Posts

Konstrüksiyon için Ahşap

Ahşap kolay işlenebilir, uzun ömürlü ve neredeyse her yerde kullanılmaktadır. Ahşap dışında hiçbir yapı malzemesi çok az enerji kullanılarak ve çevreye zarar vermeden üretilemez.

Ahşap diğer yapı malzemelerine nazaran hafif ve oldukça yüksek mukavemetlidir. Dünya çapında yapılmış sayısız köprüler, kuleler ve ahşap yapılar buna tanıklık eder. Ahşaptan yapılmış binalar, çatılar, duvarlar, döşemeler, merdivenler nesiller boyunca kullanılmaktadır. 700 yılı aşkın bir süredir insanların yaşadığı ahşap binalar, ahşabın uzun ömürlülüğünü kanıtlamaktadır.

Yapı sahibi ekonomi, sağlıklı yaşam ve estetik gibi nedenlerden dolayı ahşap evleri tercih etmektedir. Ahşap ısı yayar ve hiçbir zararlı
madde çevreye vermez. Üstelik modern yapı teknikleri sayesinde ahşabı korumak için kimyasal maddelere gereksinim duyulmaz.

Ahşap yapı malzemeleri çok sıkı kalite kontrol ve denetiminden geçirilmektedir. Ahşap malzemelerin ve ürünlerin kalitesi belirtilen standartlar ve ruhsat belgesi ile garanti altına alınmaktadır. Hızlı ve verimli prefabrikasyon, kolay işlem ve sürekli elde edilebilirliğiahşap ile yapımı hızlı ve ekonomik yapmıştır.

Ahşap ile yapım her zaman doğru bir seçimdir.

AHŞAP İLE İNŞA ETMEK EKONOMİK VE ENERJİ VERİMLİDİR

Gelecek ekonomik ve enerji tasarruflu yapılara aittir. Bu konuda modern ahşap konstrüksiyonları yeni perspektifler açmaktadır.

Düşük enerjİ gereksinimli ahşap yapılar ekonomik ve enerji bakımından daha verimlidir.30 veya 40 sene önce yapılmış olan konutlarda, bir metrekare alan için yılda ortalama 300 kilovat saat ısınma enerjisine ihtiyaç vardır. İyi ısı yalıtımlı geleneksel yapılarda ise bir metrekare için tüketilen ısınma enerjisi yılda ortalama 60 ile 80 arası kilovat saattir. Ancak düşük enerjili
modern ahşap evlerde bu miktar 15 kilovat saat’in altındadır. Düşük enerji gereksinimli (enerji tasarruflu) ahşap yapıların ısı yalıtımı, pencere yeri ve büyüklüğü, havalandırma ve sıcaklık kaybı öyle optime edilmiştir ki geleneksel ısıtmaya gerek kalmamaktadır. Isı geri kazanımlı havalandırma sistemleriyle sağlanmaktadır.

Masif ahşap ürünleri endüstriyel ahşap malzemelerle -OSB kontrplak gibi- birlikte kullanıldığında hava geçirmez bina iskeleti (dış cephe) yapımı için uygun olurlar. Bu özellikler ve ahşap miktarıyla ilişkilendirilerek kullanılan yüksek oranda ısı yalıtım malzemesi enerji gereksiniminin olumlu yönde dengelenmesinin temelini oluşturur.

Aşağıdaki bütün özellikler ahşap yapı sisteminlerinde bulunmaktadır.

Yangından Korunma

Ahşap konstrüksiyonda elemanların yangına mukavemeti bileşen tabakaların yanıcı veya yanıcı olmayan malzemelerin kullanımı ile
elde edilmektedir. Taşıyıcı duvar elemanlarının her iki yüzeyinde yanmaz suntaların (alçı ve lifli çimento levhalar) kullanımı ve iç boşluklarda yalıtım malzemelerinin tamamıyla kullanımı sayesinde herhangi bir ek önlem almadan F30-B talepleri yerine getirilmektedir. Ekstra alçı ve lifli çimento levhalardan yapılmış kaplama ile yangın direnci daha yüksek düzeylere çıkarttırılabilir.

Bu yangına mukavemet tek katlı, dubleks veya çok katlı ahşap evlerin bölme duvar veya bina arası duvarlarında geçerlidir.
Almanya’da bulunan sayısız dört katlı ahşap binaların yüksek derecede yangına dayanıklılığı bunun kanıtıdır.

Ses yalıtımı

Geleneksel beton binalardan farklı olarak ahşap yapı sisteminde gerekli ses yalıtım taleplerinin karşılanması için çok katlı tabakalar yöntemi kullanılır. Tabakaların, birbirlerinden müstakilliği önemlidir. Çok fazla çaba harcamadan (gayret göstermeden), tamamıyla yalıtılmış ahşap prefabrik konstrüksiyonun çatı, duvar ve tavanı çok sıkı olan Alman ses geçirmez şartlarını yerine getirmektedir.

Depreme dayanıklı

Almanya’da depremlerin yapılar üzerindeki etkisi, yoğun araştırma konusudur. Araştırma sonuçları, çağımızın teknolojisini tanımlayan Alman DIN Standartlarının ve yönetmeliklerinin esas noktalarını yansıtırlar. Masif ahşap ürünler lamine kiriş uygun bağlantılar ile kullanıldığında istenilen sünek davranışı ile deprem kuvvetine dayanabilirler.

Ekonomik

Kuru masif ahşap ürünler, yüksek kaliteli prefabrik yapı elemanlarının üretimini mümkün kılmaktadır. Ahşap yapılar için kurutma zamanı gerekmez ve hemen taşınabilirler. Bu da hızlı, verimli ve ekonomik yapım sağlamaktadır.

Ahşpa ile Yapım, Büyüyen Bir Alternatif

Orta Avrupa’da ahşap asırlardır inşaatlarda kullanılmaktadır. Modern işleme teknikleri (kereste işleme) ve kalite kontrollü ahşap yapı malzemeleri günümüzün ekonomik ve verimli ahşap yapılarının temelidir.

Ahşap çatılar – Uzun vadeli güvenlik

Ahşap çatılar uzun vadeler için güvenlik sağlamaktadırlar. Hafif olduğundan her türlü bina için doğru bir çözümdür. Kendi yüklerini, rüzgâr ve kar yüklerini sağlam ve güvenilir şekilde altlarındaki konstrüksiyona aktarmaktadırlar. İnşaat malzemesi olarak, ahşabın fiziksel özellikleri ile her türlü çatı biçimi, ister beşik, ister kırma veya mansart çatı yapmak mümkündür. Ahşap çatılar binayı atmosfer etkilerinden (yağmur, kar, rüzgâr, sıcak ve soğuktan) koruyan tamamlayıcı bir parçadır.

Ahşaptan yapılmış çatı konstrüksiyonu binanın değerini uzun bir süre için sağlama almaktadır. Çatı katı odalar ekstradan yaşam alanı yaratmaktadır. Görünen strüktürel masif ağaç veya lamine kirişten yapılan mertek ve dikmeler ferah bir yaşam ortamı yaratmaktadırlar.

Karma yapı sistemi

Taşıyıcı konstrüksiyonu beton vb. malzemelerden olan ve dış cephesi yüksek ısı yalıtımlı ahşap elemanların birleşimi ile yapılmış düşük enerji gereksinimli (enerji tasarruflu) ahşap yapılar geliştirilmiş ve kullanımları artış göstermektedir.

Ahşap elemanların dış cephede kullanım nedenleri olarak çok iyi ısı yalıtımı, az duvar kalınlığı, hafifliği ve yüksek derecede prefabrik
elemanların üretilebilirliği sayılabilir. Örnekler ve deneyler bu sistemin iyi ses ve yangın yalıtım gereksinimi karşıladığını göstermektedir.

Ahşap konstrüksiyonu hafif olmasından dolayı genellikle iyi ve makul bir seçenektir. Örneğin binaya ilave kat yapılması gerekiyorsa ve bina temelinin taşıma gücü ağır ek yüklere müsaade etmiyorsa, prefabrik ahşap elemanları hafif olduğu için beton, kerpiç veya çeliğe kıyasla tercih edilmektedirler.

Günümüz teknolojisi ile yapılan yüksek derecede ısı yalıtımlı prefabrik ahşap elemanlar kullanılarak gerek yeni gerekse ek binalar
yapılmaktadır.

Salon ve Ticari Binalar

Ekonomik ahşap yöntemi ile spor, endüstri ve ticari salonlar hızla, düşük maliyetle ve verimle yapılabilmektedirler.

Spor ve eğlence yeri yapıları geniş çatı açıklıklarına sahip olduklarından, ahşap ve cam birleşiminden oluşan modern yapı yöntemiyle yapıldığında etkileyici bir mimarı iz bırakmaktadırlar.

En son eğilim, değiştirilebilen ve ihtiyaca göre değişebilen esnek modüllerle ahşap modüler sistemlerdir. Düşük inşaat maliyetleri ve kısa yapı süreleri sebebiyle ahşap modüler sistemler okullar, çocuk yuvaları, eğlence merkezi tesisleri, spor kompleksleri ve benzer projeler için idealdirler.

ahsap spor salonu

Ahşap köprü

Dünyanın her yerinde yapılmış birçok köprüde, taşıyıcı yapı elemanları için malzeme olarak ahşabın kullanılmış olması uygunluğunun kanıtıdır. Almanya’da, mühendisler ve teknisyenler uzun bir süredir, ahşap köprüleri inşa etmek için yeni yapı metotları geliştirmişlerdir, öyle ki köprü elemanları tekil olarak  değiştirilebilmektedirler. Ekonomik ve teknik avantajlarından ayrı olarak, ahşap köprülerin bulundukları yerlere ekledikleri değerler kabul edilmiştir. Ahşap köprüler her zaman, çevrelerini zenginleştirirler. Ahşap yapı kırsal gelişmede teknik bir önem kazanmaktadır. Bir yerleşim biriminin içinde ahşabın organik bir malzeme olarak doğal güzelliği etkileyicidir.

ahsap kopru

kaynak: www.germantimber.com

İstanbul'un Ahşabı: Doğumu ve Ölümü

Uğur Tanyeli – İstanbul’un Ahşabı: Doğumu ve Ölümü

Eski İstanbul’u ahşap kaplamalı konut kadar belirgin biçimde karakterize eden, dolayısıyla da bildik pek az mimari olgu var. Belki de ondan ötü­rü, İstanbul ahşabı tarihsel bir incelemenin konusu pek olmamıştır. “Ah­şap İstanbul için gelenekseldir” yargısı konuyu tartışma dışı bırakmaya yetmiş, ahşap adeta zamanötesi bir İstanbul gerçeği gibi düşünülmüş­tür. Tarihsel bir açıklama arandığında ise kentin depremselliği yeterli bir gerekçe sayılmıştır. Kuşkusuz, neredeyse bütün kalıp yargılar gibi ahşabın gelenekselliğine ilişkin olan da önemli bir doğruluk payı içeriyor. Yalnız İstanbul’da değil, söz konusu malzemenin elde edilebilir olduğu tüm geleneksel toplumlarda ve kentlerde ahşap gelenekseldir. Bu, Elizabeth çağı Londra’sı için olduğu gibi, Napoleon’un işgaline dek Moskova ve hatta modernleşme dönemi öncesinin Kahire’si için de geçerli bir sav. Hepsinde ağırlık ve niteliği değişmekle birlikte, ahşabın konut yapımında vazgeçilmez bir yeri vardı. Sorun, nasıl bir ahşap kullanımı türünün, hangi gerekçelerle belirdiği noktasında düğümleniyor. Kaba ve ayrıntısız bir gözlemin ötesine gidildiğinde, İstanbul konutunda ahşap kullanımı ta­rihinin hiç de o kadar apaçık olduğu söylenemez. Aşağıda gösterilmeye çalışılacağı gibi, Osmanlı İstanbul’unda uygulanan ahşap konut yapım tekniği, önce bu kent dışında da çok yaygın, genelgeçer bir inşai pratik­ken, adım adım istisnai bir lükse (ahşap kaplamaya) yer vermeye ve genelgeçerden uzaklaşmaya başlamış, ardından tümüyle endüstriyel ola­nakların belirişine bağlı olarak, istisnainin kurallaştığı bir noktaya kadar gelip dayanmıştır. Sonra da yarattığı ahşap kullanım alışkanlığının gele­neksel değil, ama Modernite’ye ait olduğunu unutmayı yeğleyen bir top­lumun yeni bir değişim eşiğinde terk edilmiştir.
İstanbul’da uygulanan konut yapım teknikleri konu­sunda bilinenler Bizans dönemine dek uzanmıyor. Osmanlılar’ın devral­dığı yapı stokunun durumu da meçhul. Sözgelimi, çok sayıda vakıf konut yapısına ilişkin kayıtlan içeren bir Fatih vakfiyesi, oda ve kat sayısı hak­kında kantitatif analizler yapmaya olanak verse de, inşai bilgilere yer vermez1. Kimi zaman “kafiri” diye nitelenen ve Osmanlı öncesi bir köke­ni tanımlayan yapı nitelemelerinin inşai anlamı da belirsizdir. Ancak, “kafiri” yapının vernaküler nitelikte olmayan kargir konstrüksiyona işa­ret ettiğini düşünmek daha doğru olur. Özetle, Bizans-Osmanlı sürekli­liği ya da kesintisi bu bağlamda tartişilamamaktadir. Ancak, fethin ken­tin konstrüktif görüntüsünü hızla değiştirdiğim düşünmek zordur.16. ve 17. yüzyıl İstanbul konutunun teknik özellikleri daha iyi belgelenmiştir. Dolaylı ve dolaysız veriler nasıl bir konut yapılaş­masının sözkonusu olduğunu az çok ortaya koyarlar. Örneğin, Salomon Schvveigger2, seyahatnamesine eşlik eden çok bilindik resimlerden birin­de bir erken 17. yüzyıl İstanbul evini gösterir. Bu tipik bir hımış strük-türdür. Anadolu ve Balkanlar’da yüzlerce yıl boyunca uygulandığı için iyi bilinen, ve ahşap çatkısının kesit inceliği (ve  kuşkusuz başka kurgu özellikleri) nedeniyle, Orta ve  Bati Avrupa  ahşap  karkasindan farkli  bir geleneğe bağlıdir.Bu hımış türü kerpiç, tuğla veya  taş dolgulu   hafif karkastan  oluşur ve çatısı ana çatkıyı bütünlemekten çok, onun üzerine oturup örten özerk bir sistem olarak çözümlenmİştİr.  Dernschwam  üst kati  böyle  bİr sistemle inşa  edilmiş bir İstanbul kervansarayını arkaik Almanca yazımıyla  “…    an dîe hawssmawer klaine   hulczene kamerle,   mit  lam   aus   geflochten…” (ana duvarları üzerinde dolgusu çamurla yapılmış küçük ahşap hücreler) vardı diyerek anlatır3.Kimi Osmanlı belgelerinin “Çatma”   dİye   nitelediği yapı tekniği budur4. Sözkonusu tekniğin İstanbul özelindeki durumu, kentin yapı stoku içindeki ora­nı ve bu ahşap çatkının dış yüzeyinin yine ahşap levhalarla kaplanmış olup olmadığı gibi iki açıdan tartışılmalıdır.
ahsap makale sekil1
Birinci konuda, yani, hımışın 16. ve 17. yüzyıl İstanbul’undaki yaygınlık düzeyi için kantitatif bir analize olanak verecek ve­riler yok. Ancak, 1546-47 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde kayıtlı konut yapıları hakkındaki bilgilere dayanarak yapılan bir hesap­lama, konut stokunun yaklaşık %75’inin o sırada tek katlı olduğunu or­taya koyuyor5. Aynı gerçek Dernschwam gibi bazı Batılı gözlemciler ta­rafından da dile getirmiş, hatta gerçekçi biçimde resmedildiği de ol­muştur6. Tek katlı yapıların hımış tekniğiyle gerçekleştirilmesiyse, eko­nomik ve anlamlı gözükmüyor. İstanbul’un tek katlı yapılaşması içinde, oranını hiçbir zaman bilemeyeceğimiz miktarda kerpiç ve moloz taş ya­pı bulunmuş olmalıdır. Ahşabın kente 16. yüzyılda da uzaktan taşındığı ve dolayısıyla pahalı olduğu gerçeğiyle birlikte düşünülürse bu varsayım makul gözükür. Gerçekten de, kentin inşaat ahşabı gereksinmesi Istı-rancalar’dan ve Samsun’a kadar uzanan Karadeniz kıyısından, İznik, Akyazı, Sapanca, Göynük ve özellikle de İzmit’ten karşılanmaktadır7. İz­nik’te su gücüyle çalıştırılan bıçkıların bulunduğu da anlaşılıyor8. Ahşap buralardan çoğunlukla işlenmiş olarak gelmektedir. Tomruk halinde ta­şımanın maliyetinin çok daha büyük olduğu açıktır. Kaldı ki, İstanbul çevresinde su bıçkılarını çalıştırmaya olanak veren düzenli debili akar­suların bulunmayışı da bunu zorunlu kılmaktadır. Ancak, yine de İstan­bul’da bıçkıcılar bulunduğu ve bunların el bıçkıları kullanarak üretim yaptlkları bilinir9.
Osmanlı belgele­rinde rastlanan “bina mühimmi” için işlenmiş ve yarı işlenmiş ahşap türlerinin dökümü bunların inşai rolleri hakkında ancak kaba kestirimler yapmaya olanak veriyor. An­cak, 16. ve 17. yüzyıllar arasında belirgin bir çeşit artışı gözlemlen­mektedir ki, bunun konut inşaatında bir yansıma bulduğu ileri sürülebilir. 1567 tarihli bir belge10 direk, ta­ban, Karadeniz çubuğu, taslak çubuğu, ayrık mertek, pare mertek, bas­kı merteği, Ahyolu tahtası, Solikos tahtası, Silivri tahtası, uzun padav-ra, orta padavra, kısa padavra gibi on üç kalem ahşap içerir. 1582 ta­rihli başka bir belge de11 çok daha zengin değildir ve içinde (verdinar=gürgen) direk, (verdinar) taban, dolma direği, havli direği, Karasu çubuğu, Tavşancıl tabam, gurna, harcı çubuk, kara direk, doğluk, 5a-manlu merteği, ibrek merteği, kumba yarma merteği, emaret tahtası, sandal tahtası, parladı tahtası, Karadeniz tahtası, Ahyolu tahtası, İzmit tahtası, uzun kadne, bozilik ve fındık tahtası gibi ahşaplar yer alır.
“Dolma direği” terimi, hiç kuşkusuz, hımış konstrüksiyonun araları kerpiç veya tuğla örgüyle doldurulan ana taşıyıcı elemanını nitelemektedir12. “Taban”, bugün de yatay bağlantı elemanının adı­dır. Mertek de çatı yüzeyini oluşturan eğimli taşıyıcı olarak eski anlamı­nı hâlâ korumakta. Buna karşılık, belgelerde zikredilen tahtaların cep­he kaplaması için olduğuna işaret eden hiçbir şey yoktur. Döşeme ve ta­van için kullanıldıklarını düşünmek yanlış olmaz. Sorun, “padavra”nın (pedavre)  işlevi konusunda düğümleniyor. Çünkü, belgelerden biri padavra boyutlarım vermektedir13ve bu boyutlar bugün padavra denildiğinde akla gelen ahşap çatl kaplama  elemanından büyüktür.Örneğin, uzun  padavra iki zira sekiz parmak (yak. 1.70 m), orta padavra birbuçuk zira (yak.1.05m) ve kısa padavra bir zira sekiz parmak (yak. 0.95 m) olarak tanımlanmaktadır. Fiyatı da diğer ahşap çeşitlerine ak- olarak zikrederler, oranla belirgin biçimde düşüktür14. Daha da önemlisi bu denli iri olduğuna göre, tahta ile padavranın farkı nedir? Bunun bir işlenme kalitesi farkına tekabül ettiğini düşünmek yanlış olmaz. Tahta ya da levha, su ya da el bıçkısıyla iki yüzü de te­miz olarak biçilmiş ahşapken, padavra, kesim artığı niteliğinde olan, bu­gün kapak tahtası denilen ve belki de onun biraz daha çapağı alınmış tü­rünün adı olabilir. Schvveigger’in İstanbul evi resminde görülen çatı kaplaması muhtemelen padavra olmalıdır. Kiremidin uzun süre pahalı bir yapı malzemesi olduğu göz önüne alınırsa, aynı çağda Avrupa’nın ço­ğu yerinde olduğu gibi burada da çatı kaplaması olarak yaygın biçimde padavra kullanılmış olması mümkündür.
17. yüzyılda piyasadaki ahşap malzeme türlerinin es­kisine oranla büyük oranda çeşitlendiği fark ediliyor. Örneğin, gerek 1640 tarihli es’ar defteri15, gerek aynı tarihli narh defteri16 yaklaşık bir yüzyıl içinde yapı sektöründe uzmanlaşma ve standardizasyon yö­nünde bir değişim olduğunu gösterirler. Özellikle “sütun”, taban, “ver-geh” (kiriş) gibi ana taşıyıcı elemanların çeşitleri çok artmıştır. Oysa, “elvah” (tahta) çeşitleri daha kısıtlıdır ve tane fiyatları da 3 ile 16 ak­çe arasında değişmektedir. Bunun esaslı bir pahalılık düzeyi tanımladı­ğı kolayca kestirilebiliyor. “Neccar” (dülger) gündeliğinin 20-25 akçe mertebesinde olduğu bir dönemde17 bir dülgerin günlük kazancı ile iki “imaret tahtası” (tanesi 16 akçe) bile satın alınamamaktadır. Bunun anlamı, ahşap cephe kaplamasının kısıtlı ölçüde uygulanan, tam bir üst sınıf lüksü olduğudur. Böyle bir lüksü edinemeyenler hımışla (ahşap strüktürlü, kerpiç ya da tuğla dolgulu, dışı sıvalı ya da sıvasız inşaat) yetinmişlerdir. Örneğin, muhtemelen geç 17. yüzyılda Beyazıt İmare-ti’nin cephe kesimi üstüne inşa edilen -S.H. Eldem’in adlandırmasıyla- Meşruta Köşk yıktırılmadan önce çekilen fotoğraflarının açık biçimde kanıtladığı gibi, hımış konstrüksiyonludur18.
En azından 17. yüzyıl sonundan başlayarak ahşap dış kaplamanın nasıl uygulandığı konu­sunda bazı bilgilere sahibiz. Anado­lu Hisarı’nda Köprülü Yalısı’nın 1699 tarihli selamlık divanhanesi ahşap kaplamalıdır. Yapının pence­relerinin üstündeki dış cephe kapla­ması özgün düzenim kısmen korur.Buradaki pasaii kaplama sonraki yüzyılların bitişik düzen yatay ahşap kaplamasına hiç benzemez ve aslında iç mekâna özgü olan bir kaplama türünün bu çağdan başlayarak artık dışta da uygulandığını akla getirir. S.H.Eldem, Çırağan Sarayı Yalı Köşkü (1719) ve Bayıldım Köşkü (1748) gibi diğer bazı erken 18. yüzyıl lüks yapılarında da benzer pasalı cephe kaplamaları gerçekleştirildiğini ileri sürer19. Kısıtlı sayıda gravür onun iddiasını doğrulamaktadır. Ayrıntılar ise, genel bir yargı vermeye ola­nak verecek örnek bulunmadığı için meçhuldür.
18. yüzyılın ikinci yansına ait olduğu kestirilebilen iki yapı, Köçeoğlu ve Sadullah Paşa Yalıları ahşap cephe kaplamasının ev­rimi konusunda fikir verirler. Bunlarda yatay bitişik sıralar halinde, bi­nisiz uygulanmış bir ahşap kaplamayla karşılaşılır. Levhaların enleri endüstri öncesi tahtalar için olağan sayılan farklılıklar gösterir20. Bini açmak, henüz böyle bir işlem için gerekli makine donanımı bulunmadı­ğından ötürü, ancak elle yapılabilirdi ki, bu da zaman ve işçilik kaybı ol­duğundan uygulanmamıştır. Onun yerine derzlerden su girişine engel olmak için kesitte üçgen pahlama yapılıp, bu sorun pahların üst üste oturtulmasıyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Ve nihayet 18. yüzyılın ikinci yarısında da ahşap kaplamalı ev hâlâ lükstür. Köçeoğlu Yalısı yıktırılıp yok edilmeden önce bunun en ikna edici kanıtını içeriyordu: Yalının de­niz cephesinin konstrüksiyonu ahşap kaplamalı, kara cephelerininki ise sıvalı, tuğla dolgulu hımıştı21. Bundan çıkarılacak birinci sonuç, yukarı­da da belirtildiği gibi, ahşap kaplamanın pahalılığından ötürü tüm cep­helerde kullanılamadığı, ikinci sonuçsa ahşabın deniz kıyısı için daha iyi bir çözüm olduğu doğrultusundadır. Yalı denizin etkilerine açıktır ve in­ce bir sıva katmanıyla korunan hımış dolgusu nem ve serpintiden çok hızlı zarar görecektir. O halde, ahşap kaplamamnın ilk olarak yalılarda yaygınlaştığım söylemek yanlış ol­maz. Çünkü, hem kaplamanın en ya­rarlı olduğu, hem de en yüksek gelir grubuna ait olan yapı tipi oydu. Kent içindeki konaklar muhtemelen 19. yüzyıl başına dek çoğunlukla sıvalı hımış  strüktürler   olmayı   sürdürmüşlerdir. Bazı 18. yüzyıl minyatürlerinde İstanbul hımışının gerçekçi betimlemelerine de rastlanır22. Bir sonraki yüzyıl içinde çekilmiş çoğu erken İstanbul fotoğrafındaysa hımış konaklar kolayca tanınabilecek bi­çimde görülür23.
ahsap makale sekil 2
Böyle fotoğraflarda dikkat çekici olan, sıvalı dış cephe ile alçı tepe penceresinin İstanbul’da neredeyse eşzamanlı olarak, bü­yük olasılıkla 19. yüzyılın hemen başlangıcında ortadan kalkmakta olu­şudur. Kentin varlıklılarının hımışla tepe penceresini hemen hemen bir­likte (belki tepe penceresini biraz daha erken, 18. yüzyılın sonlarından başlayarak) unutuşu büyük olasılıkla sanayileşmenin Türkiye’deki bir yansıması olmalıdır. Tepe penceresi, levha camın elle üretildiği ve hem az bulunup, hem de çok pahalı olduğu bir dönemin yapı öğesidir. Dolayı­sıyla, hiçbir zaman yoksul ve hatta orta hallilerin evlerine girememiştir. Avrupa’dan endüstriyel yöntemlerle üretilmiş levha pencere camı ithal edildiğinde fiyatlar düşmüş, buysa bir zamanlar camsız ve masif kapak­lı olan altlık pencerelere camlı kanat takılmasını sağlayarak, tepe pen­ceresini işlevsiz bırakmıştır24. Benzer bir süreç de tahta kesiminin bu­har bıçkılarıyla yapılmasının fiyatların ucuzlamasına yol açmasında söz-konusudur. Yine de bu sürecin başlangıcına ilişkin meçhullerin aydınla­tılması için daha kapsamlı araştır­maların yapılması gerektiği açık. Örneğin, Balkanlar’da beliren erken kapitalistleşme25 hareketinin İstan­bul’a akan ahşabın miktarını artırıp göreceli olarak ucuzlamasına yol açıp açmadığı yanıtlanmayı bekleyen bir sorudur.
19. yüzyılın ikinci yarısındaysa durum artık tartışılamaycak kadar açıktır. Kente akan ahşapta, Anadolu ve Rumeli kaynaklı yerli üretimin yanı sıra, ucuz ithalatin da ağırlıklı olduğu görülüyor. Muhtemelen 1880’lere ait olduğu kestirilebilen, İstanbul’daki bir ahşap toptancısının tarihsiz katalogu, kullanıcılara 91 sayfa boyunca binlerce kalem ahşap malzemenin nitelik ve fiyatlarını sunar26. Gerçek bir standartlaşma sözkonusudur artık. Aynı katalogdan M. Zachary, I.I. Pavlides ve A.I. Partdjoglou, Vasil I. Milopoulos, Hemokrat Hristoforidis gibi büyük toptancıların adları da öğrenilmekte, genellikle Türkiye’ye Yukarı Silezya ve Bukovina kökenli ahşapların Viyana merkezli firmalarca ihraç edildiği görülmektedir.
ahsap makale sekil 3
Ahşabın ucuzlayıp çeşitlenişi yaklaşık aynı yıllarda (1903-4) yayımlanmış bir başka rehber kitapta uzman olmayan evsahiplerinin anlayacağı gibi, ancak çok ayrıntılı olarak betimlenir27. Reh­ber, ahşap çeşitlerini sıralarken 19. yüzyıl sonunda gelinen nokta hak­kında da ilginç bilgiler verir. Örneğin, içerdiği ahşap malzeme listesi, bu alandaki durumun 16. ve 17. yüzyıllardakinden ne denli farklı oldu­ğunu ortaya koymaktadır. Artık önceki dönemlerdekinin aksine, çeşidi bol olanlar strüktürel ahşap elemanlar değil, kaplama tahtaları ve di­ğer bitirici malzemelerdir. Aynı kitap ahşap konut inşaatlarım “adi ebniye, ikinci ebniye, üçüncü ebniye” olarak üç kategori halinde ele alır. Adi ebniye en ucuz olanıdır ve arşınkaresinin maliyeti 80-120 kuruş, üç katlı olursa 180 kuruş olarak verilir28. İki katlı ikinci sınıf ahşap evin arşınkaresi 1-1.5, üç katlınınki 2-2.5 liraya mal olmaktadır29. Kargir iki katlı yapılarda iki taraftan binalara bitişik olursa bu değer 3-4’e, üç katlılarda 4-5’e çıkmaktadır. Ayrık düzen kargir ikinci sınıf yapinin ise,katlısının arşınkaresi 4-5, üç katlısı 5-6 liradır.³ºEn   kaliteli inşaatta İki katil ahşap yapının arşınkare maliyeti 3-5,üç katlılarda 4,hatta 6-7 olabilmektedir. Oysa, iki katlı kargir yapıda maliyet 15-20 ve üç katlısı için 30-40 düzeyindedir31.Görüldüğü  gibi İstanbulllular’a kargir inşaatın önerildiği bir devirde, en kaliteli ahşap yapının birim maliyeti kargir inşaatın beşte biri kadardır. 19. yüzyılda Osmanlı başkentinin neden bu denli yoğun bir ahşap konut dokusuna sahip olduğunun daha inandırıcı bir açıkla­ması herhalde yoktur. İstanbul nüfusunun sürekli olarak ve hızla art­tığı bu yüzyılda konut gereksinmesi en ekonomik biçimde böyle karşı­lanmış olmalıdır.
“Yarı-kargir” olarak nitelenebilecek hımışın İstan­bul’dan tasfiye olmasında ucuz ve standartlaştırılmış hazır ahşabın ABD’de yaptığı etkiyi yaptığını ileri sürmek yanlış olmaz. Ahşap yapı çok hızlı inşa edilebilmektedir. Kargir işçiliğinin gündelik bazında dülger yevmiyesiyle neredeyse eşit olduğu bir dönemde, en karmaşık ahşap ya­pının inşaatı haftalarla ifade edilirken, kargirinki en iyimser ifadeyle aylar almaktadır. Üstelik, ahşap yapı neredeyse tek kalem imalatı içer­mekteyken, kargir onlarca kalem üretim demektir. ABD kentlerinin “balloon frame” sayesinde varolmalarına benzer biçimde, ahşap kulla­nabilen Türkiye kentleri de her şeyden önce bu nedenle görüntü değiş­tirmiştir. O kadar ki, 20. yüzyıl başına gelindiğinde kimi kent bir zaman­lar hımış geleneğine sahip olduğunu unutmuş bulunuyordu. Örneğin, Te­kirdağ “ahşap dampingi”nin İstanbul’dan sonra en başarılı olduğu yer­lerden biriydi. 1960’ların başında, henüz büyük apartmanlaşma girişim­leri başlamadan önce gözlemlendiği haliyle, bu kentte sadece birkaç kaydadeğer hımış yapı kalmış, kentin yapı stoku tümüyle ahşap kaplama­lı hale gelmişti. Kökende bir geç 17. veya erken 18. yüzyıl hımış strüktürü olan Rakoczi Evi betonlaştırılıp “restore edileli” beri, Tekirdağ’ın eski hımış geleneğini tek başına sadece “çağrıştırmaktadır”.
İstanbul ahşabının 19. yüzyıl içindeki tarihçesi, bir yandan ekonomik koşullar ve endüstrileşmenin etkilerini yansıtırken, öte yandan da W. Gropius’un anıtsal ifadesini doğrulayan örneklerden birini oluşturur: “Bugün lüks diye nitelenenlerin çoğu yarın norm ola­caktır”32. Bir zamanlar en üst sınıfların dışında kalanların kolay kolay edinemediği bir lüks olan ahşap dış kaplama, 19. yüzyılın ikinci yarısın­da konut için gerçekten de norm olmuştur. Sözkonusu değişim süreci içinde ahşabın giderek geleneksellikten uzaklaşıp gerçekten “modern” bir teknik ve malzemeye dönüştüğünü fark etmek de olanaklıdır.1911 yılında yayımlanan kapsamlı bir yapı kitabı inşaatçılara ahşap yapımın bu Modernite’ye özgü veçhesini göstermektedir33. Demek ki, 19. yüzyıl biterken ahşap yapım artık salt pratikte tanımlanmış olmaktan çıkarak, “kitabi” bir epistemolojik zemin edinmeye de başlamıştır. En azından bu eşikte konumlanmaktadır. Ancak, sözkonusu eşik tam anlamıyla hiç aşı­lamayacak, ahşabın Türkiye’deki en güçlü temsilcisi olan İstanbul onu Birinci Dünya Savaşı ile birlikte, tam da o Modernite eşiğinde müthiş bir hızla terk edecektir.
Ahşap yapımın değişim sürecinin belki “çıkmaz so­kak” olarak nitelenebilecek kimi yan deneyleri de vardır. Örneğin, 19. yüzyılın ilk yarısında geçmişteki ve o sıradaki yaygınlık derecesi bilin­meyen bir başka teknik de uygulanmıştır: Dış cephede bağdadi sıva. Eş aralıklı çakılmış ince çıtalar üzerine sıva yapmak biçiminde uygu­lanan bu çok yaygın İstanbul tekniği genellikle iç mekânda kullanıl­mıştır. Ancak, 1978’de yıktırılan Beşiktaş’ta Bahribaba Parkı yakı­nındaki bir erken 19. yüzyıl konağında dış cephenin tümü böyleydi. Cibali, Ayakapi’da daha geç tarihli bir bağdadi sıvalı evse halen ayak­tadır34. Bu tekniğin hımışla ahşap arasında bir geçiş dönemini mi ta­nımladığını bilmek ilginç olurdu. Dış sıvanın artık çoktan ortadan kalktığı bir devirde devletin bu yönde yaptığı müdahalelerin etkili olup olmadığı da bilinemiyor. Örneğin, 1848 tarihli Ebniye Nizamna­mesi konutlarda “… pencere söğeleri tahtına gelince tuğla ile dolma yaptırıp andan yukarı tavana varıncaya kadar bağdadi yaptırılması”nın sözkonusu olduğunu, ancak “yapılacak ebniye tahta ile kaplanmayarak halis ince horasan ve  süzme kireç  ve yahut ince kum ve kezalik kireç ve ketan kalınlığı ile sıvandığı halde hem metanet-i ebniyeyi mucip ve hem de muhazır-ı mebsutenin” giderilmesine yarayacağim belirtiyor35. Ama, bir dilek olmaktan öteye gitmeyen bu ifadenin kentte ne oranda ciddiye alındığını belirlemek zor. Bugün İstanbul’da eski ahşap konut yapısı o denli az kalmıştır ki, bunlara dayanarak yorum yapmak da artık olanaksız.
Kesin olan tek şey, ahşap kaplamanın egemenliğini 19. yüzyıl ortalarına varmadan kurduğu ve efsanevi İstanbul yangınla­rının bunun sonucunda tırmandığıdır. Aynı dönemde kentte yaşanan hızlı nüfus artışı ve onunla ilişkili yapılaşma alanı yoğunlaşmasıyla bağlantılı olarak, yangın önceki çağlardakinden daha vahim bir soruna dönüşmüş gibi gözüküyor. Yangınlar o denli geniş bölgeleri tahrip ede­cektir ki, yanan alanların yeniden planlanması yönündeki karar uygula­narak, 1860’lardan 20. yüzyıl başına dek, tarihsel yarımadanın en az dörtte üçü yeniden planlanarak bugünkü anahatlarına kavuşturulmuş­tur. Dolayısıyla, ahşabın kentsel egemenliği, yönetimin kargire yönel­meyi daha ısrarlı talep etmesine yol açacaktır. Kargir yapılaşmaya yö­nelik teşviklerin ve yasaklamalarının kent genelinde homojen biçimde etkili olamadığı kesin. Kargirleşme sürecinin hızında etkili olan ana et­menler, hiç kuşkusuz, malsahiplerinin ekonomik olanakları ve kültürel tercihleriydi. Örneğin, gerçekten de erken bir kargirleştirme deneme­si olan Hocapaşa yangın alam düzenlemesi kesinlikle başarılı olmuş, bu alanda 1865 sonrasında hiç ahşap yapı inşa edilmemiştir. Ancak, bu­rasının tarihsel yarımadanın en varlıklı ve en üst sınıf yerleşme alanı olduğu unutulmamalıdır.
Hocapaşa çalışmaları, kargirleştirme politika ve stratejilerini aydınlatma bağlamında da ilginçtir36. Kargire geçişin ilk kapsamlı ve başarılı kitlesel uygulaması olan bölge için 24 Zilkade/10 Nisan 1866 tarihli bir Meclis-i Vala mazbatasıyla radikal bir karar alı­nıp yangın alanında ahşap bina yapımı yasaklanır37. Sözkonusu kuralın uygulanabilmesi amacıyla Ticaret Nezareti bir mazbata ile kargir inşa­atta kullanılacak malzemenin fiyatlarını belirleyecek bir komisyon ku­rar. Fiyat denetimi sağlanabilmesi için yapı malzemesi satan ve üreten esnaf o komisyon tarafından belir­lenen fiyatlara uyacağına ilişkin ta­ahhüt senetleri verir38. Öte yandan inşaat  izin   resimleri   kaldırılarak,kargır yapımın bürokratik işlemler açısından da ucuzlatılması için ay­rıca çabalandığı anlaşılıyor39. Daha önemlisi, kargır yapımın teşviki ve kolaylaştırılması için örnek tip konut projeleri ve onlara ilişkin fiyat keşifleri hazırlatılır, bastırılır ve Ebniye Muhasebecisi tarafından is­teyenlere ücretsiz olarak dağıtılır40. Anlaşılan, yönetim, kargir inşaata geçiş için, konuya yabancı olan İstanbulluların bilgi gereksinmesini de karşılamaya çalışmaktadır. Öte yandan, bu yeniden yapılaşma-planla-ma etkinliklerini yöneten Islahat-ı Turuk Komisyonu yapı malzemeleri­ni ucuzlatmak için, kireç ve tuğla da ürettirmektedir. Bir gazete habe­ri ucuz inşaat malzemesi almak isteyenlerin Ticaret Nezareti Ebniye İdaresi’ne başvurmaları gereğini duyuruyor41. Sıralananlar, kargir-leşmenin sonraki yıllarında yinelenmez. Geç 19. ve erken 20. yüzyılda yapılan başka yangın alanı düzenlemeleri sırasında böylesi destekler gündeme gelmez. Hocapaşa-Gedikpaşa planlamasının hem yönetim, hem de kentliler için bir öğrenme, alışma evresini temsil ettiği düşü­nülebilir. Kargirleşme sürecini bu evrenin ardından artık kamu kay­nakları finanse etmeyecek, hatta güdülemeyecektir.
İstanbul’da ahşap konut tümüyle ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında ortadan kalkar. Bununsa, sürekli olarak yangın teh­likesini vurgulayan yasaklamalardan çok, yine ekonomik gerekçelerle açıklanması gerekiyor. İstiklal Savaşı sonrasında kent nüfusunun bir miktar düştüğü ve uzun bir aralıkta sabitlendiği biliniyor. Bu koşullar­da yeni konut inşaatı azalmıştır. İkincisi, dünya ekonomik düzeninin al­tüst olduğu bir dönemde ucuz ahşap akışının sürdüğünü düşünmek de kolay değil. Ve nihayet bütün bu koşullar Erken Cumhuriyet rejiminin öngördüğü ideolojik programla da bu bağlamda çakışmışlardır: “Ah­şap ev kapanan bir çağın köhne ya­pı tipidir”. Bu ideolojik koşullandır­manın ilkokuldan başlayarak başa­rıyla uygulandığı görülüyor. O yılla­rın okul kitapları, “ahşap evler gayrisıhhidirler,” türünden iddi­alarla kargir dışındaki yapım seçeneklerini öğrenim gören kuşakların zihninde mahkûm ederler42. Ne var ki, okul kitapları hemen 30’ların başında bu değişime uğramadan önce bile ahşabın yaşam süreci tamamlanmış olmalıdır. İstanbul’da 1920’lerin ikinci yarısından başlayarak ahşap konut yapılmadığı hemen hemen kesinlikle söylenebilir. Erken Cumhuriyet, bu alandaki ideolojik kararlılığıyla, yaşayan bir gelenekten çok, geçmişin bir kalıntısını tas­fiyeyi hedef almış gibi gözükür. Ve İstanbul için 19. yüzyıl ne kadar kesin biçimde ahşap kaplama çağı ise, 20. yüzyıl da o kadar kesin bir kargir çağıdır.
kaynak: www.arkitera.com
İstanbul 1900-2000 Konutu ve Modernleşmeyi Metropolden Okumak, İstanbul, 2004
Dipnotlar
1Anon, Fatih Sultan Mehmet II Vakfiyeleri, Ankara 1938. Buna dayanarak yapılan bir kantitatif analiz için bkz.: Uğur Tanyeli, “Klasik Dönem Osmanlı Metropolün
de Konutun ‘Reel’ Tarihi: Bir Standart Saptama Dene-mesi”, Prof. Doğan Kuban’a Armağan, der.: Z. Ahunbay, D. Mazlum, K. Eyüpgiller, İstanbul, 1996, s. 62.
Solomon Schweigger, Ein newe Reyssbeschreibung auss Teutschland nach Constantinopel und Jerusalem, Nümberg, 1608
3 Franz Babinger (ed.), Hans Dernschwam’s Tagebuch einer Reise nach Konstantinopel und Klefnasien1553/55), Münih ve Lepzig, 1923., s. 29. bu kesimTürkçe çeviride biraz farklıdır. Krş. Hans Dernschvvam İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, çev.: Y. Önen,
Ankara, 1988, s.50.
4 Örneğin, Edirne’de 16. yüzyıldan başlayarak kullanıldığı anlaşılan bu terim bilemediğimiz bir dönemde ortadan kalkmıştır.kullanılışı için bkz: Ömer Lûtfi Barkan,”Edirne Askeri Kassamı’na Ait Tereke Defterleri (1545-1659)”, Belgeler, m/5-6, 1966, örneğin, s.152.
5 Bu hesaplama için bkz.: Uğur Tanyeli, a.g.e., s. 63.
6 Örneğin, şu 17. yüzyıl albümünde Vedifcule çevresini betimleyen bir resimde:Memorie Turche, Museo Correr, Venedik, Ms. Cicogna 1971.
7 Ömer Lütfi Barkan, Süleymaniye Comi ve İmareti İşaatı (1SS0-1557), 1, Ankara, 1972, s. 385 vd.
8 a.e., 2, Ankara, 1379, s. 111-12.
9 Ahmed Refik, Onbirinci Asr-ı Hicri’de İstanbul Hayatı (1592-1688), İstanbul, 1988, s. 7’de belge no.143 Cemaziyelahir 1001 tarihli.
10Ahmed Refik, On Altıncı Asırda İstanbul Hayatı (1553-1591), istanbul, 1935, s. 60’ta belge no.4, 22 – ziikade975
11a e, s 64 5, beige no 11,10 sefer geo
12 İlknur Aktuğ, “16. Yüzyılda Kullanılan Bazı İnşaat Malzemeleri ve Kullanım  Yerleri” ,II.Uluslararası Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi, İTÜ, 28 Nisan-2 Mayıs 1986,İstanbul, 1986, s.72’de bu elemanın “zemini sağlamlaştırmak için belirli aralıklarla toprağın içine çakılan kazıklar” olduğu öne sürülmüşse de, Osmanlı belgeleri sözkonusu temel zemini berkitme öğelerini daima “kazik” olarak zikrederler,
13 bkz. Dipnot 10
14   Örneğin bir belgeye göre 958/1551’de büyük padavranın 30.000 adedi 1900, küçüğünün 50000 adedi 1550 akçeye satın alınmıştıÖmer  Lütfi Barkan, Süleymaniyeİmareti:… Z, s. 106’da belge no. 223
15 Yaşar Yücel, 1640 Tarihli Es’ar Defteri, Ankara, 1982, s. 94-97.
16  Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri,İstanbul, 1983, s. 294-296.
17 a.e., s. 324 ve Y. Yücel, a.g.e., s. 132
18 Sedad Hakkı Eldem, Köşkler ve Kasırlar, 2, İstanbul, 1974, s. 100-109..
19  a.e., s. 212 vd., 230 vd. ^2
20  Sadullah Paşa Yalısı’mn san restorasyonunu gerçek­leştiren Y.Mim. Feyza Cansever orada kaplama tahtası enlerinin 38 ile 34 cm arasında değiştiğini, ancak kalın­lığın 2 cm’de sabit olduğunu belirtmiştir.
21  Sedad Hakkı Eldem, Köçeoğlu Yahsı-Bebek-Boğaziçİstanbul, 1977, s. 54 vd.
 
22 Çok aydınlatıcı minyatür için: Şeyh Muhammed b. Mustafa el-Mıs>i, Tuhfetü‘l-Mülk,1187/1773’den akta­ran: Ayda Arel, Osman/ı Konut Geleneğinde Tarihsel Sorunlar,İzmir, 1982, s. 161’de Resim 138.
23 Örneğin, Engin Özendes, Abdullah Freres: Osmanlı Sarayının Fotoğrafçıları, İstanbul 1998 s.196’daki fotoğraf.
24 Camlı Osmanlı penceresi için bkz.: Uğur Tanyeli, “Anadolu’da Bizans, Osmanlı Öncesi ve Osmanlı Dönemlerinde Yerleşme ve Barınma Düzeni”, Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, İstanbul, 1996 s 458-461
25 bu gelişme için ameğin bkz: Nikoiai TodorouThe Balkan City, 1400-1900, Seattle ve Londra, 1983s. 185 vd
 26 Henry Zachary, Prix courant et cube des differents types de planches, ete. en cours sur les marches…/Rehber: Piyasada Bulunan Muhtelifü‘l-cins Tahta, Keroste ve Soirenin Fiyat ve Mik’ablarını Takdir  İçün…, Matbaa-i Agap Matyoayan, îetanbul, tarihsiz
27Mehmed İzzet, Rehber-i Umur-u Beytiyye: Eve Müteallik Bilcümle Umurun Rehberidir, 1, İstanbul, 1319 özellikle s.240-244tBfci ahşap inşaat malzemesi dökümü için
28ae,s232
29a.e.; s. 233
30a.e:, s 234
31a e, s 234
32 VValter Gropius, Bauhausbauten    Dessau, Münih, s. 1105-12’den aktaran: B. Denel, Batılılaşma     
33 an Talat, Ahşap inşaat, istanbul, 1. Baskı 1327,ikinci baskı 1341. Birinci baskının ayrı bir takım oluşturan yüz adet 35×50 cm boyutunda çizim levhası vardır
35 Osman Nuri, Mecelle-i Umur-u Belediye, 1, İstanbul sürecinde istanbul’da Tasarım ve Dış Mekânlarda değişim Nedenleri, ODTÜ, Ankara 1982, s.XLII-XLIII.
34 Üsküplü caddesi No108’deki bu ev hakkındaki bilgi İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı’ndan alınmıştır
36  Hocapaşa planlaması şurada daha ayrıntılı irdelendi: Uğur Tanyeli, “Düşlenmiş Rasyonalite Olarak Kent: Tür­kiye’de Planlama ve Çifte Bilinçlilik”, İlhan Tekeli’ye Ar­mağan, Tarih Vakfı Yurt Yayınlan (henüz yayımlanmadı).
37  Tasvir-i Efkar, 381 (1 Zilhicce 1282/17 Nisan 1866). 1 Tasvir-i Efkar, 387 (29 Zilhicce 1282/15 Mayıs ]
39 Osman Nuri, Mecelle…, ı, 989 -990 .Yeni baskıda cilt 2, 938.
40  Tasvir-i Efkar, 388 (2 Muharrem 1283/17 Mayıs 1866) ve 441 (27 Receb 1283/5 Aralık 1866). Çok önemli olduğu anlaşılan bu örnek projeler kitapçığına ulaşamadım. Milli Kütüphane’de ve bellibaşlı İstanbul kitaplıklarında yok.
41  Tasvir-i Efkar, 405 (3 Rebiülevvel 1283/16 Temmuz 1868).
42 Örneğin, Doktor Muhittin Celal, Ev Bakımı, Birinci Kısım,llk Mektep-Sımf: 4,İstanbul, 1931-1932; Sühey-la Arel, Ev İdaresi, İstanbul, 1938, alıntı s. 39’da.

Dev Ahşap Tünel

Ahşabın önemine dikkat çekmek için dünya genelinde yürütülen kampanyalarda zaman zaman çağdaş sanatçılarla gerçekleştirilen projeler de yer alıyor. İşte bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde, Brezilyalı çağdaş sanatçı Henrique Oliveira’nın, São Paulo Museu de Arte Contemporânea da Universidade müzesinde kurulumunu gerçekleştirdiği ve “Transarquitetônica” adını taşıyan dev ahşap tunnel oldu.

Sanatçı daha önceki heykel ve montaj çalışmalarında da tercih ettiği ve genellikle inşaat şantiyelerini kapatmak için kullanılan, ucuz ahşap parçalarını biraraya getirerek bu dev tüneli yaptı. Oliveira, büyük bir kök sistemi gibi görünmesi için önceden çivilenerek kullanılmış ahşap parçalarını organic bir çerçeveyle yüzeye yerleştirdi. Müze tarafından sağlanan alanın çok büyük olması sebebiyle, sanatçı izleyicilerin içine girebileceği ve iç kıvrımları hissedip keşfedebileceği büyük bir enstlasyonu gerçekleştirme imkanı buldu.

Henry Oliveira, evindeki kentsel malzemelerden geri dönüştürülmüş ürünleri kullanılarak yaptığı sarma sütunların ziyaretçiler tarafından dolaşılıp tecrübe edilmesini hedefledi. Birden fazla olanakları ile çeşitli yolları aynı form içinde toplayan eseri gezen ziyaretçiler, onları çevreleyen ortamın kokuları, sesleri ve manzaraları ile, evrende bir heykeli kucaklarcasına gözlem yapabiliyorlar. kucaklamak için tasarlanmıştır. Başından sonuna kadar estetik bir ifadenin eseri olan çalışma, bir ağacın başından köküne uzanan yapısını, beyaz boyalı koridorların daralmasıyla bitiriyor. Sanatçı bu yapıyla, mağaralardan gökdelenlere uzanan mimari yapıdaki insan barınaklarına göndermede bulunuyor.

dev ahsap tunel 1

Tuval üzerine çalışmalarına ek olarak, resim mezunu olan sanatçı, geçici enstalasyon ve heykeller şeklinde üç boyutlu yapıları araştırıyor. Oliveira, 2009 CNI SESI Marcantonio Vilaça Ödülü (Brezilya), üçüncü baskısının galibi oldu 2014 yılında, Projektif Göz Galerisi’nde teçhizatları oluşturulan -Domaine de Chaumont-sur at, Kuzey Carolina Üniversitesi (Charlotte, ABD) -Loire (Fransa) ve MAC-USP Nova Sede (São Paulo, SP) dereceler kazandı. Sanatçı, 2013 yılında, Paris’te sanatsal bir rezidans programına katıldı ve ardından Palais de Tokyo’da bir solo sergi gerçekleştirdi.

dev ahsap tunel 2

Ardından Schirn Kunsthalle’de (Frankfurt, Almanya) bir grup sergisine katıldı. 2012 yılında Centro de Arte Belediye Hélio oytisika (Rio de Janeiro, Brezilya) ve Offenes Kulturhaus’deki (Linz, Avusturya), Galeria Millan (São Paulo, Brezilya) solo sergi düzenledi. 2011 yılında, o Afrikalı Sanat Smithsonian National Museum (Washington, ABD) ve Çağdaş Sanat Müzesi Boulder’de (ABD) işleri sergilendi.

dev ahsap tunel 3

Eserleri gibi Pinacoteca Municipal de São Paulo, Museu de Arte Contemporânea da USP (Brezilya) ve Virginia Museum Güzel Sanatlar bölümü (ABD) gibi koleksiyonlarda yer almaktadır.

dev ahsap tunel 4

kaynak: www.orsiad.com.tr

Ahşap ve Ahşabın Düşmanları

Ahşap en eski inşaat malzemelerinden biridir. İşlenmesi kolaydır, hafiftir, mukavimdir, ses, ısı ve elektrik yalıtımında mükemmel özelliklere sahiptir.

Ancak aynı zamanda biyolojik bir madde olan ahşap dış etkenlerle çeşitli bozulmalara uğrar. Ahşaba uygulanacak çeşitli koruma işlemleri onu bu dış etkilere karşı korur. Bu bölümde ahşabın başlıca bozulma nedenleri ve bunlara karşı nasıl korunabileceğinden söz edeceğiz.

Ahşabın birçok biyolojik düşmanı da var. Mantarlar bakteriler, böcekler ve termitler. Bunlardan bazıları ahşabın tamamen yok olmasına bazıları ise sadece görüntü bozukluklarına neden olur. İşte bu özellik acaba kötü mü? Ormanda büyüyen ağaçların hiç yok olmadığını bir düşünün! Ahşap “doğada yok olabilen” bir malzemedir. “Çöpü“ yoktur. İstendiği zaman ona, onu sonsuza kadar yaşatacak tasarım ve teknolojiyi uygulayabilir, istediğimiz zaman da yakabilir ya da çürümeye terk edebiliriz. Burada özellikle yapıda kullanılan ahşap malzemeden bahsettiğimiz için ahşabın düşmanlarından ve onu bu düşmanlarından koruyacak önlemlerden söz edeceğiz.

YÜZEY BOZUKLUKLARI

Bakteriler

Özellikle ağaçlar kesildikten sonra uzun süre su içinde bekletilirse, bazı bakterilerin saldırısına uğrar. Bakteri tahribatı ahşabın taşıma gücünü etkilemez. Ancak önkoruma işlemi ya da şeffaf boya, vernik uygulamalarının sonunda yüzeyde lekelerin oluşmasına neden olur. Bakteri tahribatı sadece yüzeyin bazı maddelere karşı geçirgenliğini arttırır, bu da önkoruma malzemelerinin kurumasını geciktirir ve yüzeyde görüntü bozukluğuna sebep olur. Ahşabın yapısını tahrip etmez. Mavi renk mantarları sadece görüntüyü bozar.

Yüzey küfü ve mavi renk mantarları

Ahşapta çürüme ve yüzey küfü, hava hareketleri yoluyla dağılan mantarlara ait sporların yüzeyde birikmeleri nedeniyle meydana gelir. Bu sporlar üzerindeki ahşap rutubetinin %20’nin üzerinde olduğu ortamlarda gelişirler. Yüzey küfü ve mavi renk mantarları yüzey görüntüsünü bozar, ancak ahşabın dayanıklılığını ve ömrünü azaltmaz. Önkoruma işlemlerinin mavi renk mantarları ve yüzey küfü üzerinde etkisi azdır. Ancak bir çok dış ortam kalitesindeki boyanın içerisinde bu tür bozulmaları önleyici katkılar bulunur.

AHŞABI ÇÜRÜTEN MANTARLAR

Özellikle Türkiye’de sık rastlanan, ahşabın çürümesine neden olan mantarlardan bazıları şunlardır.

Serpula lacrymans

Ağlayan mantar
Kuru Çürüklük Mantarı (Serpula lacrymans)
Bu mantar, nemli, sıcak ve rüzgarsız koşulları, %30-40 rutubetinde ve bakım yapılmamış ahşabı tercih eder. Tahrip ettiği selüloz, karbondioksite ve suya ayrışarak ahşabın mukavemetini kaybetmesine, parmaklar arasında ezildiğinde kuru bir toz haline gelmesine sebep olur bu sebeple de Kuru Çürüklük yapan mantar adını alır. Mantarın hüfleri, gelişmesi için gerekli suyu yapının herhangi bir yerinde bulup tuğlalardan nüfuz ederek tahrip edecek ahşap arar. İdeal büyüme koşullarında, mantarın üreme organı bir yıl içinde gelişir ve buradan milyonlarca pas kırmızısı renginde spor etrafa yayılır.

Kiler Mantarı (Coniophora puteana)

Kiler mantarı, rutubeti yüksek ahşaptan beslenen, ıslak çürüklük mantarlarından biridir. Ahşabın ağırlığının ve mukavemetinin azalmasına ve sonuç olarak çökmesine sebep olur. Islak Çürüklük mantarları, Kuru Çürüklük Mantarlarına nazaran daha fazla nem ihtiyacı duyarlar. Serpula Lacrymans‘in aksine, bu mantar, etli bir sporofor gövdesi değil, ince, zeytin yeşili, düz bir sporofor oluşturur. Ahşap yüzeyinin üzerinde karakteristik koyu kahverengi çatlaklar meydana gelir. Genellikle mahzenlerde veya sürekli olarak nemli olan yerlerde bulunur.

Beyaz Delikli Mantar ( Androdia Vaillanti)

Bu, ıslak yumuşak ağaçtan beslenen diğer bir ıslak çürüklük mantarıdır, sonuçta, ahşabın çökmesine sebep olur. Kuru Çürüklük Mantarlarına nazaran daha aşırı sıcaklıklara (27°C-36°C) toleranslıdır. Mycelium’u (hüf kitlesi), ahşabın yüzeyinin üzerinde, kar beyaz renkli yelpaze şekilli oluşumlar meydana getirir. Sporoforları ve sporları da yine açık renklidir. Kömür madenlerinde sıkça rastlanan bir mantardır ancak aynı zamanda, nemli binalarda da bulunur.

Beyaz Çürüklük Mantarları

Beyaz çürüklük yapan mantarlar, odunun esas yapısını meydana getiren tüm bileşiklerini, yani hem lignin hem de karbonhidratları tahrip etme kapasitesine sahiptirler. Teorik olarak odun hammaddesinin tümünü tahrip edebilmektedirler. Böylece çeperde incelme yeknesak bir şekilde olmakta ve hücre çeperinin tahribatı yeknesak bir şekilde ilerlemektedir. İki esas tipe ayrılmaktadırlar. Birinci beyaz tip çürüklükte sağlam odun içerisinde genellikle birbirinden ayrı boşluklar oluştuğundan, bu görünüşe Delikçikli Çürüklük adı verilmiştir. İkinci tip beyaz çürüklük mantarlarının hücre çeperinde oluşturduğu küçük delikçikler tedricen büyüyüp, sayıları artar, sonunda delikçikler birleşerek hücre çeperi kompleksini ortadan kaldırır. Böylece odunda çıplak gözle görülebilecek büyüklükte boşluklar oluşur. Beyaz çürüklüğe uğramış oduna çıplak gözle bakıldığında renk değişimi ve ağırlık kaybı dışında fazla bir değişiklik tespit edilmez.

BÖCEKLER

Mobilya Böceği (Anobium punctatum)

Bu ahşap kemiren böcek hem yumuşak hem de sert ahşaba hasar verebilir. Böceğin larvası, selülozu sindirerek ahşabı deler. Yaklaşık olarak 2 ila 6 yıl içinde bunlar, yetişkin böcekler haline gelirler. Yaz aylarında, 1-2 mm çapında karakteristik yuvarlak delikler oluşturarak dışarı çıkarlar. Çiftleşme sonrasında dişiler yumurtalarını (80 kadar), çatlaklara, dar boşluklara bırakırlar. Yumurtalar çatlar ve yeni bir nesil, yeni bir yaşam çevrimine başlar. Yaşam çevrimi, daha önce mantar tahribatına uğramış rutubetli ahşapta, 3 yıla kadar inebilir. Larvaları 1-2 mm çapında, 4-6 mm uzunluktadır.

Ölüm Saati Böceği (Xestobilum rufovillosum)

Bu ahşap delici böcek, mobilya kemiren böceğin akrabasıdır, ancak çok daha büyüktür. Larvaları 10 mm uzunlukta, uçuş deliği geniş ve yuvarlaktır, (2-3 mm çapında). Ortaya çıkan toz kabadır ve rulo şekillidir. Bu böceğin larvaları, genellikle bozunan meşe ahşabında bulunur ve yumurtadan yetişkine kadar olan hayat çevrimi 3 yıldan 10 yıla kadar olabilir. Kuru ve sağlam tahtada, larva, pupa haline gelmesi öncesinde 12 yıla kadar tünel açabilecektir. Birçok diğer delici böcekte olduğu gibi, tüm hasarı yapan, ahşaptan beslenen larvalardır. Sonuç olarak larva pupası böcek haline gelir ve bunlar ahşaptan dışarıya çıkarlar ve çiftleşirler, çevrim tekrar başlar. Dişi, 200 e kadar yumurta bırakır. Genelde, sadece sert ahşaba zarar verirken, bu ahşap delici böcek, yumuşak ahşabın bozulması ile beslenir. Böceğin başının sebep olduğu vurma, bahar aylarında, uçuş mevsiminde, bir çiftleşme çağrısıdır.

Bu böceğin kiliselerde bulunması, ona ölüm saati isminin takılmasına neden olmuştur.

Ev Teke Böceği (Hylotrupes bajulus)

Bu ahşap kemirici böcek, kurutulmuş yumuşak ahşaba zarar verir ve yumurtalarını, ahşabın çatlaklarına ve dar boşluklarına bırakır. Yumurtalar, 3 hafta içerisinde larvalara dönüşür. Larvalar, tünel açarak, bir gün içerisinde, kendi boylarına varan mesafede ahşabı imha edebilirler. Olgunluk dönemine yaklaştıklarında, yaklaşık olarak 35 mm uzunluğunda olduklarından, bu böceklerin sebep olduğu zarar inanılmaz olabilir.

Ev teke böceği larvası    3-10, uygun olmayan şartlarda 17 yıl, tünel açtıktan sonra, yetişkin böcek, çiftleşme mevsiminde ahşabı terk eder, geride 10 mm ye kadar uzunlukta ve 6 mm ye kadar genişlikte olabilen karakteristik oval bir uçuş deliği bırakır. Çiftleştikten sonra, bir böcek 200 e kadar yumurta bırakabilir. Bu böcek Avrupa, Rusya, Güney Afrika ve ülkemizde bulunmaktadır. Görüldüğü bölgelerde kullanılan tüm yumuşak ağaçlar uygun önkoruma işleminden geçirilmelidir. Ahşap rutubetinin % 28-30 olmasını ve 28°-30°’lik sıcaklıkları sever. Rutubet % 8’in altına indirilirse ölür.

Odun Oyan Bitler (Pentarhum huttoni ve Euophryum confine)

Rutubetli şartlarda kullanılan, çürümüş, yumuşak ve sert ahşapta görülür. Havalandırma imkânı az olan yer döşemeleri, mahzenler, kilerler ve rutubetli zemin ya da duvarla temasta olan yerlerde kullanılan ahşap özellikle hassastır. Yukarıda sayılan şartlarda kullanılan kontrplaklara da arız olurlar. Larvaları ağaç malzemede liflere paralel yönde çok sayıda tüneller açarlar. Tüneller çoğunlukla odun yüzeyine açılır. Pupa devresinden sonra malzemeyi terk ettiklerinde açtıkları uçma delikleri küçük, yaklaşık 1 mm çapında olup, deliklerin kenarı düzgün değildir. Ergin böceğin görünümü, mobilya böceğine benzediğinden, teşhiste dikkat edilmelidir. Sağlam kuru ahşabı tahrip etmediklerinden rutubet kaynağı kaldırılır ve mantarların arız olması önlenirse önkoruma işlemlerine gerek yoktur.

TERMİTLER

Genenelde ancak yanlış olarak “beyaz karıncalar” olarak tanımlanan termitler, ahşap oyucu böceklerin en yıkıcılarıdır. İngiltere’de görülmezler ancak Tropik Bölgelerde, ABD’de, Avustralya’da ve daha az bir oranda, Avrupa Kıtasında görülürler. Ahşaba ek olarak, canlı ağaçlara, ekinlere ve plastik ve kauçuk dahil diğer birçok malzemelere saldırırlar. Geniş olarak bakılırsa, iki ana grupta incelenirler:

Kuru Odun Termitleri (Kalotermes flavicollis)

Bunlar, tamamıyla ahşabın içinde çalışırlar ve genellikle, çok ciddi hasar meydana gelene kadar belirlenemezler. Tahribat, yumurtalarını, ahşap malzemeler ve mobilyaların çatlaklarına veya birleşim yerlerine bırakarak uçan yetişkinlerle başlar. Bu böcekler esas olarak, kıyı bölgelerinde bulunmaktadır.

Toprakaltı Termitleri

Bunlar yaygınlardır ve büyük tümseklerin içinde veya yaşlı ağaçların kütüklerinde yaşarlar. Kurumadan korunmak için çamur tünelleri inşa ederler. Bu çamur tünelleri, termit tehlikesinin büyük bir delilidir. Yeraltı termitlerinin en sık rastlanan üç grubu, ıslak ahşap termitleri (Termopsidae), nemli ahşap termitleri (Rhinotermitidae) ve yeraltında yerleşen termitlerdir.

kaynak: http://www.orsiad.com.tr/ahsap-ve-ahsabin-dusmanlari.html

Bahçe Tasarım Fikirleri

      Özellikle metropollerde yaşayan insanlar için şehir yoğunluğuna bağlı stres ve yorgunluk herkes tarafından bilinmektedir.  Bunu biraz olsun hafifletmek isteyenlerimiz şehir merkezlerinden biraz uzaklara kaçarak kendilerine ait özel bir alan yaratmayı tercih ediyorlar. 

    Şehirden uzak bir bölgeye yerleşim ve ufakta olsa bir bahçeli eve sahip olmak ile herşey bitmiş sayılmıyor. Sizi şehir stresinden uzaklaştıracak bir kaç saatliğine de olsa yorgunluğunuzu atabileceğiniz sevdiklerinizle haftasonlarını ve uzun yaz günlerini değerlendirebileceğiniz peyzaj tasarımı ile gözünüzü yormayacak, sakinliği, dinginliği ve doğallığı hissedebileceğiniz özel tasarımları da değerlendirmeniz gerekmektedir.

     Sizin için hazırladığımız görsellerle bahçenize uygun peyzaj tasarımları ve ahşap bahçe mobilyaları üzerine ufak bir fikir edinebilirsiniz.

ahsap-bahce-tasarımı1

ahsap bahce tasarımı2

ahsap-bahce-tasarımı3-2

ahsap-bahce-tasarımı4-2

ahsap-bahce-tasarımı5

ahsap bahce tasarımı6

ahsap bahce tasarımı7

ahsap-bahce-tasarımı8

ahsap-bahce-tasarımı9

ahsap bahce tasarımı10

ahsap-bahce-tasarımı11

ahsap-bahce-tasarımı12

ahsap-bahce-tasarımı13

 **Önemli Not: Fotoğraflar alıntıdır…

 

Bahçenizde çocuğunuz için özel bir oyun alanı yaratın…

Ahşap Çocuk Oyun Evi Tasarımları

      Çocukların enerjilerini uygun şekilde harcayabilmeleri için oyun oynamaları gerekir. Çocuklar hayatile ilgili temel bilgileri oyunlardan edinirler. Ayrıca oynanan oyunların çocukların fiziksel ve psikomotor gelişimine etkisi vardır. Bahçeli bir eviniz var ise tercih edeceğiniz ahşap oyun evi ile çocuğunuza özel bir alan yaratma, önünde ayıracağınız ufak bir ekim, dikim alanı ile çocuğun doğayı öğrenmesi ve üzerinde biriken statik enerjiyi atması sağlanabilir.

       Ahşap oyun evleri genellikle ithal çam ağaçlarından imal edilmektedir. İsteğe göre özel Afrika ağaçlarından da (sapelli, ıroko, vb.) yapılmaktadır. Fırınlanmış olarak nem oranının %12-16 arasında tercih ettiğimiz ithal çam ağacı isteğe göre kahverengi ve yeşil emprenye edilerek ağacın mantar ve böcek istilasına karşı uzun yıllar koruyucu görev görmesi sağlanır. Ayrıca en iyi ahşap dış cephe boyalarıyla da istenilen renkte boyanıp ahşabın UV ışınlarından ve olumsuz hava koşullarından uzun yıllar korunması sağlanır.

       Oyun evleri istenilen ebatlarda özel proje ve tasarım çalışması yapılarak, sizlerin beklenti ve isteklerine en uygun koşullarda sunulmaktadır.

        Ahşap oyun evleri malzemeleri, sizlerin istekleri doğrultusunda tasarımlarına uygun olarak atölyede hazırlanır. Yerinde montajı yapıldıktan sonra son rötuş boyası yapılır.

ahsap cocuk oyun grubu 1

ahsap cocuk oyun grubu 2

ahsap cocuk oyun grubu 3

ahsap cocuk oyun grubu 4

ahsap cocuk oyun grubu 5

ahsap cocuk oyun grubu 6

ahsap cocuk oyun grubu 7

ahsap cocuk oyun grubu 8

ahsap cocuk oyun grubu 9

ahsap cocuk oyun grubu 11

ahsap cocuk oyun grubu 12

ahsap cocuk oyun grubu 13

ahsap cocuk oyun grubu 14

ahsap cocuk oyun grubu 15

ahsap cocuk oyun grubu 16

ahsap cocuk oyun grubu 17

Önemli Not: Resimler Alıntıdır….

Saunalar

Ahşap Saunalar

Sauna, fazla ısınma terapisinden faydalanmanın mükemmel bir yoludur. Ateşi suni olarak yükseltmekten başka, sauna terapötik terlemeyi de artırır. Cildimiz en büyük bertaraf organımızdır. Cildin, terleme yoluyla vücut atıklarının %30 unu giderdiği düşünülür. Sauna banyosunu düzenli olarak almak, cildin onarılmasında ve temizleyici aktivitesinin yeniden canlandırılmasında yardımcı olacaktır. 
Her model, bilgisayar destekli tasarım ve görselleştirmenin ardından prototip sürecinde test edilir. Anahtar nokta saunayı kullanacak misafirlerin kendilerini son derece rahat hissetmeleridir. Birebir ölçüdeki prototipin testi saunanın işlevini yerine getirebilmesinin yanı sıra farklı vücut özelliklerine sahip kullanıcıların sauna içerisindeki ergonomisinin de test edilmesini sağlar. Kullanılan malzemeler, bunların birleşim ve birbirleri ile uyumu, kullanılan tüm kontrol ekipmanlarının kolayca ulaşılabilir oluşu, sorunsuz ve kolay bakım özelliklerine sahip teknik altyapı ve tüm bunları benzersiz bir görsellik içerisinde sunabilecek tasarım detayları saunalarımızı diğerlerinden ayıran önemli noktaların başında gelir.
Tasarımlar, yetkin bir mimari ekibin gözetiminde yapılır. Tasarlanan model endüstriyel tasarımcılar tarafından en uygun ergonomi ve üretim prosesini sağlayacak şekilde planlanır. İçerideki hava sirkülasyonu ile ısının kullanıcılara aktarılması, ısıtıcı sisteminin verimli ve etkin kullanımı, bakım işlemlerinin kolaylaştırılması gibi birçok teknik detay mükemmel görünen ve aynı zamanda mükemmel çalışan bir saunanın üretilmesi için kullanılır.
Sauna güvenli olmakla birlikte dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır, sauna kullanıcılarına bir kaç öneriyi şöyle sıralayabiliriz:
– Saunadan önce alkol ve ilaç almaktan sakının, bunlar terlemeyi azaltabilir ve seansınızın öncesinde ve sonrasında aşırı sıcaklamanıza sebep olabilir.
– Saunada 15-20 dakikadan fazla kalmayın.
– Saunadan çıkınca 2-4 bardak su için.
– Hastayken saunaya girmeyin ve eğer sauna sırasında fenalaşırsanız hemen kapıya doğru yönelin.
 gncahsap_sauna5

Isıl Ahşap – Thermowood

Isıl Ahşap – Thermowood

Ahşabın ısıl işlem görmesi ahşabın, en az 180°C ısıda, buharla korunarak pişirilmesidir. Buhar ahşabı korur ayrıca ahşapta oluşan kimyasal değişimleri etkiler. Su buharı kullanılarak yüksek ısılarda gerçekleştirilen termal işlem çevre dostu bir prosestir.

Termal işlem sonrasında, ahşabın birçok özelliği kalıcı olarak değişir. Kızgın buhar ile yapılan işlem sayesinde ahşap, boyutsal özelliklerini en iyi şekilde koruyacak yapıya erişir. Ayrıca, ahşabın ısıl izolasyon özellikleri işlem görmemiş halinden daha iyi hale gelir. Yeterince yüksek ısılarda gerçekleştirildiğinde bu işlem, ahşabın çürümeye karşı olan direncini arttırır. Ahşabın ısıl işlem görmesi mukavemetini az da olsa düşürmektedir. Uygulanan ısıl işlem neredeyse bütün ağaç çeşitlerinde gerçekleştirilebilmektedir. Isıl işlem ile üretilen renk tonları ahşap yüzeyine yağ veya pigmentler uygulanarak korunabilir.


Mukavemet Özelliği


Isıl işlemin, ahşabın eğilme mukavemet özelliği üzerinde etkisi vardır. Ahşabın mukavemeti ve yoğunluğu genellikle birbirini etkileyen özelliklerdir. Isıl işlem sonrasında Thermowood ahşabın yoğunluğu biraz düşmektedir. Düşük ısılarda yapılan işlemler, ahşabın esnekliğini arttırır (böyle ahşaplar iç mekanlar için kullanışlı olur). Yüksek ısılarda yapılan işlemlerde ise esneklik azalır (böyle ahşaplar ise dış mekanlar için kullanıma uygundur). Ahşabın esnemeye karşı mukavemetini test etmek için iki yöntem kullanılmaktadır: bir yandan çatlaksız materyale kısa bir çekme uygulanır. Diğer yandan doğal kusurlar içeren başka bir parçaya uzun çekme uygulanır. Test sonuçları, uygulama sıcaklığı 200 °C üzerine çıktığında, çam yapısının değiştiğini ve mukavemetin önemli ölçüde azaldığını göstermiştir.

Uygulama ısısının yanında, Thermowood ahşabın eğilme mukavemeti, ahşabın nem içeriğine de bağlıdır. Çünkü Thermowood ahşabın nem içeriği dengesi düşüktür, spesifik durumlarda içeriğindeki nem düşükken mukavemet değerleri işlenmemiş ahşaba göre yüksek olabilir. Thermowood ahşap, yüksek taşıma kapasitesi gerektiren projeler için tavsiye edilmemektedir. Teras, balkon, veranda, gemi güvertesi gibi dış mekan uygulamalarda kullanımı daha uygundur.

Thermowood ahşabın sertliği, işlenmemiş ahşap ile karşılaştırıldığında, uygulamaların yoğunluğuna göre gelişir. Özellikle iğne yapraklı ağaçlardan elde edilen ahşaplarda, geliştirilmiş sertlik, aşınmaya karşı direnci arttırmak gibi bir çok yarar sağlamaktadır.


Üstün Su Yalıtımı


Isıl işlem, ahşabın su geçirmezlik özelliğini arttırmaktadır. İçeriğindeki azaltılmış nem dengesine bağlı olarak, belirli hava koşullarına maruz kalan Thermowood ahşabın da nem oranı azalır. Diğer önemli avantajları, gelişmiş boyutsal kararlılığı ve hava sıcaklığı, ahşabın nemi, güneş ışığı gibi fiziki koşullar ahşapta fiziksel stres oluşturan etkenlerdir. Bu koşullardan etkilenmemesi sayesinde dış mekan uygulamalarında kullanıma uygundur.

Havadan veya yağmurla gelen bakterilerin oluşturduğu safsızlıklardan dolayı işlenmemiş ahşapta küflenme olabilir. Thermowood üzerinde küf oluşabilir ancak yalnızca yüzeyde oluşur, ahşabın içine nüfuz ederek zayıflamasına neden olmaz. Silinerek, yıkanarak veya kazınarak ahşaptan uzaklaştırılabilir.

Bir çok doğal materyalde olduğu gibi, güneş ısığından gelen UV ışınları Thermowood ahşabın rengini değiştirmeye elverişlidir. Ahşabın direkt güneş ışığına maruz kalması zaman içerisinde koyu kahve renginde değişikliğe yol açabilir. Yapılan testlerde öncelikle rengin açıldığı gözlenirken, 2-3 yıl içerisinde griye dönebilir.

Uygulama yapılan alanda üzerine koruma uygulanmadığında, içeriğindeki azaltılmış nem ve neme bağlı boyutsal kararlılığına rağmen, UV ışınları ahşap üzerinde küçük çatlaklara neden olabilmektedir. Bu çatlakların sayısı, işlenmemiş ahşapta bulunan çatlak sayısına eşdeğerdir.
5 yıl hava koşullarından kaynaklanan stres denemeleri göstermiştir ki; Thermowood ahşabın nem içeriği, işlenmemiş ahşaba oranla %50 daha düşüktür. Yüzey giydirme maddeleri pigment içermez.

Isıl işlem görmüş ahşap, görmemiş ahşaba göre daha iyi boyanır. 5 yıl boyunca devam eden testler, vulkanize ve su bazlı akrilik boyaların foksiyonlarının işlenmiş ahşap üzerinde, işlenmemiş ahşaba göre daha başarılı olduğunu göstermiştir. Bu boyalar ile boyanan işlenmiş ahşapta soyulmanın çok az olduğu belirlenmiştir.

Dış cephe boyaları Thermowood üzerinde daha iyi sonuçlar vermektedir. Thermowood için en iyi yüzey giydirme sistemi, astar yağı içeren ve solvent bazlı alkid boyalar ya da su bazlı akrilik son kat boyalarıdır.


Üstün Çürüme Direnci


Isıl işlem ahşabın çürüme direncini önemli ölçüde arttırmaktadır. Çürüme direncinin artışı, ahşap hücrelerinin kimyasal yapılarının değişimine dayanmaktadır. Isıl işlem ile hemiselülozların hidrolizi ve sayılarının azalmasının sonucu olarak asedik asit oluşmaktadır. Bu sayede, çürümeye neden olan mantar ve böceklerin beslenmesini sağlayan maddeler büyük ölçüde yok olur ve ısıl işlem görmemiş ahşaba göre çürümeye karşı daha dayanıklı olur. Düşüh Ph seviyesi de çürümeyi yavaşlatan etkenler arasındadır. Standard EN 113’e göre yapılan testlerde, ısıl işlem görmüş ahşabın çürüme hızının düşüklüğü cesaret vericidir. Çürüme testleri, laboratuar ortamında 8.,16. Ve 32. Haftalarda gözlenen ahşap ağırlık kaybı vb. özelliklerin ölçüldüğü testlerdir.

Aynı zamanda ısıl işlem görmüş ahşabın, biyolojik dayanıklılığı 5 yıldır saha çalışmalarında da gözlenmektedir. Yapılan saha çalışmaları şunu kanıtlamıştır; ısıl işlem görmüş ahşapların çürüme direnci, bugünkü AB sınıfı çam ahşaplardan %70 daha iyidir. Test sonuçları, ısıl işlem görmüş ahşabın diş mekanlarda kullanıma uygun olduğunu göstermektedir. Hava koşullarından çok etkilenen mekanlarda Thermowood ahşap, ısıl işlem görmemiş ahşaplardan daha kullanışlıdır. Çürüme direncinin artması için ahşabın 200°C’de pişirilmesi gerekmektedir.


Nem İçeriği Dengesi


Azaltılmış nem içeriği dengesi, Thermowood için yeni uygulama olanakları üretir. Thermowood, uygulama alanında nemden kaynaklanabilecek şişme ve büzülme gibi sorunları minimuma indirir. Örneğin, Thermowood kullanılan yazlık ev zeminlerinde, ahşaplar arası boşluk oluşmamaktadır.

220 C’lik yüksek sıcaklıklarda işlem görmüş ahşapların nem içeriği, diğer yöntemlerle üretilen ahşaplara göre yarı yarıya azdır. Ahşabın nem değeri, havanın neminin artışına oranlı artma gösterir.

Thermowood’un içeriğinde düşük neme sahip olması, çürümeye karşı direncinin de fazla olduğu anlamına gelmektedir. Pratikte havanın içerdiği nem, thermowood’un nem dengesini arttıramaz. Böylelikle çürümeye neden olan mantarlar barınamaz. Havadaki nem %90’dan fazla olsa bile, Thermowood’un içerdiği nem %15 civarında kalır. Mantarların ahşap üzerinde yaşayabilmesi için en az %20 nem oranı gerekmektedir.

Azaltılmış Neme Bağlı Boyutsal Kararlılık


Ahşaptaki boyutsal kararsızlığa neden olan havadaki nem oranının etkileri, ısıl işlem görmüş ahşapta, diğer ahşaplarla karşılaştırıldığında %20-90 oran aralığında azalır. Ahşabın düşük büzülme eğilimi, düşürülmüş nem içeriği dengesi ve absorbsiyon hızının azalması boyutsal kararlılığı arttırır. Thermowood ahşabın her mevsimde boyutsal kararlılığı, ısıl işlem görmemiş ahşaba göre daha iyidir.

Thermowood ahşapta oluşan önemsiz derecede küçük nem ile ilgili boyutsal değişiklikler ahşaptaki hemiselülozların bozunmasına dayanır. Hemiselülozların bozunması, bir miktar su tutma özelliği olan hidroksil grubunun indirgenmesi ile birlikte ahşabın daha kararlı hale gelmesini sağlar.

Bu işlemden sonra, Thermowood ahşabın nem içeriği değişse bile, ahşabın boyutunun değişmediğini görülmüştür. Thermowood ahşabın nem kaynaklı boyutsal değişimi, ısıl işlemin yoğunluğunun artışı ile azalır.Örneğin 190°Csıcaklıkta, nem kaynaklı boyutsal kararsızlık, işlem görmemiş ahşaba göre %20 oranında indirgenir. Isıl işlemin ardından ahşap dış mekan kullanımına uygun hale gelir, işlem sıcaklığı 210-220°C’lere çıktığında ise %40-50 civarında indirgenme olur. Boyutsal kararlılığın çok önemli olduğu ahşap endüstrisinde, Thermowood ahşabın boyutsal kararlılığı, uygulamada çok önemli avantajlar sağlamaktadır.

Thermowood ahşaplar, havadaki nem ve sıcaklık değişimlerine karşı ön görülen boyutsal kararlılık konusunda mükemmel uygulama olanakları sağlar.

Uygulama sırasında ve son kullanıcı için önemli ölçüde yarar sağlayan, azaltılmış şişme ve büzülme oranıyla Thermowood ahşap; ahşap ürün endüstrisi için, inşaat malzemesi, kapı ve cam çerçeveleri olarak yeni bir seçenek sunmaktadır. Ahşabın boyutsal değişiminin azalmasına ve kullanım sırasında oluşan eğriliğin oranına ısıl işlemin etkisi açıkça gözlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, koruyucu ile kaplanan ve kaplanmayan Thermowood ahşap, boyutsal özelliklerini aşılanmış ve ısıl işlem görmemiş ahşaba göre daha iyi korur.

Son olarak, azaltılmış nem kaynaklı boyutsal değişim ile ilgili olarak, işlenmemiş ahşapla karşılaştırıldığında azaltılmış kuruma gerginliği bir artı olarak eklenebilir. Bu, ahşabın bölünen parçalarında ve marangozlukta avantaj sağlamaktadır.


Renk Değişimleri

Termal ahşabın gösterdiği renk değişimleri planlama ve iç mekan dekorasyonlarında yeni çözümler için temel sağlar.
Termowood renk değişimini ısıl işlemin süresi ve ısısı etkilemektedir. Ahşabın yapısındaki ligninin bozulmasının sonucu olarak renk değişimi meydana geldiğinden yüksek ısılarda, bozunan ligninle doğru orantılı olarak koyu bir görünüm oluşur. Renk değişimi bütün ağaç türleri için neredeyse aynıdır. Isıl işlem, ahşabın rengini her noktada aynı tonda değiştirmektedir.

Ahşap ürün endüstrisinde ham madde ve yüzeye uygulanan çözeltiler birbirine benzerdir. Darbe ve çizilmeler renklendirme işleminde problem oluşturabilir. Isıl yöntemle renk verme işleminde uygulanan ısının şiddetine, süresine ve yüzey kaplama malzemesine bağlı olarak final tonuna ulaşılır.

Ahşabın rengini koruması için güneş ışığının UV ışınlarından korunması gerekir. Thermowood’un yüzey kaplaması olmadığı sürece, tüm ahşap malzemeler gibi UV ışınlarından etkilenerek solar ve grileşmeye başlar. Kozalaklı ağaçta, kısa ve uzun vadede renginin tutarlılığı ve yoğunluğu normal olarak değişir.

Ahşapların son kullanım amacına uygun olarak her parti üründe aynı ton yakalanabilmektedir.

Ahşap Doğramalar

Ahşap Doğramalar

Ahşap, insan hayatında önemli yer tutan bir malzemedir. İlk çağlardan beri kullanılan bu malzeme, su ve toprak gibi vazgeçilmez doğal kaynaklar arasındadır.  Ancak teknolojik gelişmelerin metalleri ve bazı kimyasal bileşimleri endüstriyel olarak kolayca işlenebilir hale getirmesi, ahşap sanayisini oluşturamamış ülkelerde ahşaba olan ilgiyi azaltmıştır. Ancak Amerika ve Avrupa ülkelerinde ahşap ev inşaatlarında, kapı ve pencerelerde son derece yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Doğramalar; yapılardaki hava, ışık, görsel ilişki ve mekanlar arası bağlantıyı sağlama işlevleri ile yalıtım, güvenlik ve denetimi birlikte yerine getirmek durumunda olan yapı elemanlarıdır. Konut, hastane, büro, okul, alış-veriş merkezi gibi farklı yapıların fonksiyonlarına göre değişik duvar yapısı ve aydınlatma ihtiyacı vardır. Bu amaçla, doğrama malzeme ve sisteminin seçimini etkileyen; güvenlik, denetim, yalıtım, mimari estetik ve maliyet sınırlamaları gibi bir çok husus bulunmaktadır.

Kapı-Pencere Yapımında Kullanılacak Ağaç Türü Odunlarının Seçimi

Kapı pencere yapımında kullanılacak ağaç malzemenin seçiminde genelde özellikle ağaç malzemenin direnç, çalışma, dayanıklılık, yüzey işlemlerine ve tutkallamaya uygunluk gibi özellikleri gözönünde tutulur.

• Kapı ve pencerenin hareketli kısımlarının dikliğini korumak için ağaç malzemenin içine konulan elastikiyet modülü düşük olmamalıdır.

• Artan sertlik derecesi ile kapı ve pencere elemanlarının kenarlarının çarpmaya karşı direnci artar.

• Ağaç malzemenin “çalışmasının çok” olması nedeniyle ağaç malzemenin birleşme yerinin dayanıklılığı, sızdırmazlığı ve yüzey işlemlerinin
sağlamlığı azalır. Bu nedenle doğrama malzemesi “çalışması az” ağaç türlerinden olmalıdır.

• Mantar ve böcek etkilerine dayanıklı olmalıdır. Ağaç malzeme, böcek ve mantar etkilerine karşı doğal olarak dayanıklı değil ise, emprenye
edilebilme niteliğine sahip olmalıdır.

• İşlenme ve tutkallanma özelliği iyi, çivi ve vida tutma kabiliyeti yüksek olmalıdır. Özellikle yapraklı ağaçlarda yarılmalara engel olmak için
vidalama ve çivilemeden önce ön delikler açılmalıdır.

• Yüzey işleme maddelerini iyice bağlamalıdır.

• Macun, metal ve sentetik maddelere karşı uyumlu olmalıdır.

• Kullanılan ağaç malzemenin rutubet miktarı, büyüme özellikleri, kesiş şekli, işlenme türü, dış koşullara karşı korunması gibi özellikleri de kapı ve pencere yapımına uygun olmalıdır.

Pencereler doğrama, kasa ve camdan oluşmaktadır. Doğrama ve kasaların ahşapta genellikle teknik kurutulmuş keresteden yapılmaları gerekmekle beraber, ülkemizde buna gereken önem verilmediğinden deformasyonlar yaşanmaktadır.

Birinci sınıf ağaçlardan seçilerek uygun nem oranına getirilene kadar elektronik fırınlarda tutulan ahşaplar masif olarak veya iki-üç kat lamine, edilerek doğrama profilleri haline getirilir. Doğramalar alışılagelmişin dışında düzgün bir yüzeye getirildikten sonra emprenye edilir. Ön koruma işleminden geçen ahşap, PVC, alüminyum, beton ve çelikten daha dayanıklı ve uzun ömürlü hale gelmektedir. Dolayısıyla, çürümez, korozyona uğramaz, hava şartlarından, böcek ve mantarlardan etkilenmez, zamanla eğrilip bükülmez ve üzerinde yüzey çatlakları
oluşmaz. Ön koruması yapılan ahşap 60 yıl dayanabilmektedir.

Ahşap pencerelerde dikkat edilecek ilk husus kullanılan yer ve bölgeye göre uygun ve kaliteli ağaç türünün seçimidir. Hava koşullarının sert olduğu bölgelerde dayanıklı ve kusur oranı düşük ahşap cinsleri tercih edilmelidir. Doğrama yapılacak ağacın cinsi ve kalitesi önemlidir ancak, bu tek başına yeterli değildir. Ağacın işlenme yöntemi de kaliteyi etkileyen bir faktördür. Ağacın işlenmiş masif olarak kullanılması durumunda radyal yıllık halkaların dar olması gerekmektedir. Radyal çizgiler ağacın dönme, bükülme ve hatta boya uygulamalarında yüzey sorunlarını da beraberinde getirdiğinden risk taşımaktadır.

Pencere doğraması olarak kullanılacak ağaç malzemenin yüksek kalitede, mantar ve böcek tahriplerine karşı dayanıklı, çalışma (rutubete bağlı olarak meydana gelen boyut değişmesi) değerleri düşük, rutubetinin %12±3 arasında olması gerekmektedir. Ayrıca, yıllık halkaların (ibreli) ağaç türlerinde dar ya da orta genişlikte, yapraklı ağaç türlerinde ise geniş olması tercih sebebidir.

Pencerelerin takıldığı yerde en uzun sürede deforme olmadan ve estetik bir şekilde durabilmesini sağlamak için, günümüz teknolojisi sağlıksal açısından olumsuz unsurlar taşımayan emprenye, su bazlı renklendiricili ve vernikler kullanarak yapılan üretimden kaliteyi olumlu etkileyen bir sonuç elde etmektedir. Bu tür malzemeler ahşap pencerelerde ilk etapta maliyetleri biraz yukarı çekecek ancak uzun vadede toplam maliyetlerin düşmesine yol açacaktır.

Ahşap pencerelerin sabit bölümü olan kasanın tipi pencerenin ağırlığına, bağlanacağı duvarın şekline ve pencerenin konstrüksiyonuna bağlı olarak; telaro, blok, derin ve karma kasa olarak uygulanabilir. Bu tip masif ahşap kasalarda birleştirme şekline, emniyetine ısı, ses ve rutubet izolasyonuna dikkat edilmelidir.

Ahşap pencerelerde özellikle yüzey işlemlerinden önce konstrüktif koruma önlemlerinin önemi her geçen gün artmaktadır. Çeşitli ülkelerde bu konuda standartlar hazırlanmış bulunmaktadır. Bu standartlara göre pencerelerde ağaç malzemenin korunması aşağıdaki şekilde sınıflandırılmaktadır.

Yapıyı oluşturan mekanların birbiriyle ve dış mekanla bağlantısını ve ilişkisini sağlayan doğramalar (kapı ve pencereler); gerek boşluğun kuruluşu gerekse doğramanın gerçekleştirilmesiyle çağlar boyunca yapı geleneğindeki değişimlerin başında yer almıştır. Kullanılan malzeme ve yapım özellikleri açılarından şantiye dışında üretilen ilk yapı elemanı kapı ve pencere doğraması olmuştur. Özel durumlar dışında mimarlarca özgün şekilde detaylanan doğramalar, önce marangozhanelerde, sonraları çeşitli donanımlarla zenginleşen atölyelerde,
daha sonraları da seri üretim ve stoklara yönelen doğrama fabrikalarında üretilmiş, kullanıma hazır bir durumda yapıya getirilerek monte edilmeye başlanmıştır.

Doğramada Ahşap Malzemenin Avantajları

Ağaç malzeme, değişik renk ve görünüşe sahip olması, el aletleri ve makinalarla kolayca işlenebilmesi, çivi, vida ve tutkal gibi malzemelerle istenildiği şekilde birleştirilebilmesi, özgül ağırlığının düşük olmasına rağmen direncinin yüksek olması, kusurlu malzemenin yenisiyle kolayca değiştirilebilmesi, boya ve cila ile çok daha çekici hale gelebilmesi, bulunabilir ve ucuz malzeme olması nedenleriyle doğrama yapımında kullanılmaktadır.

Ahşabın doğrama malzemesi olarak kullanılmasının avantajları aşağıdaki şekilde sıralanabilir;

• Doğal malzeme olması,

• Kolay işlenmesi,

• Boya ve vernik gibi yüzey işlemleri ile estetik değerinin artırılabilmesi,

• Gerekli ön koruma işlemlerinden geçirilmiş ise ahşap doğrama uzun ömürlüdür,

• Isı yalıtım niteliği yüksektir. Ahşap doğrama her iklim koşulunda daima en yüksek ısı yalıtım özelliğine sahip yapı bileşenidir. Örneğin; metal doğramalarda ısı yalıtımı için ek donatım gerekmekte, oysa ahşapta hiçbir ekstra masraf yapılmadan ısı yalıtımı sağlanmaktadır. Bu özellik nedeniyle ahşap tüm ulusların yapı standardizasyon sistemlerinde kolayca kabul edilmektedir,

• Doğru şekilde yapıldığı takdirde hava ve su geçirmez,

• Yük taşıma kapasitesi en yüksek pencere doğramasıdır,

• Ses yalıtım kapasitesi yüksektir,

• Genleşme katsayısı düşüktür,

• Fiyatı ucuzdur,

• Bakım ve onarımda kalifiye işçilik zorunlu değildir,

• Ahşap doğrama kullanımı geri dönüşebilirlik, üretim esnasındaki enerji döngüsü ve insan sağlığı açısından bilinçli bir çevreciliğin göstergesidir.

Bugün dünyada kullanılan bütün malzemeler çevre sağlığına etkilerinin olumlu veya olumsuz olması ile değerlendirilmektedir. Bu amaçla, üretimden tüketim aşamasına kadar her aşamada doğayı kirletmesi, üretimi için gerekli enerji miktarına bağlı olarak çevrede sebep olduğu üretim ve tüketim artıklarının çıkarabileceği gazlar, malzemenin tekrar kullanılabilmesi gibi kriterlerin ışığında yapılan ahşap, PVC ve alüminyum doğramaların ekolojik uyum değerlendirme sonuçlarına göre ahşap en yüksek PVC en az puana sahiptir.

Doğramada Ahşap Malzemenin Dezavantajları

Ağaç malzemenin yanıcı olması ve bünyesine su alarak çalışması gibi özelliklere sahip olması ahşap için bir dezavantajdır. Fakat bunlar günümüzde bir takım işlemlerle giderilmektedir.

Bazı özellikler dışında, ağaç malzeme doğrama yapımı için en uygun malzemedir ve bir doğramadan beklenilen özellikler bakımından en yüksek performansa sahiptir. Fakat ahşap doğramanın da dezavantajları vardır. Bunlar genellikle üretimdeki hatalardan ve ahşap doğrama sektöründeki eksikliklerden kaynaklanmaktadır.

Peyzaj Mimarlığında Ahşap Kullanımı

Peyzaj  Mimarlığında Ahşap Kullanımı

Ahşap, peyzaj mimarlarının önemli yapı materyallerinden birini teşkil etmektedir. Fiziksel (çalışma, ses ve ısı yalıtımı) ve mekanik özelliklerinin alternatif olan diğer materyallere nazaran daha yüksek olması, kolay işlenebilmesi, renk, form ve doku çeşitliliği, çevreye dost bir malzeme olusu, doğa ile uyumlu bir ahenk oluşturması ve maliyetinin düşük bulunması ahşabın peyzaj mimarisinde tercih edilme sebeplerinin en basta gelenlerini oluşturmaktadır. Günümüzde gazebo, pergola, köprü, merdiven, çocuk oyun elemanları, döşeme, bank, çiçeklik, çöp kutuları, vb. peyzaj donatı elemanlarında ana ve yardımcı malzeme olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada; peyzaj mimarlarının ahşabı kullanım alanları ve tercih sebepleri araştırılmıştır. Bu amaçla tasarım ve uygulama alanında çalışan peyzaj mimarları ile anket yapılmıştır.

Sonuç olarak ahşabın peyzaj mimarisinde her zaman vazgeçilmez ve alternatif bir öge olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca peyzaj mimarlarının %97.5’i ahşabı kullanmaktadır.

GİRİŞ

Ahsap, insanlık tarihinin ilk dönemlerinden günümüze kadar barınak, yapı malzemesi, yakıt, silah, ulasım (köprü, gemi.) ve çesitli araç-gereçlerin üretiminde kullanılmıs ve kültürlerin gelisimine katkıda bulunmus dogal bir kaynaktır. Ahsap, insan yapısı ile uyumu, nefes alma özelligi ile radon gazı konsantrasyonunun çok düsük olması, hafifligi, depreme karsı dayanıklılıgı, tasıyıcılık ve statik açıdan hesaplanabilir yüksek degerlere sahip olması, yangına karsı yüksek direnci ve yangın esnasında uzun süre tasıyıcılık özelligini kaybetmemesi, ısı, ses, ısık yalıtımı ve diger fiziksel özellikleri ile insan için en konforlu yapı malzemesidir. Ahsap, geleneksel ve çagdas her türlü tasarıma cevap veren, görsel ve estetik açıdan her türlü detay ve tasarımı destekleyen özelliklere sahiptir. Ahsap, islenmesi en kolay malzemelerden biridir. Tasarımdaki kısıtlamaları ortadan kaldırabilen, en noktasal detaylarda dahi sasırtıcı güzellikte etkilere ulasabilen, her türlü tasarımı kolaylıkla destekleyebilen, ayrıca, diger tüm yapı malzemeleri ile hem teknik, hem de estetik olarak uyumlu ve sorunsuz kullanılabilen bir malzemedir. Çogu zaman sorun olan baglantı detayları, ahsap söz konusu oldugunda, çözüm getiren ek detaylarla çok daha etkili ve estetik hale gelebilmektedir. Böylelikle tasarımdaki görsel zenginlik ve süreklilik kolaylıkla saglanmaktadır. Renk, doku ve fiziksel özelligi ile insan üzerinde olusturdugu olumlu psikolojik etkisiyle, dogayla uyumlu ve konforlu yasamlar sunan tasarımların olusmasında etkili olabilmektedir.

Ahsap malzemenin peyzajda kullanımı, özellikle dogal ve geri dönüsümlü bir yapı malzemesi olması, dogaya uyumu, tasarımda esneklik saglaması, kullanım kolaylıgı (sökülüp yeniden kullanılması, sistem içindeki parçalarının degistirilebilmesi, vb.) fiziksel ve mekanik dayanımının yüksek olmasına ve ahsabın diger donatı yapı materyalleriyle kolaylıkla ve estetik olarak kombine olmasına dayanmaktadır. Ahsap bu özellikleri ile çok çesitli peyzaj donatı elemanlarında (pergola, gazebo, çit, korkuluk, duvar kaplama, bank, çöp kutuları, vb.) yapı
materyali olarak kullanılmaktadır.

Ahsap her devirde, islenilebilirligi, dogallıgı ve dogaya uyumu ile tercih edilmistir. Ahsap, kerestenin sınırlı olarak kullanıldıgı tas ve kagir yapı kültürlerinde bile pergola, gölgelik ve diger bahçe elemanlarının yapımında kullanılmıstır. Özellikle hafif olması, kolay islenmesi, elastik olması ve uzun mesafelerde tek parça olarak kullanılabilirligi tercih edilebilirligini arttırmıstır. Ancak kolay temin edilmesi, barınak ve ulasımda (köprü, gemi, kayık yapımı) yogun kullanımı ahsabın hızla tükenmesine neden olmus ve bunun neticesi olarak bir zamanlar Akdeniz Bölgesinde yogun olarak kullanılan ahsap peyzaj donatı elemanları azalmıstır.

Ahsap malzemenin peyzajda kullanımına iliskin tarihi dönemler incelendiginde birçok medeniyette ahsabın kullanıldıgı görülmüstür. Eski Mısır Medeniyeti döneminde (MÖ 3000 – MÖ 333) ahsap malzeme, gölgelik amacı ile yapılan pergolalarda kullanılmıstır. Roma Medeniyetleri döneminde (MÖ 753 – MÖ 395) ahsap, kereste olarak öncelikle gemi ve benzer ulasım araçlarında kullanılmıstır. Ancak tepelik yerlesim alanlarındaki villa bahçelerinden, meyve ve süs bitkileri bahçelerine ulasan yürüyüs yollarının kenarlarında yer alan tas sütunların ahsap kirislerle baglanarak kafes sistemleri olusturulmasında da kullanılmıstır (Sekil 1). Ayrıca ahsap çatı ve kapılarda da tipik yapı materyali olarak da kullanılmıstır.

sekil1

Günümüze ulasmıs bilinen en eski ahsap yapı, Japonya’da bulunmaktadır. Ahsap zanaatının essiz örneklerinden olan “The Haryu-ji Temple” ismiyle bilinen bu yapı, 5 katlı kule niteliginde bir giris kapısıdır. Ahsap Japon sanatı, 784-1867 tarihleri arasında manastır bahçeleri ve saray bahçelerinde en üst ustalık düzeyine ulasmıstır. Ahsap malzeme hatlarındaki zarafeti, desen düzeni, birlesme noktalarındaki uyum, çardak, köprü, kapı, çit ve çay evlerinde kendini göstermistir. büyük konaklar Budist tapınakları olarak tanımlanmıs cennet bahçeleri ile
çevrelenmistir. Kullanılan her bir ahsap eleman kesilmeden ya da bükülmeden önce, ne amaçla kullanılacagı tasarlanmıstır. Ayrıca yagmur ormanlarıyla uyumlu essiz formdaki çatılar yapılmıstır.

Ortaçag Avrupa bahçelerinde ahsap kafes süslü desenleri tamamen farklı bir estetikle sunulmustur. Sert agaç lataları, sütun, bina ön cepheleri ve derinlik duygusu olusturan informal giris yollarındaki gibi mimari formların kafes yapılarla kombinasyonunu saglayacak sekilde tabakalı formda kullanılmaya baslanmıstır. Ayrıca Ortaçag Avrupa ressamları ve oymacıları, kemerli bahçe duvarlarının süslenmesinde ve kushanelerin duvarlarının tasvirinde ahsap kafes sistemlerini kullanmıstır.

17. ve 18. yüzyıllarda Büyük Britanya, Fransa ve Hollanda bahçelerinde ahsap kafes yapı sistemi yapıların açık ön cephelerinde kullanılmıstır. Ayrıca 18. yüzyılda ünlü ngiliz tasarımcı Thomas Chippendal, Çin tarzında yaptıgı genis yüzeyli sandalyelerde ahsap malzeme kullanmıstır, hala bu sandalyeler popülerligini korumakta ve üretilmektedir.

19.yüzyılda Amerika bahçelerinde ahsap, Avrupa’nın geleneksel yapı etkileri ile birlikte kösegen trabzanlar ve çitler yapıyı alan (mekan) ile birlestirmistir.

20. yüzyılın basında, ilk rekreasyonel aktivite olan otomobil turlarının yapıldıgı nehir koridorlarındaki yesil yollar boyunca uzanan park yollarının gelistirilmesinde ahsap kullanılmıstır. Ahsap köprüler ve sade trabzanlar ise dönemin, bölgesel sembolü olmustur. 20. yüzyılın örnekleri gözden geçirildiginde; peyzaj mimarları ve mimarlar ahsabı, peyzajın görüldügü ve seyredildigi oldukça süslü ve zarafetle bütünlesmis yapıların insasında, köprü ve pergola yapımında, ilaveten alanları belirleyen bir materyal olarak kullanmıslardır. Birçok tasarımcı (Frederick Law Omstead, A.D. Taylor, Calvert Vaux, Thomax Church, Dan Kiley) essiz bir yapı materyali olarak ahsabı düsündüklerini ve tasarımlarının ününü iyi bir marangozun elinde sanatsal zenginlige ulasan ahsaba borçlu olduklarını ifade etmislerdir. 1922-1936 yılları arsında A.D. Taylor peyzaj mimarlıgı mesleginde ahsap oymacılıgının tarihsel önemi ve kalite düzeyini anlatan 40’dan fazla donatı notu yayınlamıstır. Bu notlar, ahsabın peyzajda kullanımına iliskin uygulama ve literatürlere kaynak olusturmustur.

Türk tarihinde ahsabın kullanımı, özellikle 17. yüzyıl Osmanlı Döneminde “Türk Evi” olarak kabul edilen mimari tarzda kendini göstermistir. Ahsap, evin insaatında (tas, kerpiç, dolgu malzemeleriyle birlikte), tavanlarda, cumbalarda, merdiven, kapı, sedir, pencere ve dolaplarda kullanılmıstır. Günümüzde Türk Evi örneklerinden olan stanbul yalı ve konaklarında bu örnekler görülmektedir. Ayrıca Safranbolu, Beypazarı, Amasya, Mudurnu, Göynük, vb. yerlesimlerdeki ahsap kullanımı ve ahsap isçiliginin günümüzdeki önemli örneklerindendir. Türk evlerinde tüm odaların açıldıgı, evin ortasında yer alan sofalar bahçe olarak kullanılmıstır. Sofalarda, kösk, sekilik, çardak (gölgelikler) ve sedir gibi özel oturma mekanlarında ahsap malzeme kullanılmıstır ve ahsap oymacılıgı ile süslemeler yapılmıstır.

Günümüzde ahsap malzeme, kırsal ve kentsel açık hava rekreasyon alanlarda, ev bahçelerinde, vb. alanlarda yogun olarak kullanılmaktadır. Teknolojik yeniliklerle gelisen yeni yöntemler, ahsap malzeme kullanımını kısıtlayan su, günes, radyasyonu, nem, mekanik asınma, yangın, kurt ve böcekler, bakteri ve mantarlar gibi etkenlerle olusan olumsuzlukları önleyerek, ahsabın dayanıklılıgını artırmıs ve kullanım alanlarını genisletmistir. Bu sayede pergola, gazebo, şadırvan, çocuk oyun elemanı, çit, köprü, çiçek kasası, çöp kovası, bank, piknik masası, vb. üründe ahşap kullanımı artmıstır.

Bu çalısmada, peyzajda ahşap malzemenin kullanım sıklıgı, tercih edilme önceligi ve kullanılan ürün tasarımı, ahsap malzemenin tercih edildigi donatı elemanları ve mekanlara iliskin öncelikleri ve ahsap malzeme bilgisi arastırılarak, peyzajda ahsap kullanımına iliskin mevcut durumun ortaya konulması ve sorunların çözümlenmesi için yapılan ve 40 kisiye uygulanan anket çalısması degerlendirilerek bazı öneriler gelistirilmistir.

MATERYAL VE METOT

Arastırma materyali olan ahsap malzemenin peyzaj mimarlıgında kullanımını degerlendirmek amacıyla, peyzaj mimarları ve peyzaj teknikerlerine uygulanmak üzere hazırlanan, yarı standart 13 sorudan olusan bir anket hazırlanmıstır. Anketin uygulanmasında yüz yüze ve e-mail yolu tercih edilmistir. Bilgi toplama formu uygulanacak peyzaj mimarlarına, meslek kurulusları kayıtları, kataloglar ve internet kayıtları incelenerek ulasılmıstır. Peyzaj mimarlıgı alanında aktif olarak yer alan bazı firma ve devlet kurumlarında çalısan 80 kisiye ulasılmıs, ancak 40 kisiden anketlere yanıt alınmıstır.

Anket bes bölüm ve toplam 13 sorudan olusmaktadır:

• Birinci bölüm: Katılımcılara iliskin bireysel nitelikleri belirlemeye yönelik 6 soru,

• İkinci bölüm: Katılımcıların çalısma konularını belirlemeye yönelik toplam 13 proje konusunun sorgulandıgı 1 soru,

• Üçüncü bölüm: Ahsap malzemenin kullanım sıklıgı, tercih edilme önceligi ve kullanılan ürün tasarımına iliskin öncelikleri belirlemeye yönelik 3 soru,

• Dördüncü bölüm: Ahsap malzemenin tercih edildigi donatı elemanları ve mekanlara iliskin öncelikleri belirlemeye yönelik 2 soru,

• Besinci bölüm: Mevcut ahsap malzeme bilgisini belirlemeye yönelik 1 soru.

Anketlerin degerlendirilmesinde istatistik programı SPSS 15 sürümü kullanılmıs, yanıtlar frekans ve yüzde dagılımları olarak degerlendirilmistir. Katılımcı sayısı N ile, soruya yanıt veren kisi sayısı ise frekans olarak tanımlanmıstır.

Literatür çalısması ve anket sonuçlarının degerlendirilmesi ile peyzaj mimarlıgında ahsap malzemenin kullanımıyla ilgili konular ortaya konulmaya çalısılmıstır.

ARASTIRMA BULGULARI

Katılımcılara liskin Bireysel Nitelikler

Katılımcılara iliskin bireysel nitelikleri belirlemeye yönelik 6 sorudan alınan yanıtlar asagıda özetlenmistir:

Ankete katılanların (40 kisi) %25’i bay ve %67.5’i bayandır ve 3 kisi bu soruya yanıt vermemistir. Katılımcıların %70’i 25-30 yas, %17.5’i 25 yas altı, %5’i 36-45 yas aralıgında oldugu görülmüstür ve 3 kisi soruya yanıt vermemistir.

Katılımcıların egitim durumu incelendiginde %60’ı lisans, %17.5’i yüksek lisans, %12.5’i yüksekokul ve %2.5’i doktora mezunu oldugu görülmüstür (Çizelge 3.1).

Çizelge 3.1. Egitim durumu

Egitim durumu

N

Frekans

Yüzde (%)

Yanıt yok

40

3

7.5

Yüksekokul

40

5

12.5

Lisans

40

24

60.0

Yüksek lisans

40

7

17.5

Doktora

40

1

2.5

Katılımcıların çalısma süresi degerlendirildiginde, %35’i 3 yıldan az, %45’i 4-10 yıl, %10’u 11 yıldan fazla bir süredir çalısmaktadır ve 4 kisi soruya yanıt vermemistir.

Katılımcıların %70’i özel sektör, %20’sinin devlet kurumunda görev yaptıgı görülmüstür ve 4 kisi soruya yanıt vermemistir. Kurumlardaki çalısma konuları degerlendirildiginde ise %57.5’inin uygulama, %55’inin tasarım, %47.5’inin bakım ve onarım, %7.5’inin kontrolörlük konularında çalıstıgı görülmüstür ve 3 kisi soruya yanıt vermemistir. Bu durum anketi tasarım, bakım ve onarıma iliskin deneyimler çerçevesinde degerlendirmeyi saglayacaktır.

Katılımcıların Çalısma Konuları

Katılımcıların çalısma konuları degerlendirildiginde %50’den fazlasının kent parkları, ev bahçeleri, mahalle parkları, toplu konut çevresi, çocuk oyun alanları ve meydanlar gibi konularda çalıstıgı görülmüstür. Diger baslıgı altında kıyı alanları, tatil köyleri ve tüm alanlarda aynı oranda çalıstıklarını belirtmislerdir (Çizelge 3.2). Bu veri ahsabın kullanımına iliskin anket çalısmasının, peyzaj mimarlıgına iliskin birçok çalısma konusunda degerlendirilmesini saglayacaktır.

Çizelge 3.2. Çalısma konuları

Çalısma konuları

N

Frekans

Yüzde (%)

Kent parkı

40

28

70.0

Ev bahçesi

40

23

57.5

Mahalle parkı

40

23

57.5

Toplu konut çevresi

40

23

57.5

Çocuk oyun alanları

40

20

50.0

Meydanlar

40

20

50.0

Oturma yerleri

40

13

32.5

Bölge parkı

40

12

30.0

Kamp alanı

40

8

20.0

Diger

40

8

17.5

Eglence alanları

40

7

20.0

Botanik bahçesi

40

3

7.5

Hayvanat bahçesi

40

1

2.5

Ahşap Malzemenin Kullanım Sıklıgı, Tercih Edilme Önceligi ve Kullanılan Ürün Tasarımı

Katılımcıların ahsap malzemeden üretilmis peyzaj donatı elemanlarını kullanım sıklıgı degerlendirildiginde, %55’inin mutlaka kullandıgı, %42.5’inin bazen kullandıgı, %2.5’inin kesinlikle kullanmadıgı görülmüstür (Çizelge 3.3). Bu durum katılımcıların %97.5’nin, çalısma konularında peyzaj donatı materyali olarak ahsabı kullandıklarını göstermektedir.

Çizelge 3.3. Ahşap malzemenin kullanım sıklıgı

Kullanım Sıklığı

N

Frekans

Yüzde (%)

Kesinlikle kullanmıyorum

40

1

2.5

Bazen kullanıyorum

40

17

42.5

Mutlaka kullanıyorum

40

22

55.0

Katılımcıların çalısmalarında ahsap malzemeden üretilmis ürünleri tercih etme nedenlerine iliskin öncelikleri sıralamaları istendiginde, doga ile uyumlu ürünler olması 1.sırada, farklı doku, form ve seçenekleri sunması 2. sırada, geri dönüsümü olan malzemeler üretilmesini saglaması 3.sırada yer almıstır (Çizelge 3.4). Diger baslıgı altında ise tüm nedenlerin çesitli zamanlarda belirli önceliklerle kendilerini etkilediklerini belirtmislerdir.

Çizelge 3.4. Ahsap malzemeden üretilen ürünlerin tercih edilme nedenleri Tercih Nedenleri N Frekans Yüzde (%) Öncelik

Tercih nedenleri

N

Frekans

Yüzde (%)

Öncelik sırası

Doga ile uyumlu ürünler olması

38

31

77.5

1

Farklı doku, form ve seçenekleri sunması

34

14

35.0

2

Geri dönüsümü olması

32

9

22.5

3

Diger donatı malzemeleriyle (metaller, cam, dogal taslar, vb) uyumlu ve entegre edilebilir olması

35

6

15.0

4

İsçilik, bakım ve onarımının kolay olması

30

13

32.5

5

Ekonomik olması

30

8

20.0

6

İsverenin tercih etmesi

28

12

30.0

7

Müteahitin tercih etmesi

27

16

40.0

8

Diger

6

2

5.0

9

Katılımcılar çalısmalarında tercih ettikleri ahsap malzemeden üretilmis ürünlerin tasarımlarını belirlerken standart ürünleri tercih ettiklerini (%55), mevcut tasarımları kendilerine uyarladıklarını (%37.5), ürünlerin tasarımlarını kendilerinin yaptıklarını (%35) belirtmislerdir (Çizelge 3.5). Bu durum katılımcıların çalısmalarında özellikle tamamen ya da küçük degisiklerle standart tasarımları kullandıklarını göstermektedir.

Çizelge 3.5.Kullanılan ürün tasarım tercihi

Seçenekler

N

Frekans

Yüzde (%)

Standart ürünleri tercih ediyoruz

40

22

55.0

Mevcut tasarımları kendimize uyarlıyoruz

40

15

37.5

Ürünlerin tasarımlarını kendimiz yapıyoruz

40

14

35.0

Diger

40

2

5.0

 

Ahşap Malzemenin Tercih Edildigi Donatı Elemanları ve Mekanlara liskin Öncelikleri

Katılımcılara çalısmalarında ahsabı tercih ettikleri donatı elemanlarını belirterek bunları önceliklerine göre sıralamaları istenmistir. Sonuçlar degerlendirildiginde, Çizelge 3.6’da belirtilen elemanlarda ahsabı tercih ettikleri görülmüs ve öncelik sırasını pergola, kameriye ve bankın aldıgı görülmüstür. Ayrıca 1 kisi ahsap malzemeden üretilmis ürünler tercih etmedigini belirtmistir.

Çizelge 3. 6. Ahsap Malzemenin Tercih Edildigi Donatı Elemanları

Donatı Elemanları

N

Frekans

Yüzde (%)

Öncelik sırası

Pergola

35

14

35.0

1

Kameriye

32

10

25.0

2

Bank

34

7

17.5

3

Kuş evleri

24

5

12.5

4

Çocuk oyun elemanları

29

5

12.5

5

Kuşatma elemanı  (Çitler)

26

4

10.0

6

Köprüler

33

5

12.5

7

Perdeleme elemanları

24

4

10.0

8

Çiçek kasaları

25

4

10.0

9

Saksılar

26

3

7.5

10

Kış bahçeleri

21

2

5.0

11

Döşemeler

25

4

10.0

12

Çöp kutusu

24

4

10.0

13

Şezlong

21

5

12.5

14

Kaplamalar (duvar)

24

3

7.5

15

Verandalar

29

3

7.5

16

Aydınlatma direkleri

18

5

12.5

17

Heykeller

20

3

7.5

18

Spor ekipmanları

21

6

15.0

19

İşaret Levhaları

22

3

7.5

20

Katılımcıların ahsap malzemeyi tercih ettikleri alanlar ve bu alanların önceligi degerlendirildiginde, Çizelge 3.7’ de belirtilen alanlarda ahsap donatı elemanların kullanıldıgı, bu alanlarda öncelikle çocuk oyun alanları basta olmak üzere, ev bahçeleri, kent parkları ve bölge parklarında tercih edildigi görülmüstür. Diger baslıgı altında ise, çesitli tercih sebepleri ile ahsabı tüm alanlarda kullanabildiklerini belirtmislerdir. Ayrıca 3 kisi tüm alanlarda aynı derecede ahsabı tercih ettiklerini belirtmistir.

Çizelge 3.7. Ahsap malzemenin tercih edildigi alanlar

Alanlar

N

Frekans

Yüzde (%)

Öncelik sırası

Çocuk oyun alanları

30

13

32.5

1

Ev bahçeleri

27

8

20.0

2

Kent parkları

32

9

20.0

3

Bölge parkları

30

8

15.0

4

Toplu konutlar

29

6

15.0

5

Kamp alanları

26

6

12.5

6

Mahalle parkları

30

5

12.5

7

Botanik bahçeleri

24

5

12.5

8

Spor alanları

23

5

12.5

9

Hayvanat bahçeleri

23

7

17.5

10

Katılımcıların Mevcut Ahsap Malzeme Bilgisi 

Katılımcıların ahsap malzemeye iliskin mevcut bilgileri sorgulandıgında %72.5’inin yeterli bilgiye sahip olmadıgı, %17.5’inin yeterli bilgiye sahip oldugu görülmüstür ve 4 kisi yanıt vermemistir (Çizelge 3.8). Yeterli bilgiye sahip olanlar bu bilgilere; uygulama deneyimlerinden, yazılı kaynaklardan, internetten, teknik sartnamelerden, uygulama-bakım-onarım alanlarında çalısan deneyimli elemanlardan ve arastırmalardan ulastıklarını belirtmislerdir. Yeterli bilgiye sahip olmayanlar ise, çesitli yazılı kaynaklar, internet, ahsap konusunda deneyimli kisilerden gerekli bilgiye ulasmaya çalıstıklarını, ahsabın peyzajda kullanımına iliskin tasarım, donatı detayı, uygulama, bakım ve onarım konularında yeterli kaynagın bulunmadıgını belirtmislerdir.

Çizelge 3. 8. Ahsap malzeme bilgisi

Seçenekler

N

Frekans

Yüzde (%)

Yanıt Yok

40

4

10.0

Evet

40

7

17.5

Hayır

40

29

72.5

 

TARTISMA ve SONUÇ

Peyzaj mimarlıgı çalısmalarında ahsap malzeme kullanımına iliskin fazla sayıda arastırma bulunmamaktadır. Bunun sebeplerinden biri olarak disiplinler arası çalısmanın ülkemizde fazla ragbet görmemesi olarak düsünülmektedir. Bu sebeple disiplinler arası çalısmaya baslangıç teskil etmek ve bu alanda ihtiyaç duyulan literatür eksikligini belli ölçüde gidermek maksadıyla böyle bir çalısmaya baslanılmıstır.

Anket çalısmasıyla elde edilen sonuçlar degerlendirildiginde;

Katılımcıların genellikle özel sektörde istihdam edildikleri (%70), peyzajda ahsabın kullanımına yön veren tasarım, uygulama, bakım ve onarım konularında çalıstıkları ve lisans mezunu oldukları (%60) görülmektedir. Bu durum, ahsap malzemeye iliskin tasarım, uygulama ve bakım konularındaki her türlü teknik bilginin, özellikle lisans egitiminde verilmesi gerekliligini ortaya koymaktadır.

Katılımcıların % 97.5’i çalısmalarında ahsap malzemeyi kullanmakta ya da ahsap malzeme ile karsılasmaktadır. Bu çalısmada da görüldügü gibi, ahsap vazgeçilmez peyzaj donatı materyallerinden birisidir, bu nedenle peyzaj mimarları ve peyzaj teknikerlerinin kaliteli çalısmalar yürütebilmesi için ahsap malzemeye iliskin yeterli bilgiye sahip olmaları gerekmektedir.

Katılımcıların %72.5’inin ahsap malzemeye iliskin bilgilerinin olmaması, egitim asamasında (önlisans, lisans ve lisans üstü) ahsap malzeme bilgisinin yeterince alınamadıgı ya da verilemedigi konusunu gündeme getirmektedir. Katılımcıların %60’ının lisans mezunu olması ise sorunun kaynagının lisans egitiminde olabilecegini düsündürmektedir. Sorunun çözümlenmesi için öncelikle sorunun nedeni ve kaynagı açıkça ortaya konulmalıdır. Ayrıca katılımcılar ahsap malzemeye yönelik bilgi eksikliklerini giderecek nitelikte veri bulamadıklarını belirtmislerdir.

Katılımcılar kent parkları, ev bahçeleri, mahalle parkları, toplu konut çevresi, çocuk oyun alanları ve meydanlar basta olmak üzere birçok konuda çalısmaktadırlar. Bu alanlarda kullanılacak donatı elemanlarını belirlerken ve uygulama asamasında, alansal özellikler, alan kullanım yogunlugu, alana iliskin özellikler, iklim verileri, ekonomik durum ve kullanıcı tipi basta olmak üzere çesitli faktörler etkili olmaktadır. Bu faktörler ise dogrudan ve dolaylı yoldan donatı elemanının üretildigi malzeme niteliklerini etkilemektedir. Bu nedenle, ahsap malzemenin peyzajda kullanımına iliskin ahsabın teknik nitelikleri, donatı elemanı detayları, ürüne ve kullanım alanına özgü nitelikler, ahsap malzemenin bakım-onarım bilgileri egitim sürecinde anlatılmalıdır. Ayrıca bu konudaki gerekli veriler, tasarım, uygulama, bakım ve onarım asamalarını, ahsabın teknik niteliklerini bütüncül olarak ele alan “ahsabın peyzajda kullanımı” konusuna odaklanarak hazırlanmalıdır.

Katılımcılar, öncelik sırasına göre ahsap malzemeyi, çocuk oyun alanları, ev bahçeleri, kent parkları, bölge parkları, toplu konutlar, kamp alanları, mahalle parkları, botanik bahçeleri, spor alanları, hayvanat bahçelerinde tercih etmektedirler. Katılımcılar ev bahçeleri, toplu konut alanları, mahalle parkları, bölge parklarındaki ahsap malzeme tercihinin dogal ve dogaya dost alanlar olusturma hedefine katkı saglamaya yönelik oldugunu belirtmislerdir. Kamp alanları, botanik bahçeleri ve hayvanat bahçelerinin dogal alanlar oldugunu ve farklı doku, form ve seçeneklere sahip ahsap malzemenin doga ile uyumlu oldugunu vurgulamıslardır. Ayrıca çocuk oyun alanları ve spor alanlarında saglıklı, geri dönüsümlü ve dogayla uyumlu ürün seçenegi sunması sebebiyle ahsap malzemeyi tercih ettiklerini belirtmislerdir.

Katılımcılar ahsap malzemeyi, öncelik sırasına göre ahsabın doga ile uyumlu ürün olması (%77.5), farklı doku, form seçenekleri sunması (%35) ve geri dönüsümlü olması (%22.5) sebepleriyle tercih ettiklerini belirtmislerdir.

Katılımcıların öncelikleri, çalısma konuları ve donatı elemanı seçimleri ile iliskilendirildiginde, ahsap malzemenin birçok tercih sebebiyle, çok farklı alanda, çok farklı ürünlere hizmet eder nitelikte oldugu görülmüstür. Bu durum ahsap malzemenin peyzajda da kullanımını artıran en önemli etkenlerdendir.

Katılımcılar ahsap malzemeyi özellikle pergola, gazebo, bank, kus evleri, çocuk oyun elemanları, kusatma elemanı, köprüler, perdeleme malzemeleri, çiçek kasaları, saksılar, kıs bahçeleri, dösemeler, çöp kutusu, sezlong, kaplamalar (duvar), verandalar, aydınlatma direkleri, heykeller, spor ekipmanları, isaret levhalarında tercih ettiklerini belirtmislerdir. Bu durum ahsabın peyzajda kullanımına iliskin üretim portföyünü ve üretim miktarını belirlemede oldukça önemlidir.

Ahsap ürünlerin seçiminde çogunlukla standart ürünlerin tercih edildigi (%55) ya da standart ürünlerin modifiye edilerek kullanıldıgı (%37.5) görülmüstür. Ürünlerin tasarım tercihlerine iliskin bu seçim, ürün yelpazesinin sınırlı olması ve özel tasarım üretiminin ekonomik olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada önemli olan diger bir konu, ahsap peyzaj donatı elemanları hakkında üreticilerin de talebe ve ahsap malzeme teknik bilgisine yeterince sahip olmaları gerektigi ile ilgilidir. Ayrıca ahsap peyzaj donatı elemanına iliskin sektörel basarı için arz ve talep dengesi, Ar-Ge çalısmaları ve üretici-tüketici koordinasyonu saglanmalıdır.

Sonuç olarak, peyzaj mimarları ve peyzaj teknikerlerinin peyzajda kullanılacak ahsap malzemeye iliskin teknik bilgilere sahip olmaları akılcı, ekonomik, fonksiyonel, estetik ve sürdürülebilir projeler üretilmesini saglarken, ayrıca uygulama, bakım ve onarım alanlarında basarıyı getirecektir. Ahsap peyzaj donatı elemanı sektörü ile yapılacak koordineli çalısmalar ise ürün yelpazesini genisletecek, daha kaliteli ürünler üretilmesini saglayacak ve orman endüstri ürünleri sektörünün ekonomisine olumlu katkılar saglayacaktır. Bu nedenle ahsap malzemeye
iliskin tüm verilerin kapsamlı bir sekilde olusturulması ve bu bilgilerin egitim sürecinde ve uygulama asamalarında ihtiyaç sahiplerine ulastırılması gerekmektedir.

Kaynak: Aybike Ayfer KARADAG,Süleyman KORKUT, Derya SEVM KORKUT,Güniz AKINCI KESM

Bartın Orman Fakültesi Dergisi
I.Ulusal Batı Karadeniz Ormancılık Kongresi Bildiriler Kitabı
2009, Özel Sayı, ISSN: 1302-0943, Cilt II, Sayfa: 501-509