Posts

İç mekanlarda kullanılabilecek ahşap merdiven tasarımları

Butik Masif Merdiven Tasarımları

İç mekanlarda bulunan merdiven modelleri zarif ve dekoratif görünümleriyle evlere farklı bir estetik katıyor.
Evlerin iç tasarımlarında mimarların en çok sıkıntı duydukları  konulardan bir tanesi de ev içi merdiven modellerini nasıl seçecekleridir. Özellikle modern ev tasarımlarında dekorasyonda şıklığın tamamlayıcısı görevini ev içi merdiven modelleri ile gerçekleştirilmektedir.
İç mekan merdiven modelleri seçimleri yapılırken ev iç tasarımında kullanılan malzemeye de dikkat edilmektedir. Ev içinde ahşap kullanılmışsa ahşap merdiven malzemesi kullanımı gerekmektedir. Evlerde tasarlanacak merdiven modelleri genellikle bir üst kata çıkışı en kolay sağlayacak yönde olmalıdır.
Evlerde en şık tasarım olarak dönen merdiven modelleri bilinmektedir. Ama kimi zaman düz merdiven modelleri arasından da seçim yapılabilmektedir. Cam merdiven, beton merdiven, ahşap merdiven, çelik merdiven seçenekleri arasından seçimlerde bulunarak evinizin tasarımını gerçekleştirebilir; farklı görünümler elde edebilirsiniz. Merdivenleri ev dekorasyonunuza yeni yaptırdığınız gibi eski merdiven modellerinizde de değişiklikler gerçekleştirerek evinize yenilik kazandırabilirsiniz.
masif merdiven 1
masif merdiven 2
masif merdiven 3
masif merdiven 4
masif merdiven 5
masif merdiven 6
masif merdiven 7
masif merdiven 8

MEKÂNA GÖRE AHŞAP DECK TASARIM ÖNERİLERİ

Suya dayanıklı ahşap deck kaplama ve uygulama örnekleri özellikle dış mekan tasarımlarında ahşap materyalin deformasyona ve bozulmaya uğramadan uzun yıllar kullanılmasına olanak vermektedir. 
Ahşap deck kaplamaları , havuz kenarlarında, dış mekân yürüyüş yollarında, teraslarda, banyo içi, küvet altı gibi ıslak zemin üzerinde, yat ve gemi güvertelerinde uygulanan dış hava şartlarına dayanıklı ahşap malzemedir. Tüm bunların dışında kameriye, veranda ve pergola gibi ürünlerin zeminlerinin kaplanmasında da kullanılmaktadır. Burada kullanıldıkları yerlere göre bazı ahşap deck tasarım örnekleri bulunmaktadır.
 
 
 
 
     
 

 

İDEA ELEGANT AHŞAP SAKSI TASARIMLARI

İDEA ELEGANT AHŞAP SAKSI TASARIMLARI 
Ahşap saksılar dış mekanın dekorasyonunu tamamlayan aksesuarlarından bir tanesidir. Özel tasarlanmış veranda köşelerinde, kamelya içlerinde, ahşap kış bahçelerinizde kullanabileceğiniz elegant ahşap tasarım saksılar İdea’dan. Çok farklı modelleriyle size uygun bir skala yakalamaya çalışan firma bahçelerinize estetik kazandıracak iddialı işler yapmakta. GNC Ahşap distribütörlüğünde ilk defa Türkiye pazarına girecek olan İdea firması diğer ahşap tasarımlarıyla ve ayrıca Türkiye’de özel müşteriler için  yeni tasarımlar üzerinde çalışmaktadır.
EVA 

 

ADAMO 

 

GRACİA 

 

PARK

 

gncahsap_ideayumru_ahsapmetalsaksı (3)
YUMRU

gole,kamel

Yeni Elegant Park Mobilya Tasarımları

YENİ ELEGANT PARK MOBİLYA TASARIMLARI  
 
Elegant şehir mobilyaları tasarımlarına her geçen gün yeni modeller ekleyen İdea seriye Tiger, Veneto tasarımlarını ekleyip GoodLuck modelinin beyazını da üretmeye başlamışlardır.
Ahşap-Metal Park mobilyalarına yeni bir soluk kazandıran firma Türkiye’de tasarımlarının ses getireceğinden eminler. Farklı çizgileri ve kalitesi ile kendi isminden söz ettirecek olan firma tasarım çalışmalarını sonlandırmış değiller. Kısa zamanda bir çok farklı tasarıma imza atacak olan firma hızlı ve kaliteli üretimin yanında tasarım ekiplerine de çok güvenmektedirler.
 
Tiger

 

Tiger

 

Good luck

 

Veneto

 

Veneto

 

Ahşap, hayal ettiğiniz tasarımla dans etme şansı sağlar…

Boran Ekinci: “Bir tasarım yaparken önce hedef belirlenir, ardından da bu hedefi hangi yapı malzemesi ile oluşturacağınızın kararını verirsiniz. Yap ı malzemelerine baktığımızda benim gözümde iki ana malzeme var, ahşap ve metal. Ahşap, tercihe sunulan yapı malzemeleri arasında benim için birinci sırada çünkü ahşap size hayal ettiğiniz tasarımla dans etme şansı sağlar.”

Mimar Boran Ekinci ile kendisinin mimarlık anlayışı, projeleri ve ahşapla ilgili düşünceleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik..

Sayın Boran Ekinci söyleşimize başlamadan önce okuyucularımıza öncelikle mimarlık anlayışınız hakkında bilgi verebilir miyiz?
Mimari anlayışımızı hala geliştirmeye çalışıyoruz. Mimarlığın her ne kadar bilimsel yanı olsa da hislerle bile mimari anlayışımızı belirleyebiliyoruz, çalışmalarımızda insanların iyi şeylere layık olduğunu düşünerek yola çıkıyoruz. Yaşadıkları yerdeki ekonomik koşullar, insanların yaşam standartları, ekolojik özellikler, bazen bir şiir bireysel yapılardaki tasarımlarda bir mimarın etkilendiği olgular olabiliyor ama toplumsal yapılarda akılcılık, sadelik, zamanı, teknolojiyi ileri taşıyacak, hayatı kolaylaştırıcı çözümler üretmeye çalışıyoruz.

Çalışmalarınızda ahşabı, metali ve camı birlikte kullandığınızı ve modern, şeffaf ve hatta bazıları da ekolojik yapılar olan mimari örnekler yarattığınızı görüyoruz. Ahşabı tercih etme nedenlerinizden ve yapımında ahşap malzemeyi ağırlıklı olarak tercih ettiğiniz projelerinizden bahseder misiniz?
Bir tasarım yaparken önce hedef belirlenir, ardından da bu hedefi hangi yapı malzemesi ile oluşturacağınızın karar ı n ı verirsiniz. Yapı malzemelerine baktığımızda benim gözümde iki ana malzeme var, ahşap ve metal. Ahşap, tercihe sunulan yapı malzemeleri arasında benim için birinci sırada. Bu iki ürünle de çok fazla şey yapabilirsiniz ama camla, taşla çok fazla şey yapamazsınız ama ahşap size hayal ettiğiniz tasarımla dans etme şansı sağlar.

Ahşabı doğal olarak görmek güzel ama bu her zaman o kadar kolay değil. Ahşap yapılarda ahşap malzemenin belirli bir işlem görmüş halini kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Ahşap çok iyi bir malzeme, kullanım kapasitesi çok yüksek bir malzeme. Bu malzemenin hayatımıza girme şekli ise sanılanın aksine aslında çok kolay.

Çünkü aslında hayatımızın her evresinde bir ahşap ürünle karşılaşıyoruz bu bazen bir ahşap zemin kaplaması bazen bir ahşap masa bazen de bir ahşap tavan olabiliyor. Bizim aslında ahşapla epey bir haşır neşirliğimiz var. Şu an tanınmamış bir takım projelerimiz de var hatta bunlarda aşırı ahşap malzeme kullanılmış.

Yasin Ekinci’ye 1998 yılında yaptığım çiftlik evinde ahşapla dans ettim diyebilirim. 5 farklı ahşap çatı makas sistemi uyguladık. Oldukça iyi bir imalatçının elinde çıkan bu çatıların her biri bir örnek olarak değerlendirilebilir. Çiftlik evini yaparken statik hesaplamaları, birleşmeleri bazı ilkel metodlarla hesaplayarak yaptım orada ahşabın üzerindeki yükleri taşıyıp taşımayacağı ile ilgili bazı endişeler duydular ve araştırmalar sonrasında ahşap statik hesaplamalar ı bir üniversite hocasına verdiler ve onayından sonra uygulama yapıldı. Ahşap çalıştığım ve benim için unutulmaz bir projeyi de sizinle paylaşmak istiyorum.

2006 yılında Antalya’da gerçekleştirdiğimiz Isabel Cafe-Bar projesinde sarp kayal ı klar üzerine bir bar, restoran yapmamız gerekiyordu ve kısıtlı zaman, kısıtlı bir bütçemiz vardı. Bu iş için neler yapabileceğimiz bir gün düşündükten sonra cebimde değişik ebatlardaki maket çıtaları ile müşteriye görüşmeye gittim. Yapacaklarımı çıtalarla anlatmaya çalıştım ve onayı olarak aynı anda çalışmaya başladık ve oradan emprenyeli ahşap malzeme siparişi vererek ayrıldım ve dört haftada işi tamamladık ve çok özgün bir ahşap restoran, bar yaptık. Ahşapla sadece konut değil ticari yapılar, eğitim kurumları veya spor salonları yapmanız da mümkün.

Ahşabı detayları ile çalışabiliyorum ve her bir detay yeni bir açılımı beraberinde getiriyor. Ahşapla bu detaylandırmaları yapan çok az mimar var. Ahşabı daha çok iç mimaride kullanıyorduk ama son yıllarda yapı malzemesi olarak da ahşaba olan ilgimiz, cesaretimiz arttı. Müşterilerin ilgileri ve sektördeki teknolojik gelişimler bu cesareti sağlıyor. Mesela bir yere ahşap kaplayacaksınız müşterinin tepkisi niye bu kadar para harcıyorsunuz boşa gidecek şeklinde olabiliyor. Bunu da kırmak gerekiyor.

Niye bu kadar korkar olduk ahşaptan? Eski yapıların çoğu zaten ahşap değil miydi? Neden bu korku diye sormak gerekiyor. Bunun sebebi de betonarmenin kültürümüze hızlı girmesi. Bugün ahşapla çalışan bir kişi varsa ve siz ona iş yaptırmak durumdaysanız astarı yüzünden pahalı ya iş ortaya çıkar. Buna karşılık ahşapla çalışan elli kişi varsa o zaman maliyetler de bir anda değişir çünkü işin içine rekabet, hizmeti iyi verme çabası girer.

Türkiye’de bir dönemde bütün değerlerin değiştiğini, yıkıldığını görüyoruz. Beton hiç işinin ehli olmayan kişilere bile inşaat yapabilme güçü veren bir yapı malzemesi. Ahşap yapıya baktığınızda ustalık, bilgi ön plana çıkıyor ustalık ve bilgi de para demektir, teknolojiyi satın alacaksınız, bilgiyi öğreneceksiniz ve usta becerisi, tecrübesi ile uygulayacak. Mühendis ahşabın uygununu seçecek, bulacak.

Yapı kültürü ülkemizde çok değişiyor, depremle bir yapı krizi yaşadık, çok şey kaybettik ama bir çok şeyi yeniden toparlamaya çalışıyoruz. Mimarlıkta son on yıldır iyi işler ortaya çıkıyor mesela bizden önceki jenerasyonun şansız bir durumu var, baktığınızdan bizden farklı değillerdi, daha bilgisiz veya beceriksiz de değillerdi, bizim gibi mimarlardı ama o dönemin talihsizleri oldular. Biz şu anda mükemmel mimarlık mı yapıyoruz, hayır elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ama yurtdışındaki projelere baktığımızda eksiklerimizin olduğunu görüyoruz.

Geçmişe baktığımızda hayat daha dingin olduğu için birinin taş yontması, diğerinin ahşap işlemesi ve bir ustanın da bunları bir araya getirmesi ile yapı oluşuyormuş ve böylece de devam etmiş. Hayat hızlanınca hız birçok şeyi yıktı tabii. Hız beraberinde hızlı yapılanmayı getirdi. Bu hızlı yapılanma içerisinde ahşap malzeme betonarmeye biraz boyun eydi. Elbette ki bugünün mimari anlayışları ya da bir müşterinin mimara bakışı ile 30 yıl öncesi arasında ciddi farklılıklar var.

Ahşapla çalışmanın zorlukları veya kazanımları neler?
Örneğin bir malzemeyi kullanmak isteyeceğiniz zaman genelde satıcılardan bilgi alıyorsunuz. Satıcılar bilgileri veriyor ama o bilgilerle ilgili tereddütlerimiz oluyor dolayısıyla başka satıcılarla ya da uzman bulduğumuz kişilerle görüşmelerimiz oluyor. Genelde biz pratik veya riski göze alan insanlarla işe başlıyoruz. Ama her yeni malzeme yeni bir sorumluk ve tecrübeyi getiriyor.

Malzemeyi tanıyoruz belki ama birtakım şeyleri uygulamaya geçince görebiliyoruz. Örneğin bir yapıda doğramaların tamamını ahşap yaptık ve onları güneş ışınlarından ve dış hava koşullarından korumak için koruyucu boyalar ile boyadık ama istediğimiz daha doğrusu tahmin ettiğimiz sonucu alamadık. Ahşabı tanıyan, ehli olan kişilerin yardımı olsa belki mimarların tercihlerin de ahşap daha sık yer bulur. Bu elbette bir kişinin bir grubun yeteceği bir iş değil belki bir birliktelik kurulmalı veya var olanların faaliyetleri pratik bilgileri mimarlara sunmak yönünde olmalı.

Ahşabın kültürümüzdeki yeri hepimiz tarafından biliniyor. Açık ve net olarak görülüyor ki ahşap mimari kültürümüzde vazgeçilmez bir malzeme öyleyse bu birikim bilgi olarak arşivlenmeli, detay çözümleri, malzeme koruma yöntemleri sistematiğe dökülmeli ve kolay ulaşılabilir olmalı. Bunun için standart enstitüleri, sektör ve mimar bir arada çalışabilmeli.

Örneğin lamine ahşap malzemelerin kullanım alanlarını biliyoruz ve ona göre seçimler yapıyoruz demek ki birilerinin teknolojik değişimler yaparak ürün geliştirmesi ve kullanım alanlarını örneklemesi gerekiyor. Kompozit ahşap malzemelerle neler yapılabileceğini görüyoruz, tekne yapımında kullanılan mükemmel ahşap malzemeleri gördüm ve insan inanamıyor gördüğü malzemenin mükemmelliğine.

Ahşap malzemenin kullanım alanlarını ile ilgili bağımsız bir başvuru merkezi olmalı. Ahşabın kullanımının yaygınlaşma sebeplerinden biri de para. Ahşabın her zaman pahalı bir malzeme olduğu düşünülüyor ama kullanım kolaylığı ve ömrü düşünüldüğünde ahşap yine fark yaratıyor.

Mimarlık kültürünün gelişmesi için neler yapılmalı, bir mimarın bakış açısı ve müşterinin mimardan beklentisi sizce ne olmalı?
Başlamak bitirmenin yarısıdır diye bir söz vardır. Bir hayal kurarsınız ve o hayalin gerçekleşmesi için bir yolda ilerlersiniz. Burada da iyi başlamak önemli ardından da zaman lazım fikrin gelişmesi için. Mimarlık okullarına gelen öğrencilerin isteyerek bu eğitimi almaları sektörü destekleyen dergilerin düzgün yayınlar yapmaları, mimarların mesleklerine saygı duymaları, ahlaksızlığın azalması lazım.

Hepimiz birlikte çalıştıkça iyilikler artacak, bu böyle bir süreç. Belki şu anda fark edemediğimiz zararlar yaşıyoruzdur ama mutlaka bu kayıplar da bir gün ortaya çıkacaktır. Çünkü bir sistem geliştirirken, yeni bir şey kurarken mutlaka bazı kayıplarımız da oluyordur. Eğer mantıklı,ekonomik, idaresel bir gelişim istiyorsak şehircilik alanında ciddi çalışmalar yapmamız lazım.

Şu anda penceremden baktığımda önümüzdeki arsaya bir bina yapmak istesem belki yanlardaki binaları yıkmak gerekecek ve o binanın yapımında çalışan firmaların, insanların tüm emekleri boşa gitmiş olacak. Bu sebeple öyle bir şehircilik anlayışı olmalı ki her bir yapı geleceğe umutla bakabilmeli, yıkılma endişesi olmamalı. Yıkıp yerine yenisini yapmak gerçek bir şehircilik anlayışı değildir.

Yapı benim yerim burası diyebilmeli, diğer yapıların yanına dizilmesine, konumlanmasına bir sınırlama koyabilmeli, birbirini denetleyen bir yapılaşma ancak şehirciliği doğru tanımlayabilir. Şehirleşme planımız olmadığı için mimari planlarımız da yerine oturmuyor. Ben bir bina yaparım mimarisi ile ortaya çıkar ama asıl olan o binanın yıllarca oradaki mimarinin, kültürün içinde yer almasıdır.

Avrupa kentlerine baktığınızda 600 yıldır ayakta duran binaları görüyorsunuz şu anda onların yanına eklenenler de o mimarinin yerini buluyor ama biz yıkıp yerine yenilerini yaparak şehircilik yaptığımızı düşünüyoruz. Bu yapılaşma çarpıklığı, kültürsüzlüğü insanları mutsuz ediyor. Eğer insanlar düzgün bir şehir içinde yer alırlarsa daha mutlu olurlar, pencerenizden baktığınızda karşı binanın yanlış yapılmış balkonu, elektrik direkleri, kaçak yapılar moralinizi bozuyor.

Penceremden baktığımda kültürsüzlük, bilgisizlik, çarpıklık ve ahlaksızlık görüyorum ama bu gördüklerim huzur veren yapılar da olabilirdi. Bu çarpık yapılar ı yapan ya da talep edenler de kötü insanlar değil ama ekonomik koşullar ve içinde bulunulan sosyal durum tercihleri değiştirebiliyor ama ben bu düzeni değiştirmek adına elimden geleni yaparım önemli olan bu bilinci yaymak.

kaynak: www.floor.comiketler: kamelya modelleri,ka

Ahşap malzemenin genel özellikleri

Çağın getirdiği teknolojiyle bir köşeye atılan ahşap, aslında teknoloji üzerinde kullanıldığı zaman vazgeçilemeyecek bir nimettir. İnsanlar, ahşabın kullanılmasıyla ormanların yok olacağını sanırlar. Bunun tam aksine, bilinçli bir tüketim ve koruma yapıldığı takdirde ormanların daha da arttığı istatistiklerce saptanmıştır. Bunun en güzel örneği, ahşabı en çok kullanan ülkelerden biri olan Amerika’da görülmektedir. Amerika’da ormanların her yıl kesilen miktarının % 23’ü kadar orman büyümekte, yani kesilen her 100 ağaca karşılık 123 ağaç yetişmektedir.

Beton, çelik vb. malzemelerin insan sağlığı ve konforu yönünden ahşaptan daha alt seviyelerde olması insanları artık yavaş yavaş ahşap konutlara yöneltmektedir. Depreme dayanımı, ısı yalıtımı, bilindiğinin aksine yangına karşı dayanımı, kolay işlenebilirliği, çabuk montajlanabilmesinden dolayı Amerika ve Avrupa ülkelerinde artık ahşap evler insanların birinci tercihi konumuna gelmiştir. Ülkemizde ise, eski kültürümüzün ahşaba dayanmasına rağmen ahşap konutlar fazla tercih edilmemektedir.

Bu gün dünyadaki gelişmiş ülkelerin insanları, deprem bölgelerinde ahşap konutlarda oturmaktadır. En son geliştirilmiş teknolojilerle üretilen ahşap konutlar, depreme karşı betonarme konutlara kıyasla, en az üç kat daha fazla dayanıklıdır. Ahşap taşıyıcı sistemin esnek davranışı, malzeme olarak ahşabın kullanılması ve panellerin birleşme detaylarındaki özellikler nedeniyle deprem yükleri yumuşatılmakta ve etkisiz hale getirilmektedir. Bu ise sistemi, mevcut sistemler arasında depreme en çok dayanıklı sistem haline getirmektedir.

Ahşabın (Ahşap malzemenin) genel özellikleri

  • Ahşap yalıtkandır
  • Ahşap gerekli işlemlerden geçirildikten sonra yüksek düzeyde ısı yalıtımı sağlar. Panel sistemler kullanıldığı zaman ahşabın yalıtımı daha da artacaktır.
  • Ahşap hafiftir
  • Ahşabın kendi ağırlığı az olduğundan temele ulaşan yükler de az olacaktır. Çünkü zeminlerde kullanılması diğer sistemlere göre daha avantajlı olacaktır.
  • Ahşap dayanıklıdır.
  • Ahşap farklı iklim koşullarında dayanıklılık gösterebilen bir malzemedir. Özel maddelerle desteklenen ahşap, her türlü tahribatı tamamen engeller. Montajdan hemen sonra üzerine yükleme yapılması mümkündür.
  • Çok amaçlıdır
  • Bir yapıyı temelden çatıya kadar sadece ahşapla inşa etmek mümkündür. Ayrıca sanatsal ve dekorasyon amaçlı olarak da kullanılabilir.
  • Çevre dostudur
  • Ahşap bilindiği üzere tam bir çevre dostudur. Ahşap kendi çevresiyle kimyasal dengelidir. Yani çevresini etkilemez ve çevresinden etkilenmez. Ayrıca insanların sağlığı yönünden en güvenilir malzemedir.
  • Ahşap enerji dostudur
  • İmal edilirken ve inşa edilirken diğer yapı malzemelerine göre çok daha az enerji kullanılır.
  • Ahşap bir evi ısıtmak için de çok daha az enerji harcanır.

Ahşap ev teknolojisinin avantajları

Kent yaşamından kaynaklanan problemlerin, ileri ülkelerdeki en yaygın çözümü olan “tek aileye mahsus ev” uygulamasını endüstriyel boyuta taşıyan ahşap evin pek çok avantajlarından bazıları şunlardır:

  • Teknolojik yapısı ve olanakları nedeniyle siparişten sonra kısa bir sürede teslim edilmektedir.
  • Esnek yapısı, malzeme olarak ahşabın kullanılması ve panellerin birleşme detaylarındaki özellikler nedeniyle mevcut sistemler arasında depreme en çok dayanıklı olan sistemdir.

Ahşabın Bakımı Ahşap Malzemeleri Koruma Yöntemleri

  • Yapılacak işin durumuna göre ahşap cinsinin belirlenmesi.
  • İş bitikten sonra ahşap bakımının yapılması.Bu genel kuralları örneklendirelim : çürütme riski taşıyan yerlere (dış cephe ) kayın ,meşe ,kestane gibi doğal dayanımı yüksek ahşap tercih edilmeli.
  • Ahşabı sudan ve ahşabı tahrip eden canlılara karşı koruma önlemleri alınması . (ahşap koruyucu kullanılması, ahşabın boyaması yapılması) Ahşabın cinslerine göre doğal ömürleri vardır .Bu doğal dayanım ömürleri iyi tercih yapmalı.(ahşabı seçerken)
  • Ahşap kuru tutulmalı.Ahşap da nem oranı % 20 altında tutulmalı bu oran artması veya azalması ile doğru orantılı çürüme olur.Ahşap ne kadar kuru ise ömrü o kadar uzun olur. Örneğin ; Mısır piramitlerinde akça ağaçtan yapılmış tabutlar kullanılmış, oysa akça ağaç dayanıklı üstün bir ahşap değildir. Ama Mısır da iklimin sıcak ve rutubetsiz olması ahşabı korumuş ve günümüze kadar getirmiştir. Ahşabı kuru tutma faaliyetinde en önemli şey boyamadır.Fakat boyama işleminde dikkat etmemiz gereken etmen kullanılan boyanın su buharını geçirgen özelliğe sahip olmasıdır. Biraz daha açarsak ahşap dış cephede yağmur v.s. etmenle ıslandığını ve bu suyun ahşap çatlağından özüne işlediğinde , bu suyun güneşli havada buharlaşıp çıkması gerekir .Eğer kullandığımız boya bu buharı salmazsa; ahşabın içinde böceklerin, mantarların gelişmesine fırsat doğuracak , ahşabın bozulmasını hızlandıracaktır. Sonuç : nefes alan boya ve macun kullanmalıyız.
  • Teknoloji olağan üstü gelişti , çok üstün özelliklere sahip boyalar , vernikler ,ahşap koruyucuları geliştirilmiş … önemli olan doğru malzemeyi seçmek örnek: parke zemine seçerken aşınmaya karşı dayanıklılığı artıran ürünü kullanmalı. Dış cepheye seçerken ise güneşe dayanan ürün özelliği aranacaktır.
  • Ahşap da sıva duvar gibi bakıma muhtaçtır. Nasıl evimizin duvarı 3-5 yılda bir tekrar , tekrar boyayarak hem güzelleştiriyoruz hem de yeniliyorsak . Ahşabımızı da gerektirdiği aralıklarda tekrar , tekrar bakımının yapılması şarttır . Sonuç : işimize göre uygun ahşabın seçilmesi. Uygun malzeme ile korunması .Su ,nem ve rutubetten korunması için önlemler alınması. Periyodik aralıklarla bakımının sağlanması. Ahşabımızın yüz yıllar boyunca sağlam kalmasına yeter.

 

Kaynak: Mimar Osman Doğan

 

AHŞAP SANATI

Elini kullanmayı ve âlet yapmayı öğrenen insanın hayatın öznesi olmaya başlamasının öyküsüdür okumaya çalıştığımız. İnsanın doğal taşlarla beraber ilk eline aldığı malzeme olmuştur ahşap ya da ağaç. İlk olarak avı pişirmek ve ısınmak için ihtiyaç duyulan ağaç zamanla gündelik kullanım eşyasından mimariye geniş bir kullanım alanına sahip olmuştur.

İnsanlığın kültür tarihi içerisinde, deyimlerden masallara zengin bir anlam dünyasına sahip olan ağaç, bir kullanım malzemesi olarak Anadolu için de vazgeçilmezdir. Anadolu coğrafyasının hemen her zaman diliminde ve mekânında kullanılan ahşap Anadolu Selçuklu mimarisi için de vazgeçilmez bir malzemedir. Tarih boyunca ahşap malzemeyi hemen her yerde kullanan Türkler Anadolu’ya geldiklerinde bu zanaatı beraberlerinde getirmişlerdi. Büyük Selçukluların da ahşaba büyük önem verdikleri bilinmektedir. Ayrıca Karahanlılar döneminde Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan Divân-ı Lügati’t-Türk’de zengin bir ahşap kapı terminolojisi olduğu bilinmektedir. Anadolu Selçukluları ise İran ve Suriye üretimi ile Anadolu’nun zengin üretim atmosferini beraber değerlendirilmiştir.

Doğal koşullardan kolay etkilenen ve çabuk deforme olabilen ahşap malzemenin yapısal özelliği nedeniyle birçok ahşap üretimin günümüze kadar gelememiştir. Özellikle mimari eleman olarak kullanılan ahşap malzeme bu bozulmalardan daha fazla etkilenmiştir. Ahşap sütun, mihrab, kapı, sanduka gibi mimari elemanlarda sık tercih edilen bir malzeme olmuştur. Zaman içinde teknik ilerlemeyle birlikte malzemenin ömrünü arttırmanın yolları denenmiş ve kısmen başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Farklı kondisyonlarla günümüze ulaşabilmiş yapılar içerisinde Divriği Ulu Camii, Aksaray Ulu Camii, Konya Alâeddin Camii, Ankara Alâeddin Camii, Ankara Arslanhane Camii ve benzer dönem yapılarındaki minber uygulamalarında yoğun ahşap işçiliği kullanılmıştır.

Ankara Aslanhane, Afyon Ulu Camileri ahşabın mimaride iç mekanda ve taşıyıcı sistemde kullanıldığı örneklerdir. Bu ahşap camiler dışında Erzurum Ulu ve Konya Sahip Ata camilerinde eskiden ahşap sütunlarla taşındığı bilinmektedir. Bu geleneğin, Orta Asya’da İslamiyeti kabul eden ilk Türk boylarının namaz kıldıkları çok direkli çadırların (yani seyyar camiler) Türkistan’daki cami mimarisi üzerindeki etkisi olduğu, Anadoluya da Türklerle geldiği düşünülmektedir.

Ortaçağ Anadolu’sunda üretiminde kullanılan tekniklerin en önemlisi İslam kültürü içinde doğan ve şekillenen kündekâri tekniğidir. İlk olarak İslam kültüründe ortaya çıktığı düşünülen bu teknik özellikle 12.yy.’da Mısır, Halep ve Anadolu’da çok kullanılmıştır. Hakiki ve taklit kündekari olarak iki başlıkta incelenir. Hakiki kündekari tekniğinde kenarları oluklu üçgen, poligonal, yıldız ve benzeri biçimler çıtalar vasıtasıyla çivi ve tutkal kullanılmadan birleştirilir. Ciddi bir ustalık isteyen bu teknikle istenilen yüzey ve kompozisyon elde edilebiliyordu. Anadolu Selçuklu üretiminde kündekari tekniğinin yoğun olarak kullanıldığı bölümler minber ve kapı kanatları olmuştur.

Hakiki kündekari tekniğine nazaran daha kolay bir ustalık gerektiren taklit kündekari tekniğinde ise çakma kabartmalı ve tamamen çakma yapıştırmalı olarak iki üretim tekniği tespit edilmiştir. Çakma ve kabartmalı kündekari görünüm itibariyle hakiki kündekari tekniğine benzer. Fakat bu üretimin kalıcılığı ve kondisyonu düşük olmaktadır. Hakiki kündekari tekniğine oranla daha az kullanılan bir üretim şeklidir.Diğer bir teknik uygulama ise çakma ve yapıştırma olarak adlandırılan uygulama şeklidir. Bu teknikte oldukça az tercih edilmiştir. Mozaik gibi yerleştirilen parçalar “tarsi” tekniğiyle benzerlik göstermektedir.

Ortaçağ’da Anadolu coğrafyasında kullanılan ilk ahşap minber ve ilk kündekari uygulama Konya Alâeddin Camii minberinde görülmektedir. Ahlatlı usta zanaatkar Hacı Mengümberti tarafından 1155 yılında yapılmıştır. Minberin yan aynaları, köşk altı bölümleri ve kapı alınlığı yoğun süsleme ve işçiliğiyle beraber oldukça göz kamaştırıcıdır. Hakiki kündekarinin kapı kanatlarında günümüze ulaşan en eski kullanımına ise Konya Sahip Ata Camiinde rastlamaktayız.

Ahşap kündekari minberler Osmanlı’nın minberlerde mermer malzemeyi kullanmayı tercih etmesi nedeniyle anıtsal yapılarda ki kullanım alanlarından birini kaybetmiş, buna karşılık kapı ve pencere kanatlarıyla vaaz kürsülerinde yoğun olarak kullanılmıştır.

Diğer bir ahşap şekillendirme yöntemi ise oyma tekniğidir. Oyma sanatı Anadolu’da özellikle 12-15. yy.’lar arasında zengin ve yetkin bir kullanım alanına sahip olmuştur. Bu teknikte bitkisel, geometrik, figüratif ve kaligrafik süslemeler uygulanabilmektedir. Oyma yüzeyde farklı derinliklerde ve tekniklerde uygulanabilmiştir.Anadolu ahşap sanatı uygulamalarından bir diğeri ise kakma tekniğidir. Ahşabın yüzeyine açılan yuvalara aynı forma uygun farklı bir malzemenin yerleştirilmesidir. Bu tekniğin Anadolu’da eski zamanlardan beri kullanıldığı fakat yavaş bir seyir izlediği bilinmektedir.

Tarsi olarak adlandırılan bir başka teknikte ise açılan bir yuvaya farklı birçok malzeme mozaik oluşturacak şekilde yapıştırılarak dizilmektedir. Çoğunlukla geometrik süslemeler oluşturulmuştur.

Kafes oyma ya da ajur olarak adlandırılan, birçok malzemede kullanılabilen bu uygulama Anadolu Selçukluları’nda çokça kullanılmıştır. Süslemenin bir bütün olarak ahşap levhaya işlenmesi ve motiflerin aralarının oyulup çıkartılmasıyla gerçekleştirilen bir tekniktir. Mevlana Müzesindeki Selçuklu rahlesinde ve Divriği Ulu Camii hünkâr mahfili korkuluğunda görülmektedir.

Ahşaba yapılan müdahalelerden bir diğeri ise ahşap üzerine boyamadır. Özellikle Anadolu Selçuklu ve Beylikler dönemi ahşap camilerinde kirişler, konsollar ve sütun başlıklarında uygulanmıştır. Bu boyama işlemlerinde genelde aşı boyası kullanılmıştır. Renk olarak kırmızı, koyu mavi, sarı, beyaz ve altın yaldız kullanılmıştır. Bezemeler genelde stilize edilmiş geometrik ve bitkisel desenlerden oluşturulmuştur. Günümüzde Afyon Müzesinde sergilenen Afyon Ulu Camiine ait ahşap tavan süslemelerinde horoz ve kuş figürleri görülmektedir. Konya Mevlana Müzesinde bulunan ahşap rahle, çift başlı kartal ve yoğun bitkisel bezemeler üzerindeki arslan figürleriyle oldukça etkileyici bir eserdir.

Tüm bu tarihsel serüven içerisinde tanımlanmaya çalışılan Anadolu ahşap üretimi yeni çalışmalar ışığında tekrar gözden geçirilecektir. Ve gittikçe artacak olan bu araştırmalar ahşap sanatı için yeni bir soluk oluşturacaktır.

KAYNAKÇA

– BOZER, Rüstem, “Ahşap Sanatı”, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı II, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2007, s.533-541.

– KUBAN, Doğan, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, Yapı Kredi Yay., İstanbul, 2002.

– ÖNEY, Gönül, Anadolu Selçuklu Mimari Süslemesi ve El Sanatları, İş Bankası, Ankara, 1992.

 

Park Mobilyaları ( Kent Mobilyaları )

Park-Kent Mobilya Tasarımları

 

Şehir parkları insanların nefes almalarını sağlar. Şehrin içinde yer almasına rağmen gürültüden, karmaşadan, düzensizlikten uzaktır. Şehir dışına çıkamayan insanların imdadına koşar. Büyük şehirde yaşayan insanların psikolojileri diğer şehirlerde yaşayan insanlara göre daha kolay bozulabildiği için parkların getireceği sosyal etkileşimler ve toplumsal birliktelikler için faydalıdır.

Parklar aynı zamanda sosyal alanlar olarak da oldukça sık kullanılır. Çocukların ve ailelerin sosyalleşmeleri için en uygun alanlarla arasında yer alır. Bu yeşil alanlar şehirde yaşayan her türden insana hitap ettiği için (zengini, fakiri, genci, yaşlısı) toplumsal anlamda eşitliğin doğal olarak bulunduğu mekanlardan biridir diyebiliriz.

Betonarmenin şehirleri ele geçirdiği ve yapay bir sosyalleşme mekanı haline geldiği son dönemlerde , şehir parkları hem fiziksel hem de ruhsal açıdan çok daha fazla önem taşır.  Bir şeyler satın almak, bir şeyler yemek içmek zorunluluğunun yerine koşmak, bisiklete binmek, yeşilliklere uzanmak, piknik yapmak gibi aktivitelerle hem ruhen hem de fiziken daha sağlıklı kalabilirler.

İnsanların rahatlamak için geldikleri yerlerin mobilyalarının rahatlığı da bu konuda çok önemli, tasarımlarındaki şıklığın yanı sıra ergonomilerine verdikleri özen de İDEA park mobilyası tasarımlarını ön plana çıkartacaktır.

Kent mobilya tasarımları ile dünya çapında ismini duyurmaya çalışan İDEA’nın doğal, estetik ahşap-metal park mobilyalarını yakın zamanda parklarda görebilirsiniz.

idea

Masif Ahşap ile Rustik Dekorasyon

Naturel yaşamın en güzel yansıtıldığı tarzlardan biri de rustik dekorasyondur. Böylelikle yaşam alanlarınızda, doğadan ilhamını alan bir ambiyans yaratabilir, eski ile yeniyi, modern ile antika objeleri  bir arada kullanarak yeni ve farklı bir tarz elde edebilirsiniz.
Rustik dekorasyonun en önemli malzemelerinden biriside masif ahşaptır. Doğayı mekânınıza taşıyabilmek için öncelikle dekorasyonunuzda  ahşap mobilyalar, ahşap tavan ve zemin kaplamaları, ahşap aksesuarların yanında duvarlarınızda rustik tarzı yansıtacak seramik tasarımlar kullanabilirsiniz .
Masif ahşap’ın doğal rengi  koyu olduğundan mobilya ve aksesuar seçimlerinizde  bu da göz önünde bulundurulabilir.
masif rustik 1
masif rustik 2
masif rustik 3
masif rustik 4
Son yıllarda bir çok mobilya mağazasında masif ahşap tasarım yemek grupları boy göstermeye başladı, modern hayatın getirdiklerinin yanında evinde doğal organik bir parçada bulundurmak isteyenler için  masif ahşap tasarımlar güzel bir seçenek olacaktır.
                                

 

Masif ahşap sehpalar evini minimal dekore etmek isteyenlerin tercih edebileceği güzel bir aksesuar. Modern ve doğal görünüşleri ile mekânınıza ferahlık kazandıracak ve misafirlerinizin de ilgilisini üzerine çekecektir.

Makale: Ekoloji ve Ahşap-Türkiye'de Ahşap Malzemenin Geleceği

 

1. GİRİŞ

Bugün dünyada yaşanan çevre sorunları karşısında çözüm arayışları ve yeni yönelimler yoğun bir biçimde tartışılmaktadır. Artık tasarım ilkeleri yeniden sorgulanmakta, kentleri çevreleyen alanlar dikkate alınarak ekolojik planlamalara doğru gidilmektedir. Çevre kirliliğini en aza indirecek, insan sağlığına uygun ortam şartlarını gerçekleştirebilecek ve ekolojik dengeyi koruyan yapılara yönelik eleman ve malzeme seçimi mimarinin hedefi olmuştur. Ekoloji ve mimarlık ilişkisi kapsamında karşımıza çıkan bir takım tanımları açmak gerekmektedir.

Ekoloji, insan ve diğer canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. Çevre kavramından ekoloji kavramına geçiş bir terminoloji değişmesi değildir. Bu anlayışın değişmesidir. Çevre ile ekoloji kavramları arasında çok önemli içerik ve yaklaşım farkları bulunmaktadır. Çevre yaşayan organizmaları çevreleyen tüm dışsal faktörleri belirtirken, ekoloji yaşayan organizmalarla çevre arasındaki ilişkilerin tanımlanmasıdır. Çevre kavramı bir durum ve yapı saptamaya yöneliktir. Göreli olarak durağandır. Buna karşılık ekoloji kavramında yaşayan canlılarla çevre arasındaki ilişkiler ve etkilenmeler
çok yönlü ve doğrudan ve dolaylı biçimleri ile yer almaktadır. Ekolojik süreçler dinamik, sürekli
karşılıklı ilişkiler dizinini tanımlanmaktadır.

Ekoloji aynı zamanda, bir ürünün üretiminden yok oluşuna kadar geçen süreçte (üretim, kullanım,
atıklar) çevre sistemlerinin olumsuz etkilenmesini en aza indirgeyecek sistemlerin bilimsel olarak araştırılıp
uygulanmasının yollarını aramaktadır.

Ekolojik Planlama, işlevci planlamadan farklı olarak endüstri sonrası toplumun tasarım felsefesinin yönlenmesini, yeni bir tasarım anlayışını, insan ve çevrenin birliği ve bölünmezliği görüşünü planlama sürecine sunmaktadır. Ekolojik planlama işlevci planlamanın limitlerini ortaya döken, insan yapısını çevrenin, peyzajın sadece kişisel, sosyal ve kültürel farklılıklar sonucu değil, aynı zamanda ekosistemin bir ürünü olması gerektiğini vurgular.

Ekolojik planlama gelecek kuşakları düşünerek az kaynak tüketimini öngörür. Tüm tasarımların ve planların geri dönüşümlü olmasının sağlanmasını, atıklar ve kirlenmeyi önleyici önlemlerin alınmasını, birbirini işine yarayacak öğretimlerin yapılmasını hedefler.

Yeni binaların yanında eski binaları da enerji ve ekolojik açıdan yenilemek ve iyileştirmek, mevcut kaynakların kullanımı ve bu bağlamda enerji tasarrufu nedeniyle ekolojik mimarlık kapsamında değerlendirilmelidir. Eski binaların geleceğe yönelik olarak ekolojik açıdan yenileme çalışmaları ekolojik mimarlıkta çağın önemli çalışmalarından biri olacaktır.

Ekolojik Yenileme söz konusu olduğunda ise, doğaya saygılı malzemeler kullanılmalı, enerji ve  suyun tutumlu kullanımı için tesisatın yenilenmesi, çöp ayırımı gibi konular önemle ele alınmalıdır.

2. EKOLOJİK MİMARLIKTA TASARIM İLKELERİ

Çevre kirliliğini en aza indiren, ayrıca yöresel yaşama, yapı kültürünün korunmasına ve mimariye  olumlu etkileri olan ekolojik yapılar, kullanıcılara daha sağlıklı ve güvenilir özgün yapı hizmeti vermektedir.  Ekolojik yapıların tüm bu faydalı tarafları göz önüne alındığında, tasarım ilkelerinde de vurgulanması  gereken önemli noktalar olduğu göze çarpmaktadır: Bunlar:

• Yapma çevrenin tasarımında ve kullanımında doğal kaynakların zarar görmesini en az seviyeye
indirmek,
• Mevcut topografyaya (toprak, su, hava, yeşil alan) uygun bir yaklaşım ile binaların konumlandırılması,
• Doğa ile uyumlu tasarlama, iklim şartlarına ve topografik özelliklere uyumlu tasarım gerçekleştirme,
Geri dönüşümlü malzeme kullanımı.
• Fonksiyonel mekan gruplarının yataydaki tasarımda sirkülasyon elemanlarını ve sulu hacimleri
mümkün olduğu kadar kuzey yönünde tasarlamak,
• Bina içinde yatay dağılımda olduğu gibi düşey dağılımda da ekolojik ilkeleri göz önüne almak,
• Tasarımın esneklik ve değişkenlik kriterlerine imkan sağlanması ve mekanların multifonksiyonel
olması,
• Güneş enerjisini kullanmaya yönelik tasarımlar,
olarak sıralanabilir. Tüm bu tasarım ilkeleri bina formu-kabuğu, yapı fiziği elemanları, malzeme ve yapım
sistemleri bir arada düşünülerek hayata geçirilmelidir.

3. MALZEME SEÇİMİ

Malzemelerin niteliklerinden dolayı içerisinde yaşayan insanlar ile bir uyum ya da uyumsuzluk ilişkisi içerisinde olan ve bu bağlamda birer organizma olarak görebileceğimiz yapılar, giderek doğadan uzaklaşmaktadır. Eskiden yapılarda %30-40 oranında organik malzemeler (ahşap, saman, saz) ve %60-70 oranında da inorganik malzemeler (kerpiç, kiremit, taş, kireç gibi) kullanılırdı. Günümüzde ise yüzde 90-100 oranında yapay, doğaya ve canlılara yabancı olan yapı malzemeleri kullanılmakta, birçok yapay malzemeye de doğal süsü verilmektedir.

Ekoloji ve malzeme ilişkisi düşünüldüğünde, ekolojik tasarım kriterleri ile birebir uyuşan malzemelerin başında hiç kuşkusuz ahşap malzeme gelmektedir. Ahşap kendisini yenileyebilen tek yapı malzemesidir. Ormanlar ve bireysel olarak ağaç yetiştirilip kesilerek devamlı olarak yapı malzemesi sağlayabilen tek kaynaktır. Aynı zamanda ahşap malzeme havayı temizleyebilen tek yapı malzemesidir. Ülkemizde enerji son derece hassas bir konu iken, inşaat sektöründe yapı malzemeleri imalatı için gerekli enerji miktarı hala çok yüksek seviyelerdedir.

4. AHŞAP YAPIM SİSTEMLERİ
4.1. Ahşap Yığma Sistemler

Ahşap yığma sistemler, ağaç gövdelerinin üst üste getirilmesiyle oluşturulmuş bir sistemdir. Yığma yapı esaslarına göre, üst üste getirilerek oluşturulmuş duvarlar taşıyıcı sistemi oluşturmaktadır. Bu sistemde oluşturulan duvarların duvar yüzeylerinde kaplama gereksinimi bulunmamaktadır. Dünyada ve Türkiye’de geleneksel yapı üretiminde de kullanılmış bu sistem, günümüzde genellikle haftasonu evlerinde kullanılmaktadır.

Ahşap yığma sistemlere ahşap çantı ismi de verilmektedir. Bu sistem çok eski bir sistemdir. Ahşabın kolay ve ucuz bulunduğu tüm kültür ve coğrafyalarda ortaya çıkmıştır. İskandinavya, Rusya, Sibirya, İsviçre, Kanada, A.B.D.’nin kuzeyi, Japonya’da birbirlerinden çok az farklılaşan ahşap yığma strüktürlere rastlanmaktadır. Kimilerinde bu strüktürler yaygın bir gelenek oluşturmuş, kimilerinde ise yerel ve halk mimarlığı sınırları içinde değerlendirilmesi gereken bir teknik olarak kalmıştır. Türkiye de ahşap yığma sistemi inşaatlarında kullanan (1950’lere dek) ülkelerden biridir. Ahşap yığma sistemin en yaygın ve yalın
biçimi, yüzeyi kabaca temizlenmiş ahşap kütüklerden yarım geçmeli olarak birbirlerinin üzerine oturtulmasıyla
gerçekleştirilmektedir.

Son yıllarda A.B.D.’de ve İskandinav ülkelerinde ahşap yığma sistemin başka bir düzeyde yaşam bulduğu söylenebilir. Artık geleneksel ürünler vermek için değil, çağdaş lüks tatil konutu ihtiyacının giderilmesi için kısmen bu sistemden yararlanılmaktadır. Bu tür “paket konut”lar yapıp satan ve gerçekleştiren firmalar vardır. Bunlar önceden belirlenmiş tipleri hazır olarak satmakta ve yerinde uygulamaktadır. Türkiye’de  de böyle konutların ithalatına başlanmıştır.

ekoloji sekil1

Türkiye’de yapılmış bir ahşap yığma paket konut üretiminde incelenmiş ve sırasıyla şu işlemler görülmüştür: Hafriyat yapıldıktan sonra, temel inşaatı yapılmaktadır. Kütük duvarların üzerine yerleştirileceği satıh düzgün olmalıdır. Temel üzerine yerleştirilecek ilk kütük sırasının temel üzerine ankrajlanması ve ahşabın nemden korunması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Kütük dizileri üst üste konulurken,dış kapılar ve pencereler de planda gösterilen yerlere yerleştirilmektedir. Kapı ve pencerelerin kütük duvarla birleşim yerlerine, hava ve su deflektörleri takılarak izolasyon sağlanmaktadır. Elektrik kabloları, düğmeleri ve prizleri için oyuklar kütükler yerleştirildikçe açılmaktadır.

4.2. Ahşap Karkas Sistemler

Ahşap karkas (iskelet) sistemler, tek boyutlu ahşap bileşenlerin taşıyıcılık görevini üstlendiği, yığma sistemlere göre ahşabın daha ekonomik olarak kullanıldığı sistemlerdir. İskelet sistemlerde, tek boyutlu ahşap bileşenler taşıyıcı sistemi oluştururken, duvarlar taşıyıcı olmayan, sadece mekanları bölmede, binayı çevrelemede kullanılan elemanlara dönüşmektedir. Ahşap karkas yapılar özde bir iskelet sistemdir. Dikmeler arasında kalan boşluklar ya kerpiç, tuğla, gazbeton gibi bir bileşenle doldurulmakta, üzerine sıva yapılabilmekte veya ahşap latalarla dikmelerin dışa bakan yüzeyleri kaplanarak dış etkenlere karşı istenen yalıtım ve koruma sağlanmaktadır. (Örneğin yalı basması). A.B.D.’de yaygın olan bir diğer uygulama ise, ahşap karkas binanın dışına yarım tuğla kalınlığında duvar örülmesidir.

Dünyada kullanılan ahşap çerçeveli yapı üretiminin temel olarak birçok farklı yapım yöntemi vardır. Bu farklı yöntemlerin hepsi, yük taşıyan elemanlarının ve bağlantılarının düzenlenmesinde değişiklik gösterirler. Taşıyıcı sistem yatay, düşey ve çapraz elemanların bir nokta veya düğüm noktasında birleştirilme şekillerine göre belirlenmektedir. Bu elemanların birleştirilmesinde özel çelik bağlantı parçaları kullanılmaktadır. Çerçeve aralarının çözümlenmesi bölge koşullarına ve tasarım ölçütlerine göre değişiklik göstermektedir. Bu yapım yöntemlerinde yatay yüklere karşı gerekli önlemlerin alınması önemlidir. Orta Avrupa ve ülkemizdeki uygulamasında ahşap karkas (konutlar) yapılar, dikme aralıkları daha büyük olan ve bu nedenle ana elemanlar ve yardımcı elemanlardan kurulan bir yaklaşım gösterirler. Bazı ülkelerde de sık aralıklı, ancak ince kesitli ahşap elemanlarla yapım söz konusu olmaktadır. Ana elemanlar, taşıyıcı sistemi oluşturan ve stabiliteyi sağlayan elemanlardır. Bu grup altında taban ve başlık kirişleri, dikmeler ve diyagonaller yer almaktadır. Yardımcı elemanlar da, döşeme gibi kullanım yüzeylerini oluşturmak,
taşıyıcı olmayan elemanları yapmak, ana elemanları desteklemek, duvarları kaplamak, çatı örtüsünü taşımak, pencere, kapı gibi elemanları tespit edebilmek için gerekli elemanlardır.

İskelet (çerçeve) yapım yöntemleri yatay ve dikey elemanların düzenlenmesine göre; dikme ve kiriş çerçeve (tek ve iki katlı), düğüm kiriş çerçeve, kaburga çerçeve (balon ve platform çerçeve), çift kiriş çerçeve ve ayrık dikme çerçeve olmak üzere farklı gruplarda toplanabilmektedir. Bu farklılaşmada kiriş, dikme ya da her ikisi birden sürekli olmakta veya kirişler ya da dikmeler çift olabilmektedir.

Kolonileşme aşamasında hızlı konut gereksinimi duyulan A.B.D.’de klasik ahşap karkas yapılar, birtakım rasyonel yaklaşımlarla değiştirilmiş, daha hızlı kurulacak bir şekle dönüştürülmüştür. Bunun en güzel örneği “Balloon Frame” adıyla bilinen çözümdür. Balon Frame sisteminde, 5/10 cm gibi ince kesitlerin sık aralıklarla kullanılıp köşegenlerle desteklenerek, daha az malzeme ile ağır bir ahşap karkas yapının sağladığı stabilite elde edilmekte; birleşimler çivi ve bulonlarla gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde montaj
hızlandığı gibi, malzeme ve işçilik giderleri de azalmaktadır.

A.B.D.’de klasik ahşap karkas yapı ile Balloon Frame yaklaşımı arası bir çözüm, Platform Frame adıyla uygulanmaktadır. Bu yaklaşım, klasik çözümdeki dikmelerin kat yüksekliğinde yapılması, her bir katta alt başlık, üst başlık ve dikmelerle çerçevelerin oluşturulması ilkelerine uyarken Balloon Frame’deki küçük ve ince ahşap elemanların sık aralıklarda kullanılmasını içermektedir. Balloon Frame ve Platform Frame sistemleri birbirleriyle karşılaştırıldığında, Balloon Frame’in ara kat döşemelerinin taban kirişi, alt başlık kirişi gibi elemanlar kullanılmadığı için daha az malzeme gerektirdiği, yangın kesici olarak kullanılan ara kirişlerin, küçük ve artık parçalardan kolaylıkla elde edilebilmesi gibi maddi yönden olumlu yanlarının bulunduğu, ancak iki kat yüksekliğindeki dikmelerin montaj işleminin daha zor olduğu sonucuna varılmaktadır.

Demmler Evi, 1995, Almanya

1995 yılında Almanya’da yapılmış olan, tasarımını Willibald Rapp’ın yaptığı Demmler Evi’nde, üretimi az enerji gerektiren yapı malzemeleri (ahşap, kerpiç v.b.) kullanılmıştır. Enerji tüketimini minimumda tutmak ve doğal yöntemlerle yaz-kış sağlıklı iç iklimin elde edilmesi hedeflenmiştir. Bodrum, ze min ve birinci kattan oluşan ahşap karkas yapıda kerpiç dolgu kullanılmıştır. Dış cephelerde 5 cm saz kamışı ısı izolasyonun üzerine ahşap cephe kaplaması yapılmıştır. Bodrum kat duvarlarında 36,5 cm dikey delikli tuğla kullanılmıştır. Dış cephe bitümlü izolasyonla, iç cephe kireç sıvayla kaplanmıştır. Dış duvarlarda 16 cm ahşap karkasın arasında ısı yalıtımı görevi gören atık selüloz kullanılmıştır. İç duvarlarda 12 cm ahşap karkasın arasında, ısıyı depolamak amacıyla kerpiç örgü kullanılmıştır. İç duvar yüzeyleri kerpiç sıva ile sıvanmıştır. Kat döşemelerinde, taşıyıcı ahşap kirişlerin üzerinde 40 mm lamba zıvana geçmeli kızılçam kullanılmıştır. Ahşap (kızılçam) taşıyıcı çatı konstrüksiyonu üzerinde saz kamışı ısı izolasyonu olarak kullanılmış, üzerine yumuşak yonga levha konularak kiremit örtü yapılmıştır. Merteklerin altına difüzyona açık folyo, aralarına saz kamışı ısı izolasyonu olarak konulmuştur. Pencereler ve kapılar karaçamdan yapılmıştır. Pencerelerde iki kat izolasyon camı kullanılmıştır. Ahşabın yüzeyi, sadece estetik açıdan öngörülen yerlerde difüzyona açık boyalarla boyanmıştır. Renksiz ahşap yüzeyler hiçbir işlemden geçirilmemiştir. Kış bahçesinin taşıyıcı sistemi de ahşap konstrüksiyondur. Camekanlar iki kat izolasyon camlıdır.

ekoloji sekil2

Ahşap panel sistem, özellikle tek katlı yapılar (okullar, bürolar, v.b.) için uygundur. Tek veya iki katlı konutlarda da bu sistem kullanılabilmektedir. Ahşap panel sistem, panel olarak üretilmiş olan elemanların biraraya getirilmesiyle oluşturulmaktadır. Ahşap panellerin köşe birleşimlerinde dikmeler kullanılmaktadır. Panellerin duvar boyunca birleşimlerinde paneller birbirlerine doğrudan bağlanabildikleri gibi, dikmeli birleşimler de yapılabilmektedir. Panel elemanlar, taşıyıcı veya taşıyıcı olmayan ve havalandırmalı veya havalandırmasız olarak kompozisyonlarına ve işlevlerine göre üretilmektedir. Bu elemanlar küçük
taşıyıcı paneller, geniş taşıyıcı paneller, oda üniteleri ve taşıyıcı olmayan küçük ve geniş paneller olmak üzere dört grupta toplanabilmektedir.

Son yıllarda yurtdışında bulunan firmaların Türkiye’deki ahşap üreticisi firmalar ile imzaladığı lisans anlaşması sonrasında, Türkiye’de de ahşap yapı bileşenleri tesisleri kurulmuş ve faaliyete geçmiştir. Üretilen yapı bileşenleri; ısı yalıtımlı duvar panelleri, döşeme ve çatı kirişleri ve çatı makaslarıdır. Mühendislik hesapları önceden yapılmış yapı bileşenleri ile yapılar hem kısa sürede üretilmekte, hem de enerji tasarrufu sağlanmaktadır.

Duvar panelleri fabrika ortamında ön birleşimli olarak üretilir ve şantiyede yerlerine kolayca tespit edilmektedir. Hava dolaşımını engelleyen panel kilit sistemi sayesinde yapılar kışın ılık, yazın serin olmaktadır. Böylelikle değişik iklim şartlarında kullanılabilmektedir. Duvar sisteminin ana bileşeni EPS levhalar olup, bileşiminde ozon tabakasına zarar verici madde bulunmamakta ve yeniden değerlendirilebilmektedir.

Ahşap dikme ve EPS dolgu bileşiminden oluşan duvarlar, ısıtma giderlerinde tasarruf sağlamaktadır. Döşeme sisteminde geleneksel ahşap kirişlerden daha üstün olan l-kirişler kullanılmaktadır. Fırınlanmış ahşap ve OSB ile üretilen kompozit kirişler eğilmemekte, bükülmemekte ve burkulmamaktadır. lkirişlerinde daha az ahşap kullanılmasına karşın, daha büyük statik kapasite elde edilmektedir. Çatı sistemi; çatı kirişi ve çatı makası sistemi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çatı kirişi sistemi; enerji randımanı yüksek paneller ile yapısal üstünlüğü olan ahşap I kirişlerin birleşmesinden oluşmaktadır.

Polistren bloklar, yapıda alışılagelmiş çatı sistemlerinden çok daha yüksek yalıtım değeri sağlamaktadır. Çatı makası sistemi; konut, kırsal işletme ve ticari yapılar için proje özelinde tasarlanmaktadır. Çatı makasları yük dağılımına ve mekansal tasarıma uygun bir şekilde özel olarak üretilmekte ve uygulamada yapı maliyetini olumlu etkilemektedir.

Türkiye’de bu sistemle yapılmış yapılardan bir tanesi aşağıda tanıtılmaktadır:
Afyon’da Ahşap Yapı Kooperatifi

Dış yüzeyi beton perde olan bodrum kat su basman seviyesine kadar dökülmüştür. Bodrum kat duvarları ahşaptır. Binanın tümünde olduğu gibi bodrum bölme ve tavanının da ahşap olması, temele gelen yükleri azaltmaktadır. İki kişinin rahatlıkla taşıyabildiği döşeme kirişleri, dıştaki beton perdenin ve iç taşıyıcı bölmelerin üzerine bağlanmaktadır. Döşeme, eşdeğeri bir betonarme plak için harcanacak kalıplık ahşaptan daha az miktarda ahşap tüketilerek yapılabilmektedir. Duvar panelleri fabrikada hazırlanmış, pencere kapı yerleri açılmış olarak şantiyeye getirilmektedir. Bir gün içinde, o kata ait tüm paneller yerine monte edilmektedir. Kullanılan panel sistemin özelliğinde ötürü ayrıca kolon bulunmamaktadır. Dört, beş gün içinde çatının kirişleri ve birinci kat tamamlanmaktadır. Çatı örtüsü ahşap olarak örtülmekte ve üzerine sert köpük ve kiremit konulabilmektedir. Bu örnekte çatı alttan yalıtıp, çatıdaki OSB ve buhar kesicinin üzerine shingle kaplanmıştır. Fabrikada üretilmiş ahşap çatı kirişleri özel preslenen çelik parçalarla birleştirilmiş, çivi ya da tutkal kullanılmamıştır. Dış duvarların içinde 14 cm kalınlığında, özel üretilmiş, tutuşmayan, alevi iletmeyen polistren köpük bulunmaktadır. Bu da ısı yalıtımı sağlamaktadır. Tavan ve duvarlar
alçı panolar ile kaplanmıştır. Döşeme ve çatı kirişlerinin balkon kolonları ile bağlantıları, çivi ve vida kullanılarak, çelik levhalarla sağlanmaktadır. Sistem, zemin kat duvarlarının üzerine oturan birinci kat döşemesi ve birinci kat duvarlarının üstüne serilen çatı merteklerinden oluşmaktadır. Dış cephede plastik cephe kaplaması kullanılmıştır. Ahşap bir yapı, ahşap lambri, boya, sıva, taş ya da tuğla kaplama gibi çok farklı malzemelerle kaplanabilmektedir.

ekoloji sekil3

4.4. Tutkallı Tabakalı Ahşap Elemanlarla Oluşan Sistemler

Tutkallı tabakalı ahşap elemanlar, genel olarak, değişik ölçülerdeki bağımsız ahşap tabakaların, kontrollü endüstri koşullarında ve özel bağlayıcılarla tutkallanıp birleştirilmesinden oluşturulan ahşap yapı elemanlarıdır. Tüm tabakaların lif yönleri uzunlamasına yönde paralel olmaktadır. Tekil tabakalar kereste kalınlığında olmaktadır. Tabakalaşmalar, uç uca eklenen ve uzun boylar yaratan parçalardan, üst üste tutkallanıp geniş kesitler yaratan parçalardan yada tutkallama sırasında eğrisel biçim elde etmek üzere bükülen parçalardan oluşmaktadır. Bu yapı elemanları; kolonlar, düz ve eğri kirişler, kemerler, makaslar, aşıklar ve benzeri formasyonlarda üretilebilmektedir. Bir yanıyla, tipik bir ön yapım teknolojisinin avantajlarını taşımakta, ancak bağımsız yapı elemanlarının şantiyede başka yapı elemanlarıyla (betonarme, çelik) birlikte kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Bu teknoloji, yapının tüm kaba ve ince yapı bitirme süreçlerinde diğer tüm yapı elemanlarıyla çok iyi birleşme ve tamamlama özelliği gösterdiği için mimari tasarım dünyasında kendine ayrıcalıklı bir yer kazanmıştır. Genellikle, tutkallı tabakalanmış ahşap elemanlar dikdörtgen kesitlidir. Mesnetler arasında düz veya eğrisel olabilirler.

Ütopya Pavyonu, Expo Lizbon, 1998

5000 kişilik oditoryumu ile Avrupa’nın en önemli toplantı mekanlarından biri olan bu yapı, ters dönmüş bir kabuğa ya da bir yengece benzemektedir. Yaklaşık 2000 m2 alanındaki büyük yapının, değişik yapı unsurlarının birleştirilmesi ile kısa zamanda yapılabileceği anlaşıldığından dolayı, lamine ahşap yapı sistemi düşünülmüştür. Ütopya Pavyonu, doğal, yangına karşı korunmuş, ekolojik, kirlenme yaratmayan, fonksiyonları tamamlanmış bir yapı modelidir. Ahşap kaburga kemerlerden oluşan bu yapının uzunluğu 120 m.’dir ve yapı çinko-titanyum karışımı panellerle kaplanmıştır.

ekoloji sekil4

İki Aile Evi, Almanya, 1990, Herzog ve Partner

Müşterinin doğal malzeme ve az enerji talebi ile geldiği bu yapıda Herzog, ahşap ve cam gibi iki hafif malzemeyi kullanmıştır. Tüm kolon ve kirişler lamine ahşap kullanılarak yapılmış, yapının orta bölgesinde metal çatı, koridor ve çevre bölgelerinde ise cam çatı kullanılmıştır. Yapının dışında, yalı baskısı biçiminde dış duvar panelleri ve hepsinden önemlisi, Feiburg Enstitüsü’nün güneş enerjisi sistemi içinde çok önem verdiği “sıcak duvar sistemi” kullanılmıştır. İç mekanlardaki oldukça narin lamine ahşap kirişlerin
çaprazlamaları, çelik elemanlar vasıtasıyla sağlanmıştır. Az enerji kullanımı konutun ana teması olmuş ve ahşap, çelik ve cam ile oldukça yalın olarak kullanılmıştır.

ekoloji sekil5

Marmara Bölgesi Taşınabilir Deprem Okulları, 1999

ekoloji sekil6

1999 Marmara Depreminden sonra, Milli Eğitim Bakanı tarafından, deprem dönemlerinde yıkılan okulların yerine [geçici olarak kullanılmak üzere]taşınabilir ahşap okullar yapmak düşüncesi oluşmuştur. Kolon- kiriş ahşap çerçeve sistemi, ahşap iç ve dış duvar panoları tamamıyla metal aksesuarlarla takılıp sökülebilir bir kurgu içinde ele alınmıştır. 1999 yılında, Adapazarı, Ferizli, Gölcük, Değirmendere, Yalova ve Kocaeli bölgelerinde monte edilen 670 m2 alanındaki 6 okul monte edilmiştir. Yapı 2000 TMMOB Ulusal Yapı Ödülü’nü almış, 2000 yılı Ağa Han Yarışma Adaylığına seçilmiştir.

5. SONUÇ

İnsan, soluduğu hava, içtiği su ve aldığı bitkisel ve hayvansal besinlerle doğaya bağımlı bir varlıktır. Bu bakımdan diğer canlılar gibi doğa ile etkileşim içinde olmalıdır. Eğer, üretimi ve işlenmesi sırasında az enerji harcanan, kullanım ömrünü tamamlayınca doğa tarafından kolayca dönüşüme uğratılan, hem üretim aşamasında, hem de yıkılması sırasında doğayı kirletmeyen ve kanserojen maddelerin ortaya çıkmasına neden olmayan malzemeler seçmeye özen gösterirsek, doğal dengenin korunmasına katkıda bulunmuş oluruz. Doğanın bize mükemmel iç yapısı ile hazır olarak sunduğu ahşap malzeme de buna en iyi örnektir.

 

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 2, 2004

Esra BOSTANCIOĞLU
Emel DÜZGÜN BİRER