarak bilinir. Başka bir deyişle, mikro klima temelde daha küçük yörelere ilişkindir ve kırsal ya da kentsel aynı bölgedeki veya kentteki, hatta aynı arazi parçasındaki ısı, rüzgar, nem derecelerindeki küçük değişmeleri temsil eder.

Çoğunlukla mikro klimayı oluşturan topografik koşullardır. Gece, soğuk hava daha aşağı noktalara iner; bu nedenle vadi tabanında gece ısı tepeye göre daha düşük, nem daha yüksektir. Bu sebeple bir yapıyı vadi eteklerinin güney bakan kesimine yerleştirmek en uygunudur.

Su da yazın serinletici, kışın ılıtıcı etkisiyle mikro klima oluşturur. Ayrıca nemin oluşmasına da katkıda bulunabilir.

Toprak türü de azda olsa mikroklimatik etki yaratabilir. Örneğin, kum gibi kuru topraklar daha yüksek ısı ve düşük nem; killi topraklar düşük ısı ve yüksek nem oluşturarak mikroklimada etken olabilirler.

Bitkilerin ve bitki kümelerinin de mikroklima koşullarına sahip yörecikler oluşturması mümkündür. Gölgeleriyle serinlik oluşturur, rüzgar yönünün değişmesinde etkili olurlar.

Döşeli, sert zeminler yansıtıcı özellikleriyle ısı derecesini etkileyerek mikro klima oluştururlar.  Çevredeki yapıların varlığı da mikro klima oluşturabilir. Kent içi, yerleşimin daha seyrek olduğu kent çeperlerinden daha sıcaktır. Kent içi kirlilikten dolayı güneşi daha az parlak olarak görür. Bina boyları, konumları ve çatı şekilleri de hava sirkülasyonunu etkiler.

Yapıların kışın ılık, yazın serinlikten yararlanabilecek şekilde konumlandırılması önemlidir. Yaşanabilir bir mikroklimanın oluşması için dikkatli konumlandırma ve mimari tasarım, peyzaj tasarımı ve bitkilendirmenin bir araya gelmeleri gerekmektedir.

MANZARA, KOKU, DUMAN, VE EGZOZ DUMANI KAYNAKLARI

Koku, duman ve egzoz dumanı günümüzün çevre kirliliği türlerindendir. Koku bir fabrikadan veya kirli bir su birikintisinden yayılabilir. Rüzgar kokunun ve dumanın dağılmasında etkili olduğu için, hakim rüzgar yönü peyzaj tasarımında mutlaka göz önüne alınmalıdır.

Bitkiler gürültü kirliliğini emerek azaltmada etkilidir. Bitkiler gürültü kaynağına ne kadar yakın olursa etkisi o derece artar.

Manzara istenmesine veya istenmemesine göre peyzaj tasarımıyla yönlendirilebilir.

İNSANA İLİŞKİN FAKTÖRLER

İnsan davranışıyla çevre arasındaki etkileşim iki yönlü bir süreçtir. Çevrenin birey üzerinde bir çok etkisi vardır ve bu etkilere yanıtımız, koşullara tepkisiz uyum sağlamak olabilir. Oysa, öte yandan da, yaşamı fiziksel ve psikolojik olarak daha rahat kılmak, ve gereksinimlerimize daha uygun ortamlar oluşturmak için, sürekli fiziksel çevrelerimizi yönlendirmek ya da değiştirmek durumundayız. Kullanıcı taleplerini önceden kestirmek ve binalar ve açık mekanlardan oluşan çevreyi bunlara göre şekillendirmek elbette ki tasarımcının amacıdır. Kullanıcıların istek ve taleplerine karşı duyarlı olmak için uygulanabilecek iki temel yol vardır:

• Topluluğun üyelerini gözlemlemek ve onlara doğrudan danışmak;
• Genel ilkeleri, veya davranış ve algıların “evrenseller”ini öğrenmek.

İlk yöntem, anketler, davranış gözlemleri, veya katılımcı tasarım projeleri yoluyla gerçekleştirilebilir. Bununla beraber, yanıtlar abartılabileceği ve insanlar gözlem altında olduklarını bildiklerinde farklı bir biçimde ve bunun bilincinde davranacakları için, anketler
ve davranış gözlemleri her zaman gerçeği yansıtmayabilir.

İnsanların parklarda ve ortak açık alanlarda sistematik olarak gözlemlenmesiyle, çevrenin nasıl kullanıldığı ya da kullanılmadığı; çeşme ve banklar gibi elemanların tasarım ve düzenleme biçiminin hangi davranış modellerine neden olduğu hakkında izlenim edinmek mümkündür.

Katılımcı tasarım, oluşturulacak çevreyle onu kullanacak kişilerin gereksinim ve isteklerinin denkleştirilmesi için bir çabadır. İnsanların kendi çevrelerinin oluşturulmasında bizzat inşa edebilmeleri ya da katılımcı tasarım projelerinde rol almaları, çevreyi orada yaşayanların yansıması haline getirmede daha doğrudan bir yoldur. Ancak, bu yöntem uygulama sorunları ve işin organizasyonunda zor bir programlama ve büyük olasılıkla zaman kaybını getirebilmektedir.

Kullanıcı Gereksinimleri

Kullanıcı taleplerinin anlaşılmasında diğer yol, insan davranışlarının genel ilkelerini öğrenmektir. Yaşanabilir bir çevre yaratmak için, sağlanması gereken insani faktörler:

• Fiziksel

• Fizyolojik

• Psikolojik ve sosyal yapıda olabilir.

Fiziksel gereksinimler

Sadece görsel/estetik nedenlerden meydana gelen tasarım detayları, kullanıcı için en uygun koşulları yaratmayabilir. Öte yandan, Le Corbusier’in insan vücudunu irdeleyerek ortaya koyduğu görsel olarak da tutarlı olan oran ve boyutları içeren modüler sistemi, tasarımda
güzellik ve işlevselliği teorik olarak bağdaştırmaktadır.

Türlü durumlardaki insana ait boyutlar, tıpkı binalarda olduğu gibi dış mekanların tasarımında da etkili olmalıdır. Binalarda, insan boyutlarının etkenliği belki çok daha açık görülebilmektedir; ancak, dış mekan tasarımında da bu boyutlamalar geçerli olmalıdır.

Örneğin, basamak rıhtları ve enleri, farklı işlevlerdeki duvarların yükseklikleri, yürüyüş hızına göre yer döşemesi düzenleri vb., insan boyutları esas alınarak tasarlanmalıdır.

Fizyolojik gereksinimler

Bu gereksinimler, bireyin içsel biyolojik durumuyla çevrenin iletişiminin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Peyzaj tasarımı çerçevesinde, çevre, ısı, nem, toz, duman ve gürültüden v.b. korunma açılarından konfor bölgeleri sağlanmalı; ve kullanıcılara fiziksel güvenlik temin edilmelidir.

Yarı-fizyolojik, yarı-psikolojik bir gereksinim, acıdan kaçınma, kendini koruma gereksinimidir. Kullanıcılar için güvenlik koşullarının sağlanması, yönetmeliklerin ve tasarımı biçimleyip boyutlandıran spesifikasyonların oluşturulmasına yol açmıştır. Örneğin, yüzme havuzlarının çevresinde veya köprü kenarlarında parmaklıkların sağlanması koşulu gibi.

Psikolojik ve sosyal gereksinimler

İnsanların psikolojik gereksinimleri, bireylerin yaş, cinsiyet, sosyal sınıf, kültürel geçmiş deneyimlerine göre değişkenlik gösterir. Böylece bir çocuğun psikolojik ihtiyaçları, bir yetişkinin ya da ergeninkinden farklıdır. İnsanın yaşamsal taleplerinden gelen ve psikolojik ve sosyal gereksinimleri harekete geçiren faktörler şunlardır:

Sosyallik: iletişim, birliktelik ve aitliliğe olan gereksinimdir.katılımcı tasarım bu gereksinim sağlamada etkili bir yol olabilir.

Dinginlik: gereksinimleri güvenliğe özlemden doğmaktadır.

Kişisellik: gereksinimi, dinginlik ve kendini ifade etme gereksinimleriyle örtüşmektedir.

Kendini- ifade etme: bireyselci olmakla ilişkilidir, ama buna ek olarak,diğer bireyler tarafından kabul edilme gereksinimini de içerir. Ayrıca, kişinin kendini belirli bir alana ait hissedip onunla özdeşleşmesiyle de ilintilidir.

Bireyin içsel zenginleşmesi: gereksinimleri basit olmayan hatta karmaşık denebilecek çevrelerde sağlanabilir. Bireye geniş bir yelpazede çok çeşitli seçenekler sunulursa, bunlardan hiç değilse birinin ilgisini çekmesi olasılığı daha yüksektir.

Kişisellik, kendini ifade etme ve bireyin içsel zenginleşmesi gereksinimlerinin sağlanmasıyla, kullanıcılara kendini tanıma ve bireysel yaratıcılık yolu açılabilir; ve böylece de estetik deneyimlere zemin hazırlanır.

Christopher Alexander’ın teorik konu mahallesi örneği, mekansal öngörüler terk edilip vurgu davranışsal faktörlerde olduğunda, beklenmedik seçeneklerin ortaya çıkabildiğini göstermektedir.

Algılama ve Değerlendirme

Duyum, dış çevrenin zihinsel imgesi olarak düşünülebilir. Algı, yalnızca görmekten daha karmaşık bir süreçtir. Çevreye bakarken her kişi onlara verdiği değere göre çevrenin farklı boyutlarını algılar. Örneğin, üzerinde ağaçlar olan eğimli bir araziye bakarken biri eğimi, diğeri de ağaçları çevreye karakterini veren öğe olarak algılayabilir. Algılayan kişinin, geçmiş deneyimleri ve öğrenimi, algılamanın sınırlarını ve yönünü belirler. 18. Yüzyıl peyzaj bahçeleri tasarımının önemli bir yönüydü. Burada,mecazi ve mitolojik göndermeleriyle heykeller, tapınaklar ve diğer yapıcıkların da yer aldığı bir dizi değişen görünümlerin ve görsel deneyimlerin oluşturulması ve peyzajın biçimlendirilmesi ile, yücelik, neşe, eğlence, hüzün, güzellik, korku gibi belirli tepkilerin bir arada değil de, peşpeşe uyarılması amaçlanmaktaydı.

Öte yandan farklı yaş guruplarında farklı algılama ve değerlendirmeler gözlemlenebilir.

Ölçek kavramı ve peyzaj tasarımında ölçeğin algılanması

Peyzaj mimarlığında ölçek, görsel ilişkilerden oluşan girift bir ağın algısal sonucudur. Peyzaj tasarımındaki ölçek, binalardaki ölçekten farklıdır. Elemanlar açık mekanda olduklarında, farklı bir ölçek kazanırlar. Bu durum özellikle kırsal çevrelerdeki geniş alanlar için geçerlidir.

Açıklığın yanı sıra,mesafe de boyutları, derinliği ve böylece ölçeği değiştirir. Perspektif- Vista veren görünümler- boyutları gerçeğin ötesinde arttırabilir.

Diğer taraftan, peyzaj elemanlarının çevreye ölçek verebilme yetisi vardır. Örneğin, geniş kentsel bir meydan, ölçek veren birim malzeme ile döşendiği zaman, insan ölçeğine getirilebilir.

Peyzaj tasarımında üç düzeyde ölçek olabilir:

-ön plan,

-orta plan,

Arka planda algılanan ölçekler.

Ön planda, zemin döşemeleri, yüzey dokuları, yeşilin dokusu v.b. tüm ayrıntılarıyla görülebilir. Hem genel tasarım biçimleri, hem de ayrıntılar rahatça görülebildiğinden, orta plan düzeyi bu avantajıyla pek çok olanak sağlıyorsa da, en ihmal edilen çevresel algı düzeyidir. Arka plan, yalnızca tasarıma genel bir fon oluşturur. Oysa, ön ve orta plandaki ayrıntıların arka plan sayesinde ortaya çıkıyor olmaları, tasarımda arka planın da çok iyi düşünülmesinin önemini ortaya koymaktadır.

Peyzaj tasarımında mekan kalitesi ve mekanın algılanması

Peyzaj tasarımında mekan, açık, yarı kapalı veya çerçevelenmiş olabilir. Tavan genellikle gökyüzü olurken, açık mekanın zemini topraktır. Açık alanlarda tasarım yoluyla küçük hacimler, mekanlar oluşturulabilir. Bu mekanlar arazi şekilleriyle tariflenebilir ve bitki gruplamalarıyla vurgulanabilir. Peyzajda mekan oluşturulması, doğrudan bitkilerin kullanım yoluyla da gerçekleştirilebilir; bitkiler tünel tipi, yönlendirilmiş mekanlar, ya da dal ve yapraklarla üzeri örtülmüş mekanlar tanımlayabilirler.

İnşai malzemeyle de mekanlar yaratmak mümkündür. Mekanın tavanı plastik korunak, kanvas kumaş, ahşap, beton ya da çelik ve kaplama malzemesi olabilir. Bu örtücü korunaklar kalıcı veya sökülebilir geçici konstrüksiyonlar olabilir. Peyzaj tasarımında özellikle doğal malzemeyle mekanın yapımı, zaman faktörüyle çok yakından ilişkilidir. Tasarımcı, doğal elemanların gelişimlerini tamamladığı zaman
oluşacak mekansal nitelikleri öngörme yeteneğine sahip olmalıdır.

Kaynak: Şule KADER ve Mustafa KUPİK /Peyzaj mimarisinde tasarım

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply