Posts

İklim Değişikliği Gündeminde Kentsel Yeşil Alanlara Yeniden Bakış

GİRİŞ

Günümüzde iklim değişikliği dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir (Kopenhag Mutabakatı 2009). Sera gazı emisyonları hemen durdurulsa dahi, atmosferde biriken sera gazları iklim sistemlerini etkilemeye devam ederek bir süre daha iklimin değişmesine neden olacaktır.

Araştırmalar, iklim değişikliğinin etkilerinin çok ağır olacağını ortaya koyarken, olası etkilerin doğal ya da yapay sistemlerde, farklı sektörler ya da bölgelerde kümülatif ya da sistematik olarak görülmesi beklenmektedir. Ormanlar ya da göller gibi pek çok ekolojik sistem ile turizm ya da tarım gibi iklime dayalı sektörler küresel, bölgesel ya da yerel iklim değişikliğinin baskısı altındadır.

İklim değişikliğinin insan yerleşimlerini az ya da çok, çeşitli şekillerde etkileyeceği neredeyse kesin olarak kabul edilirken, insanların, yapıların, ekonomik aktivitelerin, ulaşımın ve atıkların yoğunlaştığı kentsel alanların da iklim değişikliğinden etkilenmesi beklenmektedir. Bartlet vd.  yüz milyonlarca kentlinin günümüzde yaşanan ve gelecekte yaşanacak olan etkilerden dolayı risk altında olduğunu belirtmektedir. Ancak kentler ve iklim değişikliği arasındaki ilişki basit ve doğrusal değildir ve her kentte yaşanan etki o kentin bulunduğu bölgeye, doğal, kültürel, sosyal, ekonomik yapısına, yapılı çevresine bağlı olarak farklı şekillerde olmaktadır.

İklim değişikliğinin kentlerdeki etkilerini doğrudan ve dolaylı etkiler ya da fiziki ve sosyoekonomik etkiler olarak sınıflandırmak mümkündür. TAR (2001)’de iklim değişikliğinin kentlerde insan sağlığı ve altyapıyı doğrudan etkileyeceğini belirtilirken; çevre, doğal kaynaklar ya da turizm, tarım gibi yerel sanayiyi etkileyerek dolaylı etkilerde bulunacağını belirtilmektedir. Öte yandan kentsel alanlar deniz seviyesinin yükselmesi, kasırga, aşırı yağış, sel, kentsel sel, sıcak hava dalgası gibi iklim değişikliğinin yarattığı fiziki etkilerin baskısı altındadır. Dhakal; seller, kasırgalar ve altyapı zararlanmalarının sosyoekonomik etkilerinin göz ardı edilemeyeceğini belirterek kentlerin sosyal ve çevresel, ekonomik açılardan giderek daha fazla etkileneceğini vurgulamaktadır.

Bu koşullar altında kentlerdeki riskleri azaltmak ve yaşam kalitesini sürdürebilir kılmak için iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak önemli bir konu/gündem haline gelmektedir. Ancak yerel ölçekte çözülebilecek ve mekansal planlamanın kritik öneme sahip olduğu bu noktada kentsel yeşil alanların rolünün irdelenerek yeniden ortaya konulması öncelikli ve ivedi bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Üç ana bölümden oluşan bu çalışmada birinci bölümde iklim değişikliği ve kentler arasındaki ilişki ortaya konulacak, ikinci bölümde
iklim değişikliği ile mücadele sürecinde kentsel yeşil alanların yeri ve rolü tanımlanarak son bölümde bir değerlendirme yapılarak öneriler geliştirilecektir.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KENTLER

Bugün dünya nüfusunun yarısı kentsel alanlarda yaşamaktadır ve 2050 yılına gelindiğinde bu oranın %67’ye çıkması  eklenmektedir (UN-DESA 2012). Kentleşme oranlarındaki artış, günümüzde zaten doğal sınırlarını aşarak büyüyen kentlerin eşiklerini daha da fazla zorlamasına ve yerleşilemez alanlara doğru sağlıksız biçimde genişlemesine yol açacaktır. HABITAT (2011), iklim değişikliği ve kentleşmenin etkilerinin bir araya gelerek dünyanın çevresel, ekonomik ve sosyal istikrarını ciddi anlamda tehdit edeceğini belirtmektedir.

Temel faaliyeti iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmaları/araştırmaları düzenli aralıklarla değerlendirerek raporlamak olan Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC), değerlendirme raporlarında iklim değişikliğinin yerleşimlere etkilerini açıklamıştır. Beklenen etkiler küresel önem sırasına göre sel, toprak kayması, tropikal hortum, su kalitesi, deniz seviyesinin yükselmesi, sıcak /soğuk hava dalgaları, su kıtlığı, yangın, dolu, fırtına, tarım/ormancılık/ balıkçılık verimliliği, hava kirliliği, permafrost alanların erimesi ve kentsel ısı adalarıdır. Kentler konumlarına, ekonomilerine ve nüfus büyüklüklerine bağlı olarak bu etkilerden etkilerden farklı şekillerde ve oranlarda zarar göreceklerdir (TAR 2001).

Kentsel yerleşimler ve kentler iklim değişikliğinin etkilerinden kıyı kentlerinde deniz seviyesinin yükselmesi, ekstrem olaylardan ötürü altyapının zarar görmesi, aşırı yağışlardaki artıştan ötürü artan akarsu ve kent selleri, sıcaklık anomalileri, kuraklık, yüksek sıcaklıklardan veya ekstrem olaylardan ötürü insan sağlığında meydana gelen etkiler, enerji talebinde değişimler, su arzı ve talebindeki değişimler, turizme ve kültürel mirasa etkiler, hava kirliliğine ikincil etkiler olmak üzere birçoğunu yaşayacaktır.

İklim değişikliğinin kentlerdeki etkileri altı ana başlıkta incelenebilir:

Yapılı Çevreye Etkiler

Yapılı çevre, doğal çevreden farklı olarak insanların çevresindeki konut, ofis, hastane, okul, alışveriş merkezi gibi küçük ölçekli birimlerden komşuluk birimi, semt, kent gibi büyük ölçekli birimlere ve aynı zamanda bunlar arasındaki yollar, yeşil alanlar ve ulaşım sistemleri gibi insan yapımı bileşenlerden oluşmaktadır (Younger et al., 2008). Yapılı çevrenin bileşenleri ve insan aktiviteleri kentlerde iklim bileşenleri ile etkileşime girmektedir. Arazi kullanım kararları ve yapılı çevrenin tasarımı bu etkileşimin türünü ve derecesini belirlemektedir.

Yapılı çevrenin iklim değişikliğinden etkilenme derecesi aslında kentin ne kadar sürdürülebilirlik ilkeleri dikkate alınarak inşa edilmiş olduğunun da göstergesidir. Mevcut afet risklerini dikkate alarak ortaya çıkan kentsel gelişim en azından bugünkü riskleri azaltmada önemli bir faktördür. Ancak çoğu zaman kentleşme baskısı yüzünden doğal limitleri zorlayarak yapılan gelişim/ kentleşme iklim değişikliğinin hem bugünkü hem de gelecekte ortaya çıkacak etkilerinden zarar görme derecesini arttıracaktır. İklim değişikliğinin yapılı çevre üzerindeki etkilerini;

• Kıyı kentlerinde deniz seviyesinin yükselmesinden ötürü yapılı çevreye doğrudan etkileri, su basması ve yer değiştirme (inundation and displacement), fırtına sellerine (storm flooding) bağlı zararlanmalar ve engellenen drenajdır. Potansiyel dolaylı etkiler ise dip sedimentlerinin/ çökellerinin dağılımındaki, kıyı ekosistemlerinin fonksiyonlarındaki değişiklikler ve insan
faaliyetlerine etkilerdir.

• İklim değişikliğine bağlı tehlike ve afetlerin artan sıklığından ötürü konut ve ticari yapılardaönemli zararlar meydana gelecektir.
Bu bağlamda seller en pahalı ve yıkıma sebep olan doğal afetlerdir ve dünyanın pek çok bölgesinde fazlalaşan yağış yoğunluğuna bağlı olarak artacaktır (HABITAT 2011). Artan yağışlardan ötürü toprak kayması riskinin de kentteki yapılı çevrede zarara yol açması beklenmektedir.

• İklim değişikliğinin kentteki yapılı çevredeki en iyi bilinen ve pek çok çalışmada ortaya konulan etkilerinden biri sıcak dalgalarının
sayısındaki ve sıklığındaki artıştan ötürü kentsel ısı adalarının kentlileri daha fazla olumsuz olarak etkilemeye başlayacak olmasıdır.

• Yapılı çevrenin önemli bileşenlerinden biri olan ulaşımın aşırı yağışlar ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak seller ve toprak kaymalarından zarar görmesi beklenmektedir. İklim değişikliği etkilerine bağlı olarak bir yandan ulaşım altyapısının (yollar, köprüler, havaalanları, limanlar vb.), zarar görmesinden ötürü kentteki ulaşım hizmetleri de etkilenerek kesintiye uğrayabilecek; diğer yandan iklimsel koşullar ulaşım taleplerini etkileyebilecektir.

Altyapıya Etkiler

Bir kentin fiziki altyapısı içme suyu, kanalizasyon, enerji dağıtım, ulaşım sistemlerini kapsamaktadır.

İklim değişikliği bir kentin fiziki altyapısını doğrudan etkilemekte, buna bağlı olarak da o kentte yaşayanların refah ve geçimi etkilenmektedir (HABITAT 2011). Ibarrarán (2011), kompleks kentsel altyapı problemlerinin ve çevre problemlerinin yaşandığı kentlerin dikkatli planlama yapılmaz ve uygun yatırımlar gerçekleştirilmezse iklim değişikliğinden ötürü bunlara ek olarak ortaya çıkacak değişikliklerin insafına kaldığını belirtmektedir.

Su

İklim değişikliğinin kentlerde hem su arzı hem de su talebi üzerinde etkili olması beklenmektedir. Yağış rejimlerinde yaşanan değişimler su kaynaklarını etkileyecek, hava sıcaklıklarındaki artış ise bir yandan su kaynaklarını etkilerken diğer yandan su talebi üzerinde etkili olacaktır. Arz ve talep dengesinde yaşanacak değişiklikler kentlerdeki hızlı nüfus artışı ile bir araya gelerek yeni sorunlara yol açacaktır.

Ancak su konusu ile ilgili etkiler dünyanın her yerinde aynı olmayacaktır. Yağışlardaki değişiklikler ve deniz seviyesinin yükselmesi kentlerde suyun kalitesini ve arıtılmasını etkileyecektir. Su sıcaklıklarının artmasının su kirliliğini de etkilemesi/arttırması beklenmektedir (HABITAT 2011). Ayrıca içme suyu altyapısının sellerden ya da fırtınalardan etkileneceği de göz ardı edilmemelidir.

Kanalizasyon

İlkim değişikliğine bağlı olarak yaşanacak afetlerin kanalizasyon sistemlerini zaten problem yaşayan özellikle gelişmekte olan ülkelerde etkilemesi beklenmektedir. Özellikle sel, toprak kayması ya da fırtına gibi afetlerin kanalizasyon altyapısına zarar vermesi söz konusu olacaktır.

Enerji

Kentler yapay ekosistemler olmalarından ötürü doğal ekosistemler gibi kendi enerjilerini üretebilme ve kendi kendilerine yetebilme özelliğine sahip değildirler. Kentteki barınma, ulaşım, üretim vb pek çok sistem için dışarıdan enerji girdisi sağlanması gereklidir. Dolayısı ile enerji arzı kentteki pek çok faaliyet için hayati önem taşımaktadır.

İklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan sıcak hava dalgaları kentlerde enerji talebinde ani artışlara neden olmaktadır. 2003 yılında Avrupa’da yaşanan sıcak hava dalgasında da görüldüğü üzere bu ani talep artışı enerjinin yetmemesine kesintiler yaşanmasına neden olabilmektedir. HABITAT (2011) elektrik dağıtım sistemlerinin de fırtına sel gibi afetlere karşı risk altında
olduğunu belirtmektedir.

İnsan Sağlığına Etkiler

İklim değişikliğinin insan sağlığını sıcak ya da soğuğun fizyolojik etkilerinden (Hunt, Watkiss 2011) ya da hava kirliliğinden (Kjellstrom, Weaver 2009) ötürü doğrudan etkilemesi beklenirken; gıda kaynaklı veya vektör kaynaklı patojenlerin iletim yollarındaki artış, sellerin refah üzerindeki etkileri (Hunt, Watkiss 2011) ve ruhsal stresden (Kjellstrom, Weaver 2009) ötürü dolaylı olarak etkilemesi beklenmektedir.

Biyolojik Çeşitliliğe Etkiler

İklim değişikliği biyolojik çeşitliliği maksimum, minimum ve ortalama sıcaklıkların, güneşlenme sürelerinin, yağış, nem gibi iklimsel parametrelerin değişmesinden ötürü etkileyecektir. Bazı türlerin yeni koşullara uyum sağlayamayıp yok olması söz konusu iken bazı türler uygun koşulların bulunduğu ortamlara göç edecektir. Bunun sonucunda ekosistemlerin dağılımında değişiklikler olacaktır. Bu yeni sürecin kent içindeki ve çevresindeki yeşil alanlara ve korunan alanlara etkisi olması beklenmektedir.

Hava kalitesine Etkiler

İklim değişikliği ve hava kalitesi arasındaki ilişki tıpkı kentler ve iklim değişikliği arasındaki ilişki gibi karmaşık ve farklı açılardan birbiri ile sarmallanmış bir yapıya sahiptir. Younger et al, (2008) iklim değişikliği ve hava kalitesi arasındaki interaktif bir ilişkiden söz etmektedir.

Temel sera gazı olan CO2 ile temel hava kirleticiler olan PM, NO2 ve SO2 büyük ölçüde aynı kaynaklardan ortaya çıkmaktadır. İklim
değişikliği ve hava kalitesine ilişkin kaynakların bu ortaklığın dışında özellikle troposferik O3 ve partiküller gibi hava kirleticilerin iklim sisteminde önemli bir rol oynadıklarına dair kanıtlar artmaktadır. Ayrıca iklim değişikliği ve hava kirliliği bazı hava kirleticilerin sera gazlarının yaşam ömürlerini etkilemesinden dolayı atmosferin kimyası aracılığıyla da birbiriyle ilişkilidir (Storch, Dovnes 2011). Özellikle NO2 ve O3 sıcaklık artışı ile etkileşi me girerek solunum sisteminde ters etkilerde bulunmaktadır.

Astım, solunum yetmezliği gibi rahatsızlıkları olan kişiler ile küçük çocuklar, yaşlılar risk grubunu oluşturmaktadır. D’Amato, Cecchi ( 2008), polen sezonunun uzunluğundaki ve şiddetindeki, aşırı yağış olaylarındaki ve hava kirliliği olaylarının sıklığındaki artışların önümüzdeki yıllarda çevresel risk faktörlerinin ciddi etkilerinin olacağını ortaya koyduğunu belirtmektedir.

Sosyal ve ekonomik yapıya etkiler

Kentlerde iklim değişikliğinin etkilerine bağlı olarak, ekosistem servislerindeki/hizmetlerindeki kayıplar, gıda kaynaklarındaki ve insan sağlığındaki etkiler( UN-HABITAT 2011), hammadde üretimindeki değişiklikler, yaşanan felaketlerin kente getirdiği ilave yükler kentin ekonomik ve sosyal yapısını etkileyecektir.

Yapılan araştırmalar iklim değişikliğinin ekonomiyi tarım ve turizm gibi doğrudan iklim koşullarına bağlı sektörleri etkileyerek kentlerin ekonomik gelişimini etkileyeceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca artan sigorta, gıda, enerji ve yakıt maliyetleri kentlilere ekonomik zorluklar yaratacaktır.

İklim değişikliği gündemi ile adalet ve sosyal zarar görebilirlik yeniden tartışmaya açılan konular olmuştur. Bunun nedeni iklim değişikliğinin herkesi eşit derecede etkilemeyecek olmasıdır. Toplumda kırılgan gruplar olarak tanımlanan yoksullar ve yaşlıların iklim değişikliğinden daha fazla etkilenmesi beklenmektedir.

kaynak: Ülkü Duman Yüksel/ Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü