Posts

Kent Mobilyaları Tasarım Süreci

Kent Mobilyaları Tasarım Süreci

Tasarım;

• Hatanın büyük zararlarla sonuçlanacağı belirsizlik durumlarında karar vermek,

• Fiziksel bir yapının en uygun fiziksel bileşenlerini bulmak,

• Amaca yönelik bir sorun çözme eylemi,

• Önceden var olmayan yeni ve faydalı bir şey meydana getirmeyi içeren yaratıcı eylem,

• Çeşitlilik azaltma süreci,

• Koşulların belirli bir kümesi durumundaki gerçek gereksinmelerin toplamına optimum çözüm,

• İnsanların ideal kavramlarına yanıt verecek doğrultuda belirtik önerilerle var olan bir durumdan, gelecekteki bir duruma  dönüşümdür.

Tasarlama eylemi sırasında kullanılan teknik ve araçlardan kurulan eylem düzenine tasarlama süreci denir. Tasarlama metodları yardımı ile tasarlama süreci dışlaşmaktadır. Tasarlama probleminin ilk ortaya çıkışından, düşüncenin tamamlanmasına kadar geçen süreye tasarlama süreci adı verilmektedir. Problemin yapısına göre, bir süreç bir yada daha çok düşünceyi kapsayabilir ki, buna karar sırası adını vermekteyiz.

Kent mobilyası tasarım süreçleri evreleri

Kent mobilyaları çok değişik fonksiyonları olan ve bunları bir arada barındıran bir elemanlar sistemidir. Her ayrı birim için farklı bir tasarım süreci uygulanması gerekmektedir. Kullanılabilecek süreçler farklı şekillerde sistemleştirilebilir.

Tasarım süreci yaklaşımı en basite indirgenmiş ve genelleştirilmiş açılımı; gözlem, problemi anlama, ortaya çıkarma, karşılaştırma, alternatif üretme, seçme olarak sıralanır. Tasarlama sırasında yapılan eylemlerin tümü tasarlama sürecini oluşturur. Bu süreci izleyen çerçeve içerisinde proje planlanır, organize edilir ve geliştirilir.

Kent mobilyalarının tasarımında oldukça değişik etmenlerin yer alması doğaldır. Bu etmenler arasında, gelenekler, önyargılar, tarihsel doku gibi faktörlerin var ettiği toplumsal yön, algılama sonucunda oluşan psikolojik yön, kullanılan malzeme özelliklerinin kazandırdığı anlamsal yön ve tasarım boyutunun getirdiği estetik yön gibi değişik faktörler söz konusudur. Esas olan ürünün anlaşılması ve tanımlanmasıdır. Tasarlanacak ürünün buluşa mı dayanacağı, yoksa durağan mı olduğu konuları, problemin anlaşılması, diğer bir deyişle problemin belirlenmesidir. Bu aşama psikologlar tarafından ortaya konan kuluçkalanma aşamasına benzer kabul edilebilir. Ancak kuluçkalanma kişisel bir olgudur. Halbu ki anlama, grupla birlikte yapılan analitik işlemleri de kapsamı içine alır. Ortaya çıkarma, alternatif çözüm yollarını bulmaktır. Bu aşama psikologların aydınlanma dedikleri aşamaya bir ölçüde benzemektedir. Karşılaştırma, ortaya konan alternatiflerin birbirleriyle arşılaştırılması ve içlerinden uygun olanın seçimi için bilgi edinme aşamasıdır. Bunu uygulanacak politikayı seçme ve karar verme aşaması izler. Bu aşamaların aralarında doğrusal olmayan ilişkiler mevcuttur. Popper’ in dediği gibi biz daima hatalarımız ile öğreniriz. Bu nedenle aşamalar arasındaki sürekli dönüşleröğrenmeyi de teşvik eder. Ürün tasarımının yönetiminde bütün bu aşamaların ortaya konmasının ve planlanmasının çeşitli yararları vardır.

Kent mobilyası için bir tasarımı için bir süreç şeması ortaya çıkarmayı düşünürsek genel anlamda bütün kent mobilyası elemanlarına uyarlanabilecek geniş kapsamlı bir şema olabilir. Bunun yanı sıra bilinmelidir ki her ürün için farklı bir süreç gereklidir ve süreçlerin işleyiş şekilleri de farklı olacaktır.

Tasarım yapılırken profesyonel tasarım yöntemleri kullanılmalıdır. Tasarım yöntemleri kullanılırken yeni tasarım yaklaşımlarının günümüz gerçeği içerisinden yansımalarını da dikkatle ele alınmalıdır. Bunların dışında, katılımcı çalışma ile tasarımların gerçekleşmesi ve katılımcı çalışmanın profesyonelce yürütülmesi gerekmektedir. Katılımcı ve tasarımcının bir takımın aynı derecede önemli elemanları gibi çalışmalarını sağlayabilmek de aynı derecede önemlidir.

Tasarımı gerçekleştiren tasarımcıların kendi bakış açıları ve tarzları olmalıdır. Tasarım aşamasında bir sonraki evreyi görüp, değerlendirmeli ve optimum çözüm için çaba harcamalıdır.

Talebin ortaya çıkışı

İnsanlık doğuşundan itibaren yaşadığı çevreyi düzenleme çabası içine girmiş; köyler, kasabalar, kentler oluşmuştur. Oluşturulan bu yapay çevre içindeki kamusal mekanlarda, insanların basit gereksinimlerini karşılayan öğeler kent mobilyaları olmuştur.

Ülkemizde yaşanan hızlı kentleşme olgusu sonucu değişen yaşam koşulları, toplum yapısı, teknolojik gelişmeler, kentlerin plan ve görünümleri üzerinde etkili olmaktadır. Bu bilinçle kent plancıları, tasarımcılar, sosyal bilimciler, yerel yöneticiler ve endüstri ürünleri üreticileri, uygar, yaşanabilir insan gereksinimlerine cevap veren, estetik değerlere sahip çağdaş kentler yaratmaya çalışmaktadır. Yaratılan bu kentsel mekanlarda kullanılan donatılarda kent mobilyalarıdır. Kent mobilyaları farklı farklı ihtiyaçlara cevap verirler. Mekanda gerçekleştirilecek eylemlerin gerektirdiği ihtiyaçların talep olarak dile getirilmesi veya hissedilmesi gerekmektedir. Günümüzde artık kentsel mekan kalitesini yükseltmek için bazı yeni talepler ortaya çıkmaktadır.

İhtiyacın belirlenmesi

Talebin ortaya çıkmasıyla ihtiyacın da belirlenmesi gerekmektedir. İlerde çıkabilecek problemleri ortadan kaldırmak için ihtiyacın en doğru şekilde tanımlandırılıp geniş kapsamlı olarak belirlenmesi gerekir.

Veri toplama

Veri toplama araştırma evresidir. İhtiyaç belirlendikten sonra konuyla ilgili her türlü bilgi envanteri toparlanıp araştırma yapılmalıdır. Doğru araştırma yönteminin kullanılması tasarım sürecini olumlu etkilemektedir. Veri toplama aşamasında, kullanıcılara yöneltilen anketlerden, mekandaki kullanıcıların elemanları nasıl kullanıldığıyla ilgili gözlemlerden ve mekanda yapılabilecek uygulamaları araştırma yöntemiyle çeşitli veriler toplanabilir.

Veri toplamak için kullanılan araştırma yöntemleri:

Anket: Tasarımcının gözden kaçırma riski olan ve kullanıcılar için önemli olabilecek bir noktanın olabileceği düşünülerek ürün hakkında kullanıcıların ne düşündüğü öğrenmek amacıyla anket yöntemiyle sorular sorulur ve çıkarılan sonuçlarla tasarımcı yeni bir bakış açısı kazanabilir.

Gözlem: İnsanların mekanı ve o mekandaki elemanları nasıl kullandığı gözlemlenir. Bu yöntem gözlem yapan kişinin objektif olamaması riskini taşır ve böyle bir durum için sonuç objektif olmayabilir.

Deneyler: Mekanda yapılabilecek bazı uygulamaları araştırmak ve bu araştırma sonucunda bazı bilgilere ulaşmaktır. Deneyler ürün kullanımı ile ilgili de gerçekleşebilir.

Tasarım kriterleri

İşlevsellik : Bir bütünün her bir parçasının kendine düşen görevi yerine getirmesi ve kendi üstündeki sistemin görevini yapmasına ve böylece bütünün işlemesine yardımcı olmasıdır.

Kullanılırlık: Ürünün kulanım amacına uygunluğu.

Ergonomi: Elemanı kullanacak olan kullanıcıların antropometrik ölçüleri doğrultusunda, kullanım kolaylığını artırmak için elamanlar yaratılmalıdır.

Güvenlik: Çok geniş ve farklı yaş gurupları tarafından açık kamusal alanlarda kullanılan elamanların, ürün kullanım süreci boyunca çevreye herhangi bir zarar vermemesine ve kötü kullanımlara ( Vandalizm ) karşı malzeme seçimi, formun ölçütleri, kullanım kolaylığı gibi özellikler bakımından donatılması gerekir.

Bakım: Kent mobilyalarının bakımı da hem kullanıma özendirme hem de vandalistik eylemleri engelleme açısından önem taşımaktadır. Çünkü bakımsız, eski ve pis görünüşlü bir eleman vandalistlik eylemler için kişileri daha fazla cesaretlendirdiği,
böyle bir elemanın kullanımının tercih edilmediği görülmektedir. Bu bakımdan kent mobilyalarının tamamında, estetik ve işlevsel görünüşe sahip olacak şekilde, belli aralıklarla bakım çalışmaları yapılmalıdır.

Kalite ve Dayanıklılık: Kalite; kullanıcıların isteklerinin karşılanmasına yönelik, kent mobilyaları üreten, kullanımın, bakımın ve yaşanabilirliğini sağlayan tüm organizasyonların, kendi içlerinde ya da aralarında kalitenin oluşturulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi yolundaki faaliyetlerini düzenleyen, bu faaliyetlerin kentsel ekonomiye maliyetinin en ekonomik düzeyde oluşmasını sağlayan ve sonuçta bu çabaların kullanıcıların bugünkü ve gelecekteki gereksinimlerinin etkin bir şekilde karşılanmasını sağlamaya yönelik olarak sürdürüldüğü bir anlayışlar bütünüdür. Kalitenin sağlanabilmesi için yapılması gereken teknik çalışmalar ise şöyle özetlenebilir:

1. Tasarım Kontrolünün Sağlanması: Üretim öncesi, ürünlerin işlevsellik, dayanıklılık, maliyet, estetik beklenti ve güvenirlilikle ilgili kalite standartlarının tasarlanıp belirlenmesi ve üretimde ortaya çıkabilecek kalite sorunlarını ortadan kaldıracak yada azaltacak önlemlerin alınmasıdır.

2. Kent Mobilyaları Üretiminde Kullanılacak Malzemelerin Standart Kontrolü: Üretimde kullanılan hammadde ve malzemelerin stok yerine, istenilen kalite özelliklerine sahip olması şartıyla girişinin sağlanmasıdır. Tedarik kaynaklarının değerlendirilmesi, malzeme spesifikasyonlarının hazırlanması ve kabul muayenesi ve test yöntemlerinin, ekonomik örnekleme yöntemlerinin seçilmesi bu aşamada yapılması gereken kontrollerdir.

3. Üretilen Kent Mobilyalarının Kalite Düzeylerinin Kontrolü: Ürünlerin kalite özelliklerinin standartlara uygunluğunun kontrolü ve gerektiğinde yapılması gereken düzenlemeler için ilgili bölümlerin uyarılmasıdır. Muayene işlemlerini belirleyici planların hazırlanması, duyarlılık araştırmaları, kontrol diyagramlarının uygulanması , araç-gereç kontrol ve çalışan eğitimi ve maliyet analizlerinin geliştirilmesi yapılması gereken kontrollerdir.

4. Bakım ve İyileştirme Kontrol Çalışmalarının Yapılması: Tasarım amacına uygun kullanım biçiminin sağlanması için rutubet, sıcaklık gibi ortam koşulları, yüklenme düzeyleri ve sınırları iyi tanımlanmalıdır. Gerekli bakım planlaması, zaman ve kaynak gereksinimi dikkate alınmalıdır.

Kent mobilyalarının çevre koşullarına karşı uzun ömürlü olmaları için tasarım aşamasında doğru malzeme seçimi, doğru konumlandırma gibi faktörler de dikkate alınmalıdır.

Ürün tasarımında kullanılacak olan malzemenin çeşitli dayanıklılık ve kullanım denemelerinden geçirilmiş olması ve kabul gören ulusal ve hatta bölgesel veya uluslar arası standardizasyon kurumlarınca tescil edilmesi ve o ürünün dayanıklılık ve kalitesinin güvenilir bir organizasyonca garantilenmiş olması anlamına gelecektir.

Estetik Olma: Kent mobilyası tasarımında estetik yaklaşım çok önemlidir. Kent içinde kullanılabilir bir güzel sanatlar örneği olarak sanat ve teknik bilginin birlikteliği uyum içinde sergilenmelidir. Bireyler tarafından kolayca algılanmalarının sağlanması için görsel algılama ilkeleri doğrultusunda tasarlanmalıdırlar. İşlevsel oldukları kadar sanat eseri değerinde oldukları unutulmamalıdır. Kentsel mekanda yer alan bu elemanların tasarımlarında, sanatsal yaklaşım göz ardı edilmezse, kente kimlik kazandıracak mobilyaların üretilebileceği unutulmamalıdır.

Süreklilik: Kaçınılmaz olarak her kültürel kullanım nesnesi gibi kent mobilyaları da temel kullanım işlevlerinin yanı sıra toplum yaşamı içinde zamanla anlam iletici bir nesne olurlar. Bundan dolayı, kent kimliğine dayanan, onun ayırıcı öğelerinden biri olan ve destekleyen bir sistemin parçası olarak, kent mobilyalarının hem teknik hem de görsel açıdan kent içinde bir süreklilik göstermesi gerekir [8]. Sonuç olarak, kente yapılan müdahaleler noktasal olmamalıdır. Tek başına düşünülen uygulamalar kent yaşamına katılamaz, dışlanır. Çünkü her uygulama birbirine paralel olmayan birçok ilişkiler ağına takılır. Dolayısıyla tasarımın sürekliliği ilkesi kent mobilyaları içinde geçerlidir. Kent kimliği açısından süreklilik önem taşımaktadır.

Ekolojik Bakış Açısı: Ürünün kullanım ve kullanımdan kalkma aşamalarında çevreye yük olmama, geri dönüşüm özelliği dikkate alınmalıdır.

Esneklik: Kent elemanları birbirleriyle etkileşim içinde olacağından zaman içinde değişime uğrarlar ve bu değişimlere ayak uydurabilecek esnekliğe sahip olmaları gerekir.

Maliyet: Kent mobilyasının maliyetini etkileyen en önemli etkenler malzeme ve üretim şeklidir. Tasarım aşamasında maliyete ne kadar bütçe ayrılacağına karar verilmeli ve maliyeti düşürecek çözüm yolları bulunmalıdır.

Standartlara Uygunluk: Her ürün için ülke çapında belirlenmiş olan standartlar vardır. Ülkemizde tasarlanan ve üretilen bütün ürünler ya Türk Standartlarına ( TSE ) yada Uluslar Arası Standartlara ( ISO ) uymak zorundadır. Standartlar hakkındaki bilgilere tasarım aşamasında sahip olunmalı ve üretim aşamasında kontrol edilmelidir. Kent mobilyalarının standartlara uyması elemanların kullanım sürecinde herhangi bir parçasının değişiminde uyması açısından ve ürünün kullanım ömrünü uzatmak açısından önemlidir. Standartlar dışında ürün şartnameleri ve yasalar ürünlerin üretimini etkiler.

Özgün Tasarım: Kent mobilyalarında prototip ve standardizasyon uygulaması yerine kullanılacakları mekanların özellik ve işlevleri dikkate alınarak özgün tasarımlar yapılmalıdır.

Malzeme Seçimi ve Bağlantı Detayları: Kullanılan malzemenin özellikleri, ürünün dayanıklılığı ve yarattığı psikolojik etkiler bakımından önem taşımaktadır. Beton oturma birimi, aynı ölçülerdeki ahşap olanla karşılaştırıldığında, kütlesel ve ağır bir görüntü verir.

Bağlantı elemanlarının sağlam olması, vandalistlik eylemlere karşı koymada önemli olduğu kadar, bağlantı detaylarının çok amaçlı kullanımı ve ayarlanabilirliği kent mobilyalarının hareketliliğini ve modülerliğini sağlayarak, gerekli olan destek ve taşıyıcı eleman sayısını azaltmaktadır.

Ürün-Kullanıcı Dengelenmesi: Tasarım ürünlerinin nasıl işlediği veya kullanıldığı görünen strüktürü ile öğrenilir. Kent mobilyalarında kullanıcı yönünden örneğin, durma, yönlendirme, değişebilirlik, ayarlanabilirlik, kumanda etme gibi özellikler, tasarımın kullanımına açıklık getirecek ve dolayısıyla kullanıcı tarafından kolayca algılanıp tasarıma karşı güven ve sahiplenme duygularını oluşturacak bir tasarım yaklaşımıyla ürünlere yansıtılmalıdır. Bu işlev özellikle yeni teknolojik gelişmelerle kent yaşamında her gün daha da çoğalan, ürünle kullanıcının interaktif bir ilişki yaşadığı ve görünen strüktürün giderek kaybolduğu yeni kent öğelerinde ( ör. Bilet otomatı, akbil otomatı, bankamatik, enformasyon standartları vb. gibi ) çok önemli bir işlev olmaktadır.

Kaliteli, kimlikli, insanlara keyif veren mekanlara sahip olmak, fonksiyonel, estetik ve ekonomik olarak üretilmiş, amacına uygun yerde ve adette kullanılmış kent mobilyalarının o mekana yerleştirilmesiyle mümkündür. Her türlü tasarım ürününde olduğu gibi, kent mobilyaları da bir çok işlevi bir arada bulundurur. Sosyal, kültürel, ekonomik vb. gibi çok farklı özellikler gösteren, tanımlanması oldukça zor ve geniş bir kullanıcı kitlesi olan kent mobilyalarında tasarımı etkileyen faktörleri işlevsel, psikolojik ve teknolojik faktörler olmak üzere üç an başlık altında incelemek mümkündür.

Tasarım Alanındaki Kavramlar

Ürünün sonuç aşamasından önce düşünülmesi gereken, Kent mobilyalarının tasarım sürecini ve üretimini etkileyecek ürüne ait  nitelikler; performans, sağlamlık, yapılabilirlik ve güvenlik kavramlarıdır.

Performans

Kentsel mekana konan bu elemanlar sürekli olarak çalışıyor ve işlevlerini doğru bir şekilde yerine getiriyor olmalıdırlar. Elemanların performansları, bulundukları mekan ve onlardan beklenilen işlevler ile doğrudan bağlantılıdır.

Örneğin; herhangi bir aydınlatma elemanı bulunduğu mekanda ihtiyaç duyulan derecede, hava kararır kararmaz-aydınlanana kadar, sürekli, aydınlık sağlamalıdır.

Sağlamlık

Kent mobilyaları doğa koşullarına ve kazalara karşı dayanıklı olmalıdırlar. Yerleştirilecekleri alanların iklim koşulları iyi bilinmeli ve bu doğrultuda bilinçli malzeme seçilmelidir. Kent içi küçük ölçekli kazalara karşı ise dayanıklı ve kolayca hasar görmeyecek şekilde sağlam olmalıdırlar. Bunların yanında kullanıcılar bilinçli olarak kent mobilyalarına zarar verirler. Yapılan bu vandalist eylemlere karşı kent mobilyalarının kentsel mekanlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için hem teknik özelliklerle hem de gerçekleştirilen tasarımlarla iyi düşünülüp etüd edilmeleri gerekir.

Yapılabilirlik

Kent mobilyaları sistemindeki elemanların her birinin teknik olarak gerçekleştirilebilirliği yanında bir sistem olarak da uygulanabilirliğinin olması gerekmektedir. Kent mobilyalarının sadece üretim sürecinde değil, mekanlara kolay yerleştirilebilir olması ve rahat monte edilebilir olması uygulanabilir elemanlar olduğunu gösterir.

Güvenlik

Kentsel mekanlara yerleştirilen kent mobilyalarının meydana gelebilecek her türlü kazaya karşı iyi tasarlanmış olması gerekmektedir. Güvenliği sağlayacak öğeler; malzeme türü, formun ölçüleri ve kullanım kolaylığıdır. Kentin en yoğun kullanım alanlarına yerleştirilen bu elemanlar toplumun güvenliği göz önüne alınarak tasarlanmalarının yanı sıra yerleştirildikleri mekanlar da kaldıkları sürece onarımları düzenli olarak gerçekleştirilmelidir ki beklenmedik kazalara yol açmasınlar. Bu noktada yerel yönetimlerle ilişkili olan bu bakım- onarım işlevi kusursuzca yerine getirilmelidir. Örneğin, farklı nedenlerden dolayı işlevini yerine getiremeyen bir aydınlatma elemanı onarılmaz ise bulunduğu mekanda gece kullanımında çeşitli hırsızlık olaylarına sebebiyet verecektir ve güvenli olmayan alan haline gelecektir.

Kent Mobilyalarının Tasarım Ölçütleri

Kaliteli, kimlikli, insanlara keyif veren mekanlara sahip olmak, fonksiyonel, estetik ve ekonomik olarak üretilmiş, amacına uygun yerde ve adette kullanılmış kent mobilyalarının o mekana yerleştirilmesi ile mümkündür. Her türlü tasarım ürününde olduğu gibi, kent mobilyaları da bir çok işlevi bir arada barındırır. Sosyal, kültürel, ekonomik vb. gibi çok farklı özellikler gösteren, tanımlanması oldukça zor ve geniş bir kullanıcı kitlesi olan kent mobilyalarında tasarımı etkileyen faktörleri işlevsel, psikolojik ve teknolojik faktörler olmak üzere üç ana başlık altında incelemek mümkündür. Nesne (obje veya yapı ) ve insan ilişkisinin belirlenmesine yönelik ölçütler işlevsel ölçütler başlığında toplanmaktadır. Bireye, bireylerin oluşturduğu topluma ve sosyo-kültürel özelliklerine uygun obje ve çevre oluşumunu sağlayıcı ölçütler ise psikolojik ölçütler şeklinde tanımlanmaktadır. Malzeme, üretim ve ekonomiye yönelik ölçütlerin tümü ise teknolojik ölçütler başlığı altında yer almaktadır.

İşlevsel ölçütler

Herhangi bir nesne ile insan ilişkisinin belirlenmesine yönelik ölçütler, işlevsel ölçütleri oluşturmaktadır. Kentsel bir mobilyanın işlevsel olabilmesi için insanın fiziksel özelliklerine uygun, hareket özelliklerine olanak verecek şekilde tasarlanmış olması gerekmektedir. Bu nedenle, ürün tasarımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta insan ergonomisidir. Sonuç olarak, insan ergonomisinin iyi analiz edildiği, kullanıcı beklentilerinin doğru bir şekilde ürüne yansıtıldığı, malzeme seçme ve uygulama kararlarının doğru şekilde ele alındığı bir tasarım süreci sonunda tasarımcıyı, uygulayıcı ve en önemlisi kullanıcıyı memnun edecek kent mobilyaları ortaya çıkmış olacaktır.

Psikolojik ölçütler

Kent mobilyasının tasarımında dikkat edilmesi gereken algılamaya ve değerlendirmeye yönelik ölçütler psikolojik ölçütleri oluşturmaktadır. Genel anlamda birey ve toplumların davranışlarına yönelik ölçütlerdir. Tüm nesnelerin olduğu gibi kent mobilyalarının da kullanıcı ile ilk bağı görseldir. Görsel ilişki sonucu oluşan algılama sürecinde kullanıcı gördüğü nesneyi değerlendirmeye başlamaktadır. Bu nedenle kent mobilyalarında da kullanım biçiminin kolay algılanabilir olması önemlidir. Algılama süreci ve algı ile ilgili ölçütler içerisinde güven verme etkin olan bir başka faktördür. Görsel algılama dışında başka duyularla algılamalarda söz konusudur. Örneğin bir oturma elemanının vücut veya elle algılaması mümkündür.

Toplumların genel kullanılan hizmet elemanları ile ilgili değer yargıları, sosyokültürel ölçütlerle değerlendirilmektedir. Çevreye uyum ölçütleri doğrultusunda toplumların beğeni düzeyleri ile estetik değer yargıları birlikte değerlendirmelidir. Sosyo- kültürel ölçütler kent mobilyası bağlamında toplumun değer yargılarına uyumlu olmalıdır. Sosyo- kültürel ölçütlerin oluşmasında kamusal alanlardaki davranışlar ve toplu olarak yapılan eylemler, alışkanlıklar, gelenekler etkilidir.

Örnek vermek gerekirse; sosyo kültürel bir ölçüt olan mahremiyet kent mobilyası düzenlemelerinde etkili bir faktördür. Oturma elemanlarının düzenlenmesinde ve biçimlendirilmesinde insanların birbirleriyle olan ilişkileri, aralarında bıraktıkları mesafe önemli bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Eylemlere yönelik kent mobilyalarının tasarımında eylem tüm yönleriyle incelenmelidir.

Teknolojik ölçütler

Teknolojik ölçütler tasarımın var olan veya yeni bir malzemeyle yeniden üretilmesine bağlı olarak oluşturulması sonucu kent mobilyası tasarım ölçütleri içinde yer almaktadır. Kent mobilyası üretiminde malzeme, nüfus artışı ve kullanıcısının belirsiz olması sonucu oluşan vandalizmi önlemeye yönelik dayanıklılığın sağlanması açısından önem kazanmaktadır. Ayrıca, malzemeyle ilgili olarak önemli bir diğer konu kent mobilyalarının her türlü iklim koşullarına karşı dayanıklı olması gereğidir.

Malzeme ölçütleri, malzemenin işlev ve kullanma koşullarına uygunluğu ve malzeme biçim uygunluğu şeklinde özetlenebilir.

Malzeme ölçütleri, malzemenin işlev ve kullanma koşullarına uygunluğu ve malzeme biçim uygunluğu şeklinde özetlenebilir. Kent mobilyaları açık alanlarda ve her türlü dış etkene açık olduğundan bu tür etkenlere dayanıklı olmak zorundadırlar. Bu özelliklerinin yanı sıra bakım kolaylıkları ve kullanıcı konfor şartlarının oluşturulması da malzeme seçiminde yol gösterici diğer etkenlerdir.

Karar Verme Mekanizması

Karar verme eyleminin yapılabilmesi, en az iki alternatifin bulunmasına bağlıdır. Bu alternatiflerin aralarındaki farklılıkların değerlendirilmesi ve bir karşılaştırma yapılarak belirli kriterlere göre seçim yapılmasına “karar verme” denir.

Kent tümü ile tasarımcı masasında biçimlendirilemese de tasarımla kentin biçimlenişine önemli katkılar sağlar. Herhangi bir kentsel mekanda çevreye bakıldığında, kentsel mobilyadan bu mobilyanın biçimi, kalitesi, konumu ve yerinden, mekanın ölçüsüne, mekanı oluşturan öğelerin ilişkisine, tüm bu öğelerin daha büyük referans çerçevesi ile olan ilişkilerine, özetle kentin mikro ve makro düzeydeki biçimlenişlerine ilişkin pek çok konu tasarımla iyileştirilebilir, daha yaşanabilir bir kent çevresi oluşturulabilir. Bu yönde temel sorun, kaynak sınırlılığından çok var olan kaynakların akılcı ve etkin kullanılması gereğine ilişkin bilinç, duyarlılık ve kararlılık eksikliğidir. Daha kaliteli bir kentsel çevre yaratmanın birincil koşulu bilinç, duyarlılık ve kararlılıktır. İkinci koşulda plancı-tasarımcı dışında gerçekleşen özel, yarı kamusal ve kamusal kent biçimlendirici gelişme eylemlerinin bütünleştirilmesi ve yönlendirilmesidir. Bu iki koşul, kentsel tasarım çabalarını ve tasarım sorumluluğunu tasarımcının masasından yönetim platformuna doğru çekmekte, tasarım yönetimi konusunu gündeme getirmektedir. Tasarım ve uygulama aşamasında eylemin bütünleştirilmesinin temel öğesi koordinasyon ( eşgüdüm ) dür. Koordinasyon ise amaç-plan, kadro- bütçe ve operasyon bütünlüğünden, kısaca yönetimden bağımsız olamaz.

Yerel yönetimler, belediyeler kentsel tasarım eylemi çerçevesi içinde yerinde ve zamanında, kritik karar noktalarına duyarlı ve kararlara katılarak kaliteli bir kentsel çevre yaratılması yönünde etkili olmak durumundadır.

kaynak: Elif AKYOL

Ofis Mobilyalarının Tasarımında Ergonominin Önemi-2

2. Ofis mobilyaları ve Tasarımı

2.1. Ofis Mobilyaları

Günümüzde modern ofislerde ofis mobilyaları denildiğinde, ilk akla gelen dolaplar (camlı ve raflı dolaplar, çekmeceli dolaplar, diğer özel amaçlı dolaplar), masalar (çalışma masası, toplantı masası vb), sandalyeler (sabit veya ayarlanabilir sandalyeler gibi) ve çalışanların verimliliğini artırıcı diğer mobilya bileşenleri (tabureler, askılar, kasalar vb.) gelmektedir.

Masalar, çalışanın masaüstü çalışmalarına uygun olmalıdır. Dolayısıyla, masalar ofis ortamında kullanılan ve masaüstüne konumlandırılan araç-gereçlerin ve makinelerin uygun şekilde kullanımı sağlayacak ve çalışanın performansını artıracak şekilde tasarlanmış olmalıdır.

Buna göre; ofislerde kullanılacak masaların çalışanların amaçlarına ve ölçülerine cevap verecek nitelikte olması gerekmektedir.

Ofislerde çalışma masalarının çalışanların verimliliği açısından genel olarak şu özellikleri içermesi gerekir,.

— Yüksekliği ayarlanabilmelidir (yerden en az 70 cm yükseklikte olacak şekilde),

— Yüzeyi mat olmalıdır (yani yansıtıcı olmamalıdır)

— Yüzey genişliği 120–150 cm, eni ise 70 cm. olmalıdır,

— Kenarları ve köşeleri yuvarlak olmalıdır

— Güvenilirliği sağlanmış olmalıdır (kırılgan, kaygan olmamalıdır)

— Yere sabitlenmiş olmalıdır (tekerlekli olmamalıdır)

Sandalyeler, iyi bir duruşa sahip olmak ve rahat bir çalışma için ayarlanabilir sandalye ofis mobilyalarının en önemli bileşenlerinden biridir. İyi ayarlanmış sandalye, vücut pozisyonu ve kan dolaşımını geliştirir, kas çabasını azaltır ve çalışanın sırt bölgesine olan basıncı azaltır. Bundan dolayı, ofislerde kullanılan sandalyeler şu özelliklerde olmalıdır;

— Yüksekliği ayarlanabilmelidir (20 derece açı ile öne eğilebilmeli-lumbar destek için, yerden yüksekliği ofis çalışanları için 38–46 cm olacak şekilde ayarlanabilmelidir)

— Oturma minderi hava geçiren kumaştan yapılmalıdır

— Kendi etrafında 360 derece dönebilmeli,

— Hareketi sağlayacak nitelikte 5 tekerlikli olmalıdır.

— Ayak ve bacakların dolaşımını engellememelidir.

— Oturak ve dayanak kısımları bel ve bacağın üst kısmının yapısına uygun ölçülere sahip olmalıdır.

Ofislerde sandalye kullanımının temel amacı çalışanın en az enerji kaybı ile yorulmadan rahat çalışmasını sağlamaktır.

Bunun için çalışma koşulları içerisinde sandalyenin özellikleri ve çalışanın antropometrik özellikleri arasında yüksek düzeyde bir ilişki vardır.

Dolaplar ve diğer ofis tipi mobilyalar,

Rahat bir çalışma ortamı için çalışanların ölçülerine uygun diğer ofis mobilyalarıdır. Bu tür mobilyaların aynı zamanda amaca uygun, verimliliği artırıcı özellikte olması gerekir. Modern ofislerde mobilyalar, çalışanların etkiliğine ve verimliliğine olumlu yönde etki eden unsurlardır. Ofiste çalışanların iş akışının önemli bir kısmı masaüstü işlemleri içerir. Bundan dolayı, ofis mobilyalarının ve bileşenlerinin çalışma ortamına, iş akışına ve diğer ofis araç-gereçlerine uygun tasarlanması gerekmektedir. Çalışma saatlerinin önemli bir bölümünü ofis mobilyalarının fiziksel etkisi altında geçiren çalışanların performansını, tatminini ve moralini yüksek tutma konusunda ofis yöneticilerin bazı radikal kararlar alması gerekir. Öncelikle ofiste kullanılan mobilyalar ergonomik açıdan değerlendirilmeli ve çalışanların en üst düzeyde iş verimini sağlayacak uygun mobilya seçilmelidir. Ofis mobilyalarının seçiminde gelecekteki muhtemel gereksinimler de düşünülerek oldukça dikkatli bir seçim yapılmalıdır. Bir ofis yöneticisinin mobilya seçimindeki temel kriterler şunlar olmalıdır :

— Maliyet ve kullanışlılık

— Uygunluk ve Uyum

— Tek Düzelilik ve Standardizasyon

— Olası faydayı en üst düzeye çıkarma

— Yeterli sayı

— Dayanıklılık

Ergonomik yaklaşıma göre ofis mobilyalarının seçiminde yukarıda belirtilen kriterlerden uygunluk, uyum ve standardizasyon oldukça önemli faktörlerdir.Bu faktörler, ofis mobilyalarının tasarımında insan odaklı yaklaşım stratejisinin uygulanmasını gerektirmektedir.

2.2. Ofis Mobilyalarının Tasarımı

Tasarım; yaratma (bir yaratıcılık ürünü olarak), seçme ve karar verme gibi eylemleri kapsayan bir süreçtir. Bu tanıma göre; mobilya tasarımı denildiğinde; düşüncenin kâğıt üzerine aktarımından mobilyanın atölyede üretilmesine kadar geçen sürede yaratma, seçme ve karar verme gibi eylemlerin tümü düşünülebilir. Ofis ortamında kullanılacak mobilya eşyalarının, çalışanların ihtiyacına, amacına ve fiziksel ortama uygun şekilde tasarlanmış olması gerekir. Bunun için, mobilya tasarımcılarının ofis mobilyalarının tasarlanması, geliştirilmesi, etkilerinin ölçülmesi ve çalışma yerinin düzenlenmesi kadar çalışma yeri yüksekliği, vücut duruşu, görme açısı ve çalışma alanı genişliği gibi antropometrik ölçüleri de bilmesi gerekmektedir.

Ofiste çalışma ortamının etkili bir şekilde kullanımı için farklı yaklaşımlar mevcuttur. Özel ofis, açık ofis ya da karma yaklaşımlar ofis çalışma ortamının planlanmasında önemli faktörlerdir. Örneğin, açık ofislerde, duvarların olmayışı, masaların, bölmelerin ve diğer ofis mobilyalarının istenilen şekilde yerleşimini sağlamaktadır.

Açık ofislerin temel çekiciliği esnek oluşudur. Bu tip ofislerde modüler bir tasarım yapmak suretiyle ofis çalışanlarının etkililiği artırılabilmektedir. Modüler tasarım, ofis mobilyalarının tasarımında farklı bileşenlerin kullanımını ve bu bileşenlerin yerleşiminin farklı varyasyonlarını içerir. Ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin bir kısmı, ofis ergonomisini sağlamak amacıyla; dairesel iş istasyonları veya yıldız iş istasyonlarını dikkate alarak tasarım ve üretim yaparlar. Böylelikle ofis ortamı estetik olduğu kadar işlevsel bir çalışma ortamı olur. Ofis mobilyasının tasarımı, diğer ofis araç ve gereçlerinin tasarımından farklı olmamakla birlikte mobilyadan beklentileri de ifade etmektedir.

Mobilya tasarımını etkileyen unsurlar; işlevsellik, teknolojiklik, orijinallik, estetiklik (örneğin Feng-shui yaklaşımı gibi), ekonomiklik şeklinde sıralanmaktadır. Mobilya tasarım ilkeleri; denge, devamlılık, şiddet ve hâkimiyet olarak gruplandırılmıştır.

a. Ofis Mobilyalarının Tasarım Elemanları

Tasarımcının, düşünce ve görüşlerini ifade etmek ve sunmak amacıyla kullandığı bütün unsurlar tasarım elemanları” olarak ifade edilmektedir. Buna göre; bir mobilya tasarımcısının mobilya tasarımı çerçevesinde şu dört unsuru uygun bir şekilde kullanması gerekmektedir.

— Biçim

— Ölçek, oran ve ritim

— Renk,

— Doku.

Biçim (form) : Bir mobilyanın şekli veya bir bütünü olarak tanımlanmaktadır. Biçim ile işlevsellik unsurları arasında sıkı bir ilişki vardır. Ancak, işlevsellik tek amaç değildir, bunun yanında kullanıcının estetiklik, ekonomiklik ve orijinallikle ilgili isteklerin de karşılanması gerekir. 

Ölçek, oran ve ritim: Bir mobilya tasarım elemanı olarak ölçek, insan ölçüleri ile diğer mobilya elemanları arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Ofis mobilyalarının tasarımında her şeyden önce bu mobilyayı kullanacak ofis çalışanının ölçüleri ile mobilyaların orantılı olması gerekir. Bunun yanında mobilyaların kendi içinde ölçülü ve çevre elemanları ile uyumlu olmalıdır.

Renk: Mobilya tasarımında görselliği en çok etkileyen tasarım elemanıdır. Mobilyanın tasarımının amacı ile mobilyanın kullanılacağı ortam arasındaki ışık ilişkilerini dikkate alarak farklı şekilde düzenlemek mümkündür.

Doku: Yüzeylerin özelliğini belirten tasarım elemanıdır. Doku, iki gruba ayrılır. Birinci grupta dokunularak hissedilen yumuşak, sert veya düzgün, kaba yüzeyler yer alır. İkinci grupta ise, görsel olarak hissedilebilen görsel yüzeylerdir. Görsel yüzeylere, mobilya üzerindeki kumaş dokuması örnek verilebilir.

b. Ofis Mobilyalarının Tasarımında Antropometri

Ergonominin amacı, mümkün olduğunca çalışma ortamını çalışanlara uygun hale getirmek olduğuna göre, ofis mobilyalarının tasarımında antropometriden diğer bir ifadeyle çalışanların antropometrik özelliklerinden yararlanılması gerekir. Antropometri, insanın genetik ve çevresel etmenler çerçevesinde ortaya çıkan fiziksel ve biyolojik sınırlarını belirleyen en önemli kriterdir.

Biyolojik bir varlık olarak insanın antropometrik özellikleri, yapılan her türlü aracın, gerecin ve donanımın onun antropometrik ölçü değerlerine uygun olmasını gerektirmektedir. Antropometri, sadece vücudun bir bütün olarak veya organsal olarak büyüklükleri ile ilgilenmez aynı zamanda bireylerin yaş, tür ve meslek gruplarına göre standart ölçülerden ne kadar uzaklaştıklarını da inceler .

Antropometrik açıdan bir işyerini şekillendirmedeki amaç, işyeri ölçülerinin çalışanın vücut ölçülerine uyumunu sağlamaktır. Çalışanın dururken ve hareket halindeyken oluşan her pozisyonu tespit edilir ve buna göre bir tasarım gerçekleştirilir.

Ofis ortamında insan ölçülerinin kullanımı iki farklı açıdan kolaylık sağlar. Birincisi; ofis faaliyetleri içinde yer alan bazı işleri en iyi şekilde yerine getirebilmek için belirli fiziksel özellikleri taşımak gerekir. İkincisi, vücut ölçüleri çalışma alanının tasarımında kullanılarak, kullanıcının kendisine sağlanan alana uyması ve belirli hareketleri rahatça yapması sağlanır. Ofislerde antropometrik ölçülerin kullanıldığı temel tasarım unsurları şunlardır:

– Çalışma yeri yüksekliği,

– Vücut duruşu,

– Görme açışı,

– Çalışma alanı genişliği.

Antropometrik ölçülerin ulus, bölge, cinsiyet, yaş, vücut yapısı, beslenme ve fiziksel faaliyete göre değişmektedir Dilik ve Tanrıtanır mobilya tasarımında antropometri üzerine yapmış oldukları araştırmada Türk insanın antropometrik özelliklerini belirlemeye çalışmışlardır Türk insanının antropometrik özellikleri incelendiğinde; cinsiyet farklılığına göre ölçülerin değiştiği görülür.

Bu yüzden, ofis mobilyaları tasarımcılarının ortalama insanı tasarıma esas almak yerine yukarıda verilen  antropometrik ölçüleri dikkate alması gerekmektedir. Buna göre tablo incelendiğinde, %5 ile %95 arasındaki insanların (ki bu %90 düzeyinde bir orandır) ölçüleri dikkate alınmalıdır. Burada diğer gruptaki insanlar göz ardı edilecek böylelikle uç değerlere yönelik tasarım zorluğu ve yüksek maliyetin önüne geçilmiş olacaktır. Ergonomik amaçlı tasarımda statik ve dinamik antropometrik ölçüler olmak üzere iki farklı yaklaşım söz konusudur. Statik antropometri, insanların durağan duruş ve oturuşlarında ölçülen boyutları ele alan bir ölçümdür.

Bu temel amaca göre insanların 140 fiziksel boyut ölçüleri ele alınabilir olmakla birlikte, ergonomik tasarımda 30 temel ölçünün ele alındığı saptanmıştır. Bu ölçüler ayakta durma ve düz bir zeminde oturma durumlarına bağlı olarak özel aletlerin kullanımıyla alınmakta ve farklı ergonomik tasarımlarda kullanılmaktadır. Çok hassas eklemden ekleme yapılan ölçülerde röntgen ışınlarından yararlanılmaktadır.

Uç Değerlere Göre Tasarım: Ofis mobilyaları tasarımının amaçlarından birisi de kullanıcı kitlesinin yaklaşık tamamına yakınına uyum sağlayabilecek tasarım standartlarının geliştirilmesidir. Bu konuda yapılan araştırmalara göre ilk %5 ile son %5’lik dilim dışında kalan %90’lık kısım kullanıcı hedef kitlesi olarak alınmıştır. %90’lık kısım dışında kalanlar standart dışı kabul edilir ve bu grubun ihtiyaçları özel yapım yoluyla giderilir.

Ayarlanabilir Aralıklara Göre Tasarım: Bir ofis mobilyasının bazı özellikleri farklı boyuttaki kullanıcılarına göre ayarlanabilir. Bu tür bir tasarımda yani ayarlanabilir özelliklere sahip bir mobilyada hedef kitle %90’lık gruba giren insanların antropometrik özellikleridir. Bu kısım dışında kalan ilk %5’lik ile son %5’lik kısım standart dışı olarak kabul edilir.

Ortalama Değerlere Göre Tasarım: Ortalama değer, bir mobilyanın potansiyel kullanıcılarının antropometrik özelliklerinin ortalamasını ifade etmektedir. Dikkate alınacak ölçü sayısı arttıkça ortalama değere sahip bir kişiyi bulmak zorlaşacaktır. Bu nedenle, ortalama değeri esas alan tasarımcılar, beklenilenin aksine, hedef kitlesi olan insanların büyük bir kısmını kapsamayacaktır.

3. OFİS MOBİLYALARININ TASARIMINDA ERGONOMİNİN ÖNEMİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA

3.1. Araştırmanın Amacı, Önemi, Kapsam ve Sınırlılıkları

Bu çalışmanın amacı, ofis araç-gereçleri içerisinde yer alan ofis mobilyalarının tasarımında ergonominin önemini vurgulamak, ofis mobilyası tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin ofis mobilyaları tasarlarken ergonomik ilkeleri ve antropometrik özellikleri dikkate alıp almadıklarını belirlemektir. Bunun yanında ikincil bir amaç, ergonomik ürün tasarımı yapan firma yöneticilerinin tasarımın ofis çalışanlarının verimliliğine, motivasyonuna ve performansına ne derecede etkili olduğuna dair görüşlerini belirlemektir.

Bu çalışmanın bir diğer amacı da, ofis mobilyaları tasarım ve üretimi yapan ve Ankara’da faaliyet gösteren ofis mobilyaları tasarımcısı firmaların ergonomik ilkeler ve antropometrik özellikler de dikkate alarak yeni stratejiler geliştirmelerine yardımcı olmaktır.

Bununla birlikte, ofis yönetimi eğitimi ve ofis mobilyaları tasarımı konusunda yapılmış çalışmalara farklı bir yorum getirmektir.

Bu bağlamda, Ankara Sanayi Odasına kayıtlı Ağaç İşleri Sanayi iş kolunda yer alan 149 firma yöneticisi veya tasarımcısı çalışmamızın evrenini oluşturmaktadır. Bu firmalardan basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile seçilen 30 firma yöneticisi veya tasarımcısına yüz yüze anket uygulanmıştır. Örneklem oranı %20’dir.

3.2. Araştırmanın Yöntemi

Ankara ilinde ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan firmaların, ofis mobilyaları tasarımında ergonomik ilkelere ve antropometrik özelliklere göre tasarım yapıp yapmadıklarını saptamak için anket yöntemine dayalı bir araştırma yapılmış ve birincil veriler kullanılmıştır. Dolayısıyla, ofis mobilyası tasarımcısı ve üreticisi firma yetkilisinden veya tasarımcıdan veriler yüz yüze görüşme ve yapılan anket sonucunda elde edilmiştir.

3.3. Araştırmanın Hipotezleri

Bu araştırmanın temel hipotezleri aşağıda verilmiştir:

H01: Ofis mobilyası tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin uyguladıkları standartlar ile hedef kitlenin antropometrik özellikleri arasında bir ilişki yoktur.

H02: Ofis mobilyaları tasarımı ve üretiminde uygulanan tasarım ilkesi ile tasarım ilkesini dikkate alma arasında bir ilişki yoktur.

H03: Ofis mobilyası tasarımı ve üretimi yapan işletmelerde tasarım yapan firma yöneticileri veya tasarımcının eğitim durumu ile tasarımın verimliliğe etki derecesi arasında bir ilişki yoktur.

3.4. Araştırmanın Bulguları

Araştırmaya katılan, ofis mobilyası tasarımı ve üretimi yapan firma yöneticileri veya tasarımcıların eğitim durumuna göre incelendiğinde; ankete katılanların büyük bir kısmının lisans mezunu olduğu (%60) ve bunu lise mezunlarının (%33) takip ettiği görülmektedir.  ilköğretim ve yüksek lisans mezunu sayısının oldukça düşük ve aynı oranda (%3,5) olmalarıdır. Buna göre; ofis mobilyaları tasarımı yapan işletmelerdeki tasarımdan sorumlu kişilerin seçiminde eğitim düzeyini dikkate aldıklarını söyleyebiliriz.

Ofis mobilyaları tasarım ve üretimi yapan işletmelerin ürün tasarlarken cinsiyet ayrımı yapıp yapmadıklarına ilişkin dağılım incelendiğinde; firmaların yaklaşık üçte ikisi cinsiyet ayrımı yapmadığı görülür.

Buna göre; ofis mobilyaları tasarımı yapan işletmeleri ürünlerini tasarlarken kadın veya erkek gibi cinsiyet farklılıklarını dikkate almamakta ve daha çok tek tip ofis mobilyası tasarımı gerçekleştirmektedirler. Ofis mobilyaları tasarım ve üretimi yapan işletmelerin mobilya tasarımında tasarım ilkesini dikkate alma ile uygulanan tasarım ilkesine ilişkin dağılım incelendiğinde; firmaların yarısının (%50) ürünlerini tasarlarken tasarım ilkesini dikkate aldığı, diğer yarısının da dikkate almadığı görülür. Buna göre; ofis mobilyaları tasarı ve üretimi yapan işletmelerin mobilya tasarımında tasarım ilkesinin dikkate alıp almama ile uygulanan tasarım ilkesi arasında ilişki incelendiğinde anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmektedir. Bu durumda; H02 hipotezi kabul edilmiştir.

Ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin oturarak çalışma alanının ölçülerini belirleme durumuna göre dağılımı incelendiğinde; daha çok üzerinde çalışılacak işin türünün (%52) dikkate aldıkları görülmektedir. Buna göre; ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin oturarak çalışma alanının ölçülerini belirleme durumuna göre dağılımı incelendiğinde anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmektedir. Ergonomik ürün tasarımının çalışanın verimliliğine, motivasyonuna ve performansına etki derecesinin eğitim durumuna göre dağılımı incelendiğinde; ergonomik ürün tasarımının çalışanın verimliliğine, motivasyonuna ve performansına eğitim durumunun etkisinin fazla/çok fazla olduğunu belirten deneklerin %33’ünün ilköğretim ve lise, kalan %67’lik bir oranında lisans ve yüksek lisans eğitiminde olduğu görülür.

Buna göre; ergonomik ürün tasarımının çalışanın verimliliğine, motivasyonuna ve performansına etki derecesi ile eğitim durumu arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmektedir.

Bu durumda, H03 hipotezi kabul edilmiştir.

4. SONUÇ VE ÖNERİLER

Bir ofis araç-gerecinin kullanımı ve sorunsuz olarak işleyişi insan-makine etkileşiminin mükemmelliğine bağlıdır. Ergonominin temel amacı, bireyin fiziki gücünden, gönül gücünden ve düşünce gücünden yararlanarak iş verimliliğini sağlamaktır. Bunun için, ofis araç-gereçlerinin tasarımında insan faktörü dikkate alınmak zorundadır.

Ergonomik önlemler, çalışanların fiziksel bütünlüğünü korumanın yanında, onların psikolojik ve fizyolojik özelliklerini en uygun biçimde kullanacakları en iyi çalışma ortamını ve araçları sağlamayı ve böylece çalışanın iş güvencisini gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Ofis mobilyalarının tasarımında ve üretiminde standartların oluşturulması, bunun için gerekli antropometrik ölçülerin belirlenmesi,  hem üretim ve pazarlama işletmeleri açısından hem de ofislerde çalışan kişiler vücut ölçülerine göre tasarlanmış ve üretilmiş ofis mobilyalarını kullanarak verimliliklerini artırması açısından yararlı olacaktır. Ayrıca, ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan işletmelerin seri üretim yapmalarından dolayı meydana gelebilecek olası hataları en aza indirerek üretimdeki malzeme kayıplarını da önleyecektir.

Çalışma sonucunda ofis mobilyalarının tasarımı ve üretiminde ergonomi veya ergonomik yaklaşımın önemine ilişkin elde edilen temel bulgular ve öneriler aşağıda verilmiştir.

— Çalışmada mobilya üretimi ve tasarımı yapan işletmelerin büyük bir kısmının uluslar arası alanda faaliyet göstermekte olduğu görülmüştür. Bu işletmelerin, ofis mobilyalarını ihraç ettikleri veya ihraç etmeyi planladıkları ülkedeki pazar paylarını artırmak için o ülkedeki insanların antropometrik ölçülerini bilmeleri gerekir.

— Ofis mobilyası üreten ve tasarlayan işletme yöneticilerinin eğitim düzeyleri arttıkça ergonomik faktörleri dikkate alma düzeylerinin de arttığı görülmüştür. Buna göre; ofis mobilyaları üretimi ve tasarımı yapan işletmelerdeki tasarımcıların mobilya ve mühendislik eğitiminde ergonomi ve  antropometri konusunda eğitim almaları önem taşımaktadır. Ayrıca, üreticiler için rehber olacak ulusal antropometrik standartların belirlenmesinde de fayda vardır.

— Ergonomik olarak tasarlanmış ofis araç gereçleri çalışanların bel, sırt, el bileği, disk zedelenmesi gibi meslek hastalıklarına yakalanmasını önleyecek ve böylece gereksiz işgücü kayıpları da azalacaktır.

— Ofis mobilyası tasarımı ve üretimi yapan kişi veya kuruluşlar, tasarımda antropometrik ölçüler yanında denge, oran, uyum (büyüklük ve renk), kalite ve sadelik ilkesi gibi ürünlerine ilişkin bütün unsurları dikkate alarak tasarım veya üretim yapmalıdırlar. Ofis mobilyası tasarımında ergonomik ilkelere uyulması yalnızca işyerinin ihtiyaçlarını  karşılamayacak aynı zamanda, işgörenin de kişisel ve sosyal ihtiyaçlarının tatminine yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, ofis mobilyaları tasarımı ve üretimi yapan işletmeler üretimde maliyet, kalite ve ekonomik ölçütler yanında insan ölçütünü de göz önünde bulundurmak zorundadırlar.

kaynak: Ankara Üniversitesi Dikimevi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi, Cilt 7, Sayı 2, 2008

Yeşil Alanların Oluşturulmasında Peyzaj Mimarından Beklenen Nedir?

Günümüz koşullarında yoğun kent dokusu içerisinde yaşayan insanlar, kentlerin kendilerine sundukları yaşam çevreleriyle yetinmek zorunda kalmaktadırlar. 21. yüzyıl Türkiyesinde daha çağdaş ve yaşanabilir kent çevreleri oluşturma çabaları giderek artmaktadır. Geçmişe nazaran, gerek kullanıcı kesim, gerekse yönetici kesimin kentsel yaşam kalitesinin artırılmasında yeşil alanların önemli rollünün farkına vardığını söyleyebiliriz. Özellikle yerel yönetimlerin girişimleri ile kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarının artırılması çabaları giderek hız kazanmaktadır.

Kentsel yaşam kalitesinin artırılabilmesi için kentsel çevreler içerisinde insanlara kullanabilecekleri çeşitli aktif ve pasif rekreasyon olanaklarının sunulması önemlidir. Farklı aktif ve pasif rekreasyon olanaklarını içinde barındıran kent parkları, kentsel yaşam kalitesinin artırılması çabalarına katkıda bulunurlar. Kaliteli kent parkı çevreleri, planlamada, tasarımda, uygulamada kalitenin sağlanması ile gerçekleşebilir.

Kent parkları, kendi başlarına karmaşık sistemlerdir. İçerisinde yer alan birçok faktör – bitkiler, toprak, su, hava, renk ve koku, mevsimler, görünür ve duyumsal deneyimler, ziyaretçiler – bu karmaşık sistemi biçimlendirmek için biraraya gelirler. Parklar, pozitif çevresel kalitenin işaretlerindendir. Park ve onu çevreleyen alanlar, insanlara doğayla baş başa kalma fırsatı sunmalarının yanısıra, oyun oynama, paten kayma, yürüyüş yapma gibi fiziksel aktivitelere , sanat ve topluluk olayları gibi kültürel aktivitelere , arkadaşları ile toplanmak gibi sosyal aktivitelere katılma olanakları verirler. Böylece insanların doğal ve sosyal çevre ile iletişimlerini sağlarlar.

Parklar insanlara sundukları farklı tipteki aktivitelere katılma olanaklarıyla kent ortamını daha yaşanabilir kılarlar. Mori Sosyal Araştırma Enstitüsü’nün 2001 yılında İngiltere’de yaşam kalitesi ile ilgili yaptığı bir araştırmada, konuşulan her beş kişiden biri, parklar ve açık alanları en önemli kamu hizmeti olarak gördüklerini belirtmişlerdir.

Parkların daha yaşanabilir çevreler oluşturmada insanlara sağladıkları faydaları beş başlık altında toplayabiliriz:

• Sosyal faydaları: Doğayla ve toplumun diğer üyeleriyle biraraya gelme fırsatları sunarlar.

• Sağlık faydaları: Hem fiziksel hem psikolojik yönden faydalar sunarlar.

• Eğitici faydaları: Resmî ve resmî olmayan eğitim için kaynak oluştururlar.

• Çevresel faydaları: Hava kalitesi, koruma ve çeşitliliğin artırılmasına katkıda bulunurlar.

• Ekonomik faydaları: Doğrudan istihdam yaratma, yatırımı alana çekme ve yenilemeyi destekleme gibi olanaklar yaratırlar.

Parklar şehir çevresinde en iyi bilinen ve kullanılan açık mekânlardır. Çağdaş toplumlar için sosyal açıdan önemlidirler; faklı kültürler, ırklar, cinsiyetler, yaşlar, inanışlar arasındaki sınırları kıran en önemli kentsel elemandırlar. Eğer kent parkları, bugünkü öncelikli rekreasyonel rollerinden sıyrılıp toplumun gelişimi için bir katalizör olarak yeni bir role bürünebilselerdi, kentlerimizi zenginleştiren ve biçimlendiren önemli bileşenler olacaklardı.

19. yüzyılda tasarlanan ilk formal parklar, New York’ ta Central Park örneğinde olduğu gibi kent yaşamının yoğunluğu ve kirliliği gerçeğine zıt olarak pasif ve güzel alanlar olarak planlanmışlardır. Daha sonraları önemli toplanma yerleri haline gelmişlerdir. Central Park’taki yelkenli havuz, hem doğadan keyif alınan hem de insanları bu alana çeken güzel bir örnektir. Daha sonraları parklar, meydanlar, plazalar, yeşil yollar ve diğer farklı mekânları içeren birbiriyle bağlantılı ve daha geniş “açık alan sistemleri” olarak planlanmışlardır. Bu durum, açık alanların kente faydalarının anlaşıldığının göstergesi olmuştur.

Park alanları tasarımında ilk adım, hitap edilecek topluluğun ihtiyaç ve taleplerinin belirlenmesidir. Daha sonra topluluğun özelliklerinin, park planlaması ve düzenlenmesini geliştirmek için nasıl kullanılacağına karar verilir. Bütün bunlar topluluğun park ile ilgili görüşlerinin gelişmesini sağlayacaktır.

Park için yer seçimi, parkın başarısını önemli derecede etkileyecektir. Pek çok aktiviteye sahip güzel bir park bile, eğer kötü konumlandırılmış ise boş kalabilir veya kullanılmayabilir. Parklar yakın çevrelerinden beslenirler. Park çevresindeki konut ve ticari alanların çeşitliliği, günün farklı zamanlarında parka gelecek pek çok farklı kullanıcıyı parka çekecektir. Eğer parkın çevresi, potansiyel kullanıcı kaynağı sağlayamazsa, potansiyel değerlerini koruyamayabilirler. Jane Jacobs parkların olduğu yerlerde insanların olmadığından, insanların olduğu yerlerde de parkların olmadığından şikayet etmektedir. Jacobs’un ifade etmek istediği, farklı kullanımlar için yer seçiminin, parkın başarısı için önemli bir faktör olduğudur. Parkın nasıl kullanıldığının gözlemlenmesi ve insanların park ile ilgili düşüncelerinin ölçülebilir kılınması da, parkı başarılı bir yer haline getirmek için hangi değişikliklerin yapılabileceğini anlamada önemlidirler.

Aktiviteler bir parkı insanlar için cazip kılan en önemli etkendir. Park alanlarında kullanıcılara sunulan çeşitli aktif ve pasif aktivite olanakları, park alanlarının kullanımını pozitif yönde etkileyecek, parkın kalitesini de artıracaktır. Park içerisindeki fiziksel görünümlerde, aktivitelerde ve kullanıcılarda çeşitliliğin sağlanması önemlidir.

Park alanının çevresinden parka olan ulaşım ve park içerisindeki yolların kullanım modelleri önemlidir. Aktif ve görülebilir bir park sınırı, değişik kullanıcı grupları için parkın ulaşılabilirliğini artıracaktır. Park çevresi ve içerisindeki bağlantılar, parkın içerisi ve dışarısı arasında fonksiyonel bir birliğin oluşturulmasını sağlamalıdır. Park alanlarına yaya olarak ve özel oto, bisiklet veya otobüs gibi değişik ulaşım araçlarıyla ulaşılabilmelidir.

Park alanlarında daha konforlu ortamlar oluşturulmasında, alanının yapısal, bitkisel ve iklimsel tasarımı önemlidir. Park alanlarındaki yapısal, bitkisel ve iklimsel elemanların doğru planlanması, doğru yer seçimi ve düzenli bakım, konfor ve imajın şekillenmesini etkileyecektir.

Park alanlarının güvenliği, parkın konforunun ve imajının kullanıcılar tarafından algılanmasında önemli bir etkendir. Güvenlik park çevresinde başlar. Alan üzerinde denetimin sağlandığını hissetmek, alanı görebilmek, tehlike anında kolayca kaçabilmek ve çevreden destek alabilmek, o yerin daha güvenli hissedilmesini sağlar. Güvenli park çevreleri için güvenlik personelinin, telefona ulaşımın ve ilk yardım ünitelerinin sağlanması gereklidir. Park içerisinde açık görüş sahalarının olması da güvenliğin algılanmasında etkilidir. Açık görüş sahaları, kullanıcılar için tehdit unsuru olabilecek kişilerin varlıklarının belirlenmesine yardım ederler. Doğru bitkilendirme ve yeterli aydınlatma ile açık görüş sahalarının oluşturulmasına katkıda bulunulabilir. Böylece suç aktivitelerinin oluşabileceği izole alanların azaltılması sağlanarak kullanıcılar için daha güvenli ortamlar oluşturulabilir.

Park alanlarının bakımı, konforu ve imajının kullanıcılar tarafından algılanmasında bir başka önemli etkendir. Park alanlarının bakımında, park yapı ve donanımlarının tamiri veya yenilenmesi, çöplerin uzaklaştırılması, bitkisel peyzajın periyodik bakımları önemlidir. Parkın bakımıyla görevli bir personelin sağlanması, vandalizm ve karalamalar gibi kullanıcı merkezli istenmeyen aktivitelerin oluşmasını önleyecektir.

Park içerisinde çeşitli aktiviteler boyunca yer alan değişik insan grupları arasındaki iletişim, park alanlarını sosyal mekânlar haline getirir. Eğer parkta güvercinler veya diğer dikkat çeken evcil hayvanlar varsa, onları besleyen ve seyreden insanlar da olacaktır. Eğer park içerisinde yoğun bir yaya trafiği var ise, yol boyunca yer alan banklarda insanları gözlemleyen insanlar da olacaktır. Topluluk içerisinde yaşayan bireylerin psikolojik konforlarının sağlanabilmesi için, sosyal ilişkilerin yaşanacağı kamusal mekânların yanısıra, kişisel alanlara da ihtiyaç olabileceği unutulmamalıdır.

Özetlemek gerekirse, iyi park tasarımları, kullanıcılara katılabilecekleri değişik aktiviteler sağlamalı, farklı yaş grupları ve farklı tiplerdeki insanların kullanımı için çeşitli aktiviteler sunmalıdır (aktiviteler ve kullanımlar). Parka ulaşım kolay olmalıdır ve çevrelerindeki yerleşimlerle ilişkili olmalıdır (ulaşılabilirlik). Güvenli, bakımlı ve çekici olmalıdır, parkta oturmak için yerler olmalıdır (konfor ve imaj). Park insanlara diğer insanlarla birarada olma fırsatı vermelidir (sosyallik).

Bu noktada, başarılı bir park tasarlamak için dört önemli kriterin göz önünde tutulması gerekir: Aktivite ve kullanımlar, ulaşılabilirlik, konfor ve imaj, sosyallik.

kaynak:www.mimarimedya.com