Posts

Ofis Mobilyalarının Tasarımında Ergonominin Önemi

Ofisler, örgütsel ve yönetsel faaliyetlerin yerine getirildiği yerlerdir. Buna göre ofis, ofis faaliyetleri için gerekli insan ve ekipmanla donatılmış çalışma yeridir. Ofislerde çalışan insanların yaptıkları işler zihinsel olduğu kadar davranışsaldır. Günümüzde ofislerde  çalışan bireylerin sayısının hızla artmasından dolayı; çalışma koşullarının yanında ergonominin ve ergonomik yaklaşımın bireylerin verimliliği üzerinde oldukça etkili olduğu görülmektedir.

Ofislerde çalışma koşullarına etki eden ergonomik faktörler; insan, makine, çevre ve mekân şeklinde sınıflandırılabilir. İnsan faktörü; yaş ve yorgunluk, kişilik ve sosyal çevre, eğitim ve deneyim, beslenme ve kişisel sağlık gibi alt unsurları içermektedir. Makine faktörü; makine ve insan mekaniği, kontrol ve göstergeler olmak üzere iki alt unsuru kapsamaktadır. Çevre faktörleri; aydınlatma,gürültü ve titreşim, havalandırma ve ısı düzeyi şeklinde sıralanmaktadır. Mekân faktörleri ise;çalışma mekânı ile fazla çalışma ve gece çalışmaları gibi ergonomik faktörlerdir.Çalışma koşullarını etkileyen ergonomik faktörler; çalışanların konforunu, tatminini ve işlerini yerine getirme davranışını etkilemektedir.

Bu konuda yapılan çalışmaların incelendiğinde Wheeler (1969) ile Tichauer (1973)’in çalışmalarında sıcaklık ve havalandırma gibi sıhhî faktörler üzerinde dururken, Harris’in (1980) , ofis çalışanlarının performanslarını etkileyen mobilya döşemesini ele aldığı görülmüştür.

Koç ve diğerlerinin, mobilya sanayinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının seyri ve önlenmesine ilişkin çalışmada; mobilya işletmelerinde çalışma ortamlarının çok tozlu olmasına rağmen, işletmelerin %59’unda havalandırma sisteminin bulunmadığı belirtilmektedir. Ofis çalışanları üzerinde yapılan başka bir araştırma, araştırmalarda vücudun çeşitli bölgelerinde meydana gelen ağrıların nedenlerini belirlemeye yöneliktir. Davis ve Szigeti çalışmalarında bürolarda çalışanlar için büro alanlarını uygun hale getirmeyi sağlayacak önerilerde bulunmuşlardır. Dilik ve Tanrıtanır ’da çalışmalarında mobilya tasarımı ve antropometri konularını inceleyerek bürolarda kullanılan mobilyalar ile vücut ölçüleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymuşlardır. Ergonomi bilimi, çalışanlar ile işyerinin etkileşimini incelemektedir.

Çalışma koşulları ve ortamın bürolarda çalışan bireyin fizyolojik, psikolojik ve anatomik özelliklerine ve kapasitesine uygun olması, birey ile iş arasında bir uyum sağlar. Böylelikle ofis çalışanı en az düzeyde dışsal etki ile en yüksek verime ulaşır.

Ofislerde ergonomik bir yaklaşım, ofis çalışanlarının zihinsel ve davranışsal becerilerini geliştirdiği gibi iyi bir çalışma ortamını da sağlar. Çalışanların farklı ölçü ve tercihleri, verimlilik ve konfor için büro araç ve gereçlerinin farklı yerleşimini gerektirir. Bu yüzden, bürolarda ergonomik tedbirlere öncelikle büro araç-gereçlerinin tasarımı ile başlanmalıdır.

Böylelikle, ofis çalışanlarının ihtiyaçlarına göre tasarlanan ofis, çalışanların daha verimli olmasını ve doğal olarak daha az yorulmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda çalışmada, öncelikle ergonomi ve tasarım kavramları ele alınmış, ardından ofis mobilyaları ve tasarımı üzerinde durulmuş, daha sonra yapılan araştırma sonuçlarına göre ofis mobilyalarının tasarımında ergonominin önemi vurgulanmış ve bu konuda önerilerde bulunulmuştur.

  1. ERGONOMİ VE TASARIM

Ergonomi ve tasarım kavramları iki ayrı anlamı içeren kavramlar olmalarına karşın, bir bütünün iki parçası gibi birbirlerini tamamlamaktadırlar. Ergonomiyi; ürün, çalışma yeri ve sistemlerin tasarımında insan odaklılığı esas alan bir kavram olarak görmek ve insan için tasarım olarak adlandırmak mümkündür. Tanıma göre, tasarım ve ergonomi kavramlarının esas odak noktasını insan oluşturmaktadır.

1.1. Ergonomi

Ergonomi; verimli, emniyetli, rahat ve efektif bir kullanım sağlamak amacıyla, alet, makine, sistem, görev, iş ve çevrenin en iyi şekilde tasarımı için, insan davranışı, kabiliyetleri, sınırları ve diğer karakteristikleri ile ilgili bilgileri keşfeder ve uygular. Fonksiyonel etkinlik (verimlilik, iş performansı vs.), kullanım rahatlığı, sağlık, güvenlik ve huzur kriterleri ise amaca ne denli ulaşıldığını ortaya koyar. Ergonomi Araştırma Derneği ergonomiyi; “çalışanlarla işleri, araç-gereçleri ve çevre arasındaki ilişkileri, özellikle anatomik, fizyolojik ve psikolojik açıdan ele alan ve bu ilişkilerde ortaya çıkan problemlerle ilgili çalışmalar” olarak tanımlamaktadır. Ergonominin amacı, mesleki çevre ile çalışanlar arasındaki düzenleyici karşılıklı ilişkilerin incelenmesidir.

Mesleki çevreden kasıt, mesleğin icra edildiği yerdir. Çevrede yer alan koşulların düzenlenmesi için çalışan kişinin gösterdiği çaba ve elde ettiği başarı yönünde araştırma ve incelemeler yapmak söz konusudur. Bu bağlamda ergonomik yaklaşımdaki esas hedef veya amaç; insanın işi kolayca yapabilmesini sağlayacak bir ortam oluşturmaktır.

Ergonomi, insanı çalışması esnasında bilimsel olarak inceleyen bir bilimdir. Bir yandan insanın doğal yeteneklerinin sınırları genişletilmeye çalışılırken, diğer yandan insan makine sistemlerinin performansı artırılmaya çalışılır. İş yerinin düzenlenmesinde insan ölçüleri göz önüne alındığında insan yeni baştan tasarlanamayacağından onun ölçülerinin dağılımının bilinmesi araç-gereçlerin tasarımında ön koşuldur.

Ofislerde ergonomik koşulların çalışanlara ve yapılan işe uygunluğu; emek, zaman ve para kaybını en aza indirirken, üretim ve hizmet kalitesini artırmakta, çalışanların iş tatminini olumlu yönde etkilemektedir. Ergonomiyi insan-makine-çevre ilişkisi açısından değerlendirmek ve buna göre tanımlamak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Buna göre ergonomi; “insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile oluşabilecek, organik ve psiko-sosyal stres karşısında, sistem verimliliği ve insan-makine-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanıdır”.

İnsanlar ofis ortamında iş görürken; çeşitli ofis araç ve gerecini, belli bir iş için programlanmış sistemleri (robotlar ve bilgisayar gibi) kullanırlar. İnsan varlığının iş ortamında bedensel ve ruhsal gereksinimlerini dikkate almak, davranışlarını tanımlamak, insanların kullanımı için en uygun araç-gereci geliştirmek ve üstün verim elde etmek için ofis araç-gereçlerinin tasarımda ergonomik bir yaklaşım gerekmektedir.

1.2. Tasarım

Tasarım, çok çeşitli alanlarda kullanıldığından geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu nedenle tasarımın genel bir tanımını yapmak oldukça güçtür. Buna karşın tasarım ile ilgili genel bir tanım vermek gerekirse; “tasarım; yeni bir sistemin veya nesnenin icat edilmesi veya geliştirilmesi” şeklinde ifade edilebilir.

Tasarım, ofis araç-gereçlerinin tasarımı açısından ele alındığında; “bir ürünü (mal veya hizmeti) veya sistemi geliştirmek amacıyla yapılan ardışık karar verme süreci” olarak tanımlanabilir. Bu süreçte bütün kararlar, gözlem, tahmin ve değerlendirme kriterlerine göre ele alınır ve süreç boyunca, mümkün olan en iyi kararların ele alınması hedeflenir. Kararlar alınırken daha önceden belirlenen performans gereksinimleri ve kısıtlar dikkate alınmalı uygulanabilirlik üzerinde durulmalıdır.

Ofis çalışanlarının ihtiyaçlarının, performans gereksinimlerinin ve sınır şartlarının belirlenmesi konuları, tasarım işleminin ilk aşamalarında netliğe kavuşturulması gereken hususlardır. Bir tasarım işleminin istenilen sonuçları vermesi, tasarım işleminin sağlam bir teorik alt yapıya, stratejik metot ve tekniklere dayanması ile mümkündür. Bununla ilgili iki farklı stratejiyi (DFX -Design for X ve DFH-Design for Human) ele almak ve bunlardan tasarımda hangi strateji üzerinde odaklanılması gerektiğini belirtmek gerekmektedir. DFX stratejisinde X, tasarım sürecinde odaklanan tasarım parametresini (maliyet, imalat, montaj, kalite) ifade etmektedir Bu stratejilerin uygulama alanı örgütlerin öncelik sırasına göre değişiklik arz etmektedir.

Bu durumda, DFH stratejisinin geliştirilmesi ve tasarım sürecinde bu stratejinin etkili bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu da ancak ergonomi’nin entegre edildiği iyi bir tasarım stratejisi ile mümkündür. Buna göre, büro mobilyalarının tasarımında kullanılabilecek en iyi yaklaşımın insan odaklı bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Büro mobilyalarının tasarımında insan odaklı bir yaklaşımın başarısı ise şu niteliklere bağlıdır:

— İş ve görevlerin açık bir şekilde izahı yapılmış olmalıdır.

— Tasarım işlemi, sistemin işleyişini belirleyici nitelikteki elemanlar üzerinde yoğunlaşmalıdır.

— Birbirleriyle ters orantılı olan amaç kriterleri optimize edilmemelidir.

— Amaç, açık bir şekilde ifade edilmeli ve bu konuda grup elemanları arasında ortak anlayış ve uyum olmalıdır.

— Tüm aşamalar arasında sürekli bir geri bildirim sağlanmalıdır.

— Değerlendirme, belirlenmiş amaç ve kriterlere göre makro ve mikro seviyede yapılmalıdır.

1.3. Tasarımda Ergonominin Yeri ve Önemi

İşletmelerde tasarım süreci, ergonomi’nin entegre edildiği bir çatı altında, rekabet gücünün artırılmasında bir araç olarak kullanılmaktan ziyade, teknolojik gereksinimlerin öncelikli olarak ele alındığı teknoloji yönelimli bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Ergonomi’den büro araç ve gereçlerinin tasarımında yanında ofislerin yerleşim tasarımında da yararlanılmaktadır.

Ülkemizde ofis tasarımında ergonomiden yeterince yararlanılmadığı görülmektedir. Nitekim Özok (22) tarafından 452 iş yeri üzerinde yapılan bir çalışma bu tespiti desteklemektedir. Söz konusu çalışmada işyerlerinin yaklaşık %54’ünün ergonomik açıdan istenilen boyutta olmadığı görülmüştür.

Aynı araştırmada ergonomi açısından iyi tasarlanmış çalışma yerlerinin oranı %8’dir. Buna göre, tasarım sürecinde ergonomik veri/bilgi ve metotlarının göz ardı edildiği ve tasarımın teknolojiye yönelik olarak yapıldığı söylenebilir.

Teknoloji yönelimli yaklaşımda temel amaç, sistemin işlevselliğinin ve kârın, maliyete oranını maksimize etmektir. Bunun için de esas üzerinde durulan nokta, sistemin teknik özelliği ve teknik işlevselliği olmaktadır. Bundan dolayı, potansiyel kullanıcıların karakteristikleri, gereksinimleri ve beklentileri, çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Bunun uzun vadedeki maliyetini (pazar kaybı, rekabet gücünün azalması, ergonomik faktörlerin göz ardı edilmesinden kaynaklanan hataların düzeltilmesinin, çok masraflı ve zaman alıcı olması vs.) gören kuruluşlar, insan odaklı tasarım yaklaşımını benimsemeye başlamışlardır. Bu noktadan bakıldığında ergonominin, rekabetçi ortamda stratejik bir güç olan tasarımın etkinliğini artırdığı ve uzun vadede çeşitli avantajlar sağladığı söylenebilir.

kaynak: Ankara Üniversitesi Dikimevi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi, Cilt 7, Sayı 2, 2008

Sektörel Makale: Türkiye’de Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu ile İlgili Bir Çalışma

Yüzyıllardır değişime uğrayan, farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, ait olduğu her dönemde sürekli değişim göstermektedir. Bu gibi değişimler, sosyal nitelikler, yabancı kaynaklı üretimler diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de mobilya sektörünün gelişimi üzerinde etkin rol oynamaktadır. Bu anlamda, mobilya sektöründe teknoloji, yabancı üretim, ekonomik krizler, taklit üretim gibi konular sağlıklı bir çizgiye oturtulamadığı için mobilya sektörünün gelişimine engel oluşturmaktadır. Firmaların tasarım ve tasarımcı kavramlarına önem vermesi, sektörün gelişimi için gereklilik olmaktadır. Bu bağlamda, tasarım kavramına verilen önemin yerine oturmaması ve tasarımcı eksikliği dikkate alınarak çalışmada Türkiye’de mobilya tasarım ve sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmaktadır.

Giriş
1980’lerin başından itibaren, serbest pazar ekonomisinin benimsenmesi beraberinde rekabet ortamını, ürünlerde çeşitliliği, kültürel ve ekonomik sorunları gündeme getirmiştir. Dışa açılma ile başlayan değişimler, her alanda olduğu gibi mobilya sektöründe de kendini hissettirmiştir. Konut talebinin artması, büyük ölçekli firmaların örgütlenmesi konut tiplerine göre mobilya üretiminin söz konusu olmasını sağlamıştır. Teknoloji, tüketim, küreselleşme ve kentleşme kavramları birbirini takip ederek büyümüş, 1980’li yıllarda dünyada yaşanan değişimler, Türkiye’yi de etkisi altına almıştır. Dışa açılım, mobilya sektöründe büyük değişimlere sebep olmuş, yeni ürünlerin sosyal yaşama girmesi, çeşitli ithal ürünlerin yanı sıra tüketicinin de bilinçlenmesini sağlamıştır. Günümüz Türkiye’sinde ve değişen dünya koşulları içinde yaşanan olaylar, mobilya sektörünün gelişimine büyük oranda yansımıştır. Bu doğrultuda çalışmada, Türk mobilya sektörünü değişim süreçleri ile ele almak, sektörün yaşadığı sorunları ortaya koymak doğrultusunda, tasarım-tasarımcı kavramının önemi ve Türk mobilya sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmıştır.

1. Türkiye’de Mobilya Tasarımı

Tasarım, insan duyuları ile algılanabilen, çeşitli unsur veya özelliklerin oluşturduğu bir bütündür. Tasarım, kendisini etkileyen faktörler dikkate alınarak yapıldığı taktirde ürünü daha cazip hale getirip tüketici davranışlarına yön vererek onun ihtiyacını karşılar, rekabeti geliştirir. Değişen yaşam biçimleri, ihtiyaçların çoğalmasına neden olur. Bu ihtiyaç zamanla bir takım yeniliklerin insan hayatına girmesini sağlar ve zamanla artan ihtiyaçlar, teknoloji kavramını bir gereklilik haline dönüştürür. Bu gereklilik, eğitim, kültür, ekonomi, sosyal yaşam gibi etkenlerle bir araya gelerek mobilya seçiminde de etkili olmasını sağlar.

Bu anlamda yüzyıllardır farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, önemli bir gereksinim haline gelmiştir. Türkiye’de ise küreselleşme süreciyle birlikte önem kazanan mobilya tasarımı, birçok mobilya firmasının sektöre girmesine sebep olmuştur. Dışa açılma, teknolojik yeniliklerin ülkeye girmesi daha esnek bir yaşamın söz konusu olması, dış ticaretin artması, mobilya firmaları arasına rekabeti sokmuştur. Zamanla makine endüstrisinde yaşanan gelişmeler, mobilya endüstrisine yansımış, ortaya çıkan olgular, modern kavramının doğmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda mobilya, sosyo-kültürel etkilere bağlı olarak gelişim göstermiş, günümüzde mobilya kavramına modern olgusu da eklenmiştir. Modern mobilyanın oluşumunu etkileyen en önemli unsur olan endüstri, toplum yaşamında büyük bir değişiklik yaratmış, mobilya sanayisini derinden etkilemiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi, toplumsal yaşamdaki ekonomik, kültürel değerler doğal olarak mobilya tasarımı ve tüketimini önemli seviyede etkilemiştir.

Değişen gelenekler, rahat bir yaşamı dolayısıyla mekânların tasarım ağırlıklı yerleştirilmesini gerektirmiş, mobilyanın tüketici imkânları doğrultusunda, günün modasına uygun biçim kazanmasını sağlamıştır. Mobilya tasarımını etkileyen sosyal nitelikler, Türk mobilya tasarımında çok fazla kendini gösterememiştir. Bu doğrultuda tasarım, yeni bir kullanım biçiminde ortaya çıkan, yeni malzeme, teknoloji ile kendinden bahsettiren bir unsur haline dönüşmüştür. Dolayısıyla tasarım, kopyalama ve yeniden tasarlama fikirleri ile (taklit ve özgün) iki şekilde karşımıza çıkar. Türk mobilya sektöründe de tasarımın iki şekilde görülmesi, tasarımcılara duyulan gereksinimin yerine oturmamasından kaynaklanmaktadır. Tasarımda taklidin sıklıkla tercih edilmesi Türk mobilyasının özgün tasarım imajını uluslararası platformda rekabet edebilecek düzeye getirememektedir. Özgün tasarım, ürünün yeni olmasıdır. Yenilik, yeni ürün, mal ve hizmet üretiminde kullanılan yenilik ya da geliştirilmiş bir yöntem haline dönüştürmek, teknolojik yenilik ise yapma/yaratma süreci, mali ve ticari etkinliktir. Taklit, var olan bir ürün üzerinde değişiklikler yaparak sektöre sunmaktır. Bu anlamda Türk mobilya sektöründe, standartların oluşturulması, markaların yaratılması taklit üretimin önüne geçebilmek için önemli gereksinimler olmaktadır. Mobilya firmaları, tasarım kavramına mecbur kaldıklarında standart getirmekte, tasarımı taşıyabilmeleri, rekabetçi olabilmeleri tasarım adına büyük önem taşımaktadır. Rekabetin en önemli unsuru özgün tasarımlar yaratabilmektir. Özgün tasarım, ortaya çıkarılacak tasarım üzerinde yeni bir kültür yaratmak, oluşabilecek sorunlara çözümler bulabilmektir. Bu doğrultuda mobilya sektörünün özgün tasarım konusunda bilgilendirmek, rekabeti arttırıcı çözümler üretebilmek gerekmektedir.

2.Türkiye’de Mobilya Sektörü

1980’lerde yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik değişimler sektörü etkileyen kavramların kabul görmesine, kent ve konut mekânında farklılaşmalara neden olmuştur. 1980’lerde yaşanan bu olaylar, 1990’lı yıllarda küreselleşme etkileriyle biçim kazanan mobilya sektörünün oluşumuna imkân vermiştir. Konut üretiminin ve konut tipolojilerinin artması mobilya sektöründeki yönelimin de konutlara göre olmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe, dışa açılma ile başlayan kendini yenileme ihtiyacı özgün ürün tasarımı gerekliliğini ortaya çıkararak, benimsenmesini zorunlu kılmıştır. Özellikle günümüzde özgün tasarım kavramı ile şekillenmeye başlayan mobilya tasarımları bir anlamda sektörü hareketlendirmeye başlamıştır.

Tasarım, hedef pazarın beklentileriyle uyumlaştıran, bu beklentileri geliştiren, bir yandan da ürünü pazardaki diğer ürünler arasında seçilebilen niteliklerle donatan bir etkinliktir. Bu nedenle ürünün pazarda, toplumda ve kültürel ortamlarda benimsenmesini, kabul görmesini sağlayan bir kimliklendirme aracı aynı zamanda önemli rekabet faktörüdür. Dolayısıyla özgün bir tasarım, tasarım kalitesini, ulusal ve uluslararası ölçekte rekabeti arttırır, sektöre ivme kazandırır. Tasarım kalitesini mobilyanın kimliği ve kalitesini arttırdığı gibi ülkelerin uluslararası platformda imajını ve yerini sağlamlaştırır.

Türkiye’de mobilya sektörü, geleneksel yöntemlerle çalışan atölye tipi, küçük ve orta ölçekli isletmelerden olmasına rağmen, son yıllarda küçük ölçekli isletmelerin yanı sıra orta ve büyük ölçekli isletme sayısında artış göstermiştir. Özellikle 2000 yılı sonrası dış pazara yönelik konut üretimi, hızlı üretim yapabilmek adına taklit olarak gelişmiş, özgün tasarım olgusu tercih edilmemiştir. 2005 yılı rakamlarıyla %8’lik büyüme ile en hızlı büyümeyi gerçekleştiren mobilya sektörü genellikle iç piyasaya dönüktür. Büyük işletmelerin sektöre girmesiyle hem iç pazara hem de dış pazara yönelen mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin bir kısmında sipariş üretimi yapılırken büyük bir çoğunluğunda talep üretimleri (yatak odası, oturma odası vb. gibi) gerçekleştirilmektedir.

Sakarya ve Canlı, Türk Mobilya sektörünün Güçlü ve Zayıf Yönlerini(Swot Analizi) şu şekilde belirtmektedir:

Güçlü yönler: büyük ölçekli firmalar, işgücü potansiyeli, malzeme çeşitliliği, mobilya üretim potansiyeli.
Zayıf yönler: organizasyon eksikliği, devlet desteği yetersizliği, finans yetersizliği, kalifiye eleman yetersizliği, mesleki eğitim yetersizliği, tasarım eksikliği, yüksek hammadde maliyetleri, yenilik yaklaşımı azlığı, uluslararası standartlar.
Fırsatlar: Türkiye’nin stratejik konumu, globalleşme, yeni pazar arayışları, fason üretim arayışları, Avrupa’daki tüketim nüfus, bilgi teknolojisi, üretimdeki artış, tasarımın kullanımı, markalı ürünler, reklam, etkili iletişimin oluşumu/kullanımı.
Tehditler: 3. dünya ülkelerinde yapılan çok düşük maliyetlerle üretim, Çin, düşük standartlar, sosyal yapı, yavaş değişim ve yenilenme, AB’ye ihracatta yüksek/düşük maliyet, AB pazarındaki doyumluluk, tasarım eksikliği (kopyalama), büyük ölçekli firmalar.

Swot analizi doğrultusunda, kalite kontrol, standartlaşma, markalaşma, sermaye, hammadde, teknoloji, teknik bilgi, eğitimli personel, tasarım ve tasarımcı eksikliği mobilya sektörünün verimini etkileyen faktörler olduğu görülmektedir. Bu etkenlere verilecek destek ve bu etkenlerin iyileştirilmesi sektörün daha iyi yapılandırılmasına imkân sağlayacaktır.

3.Türkiye’de Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu

Türk mobilya sektörünün, tasarım kültürü oluşturabilmesi için sektördeki yapısal problemleri çözmesi gerekmektedir. Türkiye’de büyük firmaların tasarım bölümlerinin yanı sıra bireysel tasarım yapan, kendi çabalarıyla bir yere gelen tasarımcılar da sektöre ürünlerini sunmaktadır. Dünya standartları ve gelişen dünya teknolojisi, taklit üretimi zorlaşmakta ve günümüz tüketici profili bilinçlenerek özgür ürünler istemeye başlamaktadır. Buna rağmen, Türk mobilya sektörünün taklit eden sektörler arasında yer alması, ilerlemek için büyük yatırım yapan firmalara engel oluşturmaktadır. Bu anlamda, aslında Türk mobilya sektörü, geçmişten günümüze büyük ilerleme kaydetmiştir. Bu ilerleme ile sektörde yaşanan sıkıntıları yok sayamamış, uluslararası pazara sorunlarını aşıp açılamamıştır. Sermaye giriş-çıkışları ve mali piyasaların tam olarak özgürleşmesine rağmen imalat sanayisi, nüfus artışı, yüksek oranlı enflasyon sürerken, iç talep yetersizliği ile büyüme hızı yavaşlamış, iç piyasa önemli ölçüde ithal mallara yerini kaptırmıştır. Bir anlamda yabancı firmaların ürünlerinin ülkeye girmesi, rekabet ortamının doğmasına neden olmakla birlikte müşterinin kaliteli ürünlerle tanışmasına sebep olmuştur. İthalatın ve teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesi, sektörü önemli derecede geliştirmiş, ürün tasarımlarında yaşanan sorunlar, sağlıksız yapılanan ve ilerleyemeyen sektöre neden olmuştur.

Türkiye’nin tasarım konusunda önemli sorunu, rekabeti oluşturacak özgün tasarım koşullarını sağlayamamasıdır. Tasarımın varlığı rekabet yarışının artmasına bağlıdır. 1980’lerin sonlarından itibaren yaşanan piyasa sorunları, dışa açılma gibi gelişmeler, Türk tasarımını, sektörde rekabetçi olmaya zorlamıştır. Bu zorlama, özgün tasarım, marka olma ve standartlaşmanın önemini sektör tarafından algılanmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe tasarımın önemini anlayabilen imalatçı sayısı oldukça azdır. Birçok firma, yabancı firmaların kataloglarını kopya etmekte, ürün tasarımına yapılacak yatırım engellenmektedir. Bu nedenle, büyük firmalar arasında, ürün benzerliği nedeni ile davaların açıldığı izlenmektedir. Taklit ürünlerin, orijinallerine oranla, daha ucuza mal olması, tüketicinin dolayısıyla üreticinin bu ürünlere yönelmesini sağlamaktadır. Ürünün talep doğrultusunda artması, taklit üretiminin devam ettiğini bir anlamda kolay üretim adına özgün tasarımın tercih edilmediğini göstermektedir. Buna rağmen, sektörün bilinçlenmeye başladığı son yıllarda, kendine yer edinen sayılı firma, ürün tesciline önem vermektedir. Bu doğrultuda, markalaşma ve özgün tasarım, son dönemlerde mobilya sektörünü ilgilendiren önemli kavramlar haline dönüşmektedir.

Sonuç

Türkiye’de mobilya tasarımı ve sektörünü sağlıklı bir çizgiye oturtmak, uluslararası platformda yer edinebilmek, akım haline getirmek, yarını için amaç haline dönüştürmek gerekmektedir. Türk mobilya sektöründe tasarımcılara duyulan ihtiyaç yerine oturtulmadıkça, firmaların yabancı üretim ve tasarımcıları desteklemeleri son bulmadıkça taklit üretim Türk mobilya sektörünün gerçeği olmaya devam edecektir. Bu anlamda, standartlara uygunluk, işgücü, tüketici talepleri, teknolojik yenilikler dikkate alınarak rekabet edebilme seviyesine gelinebilmelidir. Kendi kültürünü okuyup yorumlayabilmek, geleceğe geçmişten gelen kültürü yansıtabilmek adına özgün tasarımlar geliştirilmeli, yerli üretim, üretici ve tasarımcılar tercih edilmelidir. Günümüzde sayılı tasarımcımız uluslararası platformda kendi çabalarıyla Türk tasarımı adına ürünler verebilmektedir. Yeni fikirlerin ortaya çıkarılması adına bireysel tasarım yapan tasarımcılara gerekli destek sağlanmalıdır.

Bu anlamda Türkiye’de mobilya sektörünün gelişimi için;

• Özgün tasarım; kendine özgü, kaliteli ve teknolojik tasarım fikirleri yaratılmalı,
• İmaj; güven, devamlılık, kaliteli, talep beklentilerini karşılamak, standartlaşma, marka yaratma, özgün tasarım konularında imaj yaratılmalı,
• Eğitim; yeni okullar, devlet desteği, teknolojik imkânların arttırılması, yeni teknoloji, eğitimli eleman, eğitilmiş iş gücü arttırılmalı, uluslararası platformda sektörün tanıtımı yapılmalı, yarışmalar düzenlenmeli, tasarım kültürüne önem verilerek tasarıma teşvik sağlanmalıdır.
Bu doğrultuda, Tasarımı evrensel boyuta getirerek, paylaşarak, özgün tasarım fikirleri yaratılmalıdır. Tasarım, rekabeti arttır, markalaşma olgusunu sağlamlaştırır. Tasarım olgusunun yeni oluşmaya başladığı Türkiye’de kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden firmaların faaliyet alanları geliştirilmeli, özgün üretime yönelmeleri sağlanmalıdır.

kaynak: Serpil ÖZKER Yrd.Doç., Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık Bölümü/ www.mobilyadergisi.com

Amerikan Endüstriyel Sertağaç Ürünleri Pazar Özellikleri

I – ÖZGÜN ÜRÜNLERE SAHİP KÖKLÜ BİR ENDÜSTRİ, FARKLI BİR PAZAR

Amerika Birleşik Devletlerinin ormanları ağırlıklı olarak doğu bölgesi, kuzeyde Maine’den, güneyde Meksika körfezine kadar ve tüm Mississippi vadisi boyunca batıya doğru uzanan bölgede yer almakta olup, buraları 19. Yüzyıla kadar oldukça yoğun bir biçimde ormanlık alanlar olarak geçmekteydi. Doğu eyaletleri boyunca ilerleyen Appalaş sıradağları, farklı yüksekliklerde çok çeşitli orman alanları yetişmesini ve böylece pek çok farklı türün ortaya çıkmasını sağlamıştır. ABD’de dünyanın hiçbir bölgesinde bulunmayan derecede çeşitli ılıman iklim Sertağaç türleri bulunmaktadır.

Günümüzde yurtiçi ve gittikçe büyüyen ihracat talebini karşılamak için A.B.D.’de devasa bir işleme kapasitesi oluşturulmuştur. Bugün A.B.D. dünyadaki en büyük kesilmiş Sertağaç üreticisidir.

Bıçkıhaneler, kurutma fırınları, kalıp ve boyutlandırma tesisleri, kaplama doğrama ve kontrplak fabrikaları, döşeme tesisler ve Sertağaç malzemesinin dağıtımı için toplama alanları bütün doğu eyaletlerini kaplamaktadır. Ayrıca Pasifik kıyısında Kuzeydoğuda, en önemlisi batı kızılağacı olan birkaç yerel türe dayalı, küçük ama önemli bir işleme kapasitesi bulunmaktadır. Amerikan sertağaçlarından elde edilen ve dünya pazarlarına sunulan ürünler arasında kereste, kaplama, zemin kaplama, kontrplak, kalıplama, yer döşemesi, gibi ürünler bulunmaktadır.

Amerikan Sertağaç kerestesi, normalde kare köşeli ve uçları kesilmiş, hava ile veya fırında kurutulmuş, nominal kalınlıkta üretilen bağımsız türlerin kaba kesilmiş kereste levhaları anlamına gelmektedir. Geniş bir kereste kalitesi yelpazesinin verimli bir biçimde oluşturulabilmesi için en ileri teknoloji ve teknikler kullanılmaktadır.

Kaplama endüstrisi ise, bugün mobilya, kaplama, kapılar ve panel ürünleri için yüksek kaliteli, doğranmış veya yuvarlar kesilmiş kaplamalar üretebilmesini sağlayan uzun bir teknik gelişme geleneğine sahiptir.

Kontrplak, merkezindeki malzeme ne olursa olsun ahşap kaplamalı yüzeyleri olan kompozit bir levhadır. İnşaat ve mobilyada kullanılan sağlam ve ucuz bir alternatifken, Amerikan masif Sertağaç yer döşemeleri de kendi başına önemli bir endüstrisi olup ürün ve tür bulunabilirliği değişmektedir. Sektörde bir de boyutlu ve bileşen ürünler bulunmaktadır. Boyut, belirli ölçülere göre yeniden imal edilmiş ve normalde iki ya da daha fazla yüzeyi düzeltilmiş kereste olarak tanımlanır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki boyut ve bileşen endüstrisi başta mobilya, mutfak ve doğrama imalatçılarının ihtiyaçlarına yanıt vermek ve kendi mobilyalarını kendileri yapan tüketicilere hizmet vermek için vardır.

II- AMERİKAN SERTAĞAÇ KERESTE ENDÜSTRİSİ

Kesilmiş kereste, son derece dağınık ve A.B.D.’nin doğusunu kaplayan binlerce bıçkıhaneyi kapsayan Amerikan Sertağaç endüstrisinin temel ürünüdür. Ayrıca küçük bir yüzde de Kuzeybatı’da Pasifik kıyısında üretilmektedir. Bu işleme üniteleri çok küçük ‘dairesel kesim’ orman işletmelerinden, en ileri teknolojiden yararlanan daha büyük entegre ağaç işleme fabrikalarına kadar uzanmaktadır. Endüstrinin çoğunluğuna, küçük ve orta ölçekli şirketlerden oluşan özel sektör sahiptir. A.B.D. yılda 30-32 milyon m3’lük bir üretim ile dünyanın en büyük kesilmiş Sertağaç üreticisidir. Amerikan yurtiçi piyasası bu ürünlerin %90’ını tüketirken kalan %10 da dünya çapında 50’den fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Endüstri her zaman ihracata yönelik düşünmüştür ve son yıllarda bütün bölgelerde ihracatçıların sayısı önemli oranda artmıştır. Bu durum daha geniş bir ticari türler yelpazesinin ihracata açılabilmesini sağlamıştır.

2.1 Üretim 
Sertağaç kütüklerinin ilk dönüştürme işlemine olan yaklaşım hem bıçkıhane, hem de tür bakımından belli oranda farklılıklar göstermektedir. Endüstri, hacmin en uygun hale getirilmesi için kütüğün çevresinden levha kesilmesiyle azami kereste verimi elde edecek şekilde tasarlanmış ilkelerle çalışmaktadır. İhracat talebi arttıkça daha yüksek sınıf kereste veriminin daha da iyileştirilmesi ve damarlı ve çeyrek kesim gibi özel kesimlerin tedarik edilebilmesi için üretim teknikleri kullanılmaktadır.

Amerikan sert ağaçları metrik olmayan birimlerde üretilmektedir; yani uzunluklar fit ile, enler inç ile ve kalınlıklar da çeyrek inç ile ifade edilmektedir. Dolayısıyla 1 inç (1”) ‘dört çeyrek’ şeklinde ifade edilmekte, 4/4 olarak yazılmaktadır. Endüstri Sertağaç kerestesi kurutma konusunda engin tecrübeye sahiptir. Hatta ılıman iklim sert ağacının kurutulmasıyla ilgili olarak son 30 yıl içinde gerçekleştirilen araştırmanın çoğu Amerika Birleşik Devletleri’nden çıkmıştır. Kurutma süresi kalınlık ve türe bağlı olarak çok büyük oranda farklılık göstermektedir. Örneğin lale ağacı yaş halinden 7-10 gün içinde kurutulabilirken ak meşenin fırınlanması, yoğun bir kurutma döneminden sonra 8 ay sürebilmektedir.

Ekonomik nedenlerden dolayı çoğu durumda yurtiçi ve ihracat kerestesi birlikte fırınlanmaktadır. Dolayısıyla ihracat amaçlı kereste genellikle %6-8 arasındaki yurtiçi standart nem içeriğine (MC) ulaşacak şekilde kurutulmaktadır. Bazı türlerde daha kalın malzemede bu oran %10-12 MC arasında olabilmektedir. Meşe gibi ısıya dayanıklı kurutulan türler, bozulmanın asgariye indirilmesi için fırınlama öncesinde havayla kurutma veya ön-kurutucularda kontrollü kurutma gerektirmektedir. Akçakavak, Kanada kavağı ve çitlembik gibi başka türler de mavi lekeye karşı hassastırlar ve bu yüzden taze kesilmiş malzemenin derhal fırınlanması gerekmektedir. İstif lekeleri veya gölgelenmeler de bazı türlerde, özellikle de akçaağaçta sorun olabilmektedir. Amerikan endüstrisi ortaya çıktıklarının bilindiği durumlarda bu türden sorunları asgariye indirmek konusunda büyük çaba göstermektedir ve bunun için kondisyonlama programları ve profilli istifler gibi teknikler kullanmaktadır.

Amerika’da her bir levhanın nihai sınıfı genellikle kurutma sonrasında ve ‘An Illustrated Guide to Hardwood Lumber Grades’ (‘Sertağaç Kerestesi Sınıfları İçin Resimli Kılavuz)’ adlı yayında özetlenen kurallarına göre sınıflandırılır. Bu kurallar Amerikan yurtiçi mobilya ticaretine hizmet amacıyla 100 yılı aşkın bir süre önce kereste endüstrisi tarafından konmuş ulusal ve uluslararası alanda kabul görmektedirler. Bu kurallar ihracata temel oluşturmaktadırlar ve dünyanın herhangi bir yerindeki, ılıman iklim sert ağaçlarına ilişkin sınıflandırma standartları arasındaki en tutarlı standart kabul edilmektedirler. Bu, birçok ulusal ve bölgesel yaklaşımın, büyük oranda alıcı tarafından incelemeyi gerektirdiği Avrupa’daki durumun tam tersidir.

2.2 İhracat Özellikleri
İhraç edilecek keresteler kalınlıklarına göre paketlenmekte ve genellikle uzunluklarına göre ayrılmaktadırlar; bununla birlikte gerçekte bir pakette sıklıkla birden fazla boy bulunabilmektedir. Örneğin 10 fitlik (3.05m) boyların olduğu bir ambalaj belli bir yüzdede 9 inçlik (2.74m) boylar içerebilir. Sunum önemli bir pazarlama faktörüdür ve birçok ihracat malzemesi her iki uçtan düzeltilmiştir, uçları çatlamaya karşı mumlanmış veya boyanmıştır ve ihracatçının marka veya logosuyla işaretlenmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Sertağaç pazarında daha ince boyutlar baskındır. Bu yüzden türlerin çoğunda 4/4 (25.4mm) üretimin önemli bir oranını temsil etmektedir. Daha kalın malzemenin gerektiği doğramacılık uygulamaları gibi durumlarda, başka ülkelerdeki uygulamanın tersine daha ince kısımların lamine edilmesi yaygın bir uygulamadır. Bu sıklıkla daha stabil ve masrafsız bir ürün elde edilmesini sağlamaktır ve bazı türlerde daha kalın malzemenin bulunmasının neden daha zor olduğunu göstermektedir. A.B.D.’nin ihracata yönelik olarak önemli hacimlerde daha üst sınıf malzeme sunabilmesinin nedenlerinden biri de daha düşük sınıfları kullanabilecek sürekli bir yurtiçi talebin bulunmasıdır. Bu yüzden yurtiçi kullanımları daha sınırlı olan bazı türler yüksek ve daha aşağı sınıflar içeren karışık ambalajlarda ihracata sunulabilmektedir.

Hangi kütüklerin elde edilebildiği de elbette endüstri tarafından hangi kerestenin üretildiği üzerinde en önemli rolü oynamaktadır. Örneğin kırmızı meşe A.B.D.’de en yaygın olarak kullanılan sert ağaçtır, çünkü ormanda en çok yetişendir. Fakat sassafras ve karaağaç gibi türler ormanlarda sınırlı sayıdadır ve bu da kerestelerinin elde edilebilirliğini etkilemektedir.

III- SERTAĞAÇ KAPLAMA ENDÜSTRİSİ
Kaplama endüstrisi, bugün mobilya, kaplama, kapılar ve panel ürünleri için yüksek kaliteli, doğranmış veya yuvarlar kesilmiş kaplamalar üretebilmesini sağlayan uzun bir teknik gelişme geleneğine sahiptir. 2010 yılı verilerine göre, A.B.D.’de yaklaşık toplamda 100 dilimleyici ve 32 balıksırtı dilimleyici işleten yaklaşık 35 kaplama dilimleme tesisi bulunmaktadır. Birçok uzunlamasına dilimleyici ve yaklaşık 50 döner torna 35 başka şirket tarafından işletilmektedir. Toplam dilimli üretim yılda yaklaşık 669 milyon metrekaredir ve bunun 354 milyon metrekaresi, yani toplam üretimin %53’ü ihracata aittir.

3.1 Üretim
Sektörde farklı kaplama üretim yöntemleri kullanılmakta ve bunlara bağlı olarak farklı görsel efektler elde edilebilmektedir. Bunların arasında döner kesim, yatay dilimleme, çeyrek dilimleme, yarım-daire dilimleme, damarlı kesim, uzunlamasına dilimleme gibi yöntemler bulunmaktadır. Taze dilimlenmiş veya soyulmuş kaplamalar, hızları kaplamanın türüne ve kalınlığına göre değişen hareketli bantlar üzerinde sürekli pres kurutuculardan geçirilmektedir. İhraç kaplama için nem içeriği standardı %12-16’dır. Bu oran kaplamanın sevkıyat sırasında gerçekleşen doğal kuruması için bir pay bırakmaktadır. Birçok kaplama kullanıcısı kaplamanın imalattan önceki birkaç gün boyunca tesislerinde beklemesini sağlarlar. Bu bekleme ağacın o ortamdaki doğal halini almasını sağlar, çünkü A.B.D.’de ve Avrupa gibi ihracat pazarlarında görülen dengedeki nem şartları değişkenlik sergileme eğilimindedirler. Kaplama için tüm endüstriyi kapsayan bir sınıflandırma sistemi bulunmamaktadır: Açık pazarda bir mal olarak değil, bireysel müşterilerin ortaya koyduğu isteklere göre satılmaktadır. Kaplama kişisel muayene temelinde ve alıcı ve satıcı arasındaki net bir sınıflandırma anlaşması üzerinden satılır. Verim ve fiyatı etkileyen boy, en, kalınlık, miktar ve benzeri başka faktörler bu alıcı-satıcı anlaşmasının temelini oluşturur.

Kütüğün boyu, imalatçının kaplamayı mobilya için mi, kapılar, paneller veya mimari uygulamalar için mi pazarlayacağını belirler. En de amaçlanan son kullanıma göre değişiklik gösterir; asgari kaplama eni genelde 90 mm veya 100 mm’dir. Mimari paneller ve kapılar gibi doğramacılık işleri için kullanılan üst sınıflar; kapılar için asgari boy gereği 2.1m, paneller içinse 2.5m’dir. Tipik bir panel veya kapı sınıfı dahilinde renk ve damar desenine göre seçilen birçok başka alt-sınıf bulunabilir.

Mobilya sınıfları içinse boy kritik değildir ve tipik olarak 0.45m ila 2.0m arasındadır. Renk ve damar deseni gibi doğal özelliklere ilişkin daha az kısıtlama bulunmaktadır.

Sertağaç kaplamanın nihai fiyatını ormanın üretebileceklerinin doğal sınırları ile birlikte pazar talebi belirlemektedir. Buna ek olarak boyut ve sınıf konuları nihai fiyat üzerinde önemli rol oynarlar. Bir ormandaki kütüklerin sadece küçük bir yüzdesi boy, en ve doğal özellikler bakımından üst sınıf kaplamaları oluşturur. Özel taşıma veya sevkıyat gerekleri ve boy, en ve/veya kalınlığa ilişkin özel talepler de nihai fiyata katkıda bulunabilir.

3.2 İhracat Özellikleri
İhracata yönelik kaplama yurtiçi pazarı için üretilmiş kaplamaya göre kalınlık farklılıklarının yanında başka farklara da sahiptir. “Kesilmiş ve balyalanmış”tır veya “ihracata hazırlanmış”tır. Kenarlar yanlardan ve uçlardan tıraşlanmıştır ve levhalar balyalar halinde sarılmıştır. Bu ekstra imalat prosesi sunumun iyileştirilmesine yardımcı olup sınıfların belirlenebilmesini sağlarken yurtiçi kaplama tıraşlanmadan bırakılır.

Amerikan Sertağaç kaplama ihracatçıları ürünlerini ihracat pazarlarında uzman ithalatçılar ve dağıtımcılar kanalıyla dağıtmaktadırlar. Bu şirketler tipik olarak, muayene ile müşteri talebine yanıt verebilmek için geniş bir tür ve sınıf yelpazesinde stok bulundurmaktadırlar. Önemli miktarda Sertağaç kaplama, bunları orta yoğunluklu lif levha (MDF) veya sunta gibi bir dizi taban üzerine kaplayan levha malzeme imalatçılarına satılmaktadır. Bu panel ürünleri daha sonra imalatçılara ve son kullanıcılara dekoratif paneller olarak dağıtılmaktadır. Belirtmekte yarar vardır ki Amerikan terminolojisinde bu ürünler Sertağaç kontrplak adı altında gruplandırılır ve bilinirler.

IV- SERTAĞAÇ ZEMİN KAPLAMA ENDÜSTRİSİ
Masif sertağaç zemin kaplama temel olarak Amerikan yerli türlerinden üretilen makineden geçmiş profiller anlamına gelmektedir. Sertağaç zemin kaplama endüstrisi A.B.D.’nin doğusuna yayılmıştır. Masif Sertağaç zemin kaplamanın büyük çoğunluğu Amerikan iç pazarı için imal edilmektedir ve temel ürün şerit döşeme kaplamasıdır. Başka ürünlere geniş levha (kalas) zemin kaplama ve blok veya parke kaplama dahildir.

Endüstri, temel işlevi A.B.D.’deki Sertağaç zemin kaplama talebine hizmet vermek olan uzman imalatçıları içermektedir. Buna ek olarak, katma değerli imalata dağılmış olan Sertağaç bıçkıhaneleri ve kereste üreticileri, başta levha veya kalas zemin kaplamaları olmak üzere hem A.B.D. hem de ihracat pazarlarına hizmet sunma konusunda gittikçe artan öneme sahip bir rol oynamaktadırlar.

4.1 Üretim
Fırında kurutulmuş kesilmiş Sertağaç kerestesi, sınıfına ve özelliğine göre uygunluk bakımından seçilmektedir. Kereste daha sonra istenen özelliklere göre doğru enin elde edilmesi için yırtılmaktadır. Zemin kaplamaların imalatında kullanılan kereste, endüstri standartları ve A.B.D. inşaat kanunu gereklerine uygun olarak fırında %6-9 MC’ye kurutulmaktadır.

Zemin kaplama endüstrisi tarafından kullanılan temel NHLA kereste sınıfı No 2 Common’dur; bununla birlikte geniş levha zemin kaplamaları ve özel renk ve kalite talepleri için daha yüksek sınıflar kullanılabilmektedir.

Masif Sertağaç zemin kaplama, şerit, kalas, parke / blok adı altında üç ana kategoriye ayrılmaktadır. Zemin kaplama görünüme göre sınıflandırılmaktadır. Bütün zemin kaplama imalatı için, NHLA kurallarının Sertağaç kereste üretimini kontrol ettikleri şekilde ulusal veya uluslararası kabul görmüş bir standart bulunmamaktadır. Bu yüzden sınıflar ve kalite standartları bağımsız üreticiler tarafından müşteri taleplerine göre belirlenmek durumundadırlar. Bununla birlikte, zemin kaplama standartları mevcuttur ve belli üretici grupları bunlara uymaktadır. Örneğin A.B.D.’deki büyük Sertağaç zemin kaplama üreticilerinin çoğunu temsil eden Ulusal Meşe Zemin Kaplama İmalatçıları Birliği (NOFMA), şerit zemin kaplama üreten üyeleri için Sertağaç zemin kaplama standartları yayımlayıp uygulamaktadır ve birçok masif Sertağaç zemin kaplama üreticileri bu kuralların dayandığı temel ilkeleri bünyelerine katmaktadır. NOFMA kuralları ayrıca dişbudak, ceviz, akçaağaç, Amerikan ceviz, pekan, kayın ve huş gibi diğer türleri de kapsamaktadır.

4.2 İhracat Özellikleri
Önceden işlenmiş zemin kaplamanın çoğu kalınlığa ve ene göre ve rastgele uzunluklarda paketlenmektedir. NOFMA kurallarına uygun olarak üretilmiş şerit zemin kaplamada bağımsız balyalar uygun kalite markasıyla işaretlenirler. Balyalar taşınmanın kolaylaştırılması için bağlanır ve palete yerleştirilirler ve bazıları koruma amaçlı olarak politene sarılabilirler.

Sertağaç zemin kaplama profilleri ve sabitleme yöntemleri bir ülkeden diğerine önemli farklılıklar gösterebilir. Bu yüzden bazı ihracat pazarları A.B.D. pazarı için üretilen ve satılan standart ürünlere göre farklı özellikler, toleranslar ve kalite gerekleri talep etmektedir. Örneğin 21/4” (57.16mm) eninde lamba-zıvanalı şerit zemin kaplama Amerikan iç pazarının vazgeçilmezlerinden biridir, fakat birçok ihracat pazarında bu boyut çok az talep edilmektedir.

İhracatta uzmanlaşmış zemin kaplama şirketleri özel pazar veya müşteri taleplerini karşılayacak şekilde özel üretim yapabilmektedirler. Zemin kaplamada uluslararası ölçekte standartlaşmanın eksikliği ve esnekliğe, hızlı teslimata ve ekonomik ürünlere olan gereksinim önemli miktarda Amerikan Sertağaç zemin kaplamasının ihracat pazarlarında ithal edilen keresteden üretildiği anlamına gelmektedir. Bu da iyileştirilmiş türler ve ürün bulunabilirliği ile sonuçlanmaktadır.

Amerikan Sertağaç zemin kaplama iki temel biçimde dağıtılmaktadır: A.B.D.’den ihraç edilen önceden işlenmiş (ve bazen de fabrikada cilalanmış) ürün olarak veya ihracat pazarlarında ithal Amerikan Sertağaç kerestesi ve boyutlarından imal edilmiş zemin kaplama ürünleri (masif, çok katmanlı ve başka kaplamalı ürünler) olarak.

V- SERTAĞAÇ KONTRPLAK ENDÜSTRİSİ

Amerika Birleşik Devletleri’nde Sertağaç kontrplak terimi, merkezdeki malzemeye bakılmaksızın ahşap kaplamalı yüzeyli kompozit levhaları tanımlamakta kullanılır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki baskın taban malzemesi kaplama göbeğidir. Dünya çapında birçok ülkede sunta ve MDF (“tasarlanmış” göbek) birincil tabanlardır.

Amerikan yerli Sertağaç kontrplak endüstrisi A.B.D.’nin önemli miktarda ithalat yaptığı tropik Sertağaç kontrplak endüstrisinden farklıdır. Yerli imalatçılar yöresel Amerikan sert ağaçlarından elde edilen Sertağaç kontrplak üretmektedir. Konuyailişkin olarak az sayıda şirket bulunsa da, bu şirketlerin çoğu ölçek ve ciro bakımından önemlidir. Bu daha çok, yüksek bir teknoloji seviyesi ve özelleşmiş makinelere önemli bir yatırım gerektiren prosesin kendisinden kaynaklanmaktadır. Endüstri A.B.D.’de geniş bir alana yayılmıştır ve doğuda, batıda ve güneyde üretim tesisleri bulunmaktadır. Sertağaç kontrplak yaygın olarak dekoratif panel, dolaplar, mobilyalar ve başka uzman uygulamalarında kullanılmaktadır.

5.1 Üretim
Sertağaç kontrplak yüzler ve tersler için ya dönerli ya da dilimli Sertağaç kaplamaların kullanılmasıyla yapılabilmektedir. Göbek malzemesi MDF, sunta, kaplamalar ve masif ahşap dahil çok çeşitli malzemelerden üretilebilmektedir. Masif ağaç göbek malzemesinin seçimi bölgenin etkisiyle olabilir. Örneğin, doğu sahilinin Sertağaç ormanlarında imal edilmiş Sertağaç kontrplağın lale ağacından mamul bir masif ahşap göbeğe sahip olması daha olasıdır. Bunun nedeni bunun daha ekonomik olması ve uygun yumuşak ağaç malzemeden daha çok bulunmasıdır. Batı sahilinde ise bu durumun tam tersi geçerlidir.

Sertağaç kontrplağın çoğunluğu Amerikan iç pazarında tüketim amaçlı üretilmektedir. Ürünün doğasından ve geniş bir yüz ve göbek malzemesi yelpazesi içinden seçim yapılabilmesinden dolayı Sertağaç kontrplak genellikle müşteri talebine göre üretilmektedir. Bununla birlikte, daha büyük üreticiler, perakende “kendin yap” pazarı gibi belli uygulamalar için standart ürünler sunmaktadır.

Kompozit bir ahşap ürünü olarak kontrplak uygulama açısından esnektir. Birçok estetik efekt yaratmak için geniş bir yüz malzemesi seçeneğine sahip olmasının yanı sıra kontrplak su geçirmez olarak veya yangın önleyici içerecek şekilde üretilebilir, bu da belirli uygulamalardaki performansını daha üstün kılar.

5.2 İhracat Özellikleri
Amerika Birleşik Devletleri’nden ihraç edilen Sertağaç kontrplağın büyük bölümü müşteri siparişi üzerine üretilmektedir. Yüz kaplamalarının bulunabilirliği çeşitli A.B.D. Sertağaç türlerinin bulunabilirliğine ve uygunluğuna bağlıdır. Türlerin çoğu soyulabilmektedir, fakat Amerikan ceviz gibi sert türlerin soyulması pek pratik değildir. Kiraz ve ceviz gibi, yetiştirme kaynağının kısıtlı olduğu yüksek değerli türler de hemen hiç soyulmamaktadırlar. Yüksek kalite kaplama uygulamalarına uygun kütükler hemen her zaman dilimlenmektedir. Amerikan Sertağaç kontrplak ihracat pazarlarında uzman ithalatçılar ve dağıtımcılar vasıtasıyla elde edilebilmektedir.

VI- SERTAĞAÇ KALIPLAMA ENDÜSTRİSİ
Kalıp, masif keresteden üretilmiş bir profilin makineden geçirilmesi ve pürüzsüz bir hale gelmesi isteniyorsa zımparalanması ile elde edilmektedir. Kalıplar ayrıca masif ahşaptan bir göbeğin (Sertağaç veya yumuşak ağaç) masif bir kalıp görünümünün verilmesi için Sertağaç kaplamasıyla sarılmasından elde edilen kompozit mamuller olabilirler. Amerikan Sertağaç kalıplama endüstrisi yapısı bakımından boyut ve bileşen endüstrisine benzerdir. Hatta uzman şirketlerin çoğu bu üç ürün türünün hepsini üretme yeteneğine sahiptir. Kalıp endüstrisi hem standart hem de özel yapım kalıp profillerle ilgili olarak öncelikle A.B.D. iç pazarına hizmet vermektedir. Bazı şirketler yumuşak ağaçlarda uzmanlaşırken bazıları Sertağaç kalıplar da üretmektedir. Uzman kalıp şirketleri Amerika Birleşik Devletleri’nin batı kıyısında yoğunlaşmış durumdadır, çünkü California, inşaat ve “kendin yap” sektörüne hizmet veren ürün imalatçıları (yani mutfaklar) ve dağıtım merkezlerinden kaynaklanan önemli bir tüketime sahiptir. Bazı Sertağaç bıçkıhaneleri üretimlerini çeşitlendirmiş, katma değer üretmek ve kazançlarını azamiye çıkarmak için kalıp yeteneğine de yatırım yapmıştır.

6.1 Üretim
Kalıplar müşteri taleplerine göre üretilmektedir ve bu, sıklıkla ayrıntılı çizimler ve net olarak tanımlanmış kalite kriterleri gerektirmektedir. Her yeni profil için, gerekli kesicilerin üretilmesinden kaynaklanan bir kurulum masrafı olmaktadır. Bu yüzden bir profilin ekonomik bir biçimde üretilmesi için asgari bir hacim gerekmektedir.

Sertağaç kalıp profillerinin birçoğu boyut küçük boyutludur, yani destekler, boncuklar, takozlar ve yaylardır; bu yüzden ya alt sınıf keresteden ya da başka kereste ve boyutlu ürünlerin artıklarından üretilebilmektedirler. Ayrıca 133.35mm eninde, özellikle kırmızı meşe ve lale ağacından pencere ve kapı çerçeveleri, süpürgelikler ve tavan başlıkları sıkça görülmektedir.

Geniş bir mobilya ve inşaat ürünleri yelpazesinde kabul görmüş olması ve yaygın bulunabilirliği nedeniyle kırmızı meşe Amerikan pazarındaki temel Sertağaç kalıp türüdür. Ticari Sertağaç türlerinin çoğu kalıplanabilir, fakat Amerikan ceviz, Kanada kavağı ve akçakavak gibi bazıları bıçağın hazırlanması, köşe kesimi ve besleme hızları açısından özel özen gerektirmektedirler. Lale ağacı ve ıhlamur gibi başka türler idealdir ve asgari teknik zorluk yaratırlar.

6.2 İhracat Özellikleri
Amerikan Sertağaç kalıp endüstrisi geniş ve karmaşıktır ve önemli miktarlarda keresteye erişimi vardır. Bu yüzden ihracat için geniş bir işlenmiş profil yelpazesi sunma yeteneğine sahip olup, talep edilen hacim, üretim ve sevkıyat için yeterli hazırlık süresi, türün bulunabilirliği, özellik ve boy gerekleri, renk seçimi ve doğal özelliklerin kabulü ne göre değişkenlik göstermektedir.

Genel olarak önceden cilalanmış kalıp stokları ihracat pazarlarında bulundurulmazlar çünkü bunlar çoklukla bireysel müşteri talebine göre imal edilirler. Bu yüzden uzman Sertağaç ithalatçıları ve acenteleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üreticilerden sipariş üzerine Sertağaç kalıplar sağlayabilmektedirler.

Özellikle de özel boyutlar veya daha küçük üretim hacimleri için geniş bir Sertağaç kalıp profilleri yelpazesinin ihracat pazarlarındaki üreticilerden temin edilebilmesi olasıdır. Bu şirketler ithal Amerikan Sertağaç kerestesi stoklarından kalıp üretiminde uzmanlaşmışlardır.

VII- SERTAĞAÇ BOYUT VE BİLEŞEN ENDÜSTRİSİ
Boyut, belirli ölçülere göre yeniden imal edilmiş ve normalde iki ya da daha fazla yüzeyi düzeltilmiş kereste olarak tanımlanır. Bu levhalar müşteri tarafından belirlenecek boylarda, enlerde ve kalınlıklarda hassas olarak kesilebilmektedir. Bunlara sıklıkla boyuta göre kesilmiş boyut boşları adı verilmektedir. Ahşap bileşenleri bir bitmiş ürünün yarı veya tam işlenmiş parçaları olabilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki boyut ve bileşen endüstrisi başta mobilya, mutfak ve doğrama imalatçılarının ihtiyaçlarına yanıt vermek ve kendi mobilyalarını kendileri yapan tüketicilere hizmet vermek için vardır.

Uzman üreticiler arasında bazı şirketler ya yumuşak ağaç ya da Sertağaç konusunda, diğerleri de her ikisi konusunda uzmanlaşmaktadırlar. Endüstrinin Sertağaç boyut ve bileşenleri üretme yeteneği, Sertağaç bıçkıhanelerinin ve üreticilerinin katma değerli üretime yatırım yapıp faaliyetlerini çeşitlendirmelerinin bir sonucu olarak artmaktadır. Bu üreticilerin birçoğu halihazırda sıkı kereste ihracatçılarıdır ve dolayısıyla bu gelişme ihracat potansiyelinin iyileştirilmesine yardımcı olmuştur.

7.1 Üretim
Yarı işlenmiş bileşenler başlangıçta kaba boyut boşlarıdırlar ve imalat prosesinde bir veya daha fazla adım daha ilerlerler. Bu proseslere perdahlama, tutkallama, kurtağzı yapma, zıvana yapma, traşlama, şekillendirme, zıvana açma ve oyuk açma dahil olabilir. Yarı işlenmiş bileşenlere örnekler kenarı tutkallı paneller, masif ve lamine karolar ve dolap çerçeveleridir. Tam işlenmiş bileşenler tamamen işlenmiş olup montaj öncesinde ek bir iş gerektirmeyen parçalardır. Tam işlenmiş bileşenlere örnekler dolap ve mutfak kapıları, masa ve sandalye bacakları, merdiven şaftları, masa üstleri ve kalıplardır.

A.B.D.’deki iç pazar için endüstri müşteri siparişine uygun üretilen geniş bir ürün yelpazesinin yanı sıra standart inşaat ve doğrama bileşenleri imal etmektedir. Temel olarak imalatçılar, ürün esnekliğini feda etmeden verimi artırabilecek optimizerler gibi ekipman ve teknolojilerden yararlanmak suretiyle daha alt sınıf kerestelerden faydalanabilmektedirler. Verim ayrıca kenar tutkallama ve kurtağzı gibi tekniklerle, bitmiş ürünün dengesinin iyileştirilmesi gibi ek yararlar da elde ederek iyileştirilebilmektedir. Kenar tutkallı ve kurtağızlı bileşenler Amerikan iç pazarında yaygın olarak kabul görmüştür ve çeşitli ihracat pazarlarında da yaygınlık kazanmaya başlamaktadır.

Ürün sınıfları genelde bireysel üreticiler tarafından belirlenmekte olup görünüm temellidirler ve kerestenin sınıflandırılmasında kullanılan birçok kriteri de kapsamaktadırlar. Sertağaç boyutlu ve bileşen alıcıları Ahşap Bileşenleri İmalatçıları Birliği “Boyutlu ve Ahşap İşçiliği için Kural ve Şartnameler”de belirtilen yönergeleri takip etme konusunda teşvik edilmektedir. Bu yönergeler boyutlu ve bileşenlerin belirlenmesi sırasında imalatçı, dağıtımcı, ihracatçı ve kullanıcı arasında anlaşma sağlanabilmesi için ortak bir temel oluşturmaları amacıyla konmuştur.

7.2 İhracat Özellikleri
İhracata yönelik boyutlu ve bileşenler isteğe göre üretilmektedir. Bu yüzden prensip olarak bulunabilirlik, her bir kalem için, imalatçının üretmesini ekonomik kılacak asgari bir hacimle sınırlandırılmaktadır. Boyutlu ve bileşenlerin bulunabilirliği ayrıca belli bir türün kereste miktarına da bağlı olacaktır. Elde edilebilen kerestenin sınıf ve özellikleri de üretilebilecek ürün türünü belirleyecektir.

İhraç edilen tipik boyutlu ve bileşen ürünlerine verilebilecek örnekler arasında zemin döşemesi imalatı için kaba kesilmiş boyutlu şeritler, mobilya ve mutfak imalatı için kenarı tutkallı paneller, mobilya ve mutfak imalatı için rendelenmiş boyut boşları , doğramacılık uygulamaları için kalıplar, Mutfak ve mobilya imalatı için dolap kapakları bulunmaktadır. Genel olarak boyutlular, boyutlu ve bileşenlerin bireysel müşteri isteklerine göre üretilmesinden dolayı ihracat pazarlarında stokta bulundurulmamaktadır. Bu yüzden uzman Sertağaç ithalatçıları ve acenteleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üreticilerden sipariş üzerine ürün sağlayabilmektedirler.

Doğru Mobilya Tasarımı ve İç Mimarlık

MOBİLYA TASARIMI

Bir mobilyanın pazarındaki başarısı, o mobilyanın müşterinin ihtiyaçlarına ne derece uyum sağladığıyla orantılıdır. Tüketicilerin asıl ihtiyacını anlamadan tasarlanmış mobilyalar hiç satmayabilir. Örneğin bir koltuk tasarlıyorsunuz, müşteriler mobilya mağazanıza gelip koltuk modellerinize bakıyor ve satın almadan gidiyorlar. Halbuki koltuğunuz piyasadaki en kaliteli malzemeden, kumaştan ve işçilikten! Sizce ne oluyor? Eğer ürettiğiniz koltuk ; standartların ve insan ergonomisinin dışında ve sadece geniş metrekarelik salonlara uygunsa doğru bir mobilya tasarımı kategorisinde yer almıyor. Üzerinde kafa patlattığınız günlerce eskiz yapıp, beğenmeyip ve tekrar tasarladığınız o koltuk müşterinin ihtiyacını karşılamıyor.. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, fiyatta indirim yapın hiçbir işe yaramaz, müşteri o koltuğu kolay kolay almaz.

Bu basit gözüken satış politası uygulandığında, ürün tasarlayan iç mimarın başarısızlığına yol açıyor.

Neden sorusu ?

Neden sorusunu çocukluğumuzda yaptığımız gibi tekrar tekrar sormak ürünü doğru tanımlamak için önemlidir. Tahminlerimizi bir kenara bırakıp, yanıtını bilmediğimizi düşünsek de bir kez da “NEDEN?” diye sormak bizi başkarının bakıp da göremediğini görmeye götürür. Örneğin, iç mimarlık ofisinizde koltuk döşemesi için kumaş satıyorsunuz, bir müşteriniz geldi ve beyaz renkte saten kumaş istedi. “Neden?” diye sordunuz. “Puanlı ve kiremit saten kumaşla kullanacağım da..” dedi. Tekrar “Neden?” diye sordunuz. “Koltuğumun döşemesini değiştireceğim de..” dedi. Son bir defa, “Neden?” dediniz. Bu kez “Evime uygun koltuk bulamıyorum..” diye yanıtladı. Müşterinin asıl istediği koltuğu mobilya mağazalarında bulamamış olması; onlarca mağaza içerisinden iç mekanına uygun bulamaması sonucunda son çare olarak tüm zorlukları göze alıp yeni koltuk almak yerine eski koltuğunu kendi seçtiği kumaşlarla tekrar döşetmek istemesi.. Müşteri ile ilgilenen iç mimar buradan sonuç olarak müşterilerin mekanına, zevkine ve ergonomisine uygun mobilyalar bulamamış olması ve eski koltuğunu değerlendirmek istemiş olmasını çıkarır.

Mobilya sektörü için gözardı edilen bir hususa değinecek olursak; satış yaptığı yörenin analizi, geleneği ve göreneğini bilmeden tasarımların yapılması ürünlerinin satılmaması gibi kötü bir sonuca neden olabilir..

Müşterinin almak istediği mobilyanın doğru özelliklere sahip olabilmesi için bölgedeki yapıların iç mimarlar tarafından incelenmiş olması gerekir.

Ne yapılmalı ?

Neden sorusuyla müşterinin asıl “almak istediği ürünü” öğrenmeniz, tasarlanacak ürünlerin özelliklerinin müşterinin ihtiyacına yanıt vermesini sağlayacaktır. Her müşteri yaşam alanına uygun mobilyaları arar. İhtiyaçlarını karşılayacak müşteri memnuniyeti yaratacak mobilyalar ister. Müşteri, istediği özellikleri olan mobilyayı veya ürünü satın alarak beğenisini gösterir, oy verir. Tam tersi durumdaysa kumaş örneğinde olduğu gibi – mobilya mağazalarından mobilya satın almaz ve sizde bu seçimini o aşamada değiştiremezsiniz. Tek çareniz, eğer imkanınız varsa bulunduğunuz şehrin yeni yerleşim ve eski yerleşim yerlerini gezip, analizini yapıp yöreye ve yaşama şekillerine göre tasarımlara baştan başlamak ve müşterinin istediği ürünleri tasarlamaya çalışmaktır.

Hedef müşteri kesimi ?

Mobilya firmalarında çok duyduğumuz pazarlama terimlerinden biri “hedef müşteri kesimi“, belki işinizin başarısı için en önemli kavramlardan birini ifade eder. Fakat bu, girişimcilerin uygulamakta önemli sorun yaşadıkları bir konudur. Klasik tasarlama derslerinde ne zamandır öğretilen, müşteri kesiminin istatistiksel verilere dayanılarak belirlenmesidir. Örneğin ; sosyal, ekonomik, demografik vb.. Yani tasarım aşamasında yaş, cinsiyet, gelir seviyesi gibi özelliklere göre.. Bu veriler genelde kolay elde edilebilir olduğundan ve herkes de bu yöntemi kullandığı için tasarımcıların, durup düşünmeden hedef müşteri tanımlamakta ilk tercih ettikleri yol olur. Ama bu tercih iç mimarlar için ölümcül bir yanlıştır.

Durum odaklı tasarım

Son senelerde bu yönetimi kullanıp da başarısız olan bir çok girişime bakanlar farklı yöntem geliştirdiler. Müşteri kesimlerinin belirlenmesinde “müşterinin ürünü hangi durumda kullandığına” bakmak doğru yöntem oldu. Müşteri, yaptırmak istediği tasarımı, tasarımın özelliklerinin doğru tanımlanmasını sağlar. İstatistiksel veriler pazar büyüklüğünü tahmin etmek için kullanılsa da, tasarım yapılırken ve tasarımın kullanım alanları geliştirirken yapılması gereken, müşterinin “ihtiyacına göre tasarım” o tasarımın satışının artmasının oranını belirlemektedir. Müşteriyi tam memnun eden tasarım, “doğru tasarım” ancak bu şekilde odaklanınca tasarlanabilir.

Doğru analiz

Şehir, kültür ve yapı analizi belirlenmeden tasarım belirlenirse, tasarım-müşteri uyumu sağlanamaz ve satış zayıf olur. Belki müşteri tasarımlarınıza bakar ama almadan gider.. Tasarımınız çok iddialı olsun, ama müşteri yaşam alanına uygun bir tasarım arıyorsa “tasarım” müşteri için tasarımlıktan çıkar. Koltuk tasarımı sizce her mekana uyum sağlayabilir aynı zamanda müşterinizin iç mekanına da uyum sağlarsa yaptığınız işlerde müşteri memnuniyetini yakalamış olursunuz.

Doğru yöne gitmek

Başarıyla başarısızlık arasındaki fark işin ayrıntılarında gizlidir. Tasarımcılar olarak hepimiz, bu söyleşimde anlattığım ve basit gibi görünen bu kavramı bildiğimizi düşünsek de, birçok tasarımcının “ihtiyacı doğru okumadan” yola çıktığını ve yolun başından başarısızlığa mahkum olmuş işlere saplandığını görüyorum. İhtiyacı doğru okumak, tasarımcıya doğru çözümü yaratmaya yönlendirir. Yapılan işleri doğru yöne götürür. Doğru çözüm ise müşteri memnuniyetini kazanmayı sağlar. Tasarımcıyı başarıya götürür.

 

kaynak: www.icmimaritasarim.com.tr

Amerikan Sertağaçları ve Kullanımları

Tür çeşitliliği: Amerikan sertağaçları tüm dünyadaki tür uzmanlarına, üreticilere ve nihai kullanıcılara cevizin, kızılağacın, karaağaç, kiraz ve kızıl meşenin sıcak, koyu tonlarından ak meşe, akağacı ve dişbudağının daha açık tonlarına kadar değişen geniş bir renk, lif yapısı ve karakter çeşitliliği sunmaktadır. Sadece AHEC Tür kılavuzunda 20’den fazla ticari tür bulunmaktadır ve üreticiler için esas avantaj, pek çok türde hem kaplama malzemesi hem de yekpare kerestelerin bulunması ve böylece her türlü projeye uygun ağacın bulunmasını kolaylaştırmasıdır.

Standart Sınırlandırma: Amerikan sertağaçları, tüm sertağaç endüstrisince kabul görmüş olan bir dizi standart Sınıflandırma Kurallarına göre satılırlar. Bu kurallar Ulusal Sertağaç Kereste Birliği (NHLA) tarafından 100 sene önce oluşturulmuştur;  hem alıcının, hem de satıcının tekrar tekrar başarılı alışverişler yapabildiği ortak bir dil ve tutarlılık sağlamaktadır.

Sürdürülebilirlik: Hiçbir ülke, Amerikalıların sertağaç ormanlarının sürdürülebilirliğinde gösterdiği başarıya ulaşamaz. İyi Yönetim Uygulamalarına (BMP) sadık kalınması sayesinde, Amerika’daki sertağaç ormanları canlı ve sağlıklı bir kereste kaynağı sağlamanın yanı sıra, hem çok geniş bir vahşi hayvan nüfusunu, temiz nehirleri ve akarsuları ve pek çok mesire yerini de içinde barındırmaktadır. ABD’deki yetişen net sertağaç stoku 1953 yılında 184,090 milyon kübik fit iken, 2007 yılında bu rakam neredeyse 400,000 milyon kübik fite ulaşmıştır.

Sertağaçlar çok çeşitli uygulamalarda kullanılabilirler. Sertağaçlar için en önemli uygulama kategorilerinden bazıları aşağıda sıralanmıştır.

İç Doğrama

Sert agaçlar, tavan ve duvar kaplama, kapilar, bölmeler, merdivenler, tirabzanlar, iç pencere çerçeveleri, gömme dolaplar, süpürgelik çerçeveleri, pervazlar ve kaplama panelleri de kapsayan pek çok iç dograma tasariminda yaygin olarak kullanilir.  Bir tür seçmeden önce, o türün yapistirma, cilalama ve makinede isleme özelliklerinden emin olmak büyük önem tasiyabilir.  Ayrica, bazi türlerin, çevredeki nemin degisebilecegi kosullarda digerlerine göre daha dayanikli oldugu da unutulmamalidir.  Ticari olarak en yaygin Amerikan Sertagaç türleri son derece yüksek standartta islenir ve cilalanir ve pek çok iç dograma uygulamasina uygun farkli spesifikasyonlarda bulunur.  Akçaagaç ve disbudagin açik ve pürüzsüz renginden, kiraz, kizilagaç ve kirmizi hus agacinin kizil tonlarina ve karacevizin koyu yogun kahvesine kadar çok çesitli renklere sahiptir.

Mobilya

Sert agaçlar genellikle her sekil ve stilden yüksek kaliteli mobilyalar üretenlerin baslica tercihidir.  Genis dogal renk ve doku yelpazesi sayesinde, pek çok ortama uyum gösteren görüntü ve modeller yaratmaya olanak verir.  Yüzey görünümlerini degistirmek için pek çok tür renklendirilebilir.  Bir tür seçmeden önce, o türün yapistirma, cilalama ve makinede isleme özelliklerinden emin olmak büyük önem tasiyabilir.  Amerikan sert agaçlari pek çok mobilya uygulamasi için idealdir ve toplu üretilen masa ve sandalyelerden, müsteriye özel tasarlanip elle isçiligiyle yapilan ve bir ömür boyu kullanilmasi amaçlanan ürünlere kadar tüm dünyada görülür.

Yer Döşeme

Ahsap yer döseme sadece verdigi sicaklik duygusu ve görünümü nedeniyle degil, ancak pratik olmasi ve dayanikliligi nedeniyle de giderek daha çok popüler hale gelmektedir.  Ahsap yer dösemeleri artik bir yatirim olarak görülmekte ve eve deger katabilmektedir.  Elbette ki ürünlerin kaliteleri, performanslari ve fiyatlari çesit çesittir ve bu nedenle, belli uygulamalar için dogru ürünü seçmek çok önemlidir.  Sertagaç türlerinin pek çogu dogal olarak zor asindigindan, yer dösemesinde yaygin olarak kullanilir.  Kirmizi mese gibi, pek çok Amerikan Sertagaç türünün baslica yer döseme türü oldugu bilinmektedir.  Ak mese, disbudak, hikori ve tabi ki en dayaniklilarindan olan sert akçaagaç özellikle spor salonlari ve spor sahalari için idealdir.  Kiraz ve ceviz gibi biraz daha yumusak türler bile, yogun insan trafigi olan alanlarda kullanilabilir ve kaplama ve cilalama ile performanslari artirilabilir.

Dış Doğrama

Dis uygulamalarda, seçilen kereste türünün çürüme ve asinmaya karsi gerekli korumaya sahip olmasi önemlidir.  Potansiyel risk uygulamasini gelistirmek, nasil bir koruma gerektigini belirleyecektir.  Örnegin, güneye bakan ve günes isigina fazlaca maruz kalan bir dogramada bozulma riski daha fazladir.  Yerle temas ve denizde kullanim en tehlikeli kosullardir.  Tüm türlerin diri odununun (agacin genellikle daha açik renkli dis kenari) dayanikli olmadigi ve bazi nemli ortamlarda kolayca çürüyecegi ve bozulacagi unutulmamalidir.  Eger diri odun kullaniliyorsa, malzeme uygun koruyucu maddelerle desteklenmelidir.  Bazi sert agaçlarin öz odunu, çürümeye karsi dogal bir dayaniklilik gösterir ve bu türler dayanikli türler olarak siniflandirilir.  (Dayaniklilik dereceleri degisiklik gösterebilir). Ancak, islem görmeleri kaydiyla, dayaniksiz Sertagaç türleri de dis dogramalarda kullanilabilir.  Islem görmüs sert agaçlar genellikle, koruyucudan maksimum performans elde etmek için bir kaplama veya cilalamaya ihtiyaç duyarlar. Ancak, mese gibi dogal olarak dayanikli türler dogrudan açik havaya maruz birakilabilir.

kaynak: www.americanhardwood.org

Amerikan Sert Ağaçları ile Sürdürülebilir Tasarım

Sürdürülebilir Tasarım

Sürdürülebilirliğin desteklenmesinde, tasarımcıların yaptığı sadece yeni bir modaya cevap vermekten ibaret değildir. Kendi ürünlerinin çevreye etkilerini asgari düzeye indirme arayışıyla da sınırlı kalmamaktadırlar. İnsanları sürdürülebilir bir şekilde yaşamayı istemeye yönlendirecek cazip vizyonları desteklemekte ve bunu yaparak daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru hareket etme sürecinin önemli bir parçası olmaktadırlar.

Malzemelerin seçimi, sürdürülebilir tasarımın önemli bir bileşenidir. Amerikan sertağaçlarını kullanan tasarımcılar, bu sayede ürünün çıkarmadan işlemeye, kullanıma, yeniden kullanıma ve nihai yok edilişe kadar ürün yaşam döngüsünün tüm aşamaları boyunca çevreye olan etkileri asgari düzeye indirdiklerini bilmektedirler.

Tasarımcılar, aynı zamanda belirli Amerikan sertağaç tür ve sınıflarını seçerek bu değerli doğal kaynağın kullanımının azami düzeye çıkarılması ve atıkların azaltılması alanlarında da merkezi bir rol üstlenmektedirler.

Amerikan sertağaçlarının sürdürülebilir tasarıma olan önemli katkıları şunlardır:

Amerikan sert ağaçları, düşük etkili bir malzemedir

Amerikan sertağaçları, çıkarılma noktasından itibaren yaşam döngülerinin tüm aşamalarında çevre üzerinde düşük bir etkiye sahip olmaktadırlar. Sektördeki orman yönetimi kapsamlı değildir ve Amerikan sertağaç ormanlarının büyük kereste kuruluşları yerine kişiler, aileler ya da küçük şirketleri tarafından elde tutularak yönetilmesinin bir sonucu da budur. Orman holdingleri görece küçüktür ve genellikle 10 hektarın altındadır ve hasat faaliyetlerinin boyutunu sınırlandırmaktadır. Araziye sahip olmanın temel motivasyonu, genellikle kereste üretimi veya ekonomi değil, sadece ormana sahip olmanın hazzıdır. Kereste üretimi ve hissedarlara ekonomik geri dönüş birincil hedefler olmadığı için, Amerikan sertağaç ormanlarının sahipleri daha az agresif bir yönetim sergileme ve ormanlarını daha uzun rotasyonlar halinde geliştirme eğilimi göstermektedirler. Seçici hasat toplama tipiktir ve tamamen toplama yerine hektar başına sadece birkaç ağacın alınmasını içermektedir. Hasadın toplanmasından sonra, orman sahipleri genellikle ABD’deki derin bereketli orman topraklarında sık görülen doğal rejenerasyona güvenmektedir. Kimyasal gübrelerin eklenmesine fazla ihtiyaç duyulmamaktadır ya da bu konuda teşvik yoktur. Doğal olmayan hiçbir “egzotik” ya da genetik olarak değiştirilmiş tür kullanılmamaktadır.

Amerikan sertağaçları, sadece yenilenebilir değil, aynı zamanda genişleyen bir kaynaktır

ABD federal hükümeti tarafından her on yılda bir düzenli olarak gerçekleştirilen orman stokları, Amerikan sertağaçlarının yenilenebilir olmakla kalmayıp, genişlemekte olan bir kaynak olduğunu da göstermektedir. ABD Tarım Bakanlığı’ndan (USDA) alınan son veriler, 2010 stok raporu hazırlığı olarak 2009 yılında yayımlanmıştır. Bu veriler, 1953 ile 2007 arasında ABD sertağaç yetişme stok hacminin 5 milyar m3’ten 11,4 milyar m3’e çıktığını, yani katın üzerinde bir artış sergilediğini göstermektedir. Sertağaç yetişme stok hacimleri, son 50 yıl boyunca sürekli artış göstermiş, kereste hasadının en yoğun olduğu zamanlarda bile bu durum değişmemiştir. Anket ayrıca, ormanların yaşlanmakta olduğunu ve daha fazla ağacın hasat öncesinde büyümesine izin verildiğini göstermektedir. 48 cm ve üzeri çapa sahip sertağaçların hacmi, 1953’ten bu yana 731 milyon m3’ten 2,3 milyar m3’e yükselmiştir.

Amerikan sertağaçları karbon depolar

Çelik, beton ve plastik gibi diğer endüstriler çoğu zaman negatif çevresel etkilerini azaltmanın üzerinde dururken, Amerikan sertağaçları pozitif bir çevresel etki yaratan az sayıda malzemeden biridir. Sürdürülebilir kereste üretimi için ABD sertağaç ormanlarının uzun süreli yönetimi, karbonların depolanmasına önemli bir katkıda bulunmaktadır. Son 50 yıl boyunca her yıl Amerikan sertağaç ormanları 165 milyon ton karbondioksite (toplanan tüm malzemeler hariç) eşdeğer biriktirmiştir ve bu, 2006 yılındaki ABD’nin yıllık ev emisyonlarının %14 kadarının ya da aynı yıldaki ABD yıllık taşıma emisyonlarının %9’unun biriktirilmesi için yeterlidir. Amerikan sertağaç ormanlarının karbon sekestrasyonuna olan bu doğrudan katkısı, Amerikan sertağaç ürünlerinin bir bileşeni olarak uzun süreler boyunca saklanan karbonları kapsam dışında bırakmaktadır. Nesiller boyunca süren yararlı yaşamlarla, Amerikan sertağaçlarından üretilen mobilya, zemin, marangozluk ve kırpmalar on yıllar boyunca ek karbon depoları olarak faaliyet göstermektedir.

Amerikan sertağaçları, enerji tasarrufu sağlar

Ağacın yararlı bina ürünlerine dönüştürülmesi işlemi, diğer malzemelerin çoğuna kıyasla çok daha az enerji gerektirmektedir. Ayrıca Amerikan sertağaç ürünlerinin üretilmesi için ihtiyaç duyulan enerjinin çoğunluğu biyo-enerjidir. ABD’nin kuzeydoğusundaki 20 sertağaç bıçkıhanesi üzerinde gerçekleştirilen 2007 tarihli bir çalışma, fırında kurutulmuş kereste üretimi için gerekli olan enerjinin %75’inin biyokütleden elde edildiğini ortaya koymaktadır (örnek: ağaç derisi, kesim tozu ve ağaç kesikleri). Sonuç olarak Amerikan sertağaç kerestesi üretilirken birçok geri dönüştürülmüş malzemeye kıyasla çok daha az karbondioksit salınmaktadır.

Amerikan sertağaçlarının taşınmasında düşük emisyon değerleri görülmektedir

Amerikan sertağaçlarının ormandan Avrupalı distribütörlere uzanan karbon ayak izinin gerçekleştirilen değerlendirmesi, ağacın orman gelişimi sırasındaki karbon sekestrasyonunun hasat toplama, işleme ve taşımadan kaynaklanan toplam karbon emisyonlarını denkleştirmekten de fazlasını yaptığını göstermektedir. Aslına bakılırsa, taşıma genel karbon ayak izindeki görece önemsiz bir faktördür ve bu durum özellikle okyanus yoluyla taşımada geçerlidir. Amerikan sertağaçlarının gemiyle Atlantik’te taşınması, ki bu 6000 km’nin üzerinde bir yolculuktur, 500 km’lik bir kara yolculuğundan daha az enerji gerektirmektedir. Aslına bakılırsa, dünyanın deniz yoluyla çevresi (40.000 km), ağaç üründe sekestrasyona tabi tutulan karbon ile kolaylıkla dengelenecektir.

Amerikan sertağaçları zehirli değildir ve sağlıklıdır

İşleme sırasında tutkal ya da diğer bir kimyasal işleme ihtiyaç duymayan Amerikan sertağacı gibi doğal bir malzeme ile ilişkilendirilen sağlık riskleri minimaldir. İhtiyaç duyulan durumlarda, Amerikan sertağaçlarının estetik görünümünü ve performansını korumak için geniş bir düşük-VOC cilalarının kullanılması mümkündür. Amerikan sertağaçlarının, zehirli olmayan temizleyicilerle korunması kolaydır ve toz, kir ve diğer alerjenleri sıkıştırmamaktadırlar. Fırça ile temizleme, silme ya da süpürme gibi basit düzenli bakım, ortamı alerjenlerden uzak tutacaktır. Bu nedenle kimyasal maddelere hassas kişiler ya da alerji veya astım şikayeti olan kişiler için önerilmektedir.

Amerikan sertağaçları kolaylıkla geri dönüştürülebilmektedir ve biyobozunur niteliktedir

Sürdürülebilir tasarımın genel bir prensibi de, ürünler, işlemler ve sistemlerin ticari ”sonraki ömürlerindeki” performans için tasarlanmaları gerektiğidir. Buna biyolojik çizgilerdeki endüstriyel sistemlerin yeniden tasarımını içeren ve sürekli kapalı döngülerdeki malzemelerin sabit yeniden kullanımını sağlayan biyo taklide yönelik yeni bir eğilim de eşlik etmektedir. Biyo taklidin elde edilmesinin en doğrudan yolu, Amerikan sertağaçları gibi doğal, organik ve yenilenebilir malzemelerin kullanımıdır. Diğer malzemeler ve kimyasallarla karışımda lekelenmemiş oldukları için, Amerikan sertağaçları, bir binanın ömrünün sonunda kolaylıkla yeniden kullanılabilmekte ve geri dönüştürülebilmektedir. Atılımı gereken bu Amerikan sertağacı bileşenleri, biyobozunurdur ve zehirli değildir. Ayrıca güvenli bir şekilde yakılmaları ve karbonsuz bir enerji kaynağı sağlamaları mümkündür. 

Amerikan sertağaçları az miktarda atık oluşmasını sağlar

ABD ağaç ürünleri endüstrisi, güçlü bir atık minimizasyonu kaydına sahiptir. Son 50 yılda, tüm ABD’de, kereste metre küpü başına üretilen ağaç ve kağıt ürünlerinde %39 artış olmuştur. Genellikle küçük kesimler ve kesim tozları şeklinde olan, üretilmiş “atık” ürünlerinin büyük çoğunluğu, karbonsuz enerji kaynakları olarak kullanılmaktadır. ABD’nin kuzeydoğusundaki 20 sertağaç bıçkıhanesini konu alan 2007 tarihli bir çalışma, fırında yakılan kesilmiş kerestelerin oluşturulması için gerekli olan enerjinin %75’inin biyokütlenin yakılmasıyla elde edildiğini göstermiştir. Ayrıca uluslararası olarak kabul edilmiş olan ve 100 yıldan uzun bir süre önce belirlenmiş olan NHLA sınıflandırma kurallarının tatbik edilmesi de, Amerikan sertağaç kereste sektöründeki atık minimizasyonuna önemli bir katkıda bulunmuştur.

Amerikan sertağaçları, yüksek kalite ve dayanıklılık sağlamaktadır

Daha uzun süre dayanan ve daha iyi işleyen ürünlerin, daha az sıklıkta değiştirilmesi gerekmekte ve böylelikle ürün yenilemenin etkileri azalmaktadır. Amerikan sertağaç ürünleri, doğal dayanıklılığa sahiptir ve sentetik karşıtlarından çok daha uzun ömürlüdür. Örneğin sertağaç zeminlerinin 50 yıl ya da üzeri bir ömre sahip olması mümkündür. Geniş tezgah ve karo marangozluğu ise, dört – altı yıllık bir ömre sahiptir. 15 – 20 yıllık kullanımdan sonra sertağaç zeminler, ahşabın yenilenmesi ya da diğer zemin seçeneklerinin maliyetinin yaklaşık yarısına gerçekleştirilen yeniden cilalama ile taze ve yeni bir görünüm kazanmaktadır.

Amerikan sertağaçları etik ve sosyal açıdan eşitlikçidir

Sürdürülebilir tasarımların etik kaynaklı malzemeleri temel alması ve insan haklarını ve yeterli ücret, sağlık bakımı ve haklar gibi temel ihtiyaçları destekleyen bir şekilde çıkarılarak üretilmesi gerekmektedir. Amerikan sertağaçlarının kaynak kullanımı sırasında bu sorunların ABD’de tam olarak uygulanan bir mevzuat çerçevesi yoluyla kapsamlı olarak ele alındığından emin olabilirsiniz. Örneğin:

  • 1970 tarihli ABD Federal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Kanunu (OSHA), orman alanlarında ticari faaliyete girişildiğinde kullanılacak oldukça belirli güvenlik tedbirleri ve güvenlik ekipmanları önermektedir. Federal ve eyalet yetkilileri tarafından uyumu izlemek için her yıl 40.000 civarında denetim gerçekleştirilmektedir ve ihlal cezaları şiddetlidir.
  • Adil İş Standartları Kanunu (FLSA), ABD’deki tüm işçiler için asgari ücret, fazla mesai ödemesi, defter tutma ve çocuk işçilik standartlarını belirlemektedir. Çalışma Bakanlığı’na geçmişteki ücretlerin alınması ve cezai kovuşturma da dahil olmak üzere, çalışanların ihlal edilmesine yönelik şiddetli yaptırımlar uygulama yetkisi verilmiştir.
  • Aile ve Sağlık İzni Kanunu (FMLA), işverenleri yeni doğan bir bebeğe ya da ciddi bir tıbbi hastalığa sahip bir aile ferdine bakan işçiler için ücretsiz izin vermesini şart koşmaktadır.

Amerikan sertağaçları özgündür

Amerikan sertağacı kullanımında herhangi bir aldatma söz konusu değildir. Diğer maddelerin Amerikan sertağacı gibi gözükmelerinin sağlanması mümkün olsa da, sürdürülebilir yaşama ilişkin aynı ilham verici öyküyü yaymaları mümkün değildir. Bu, ABD’de nesiller boyunca orman yönetmiş olan ve dünyanın en büyük yenilenebilir sertağaç kaynağının bekçileri olan kırsal kesim aileleri ve topluluklarından alınan doğal bir organik ürünün öyküsüdür. Sürdürülebilir çizgilerdeki yaşam tarzlarının ve endüstriyel sistemlerin yeniden tasarımını mümkün kılan bir ürünün öyküsüdür bu. Artan kullanımla potansiyel açıdan felaket niteliğindeki iklim değişikliklerinin önlenmesine yardımcı olan doğal bir karbon deposunun öyküsüdür.

kaynak:http://www.americanhardwood.org/

Türk Mobilya Tasarımları Dünya ile Yarışıyor

Türk Mobilya Tasarımları Dünya ile Yarışıyor

Daha bundan 10 yıl öncesine kadar uluslararası mobilya pazarlarında çok fazla rekabet gücü olmayan Türk mobilya endüstrisi, aradan geçen zaman içerisinde önemli aşamalar kaydetmiş ve dünya pazarlarına açılmıştır. 80 milyonluk genç nüfusu ve modern altyapısının yanısıra, gerek yaptığı yatırımlar, en son teknolojiye sahip makina parkuru, gerekse de tasarım ve markalaşma çabaları çerçevesinde gerçekleştirdiği atılımlar ile Türkiye, dünyanın adı geçen mobilya pazarlarından biri haline gelmiştir.

Yıldızı Parlayan Bir Sektör

Esas olarak genç ve eğitimli bir tüketici kitlesi, yükselen hayat standartları, dinamik ve sürekli gelişen bir yapıya sahip olan Türkiye pazarında mobilyaya olan talebin de ciddi anlamda yükselmesi, artan mobilya alışverişi ile yerli mobilya markalarının ülke ekonomisine olan katkılarını da yükselterek, sektörün yıldızının daha da parlamasına yol açmıştır. Böylesine dinamik bir iç pazarda artan eğitimli ve alım gücüne sahip bir nüfusla doğru orantılı olarak da yolda 600 bin konutun inşa ediliyor olması mobilya yatırımlarında da gözle görülür bir artış sağlamakta, bu da sektör için ciddi bir avantaj oyuşturmaktadır.

Son iki yıl içerisinde yaşanan global kriz sırasında, gerek devletin aldığı yasal önlemler, sektöre sağladığı teşvikler ve vergi indirimleri, gerekese de sahip olduğu potansiyel ve stratejik ihracat hedefleri ile oldukça başarılı bir sınav veren Türk mobilya endüstrisi böylesi zor bir dönemde dünyaya açılımını sürdürmüş ve global ölçekte de iddialı hale gelmişlerdir.

Türk Mobilya İmalatçısı, Global Ölçekte de İddialı

Avrupa’nın yanısıra Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar, Kafkasya ve CIS ülkeleri gibi yakın pazarlardan büyük ilgi gören mobilya fuarları düzenleyen, önemli uluslararası fuarların yanısıra bölgesel fuarlarda da ürün ve hizmetlerini sergileyen Türk mobilyacıları, ürünlerini bu dönem içerisinde dünyanın pek çok ülkesindeki satış noktalarına ulaştırabilme başarısını göstermiş ve önemli pazarlarda birbiri ardısıra showroom’lar açarak Türk mobilya markalarını tüm dünyanın tanımasını sağlamışlardır.

Günümüzde Türk mobilya sektöründe, üretici ve perakendeciler dahil 60.000 ‘i aşkın firma hizmet vermektedir. Markalaşma, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine parallel olarak Ar-Ge ve tasarım konularına da büyük önem veren ve bu çerçevelerde önemli yatırımlar gerçekleştiren Türk mobilya firmaları, dünya çapında bir durgunluğun yaşandığı 2010 yılında yüzde 20 artışla 1 milyar 400 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiş ve Türkiye, dünyanın 5 kıtasında, 173 ülkeye mobilya ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir. Sektörün 2011 hedeflerine göre ise ihracatta % 20, iç pazarda da % 10 büyüme bekleniyor.

Dünyadaki mobilya teknolojilerini yakından takip eden, makine parkurlarını sürekli yenileyen ve en ileri teknolojiyi kullanan Türk mobilya imalatçıları, kaliteli malzeme ve orijinal tasarımlarının yanısıra uygun maliyetleri ve fiyat – kalite dengeleriyle dikkat çekiyorlar.

Sektörün İtici Gücü: Tasarım

Sektörün büyümesi beraberinde yetişmiş insan gücü talebini de artırmış, üniversiterde Türk ahşap ve mobilya endüstrisinin talepleri doğrultusunda yeni bölümler açılarak, teknik altyapıdan satış ve yönetim aşamalarına kadar yetişmiş eleman arzı sağlanmaya başlamıştır. Türk sanayicisinin yanısıra Türk mobilyacısının da tasarımın önemini keşfetmesine parallel olarak, başta endüstriyel tasarım olmak üzere pek cok üniversitede yeni bölümler açılmış, genç tasarımcıların yetiştirilmesi teşvik edilmiştir. Bugün 35 üniversitede yer alan tasarım bölümlerinde yetişen binlerce genç tasarımcı sektöre dinamizm katmakta ve Türk mobilya sektörünün dünyada tasarımlarıyla da trend olmasına katkı sağlamaktadır.

Öte yandan Türk mobilya endüstrisi içerisinde faaliyet gösteren firma, dernek hatta fuarların katkılarıyla gençleri motive edecek çeşitli etkinlikler, ulusal – uluslararası çapta organizasyonlar düzenlenmeye başlanmış, ortaya kurumsallaşmış yarışmalar çıkmış ve pek çok gencin parasal ödüllerin yanısıra yurtdışı eğitim faaliyetlerinden yararlanması sağlanmıştır.

Üniversite – Sanayi İşbirliği

İnovatif çalışmaların bir ön koşulu olarak eğitim, tasarım ve üretim süreçlerinde oluşan sacayağını sağlamlaştırmak ve aralarındaki iletişim kanallarının sağlıklı bir biçimde işlemesini sağlamak, Türk mobilya sanayisinin başarısında da önemli bir rol oynamaktadır. Bu gerçekten hareketle çeşitli resmi ve özel kuruluşlar ile dernek ve fuarlar kolları sıvamış ve kimileri artık gelenekselleşen örnek çalışmalara imza atmışlardır. Amaç, Türkiye’deki başarılı öğrenciler ve tasarımcılarla üretici firmaları buluşturarak sektörde yepyeni trendlerin belirlenmesine yön vermek ve bunların yaşama geçirilmesini sağlamak, üretimi çok iyi tasarımlarla besleyip, Türk Mobilya Sektörü”nün ihracatını daha iyi seviyelere getirmek ve rekabet gücünü artıracak nitelikteki ürünlerin ortaya çıkartılmasını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda güçlerini birleştiren ve ev, ofis, mutfak mobilyaları başta olmak üzere çeşitli branşlarda yarışmalar düzenlemekte olup, son iki yıldır buna yan sanayii de aksesuar ödülleri ile katılmıştır. Söz konuşu kuruluşlar arasında ilk ağızda Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatçı Birlikleri. Mobilya Sanayicileri Derneği MOSDER, Ofis Mobilyaları Sanayici ve İşadamları Derneği OMSIAD, İstanbul Mobilya Fuarı IMOB ve Mobilya Aksesuar Sanayicileri Derneği MAKSDER’I sayabiliriz.

kaynak: www.mobilyadergisi.com

Ülkemizde Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu

Yüzyıllardır değişime uğrayan, farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, ait olduğu her dönemde sürekli değişim göstermektedir. Bu gibi değişimler, sosyal nitelikler, yabancı kaynaklı üretimler diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de mobilya sektörünün gelişimi üzerinde etkin rol oynamaktadır. Bu anlamda, mobilya sektöründe teknoloji, yabancı üretim, ekonomik krizler, taklit üretim gibi konular sağlıklı bir çizgiye oturtulamadığı için mobilya sektörünün gelişimine engel oluşturmaktadır. Firmaların tasarım ve tasarımcı kavramlarına önem vermesi, sektörün gelişimi için gereklilik olmaktadır. Bu bağlamda, tasarım kavramına verilen önemin yerine oturmaması ve tasarımcı eksikliği dikkate alınarak çalışmada Türkiye’de mobilya tasarım ve sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmaktadır.

1980’lerin başından itibaren, serbest pazar ekonomisinin benimsenmesi beraberinde rekabet ortamını, ürünlerde çeşitliliği, kültürel ve ekonomik sorunları gündeme getirmiştir. Dışa açılma ile başlayan değişimler, her alanda olduğu gibi mobilya sektöründe de kendini hissettirmiştir. Konut talebinin artması, büyük ölçekli firmaların örgütlenmesi konut tiplerine göre mobilya üretiminin söz konusu olmasını sağlamıştır. Teknoloji, tüketim, küreselleşme ve kentleşme kavramları birbirini takip ederek büyümüş, 1980’li yıllarda dünyada yaşanan değişimler, Türkiye’yi de etkisi altına almıştır. Dışa açılım, mobilya sektöründe büyük değişimlere sebep olmuş, yeni ürünlerin sosyal yaşama girmesi, çeşitli ithal ürünlerin yanı sıra tüketicinin de bilinçlenmesini sağlamıştır. Günümüz Türkiye’sinde ve değişen dünya koşulları içinde yaşanan olaylar, mobilya sektörünün gelişimine büyük oranda yansımıştır. Bu doğrultuda çalışmada, Türk mobilya sektörünü değişim süreçleri ile ele almak, sektörün yaşadığı sorunları ortaya koymak doğrultusunda, tasarım-tasarımcı kavramının önemi ve Türk mobilya sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmıştır.

1. Türkiye’de Mobilya Tasarımı 

Tasarım, insan duyuları ile algılanabilen, çeşitli unsur veya özelliklerin oluşturduğu bir bütündür. Tasarım, kendisini etkileyen faktörler dikkate alınarak yapıldığı taktirde ürünü daha cazip hale getirip tüketici davranışlarına yön vererek onun ihtiyacını karşılar, rekabeti geliştirir. Değişen yaşam biçimleri, ihtiyaçların çoğalmasına neden olur. Bu ihtiyaç zamanla bir takım yeniliklerin insan hayatına girmesini sağlar ve zamanla artan ihtiyaçlar, teknoloji kavramını bir gereklilik haline dönüştürür. Bu gereklilik, eğitim, kültür, ekonomi, sosyal yaşam gibi etkenlerle bir araya gelerek mobilya seçiminde de etkili olmasını sağlar.

Bu anlamda yüzyıllardır farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, önemli bir gereksinim haline gelmiştir. Türkiye’de ise küreselleşme süreciyle birlikte önem kazanan mobilya tasarımı, birçok mobilya firmasının sektöre girmesine sebep olmuştur. Dışa açılma, teknolojik yeniliklerin ülkeye girmesi daha esnek bir yaşamın söz konusu olması, dış ticaretin artması, mobilya firmaları arasına rekabeti sokmuştur. Zamanla makine endüstrisinde yaşanan gelişmeler, mobilya endüstrisine yansımış, ortaya çıkan olgular, modern kavramının doğmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda mobilya, sosyo-kültürel etkilere bağlı olarak gelişim göstermiş, günümüzde mobilya kavramına modern olgusu da eklenmiştir. Modern mobilyanın oluşumunu etkileyen en önemli unsur olan endüstri, toplum yaşamında büyük bir değişiklik yaratmış, mobilya sanayisini derinden etkilemiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi, toplumsal yaşamdaki ekonomik, kültürel değerler doğal olarak mobilya tasarımı ve tüketimini önemli seviyede etkilemiştir.

Değişen gelenekler, rahat bir yaşamı dolayısıyla mekânların tasarım ağırlıklı yerleştirilmesini gerektirmiş, mobilyanın tüketici imkânları doğrultusunda, günün modasına uygun biçim kazanmasını sağlamıştır. Mobilya tasarımını etkileyen sosyal nitelikler, Türk mobilya tasarımında çok fazla kendini gösterememiştir. Bu doğrultuda tasarım, yeni bir kullanım biçiminde ortaya çıkan, yeni malzeme, teknoloji ile kendinden bahsettiren bir unsur haline dönüşmüştür. Dolayısıyla tasarım, kopyalama ve yeniden tasarlama fikirleri ile (taklit ve özgün) iki şekilde karşımıza çıkar. Türk mobilya sektöründe de tasarımın iki şekilde görülmesi, tasarımcılara duyulan gereksinimin yerine oturmamasından kaynaklanmaktadır. Tasarımda taklidin sıklıkla tercih edilmesi Türk mobilyasının özgün tasarım imajını uluslararası platformda rekabet edebilecek düzeye getirememektedir. Özgün tasarım, ürünün yeni olmasıdır. Yenilik, yeni ürün, mal ve hizmet üretiminde kullanılan yenilik ya da geliştirilmiş bir yöntem haline dönüştürmek, teknolojik yenilik ise yapma/yaratma süreci, mali ve ticari etkinliktir. Taklit, var olan bir ürün üzerinde değişiklikler yaparak sektöre sunmaktır. Bu anlamda Türk mobilya sektöründe, standartların oluşturulması, markaların yaratılması taklit üretimin önüne geçebilmek için önemli gereksinimler olmaktadır. Mobilya firmaları, tasarım kavramına mecbur kaldıklarında standart getirmekte, tasarımı taşıyabilmeleri, rekabetçi olabilmeleri tasarım adına büyük önem taşımaktadır. Rekabetin en önemli unsuru özgün tasarımlar yaratabilmektir. Özgün tasarım, ortaya çıkarılacak tasarım üzerinde yeni bir kültür yaratmak, oluşabilecek sorunlara çözümler bulabilmektir. Bu doğrultuda mobilya sektörünün özgün tasarım konusunda bilgilendirmek, rekabeti arttırıcı çözümler üretebilmek gerekmektedir.

2.Türkiye’de Mobilya Sektörü

1980’lerde yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik değişimler sektörü etkileyen kavramların kabul görmesine, kent ve konut mekânında farklılaşmalara neden olmuştur. 1980’lerde yaşanan bu olaylar, 1990’lı yıllarda küreselleşme etkileriyle biçim kazanan mobilya sektörünün oluşumuna imkân vermiştir. Konut üretiminin ve konut tipolojilerinin artması mobilya sektöründeki yönelimin de konutlara göre olmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe, dışa açılma ile başlayan kendini yenileme ihtiyacı özgün ürün tasarımı gerekliliğini ortaya çıkararak, benimsenmesini zorunlu kılmıştır. Özellikle günümüzde özgün tasarım kavramı ile şekillenmeye başlayan mobilya tasarımları bir anlamda sektörü hareketlendirmeye başlamıştır.

Tasarım, hedef pazarın beklentileriyle uyumlaştıran, bu beklentileri geliştiren, bir yandan da ürünü pazardaki diğer ürünler arasında seçilebilen niteliklerle donatan bir etkinliktir. Bu nedenle ürünün pazarda, toplumda ve kültürel ortamlarda benimsenmesini, kabul görmesini sağlayan bir kimliklendirme aracı aynı zamanda önemli rekabet faktörüdür. Dolayısıyla özgün bir tasarım, tasarım kalitesini, ulusal ve uluslararası ölçekte rekabeti arttırır, sektöre ivme kazandırır. Tasarım kalitesini mobilyanın kimliği ve kalitesini arttırdığı gibi ülkelerin uluslararası platformda imajını ve yerini sağlamlaştırır.

Türkiye’de mobilya sektörü, geleneksel yöntemlerle çalışan atölye tipi, küçük ve orta ölçekli isletmelerden olmasına rağmen, son yıllarda küçük ölçekli isletmelerin yanı sıra orta ve büyük ölçekli isletme sayısında artış göstermiştir. Özellikle 2000 yılı sonrası dış pazara yönelik konut üretimi, hızlı üretim yapabilmek adına taklit olarak gelişmiş, özgün tasarım olgusu tercih edilmemiştir. 2005 yılı rakamlarıyla %8’lik büyüme ile en hızlı büyümeyi gerçekleştiren mobilya sektörü genellikle iç piyasaya dönüktür. Büyük işletmelerin sektöre girmesiyle hem iç pazara hem de dış pazara yönelen mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin bir kısmında sipariş üretimi yapılırken büyük bir çoğunluğunda talep üretimleri (yatak odası, oturma odası vb. gibi) gerçekleştirilmektedir.

Sakarya ve Canlı, Türk Mobilya sektörünün Güçlü ve Zayıf Yönlerini(Swot Analizi) şu şekilde belirtmektedir:

Güçlü yönler: büyük ölçekli firmalar, işgücü potansiyeli, malzeme çeşitliliği, mobilya üretim potansiyeli.
Zayıf yönler: organizasyon eksikliği, devlet desteği yetersizliği, finans yetersizliği, kalifiye eleman yetersizliği, mesleki eğitim yetersizliği, tasarım eksikliği, yüksek hammadde maliyetleri, yenilik yaklaşımı azlığı, uluslararası standartlar.
Fırsatlar: Türkiye’nin stratejik konumu, globalleşme, yeni pazar arayışları, fason üretim arayışları, Avrupa’daki tüketim nüfus, bilgi teknolojisi, üretimdeki artış, tasarımın kullanımı, markalı ürünler, reklam, etkili iletişimin oluşumu/kullanımı.
Tehditler: 3. dünya ülkelerinde yapılan çok düşük maliyetlerle üretim, Çin, düşük standartlar, sosyal yapı, yavaş değişim ve yenilenme, AB’ye ihracatta yüksek/düşük maliyet, AB pazarındaki doyumluluk, tasarım eksikliği (kopyalama), büyük ölçekli firmalar.

Swot analizi doğrultusunda, kalite kontrol, standartlaşma, markalaşma, sermaye, hammadde, teknoloji, teknik bilgi, eğitimli personel, tasarım ve tasarımcı eksikliği mobilya sektörünün verimini etkileyen faktörler olduğu görülmektedir. Bu etkenlere verilecek destek ve bu etkenlerin iyileştirilmesi sektörün daha iyi yapılandırılmasına imkân sağlayacaktır.

3.Türkiye’de Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu

Türk mobilya sektörünün, tasarım kültürü oluşturabilmesi için sektördeki yapısal problemleri çözmesi gerekmektedir. Türkiye’de büyük firmaların tasarım bölümlerinin yanı sıra bireysel tasarım yapan, kendi çabalarıyla bir yere gelen tasarımcılar da sektöre ürünlerini sunmaktadır. Dünya standartları ve gelişen dünya teknolojisi, taklit üretimi zorlaşmakta ve günümüz tüketici profili bilinçlenerek özgür ürünler istemeye başlamaktadır. Buna rağmen, Türk mobilya sektörünün taklit eden sektörler arasında yer alması, ilerlemek için büyük yatırım yapan firmalara engel oluşturmaktadır. Bu anlamda, aslında Türk mobilya sektörü, geçmişten günümüze büyük ilerleme kaydetmiştir. Bu ilerleme ile sektörde yaşanan sıkıntıları yok sayamamış, uluslararası pazara sorunlarını aşıp açılamamıştır. Sermaye giriş-çıkışları ve mali piyasaların tam olarak özgürleşmesine rağmen imalat sanayisi, nüfus artışı, yüksek oranlı enflasyon sürerken, iç talep yetersizliği ile büyüme hızı yavaşlamış, iç piyasa önemli ölçüde ithal mallara yerini kaptırmıştır. Bir anlamda yabancı firmaların ürünlerinin ülkeye girmesi, rekabet ortamının doğmasına neden olmakla birlikte müşterinin kaliteli ürünlerle tanışmasına sebep olmuştur. İthalatın ve teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesi, sektörü önemli derecede geliştirmiş, ürün tasarımlarında yaşanan sorunlar, sağlıksız yapılanan ve ilerleyemeyen sektöre neden olmuştur.

Türkiye’nin tasarım konusunda önemli sorunu, rekabeti oluşturacak özgün tasarım koşullarını sağlayamamasıdır. Tasarımın varlığı rekabet yarışının artmasına bağlıdır. 1980’lerin sonlarından itibaren yaşanan piyasa sorunları, dışa açılma gibi gelişmeler, Türk tasarımını, sektörde rekabetçi olmaya zorlamıştır. Bu zorlama, özgün tasarım, marka olma ve standartlaşmanın önemini sektör tarafından algılanmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe tasarımın önemini anlayabilen imalatçı sayısı oldukça azdır. Birçok firma, yabancı firmaların kataloglarını kopya etmekte, ürün tasarımına yapılacak yatırım engellenmektedir. Bu nedenle, büyük firmalar arasında, ürün benzerliği nedeni ile davaların açıldığı izlenmektedir. Taklit ürünlerin, orijinallerine oranla, daha ucuza mal olması, tüketicinin dolayısıyla üreticinin bu ürünlere yönelmesini sağlamaktadır. Ürünün talep doğrultusunda artması, taklit üretiminin devam ettiğini bir anlamda kolay üretim adına özgün tasarımın tercih edilmediğini göstermektedir. Buna rağmen, sektörün bilinçlenmeye başladığı son yıllarda, kendine yer edinen sayılı firma, ürün tesciline önem vermektedir. Bu doğrultuda, markalaşma ve özgün tasarım, son dönemlerde mobilya sektörünü ilgilendiren önemli kavramlar haline dönüşmektedir.

Sonuç

Türkiye’de mobilya tasarımı ve sektörünü sağlıklı bir çizgiye oturtmak, uluslararası platformda yer edinebilmek, akım haline getirmek, yarını için amaç haline dönüştürmek gerekmektedir. Türk mobilya sektöründe tasarımcılara duyulan ihtiyaç yerine oturtulmadıkça, firmaların yabancı üretim ve tasarımcıları desteklemeleri son bulmadıkça taklit üretim Türk mobilya sektörünün gerçeği olmaya devam edecektir. Bu anlamda, standartlara uygunluk, işgücü, tüketici talepleri, teknolojik yenilikler dikkate alınarak rekabet edebilme seviyesine gelinebilmelidir. Kendi kültürünü okuyup yorumlayabilmek, geleceğe geçmişten gelen kültürü yansıtabilmek adına özgün tasarımlar geliştirilmeli, yerli üretim, üretici ve tasarımcılar tercih edilmelidir. Günümüzde sayılı tasarımcımız uluslararası platformda kendi çabalarıyla Türk tasarımı adına ürünler verebilmektedir. Yeni fikirlerin ortaya çıkarılması adına bireysel tasarım yapan tasarımcılara gerekli destek sağlanmalıdır.

Bu anlamda Türkiye’de mobilya sektörünün gelişimi için;

• Özgün tasarım; kendine özgü, kaliteli ve teknolojik tasarım fikirleri yaratılmalı,
• İmaj; güven, devamlılık, kaliteli, talep beklentilerini karşılamak, standartlaşma, marka yaratma, özgün tasarım konularında imaj yaratılmalı,
• Eğitim; yeni okullar, devlet desteği, teknolojik imkânların arttırılması, yeni teknoloji, eğitimli eleman, eğitilmiş iş gücü arttırılmalı, uluslararası platformda sektörün tanıtımı yapılmalı, yarışmalar düzenlenmeli, tasarım kültürüne önem verilerek tasarıma teşvik sağlanmalıdır.
Bu doğrultuda, Tasarımı evrensel boyuta getirerek, paylaşarak, özgün tasarım fikirleri yaratılmalıdır. Tasarım, rekabeti arttır, markalaşma olgusunu sağlamlaştırır. Tasarım olgusunun yeni oluşmaya başladığı Türkiye’de kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden firmaların faaliyet alanları geliştirilmeli, özgün üretime yönelmeleri sağlanmalıdır.

kaynak: Serpil ÖZKER Yrd.Doç., Doğuş Üniversitesi