Türkiye Orman Endüstrisinde Gelişmeler

Ana hammadde olarak ahşabı veya diğer orman ürünlerini kullanan, bu ürünlerin şeklini değiştirerek faydalılık derecesini artıran kişi ve kurumların etkinliği, hem ülke ekonomisi hem de ormanların sürekliliği ile yakından ilgilidir. Bu nedenle, Dördüncü Beş
Yıllık Kalkınma Planında “Ormancılık ve Orman Ürünleri Sanayi” ÖİK’sı oluşturulmuştur. Yedinci Kalkınma Planı döneminde ise oluşturulan “Orman Ürünleri Sanayi” ÖİK’sı “ormandan elde edilen odun hammaddesini veya ürünlerini mekanik ve/veya kimyasal
işlemlerle yapısını değiştirmeden veya değiştirerek mamul veya yarı mamul olarak diğer sanayilere hammadde üreten entegre bir sanayidir” şeklinde tanımlamıştır (DPT, 1994). Bu tanımdan görüldüğü üzere, çoğunlukla son tüketiciye hitap eden mobilya benzeri mamul ürünler, orman ürünleri endüstrisi dışında kabul edilmiştir. Bu yaklaşıma uyan bir anlayışla, Onuncu Kalkınma Planı için kurulan ÖİK ve çalışma grupları arasında mobilya ayrı bir sektör olarak yer almaktadır. Fakat orman endüstrisinin tanımı içerisinde yer alarak önemli katma değerler üreten, ileri bağlantılarıyla diğer sektörler için önem arz eden, kereste, levha ürünleri vb. orman endüstrisinin önemli bileşenleri Sürdürülebilir Orman Yönetimi ÖİK çalışmaları kapsamında ele alınmıştır. Bu kapsamda, orman ürünleri endüstrisinin irdelenmesi faydalı olacaktır.

Lif ve yonga levha sanayii: 1985-2000 yılları arasında düşük bir hızda artan levha ürünleri sanayi üretim kapasitesi, 2000 yılından sonra hızla artan bir döneme girmiştir. TOBB, Türkiye Orman Ürünleri Sanayi Meclisi kayıtlarına göre bu alanda 40 işyeri bulunmakta ve 2000 kişi işlendirilmektedir. Lif levha sanayinin 2002-2011 döneminde üretim kapasitesi yüzde 545 artarak 4,9 milyon m3’e ulaşmıştır. Yonga levha sanayi ise aynı dönemde yüzde 142 oranında büyüyerek 5,8 milyon m3 üretim kapasitesine erişmiştir.

Türkiye 7,5 milyon m³/yıl düzeyindeki fiili üretimi ile lif levha üretiminde Avrupa’da ikinci, yonga levha üretiminde ise dördüncü sıradadır. İnce ve düşük değerdeki endüstriyel odun satışları için son derece önemli olan bu sanayi dalının artan hammadde ihtiyacını karşılayabilmek için OGM, lif-yonga odunu üretimini 2002-2011 döneminde 2,6 katına çıkarmıştır. Lif ve yonga levha sanayiinin toplam hammadde tüketimi 12 milyon m3 civarında olup, bunun yüzde 70’ine yakını doğrudan veya dolaylı olarak ülke ormanlarından sağlanmaktadır. Bu üretim için gerekli hammaddenin yüzde 60’ı OGM satışlarından, yüzde 24’ü ithalat ile diğer ülkelerden, yüzde 8’i atık materyalin kullanımından ve yüzde 8’i özel sektörden (kavak alanları ve tapulu kesim vs.) sağlanmaktadır.

Kontrplak ve kaplama sanayii: Ülkemizde kontrplak ve mobilya için formlu ahşap parça üreten 55 adet işletme mevcuttur. Bunun 25 adedi orta ölçekli olup, kontrplak üretim alanında toplam çalışan sayısı 2.700 kişidir. Toplam üretim kapasitesi 350 bin m³ civarında olmasına karşılık düşük kapasiteyle çalışmaktadır ve son yıllarda büyüme kaydedememiştir. Geçmiş yıllarda Uzak Doğu başta olmak üzere çeşitli ülkelerden yapılan ucuz ithalat nedeni ile sektörde zorluklar yaşanmıştır. Ancak, anti-damping kapsamında 2010 yılında başlanan, bedeli ne olursa olsun ithal kontrplağın m³’ü başına 1.100 ABD Doları üzerinden KDV uygulaması ile dış rakipler karşısında bir üstünlük yakalanmıştır.

Kaplama üreten işletme sayısı ise 47 olup 110 bin m³ üretim kapasitesi mevcuttur. 1095 kişi kaplama alanında istihdam edilmektedir. Yüksek kalitede tomruk kullanan bu iki sanayi ağırlıklı olarak ithal hammadde ile çalışmaktadır. Bu sanayi dalı kalın ve
budaksız tomruklara ihtiyaç duymaktadır. İstenen nitelikte tomruğun arzını kısa vadede artırmak ancak var olan ormanların ürün çeşitlerine ayrımı aşamasında gösterilecek özenle ve sınırlı düzeyde sağlanabilir. Türkiye orman varlığının niteliği dikkate alındığında kullanılmayan çok büyük üretim kapasitelerinden söz etmek güçtür. Bununla birlikte kaplama ve kontrplak sanayine yapılan satışların artırılması, OGM için olumlu gelişmelerdir. Bu sanayi, üretim artıklarını genelde kendi sistemlerini ısıtmak için kullanmaktadır.

Kereste imalat sanayii: Kereste imalat sanayinin 1993-2011 dönemi gelişimi incelendiğinde, üretimin çok yavaş bir biçimde arttığı görülmektedir. Tüketim ise üretime göre biraz daha hızlı yükselmiştir. Bu üretim kolu çok sayıda küçük işletmelerden oluşmaktadır. Ülkede 7.013 hızar-şerit atölyesi bulunmaktadır. Kereste ve parke üreten işyeri sayısı ise 3.469 olup toplam 15.405 kişi bu alanda istihdam edilmektedir. Üreticiler ulusal düzeyde örgütlenememiş, yeni ürünler geliştirememiş ve pazarlama çalışmalarını iyileştirememiştir. Bu alt sektörün gelişim sorunları arasında ikame mallarının hızlı gelişimi ve kerestelik tomrukta uygulanmakta olan yüzde 27 civarındaki vergi ve fonların da payı büyüktür. OGM açısından durum değerlendirildiğinde, özellikle ithal ürünlerde
uygulanmayan tellâliye ve fonların yüzde 10 civarında ek bir maliyet getirerek OGM satışlarını olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Bu nedenle büyük firmalar ağırlıklı olarak ithal tomruk kullanmaktadır. Türkiye kereste ithalatı hızla artarken ihracatı düşmektedir.

Kereste sanayini ülke konut politikalarıyla birlikte ele alınması faydalı olacaktır. TOKİ’nin uyguladığı inşaat ve tedarik tercihleri kereste pazarındaki daralmanın nedeni olarak gösterilmektedir. İnşaat tasarımlarında her geçen gün daha az ahşap ürünlere yer
verilmesi, kullanılan ahşap ürünlerin yerel tedarikçiler yerine büyük ölçekli ve çoklukla ithal kereste üreticilerinden sağlanması, küçük müteahhitlik firmalarının TOKİ ile rekabet edemeyip piyasadan çekilmesi, kereste üreticilerini ve OGM tomruk satışlarını olumsuz etkilenmiştir.

Palet, ambalaj ve parke sanayii: Tomruktan kereste üretim sürecinin bir parçası olarak düşünülebilecek ambalaj ve palet sanayiinin talebi, türev talep özelliği göstermektedir. Ülke sanayisinin büyümesi ve ihracatının artması palet ve ambalaj talebini de artırmaktadır. Meyve, sebze ve balık için ambalaj talebi ise ikame malzemelerin yaygınlaşması nedeniyle ciddi bir düşüş göstermiştir. Hâlihazırda 637 işletme ısıl işlem belgesi almış olup, bu palet üreticilerinin 1,5 milyon m³ civarında odun talebi bulunmaktadır. Kereste üretimi için kısa kabul edilebilecek kalın çaplı odun hammaddesi özellikle parkecilik alanında kullanılmıştır. Bu alanda geliştirilen yeni teknikler, laminat parke olarak adlandırılan yeni ürünleri ortaya çıkarmıştır. Daha düşük değerli ahşap malzemeler veya levha ürünlerinin birlikte kullanımı ile ortaya çıkarılan laminat parkeler, masif parke pazarını oldukça daraltmış, üretim kolunu zayıflatmıştır.

Biyoenerji veya artıkların değerlendirilmesi konusunu da orman endüstrisinin gelişen bir kolu olarak görmek gereklidir. Kereste imalat sanayinin ve kaplama endüstrisinin artıkları briket veya mangal kömürü imalatında, işletmelerin kendi ısı ihtiyaçlarının
karşılanmasında kullanılmakta ya da levha sanayi başta olmak üzere çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere satılarak verimlilik artırılmaya çalışılmaktadır. Artıkların tamamının değişik şekillerde değerlendirilmesi ve küçük işletmelerin bile kendi artıklarından briket ve mangal kömürü gibi ürünleri üretmesi olumlu gelişmelerdir. Ancak bu alanın ıslah edilmesi ve yaygınlaştırılması gereken bir üretim alanı olarak görülmektedir.

Sürdürülebilir orman yönetimi açısından taşıdığı önem nedeniyle mobilya alanındaki gelişmelerin izlenmesi faydalı olacaktır. Katma değeri daha yüksek olan ahşap mobilya dış ticaretinde Türkiye net ihracatçı durumundadır. Son on iki yılda mobilya ihracatı
hızla artarak ithalatı geçmiştir. 2000 yılında ahşap mobilya ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 84 iken 2011 yılında ihracat ithalatın 2,7 katına çıkmıştır. Bu alanda yaşanan gelişimler, önce orman endüstrisini ardından da ülke orman yönetimini uyarıcı etkiler yaratabilecek önemdedir.

kaynak: Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018/Sürdürülebilir Orman Yönetimi