Posts

YAPI TEKNOLOJİSİ VE MALZEME

Çapraz Lamine Ahşap (CLT) Malzeme ile Çok Katlı Ahşap Yapılar

20. yüzyılın başlarında ahşabın büyük oranda terkedilerek beton ve çelik sistemlerin kullanılması, dayanıklı yapılar elde etmek ve yangına karşı önlem olarak getirilmiş bir çözümdü. Ancak sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji kaynakları, sera gazları, küresel ısınma gibi çevresel kavramların yapı üretimindeki etkileri nedeniyle günümüze kadar kullanılagelen yapı malzemeleri üzerine yeniden düşünülmeye başlandı. Yazarlar, çapraz lamine ahşabın bu anlamda önemli bir yenilik olduğunu belirtirken, çok katlı yapılardaki kullanımlarını örnekliyorlar.

AHŞAP VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Günümüzde, bütün dünyada çevre ve çevreyle ilgili sorunlar gündemdeki yerlerini devamlı olarak korumakta, ekoloji, sürdürülebilirlik, küresel ısınma, sera gazları gibi kavramlar günlük yaşantımızda en çok kullanılan terimler arasında yer almaktadır. Sürdürülebilirlik kavramına ilişkin ekolojik anlamdaki tartışmalar ve çözüm arayışları, çevre ve özellikle yapısal çevrenin oluşturulmasında temel faktör olan malzeme kavramları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sağlıklı ekolojik bir çevre, sürdürülebilir bir yaşam elde edebilmek ve sera gazlarındaki artışa bağlı olarak gelişen küresel ısınma gibi olumsuz gelişmeleri engellemek için alınabilecek önlemlerin en başında, yapımda teknolojinin sağladığı olanaklar doğrultusunda yapı malzemelerinin seçimi ve geliştirilmesi gelmektedir. Çünkü yapım endüstrisi dünyanın toplam enerjisinin kabaca % 40’ını kullanmaktadır.

Karbondioksit üretimi küresel ısınma potansiyelinin baskın bileşenidir. Ağaç büyürken karbonu emer ve kereste haline geldiğinde de bu durum devam eder ve sera gazlarını atmosfere salmaz. Dolayısıyla ahşap yapılar giderek artan değerde karbonu bünyelerinde depolayarak, diğer inşaat malzemeleri ve inşaat faaliyetlerinin saldığı sera gazlarını dengelerler. Ahşap, çevre ve insanlık üzerinde hiçbir yan etkiye sahip olmayan doğal ve sıcak bir malzemedir. Ahşap hammadde olarak verimli kullanılabilmesi koşulu ile yenilenebilir bir kaynaktır. Bu verimlilik günümüzde olduğu gibi özel orman alanlarının teşkili ve teknoloji kullanımı ile ahşabın her bir parçasının etkin bir şekilde değerlendirilmesi ile sağlanmaktadır.

ENDÜSTRİYEL AHŞAP ÜRÜNÜ ÇAPRAZ LAMİNE AHŞAP (CROSS LAMINATED TIMBER/ CLT)

Genel olarak kereste, levha, yonga, lif, talaş gibi ahşap malzemenin yapıştırıcı, bağlayıcı maddeler ile çeşitli şekillerde fabrika ortamında biraraya gelmesiyle oluşan, homojen ve izotrop malzemeye endüstriyel ahşap denir. Endüstriyel ahşap malzeme, masif ahşap malzemeden daha yüksek değerde mekanik ve teknolojik özelliklere sahip olmakla birlikte, masif ahşap malzemenin sakıncalarını taşımayan, üstün nitelikli bir malzemedir. Endüstriyel ahşap teknolojisi, dünyada azalmakta olan orman kaynaklarının ahşap endüstrisinde daha akılcı bir şekilde kullanılmasını sağlamanın yanı sıra, tüketiciyi memnun edecek ve ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte ürünler elde edilmesine imkân vermektedir. İşlenmiş ahşap ürünler, kullanım ve işlenebilme kolaylıkları, ucuz oluşları, atık ahşapların değerlendirilebilmesi ve geri dönüştürülebilir özellikleri bakımından çevreye olan olumlu katkıları nedeniyle giderek artan bir öneme sahiptirler.

Endüstriyel ahşap ürünlerini, kaplamalık levhalar, kontrplak, kontrtabla, yonga levhalar, lif levhalar, talaş levhalar, lamine ahşap kaplama (laminated veneer lumber / LVL), tabakalı yonga ahşap (laminated strand lumber / LSL), yönlendirilmiş yonga ahşap (oriented strand lumber / OSL), paralel yonga ahşap (parallel strand lumber / PSL), tutkallı tabakalı ahşap ya da tutkallı lamine ahşap (glued laminated timber / Glulam), çapraz lamine ahşap (cross laminated timber / CLT) olarak sıralayabiliriz. Dünyada CLT, KLH, BSP, X-LAM ve benzeri çeşitli kısaltmalarla tanımlanan çapraz lamine ahşabın ilk kullanımı 1990’ların başlarında İsviçre’de başlamıştır. 1996 yılında Avusturya’da endüstri ve akademik araştırmaların gayretiyle geliştirilen çapraz lamine ahşap teknolojisinin kullanımı 2000’li yılların başında yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu gelişme yeşil bina yaklaşımlarının etkisiyle Avrupa’da ahşap bina yapım yönetmeliklerinin yeniden düzenlenmesine neden olmuştur. Avrupa’da Eurocode 5 standardı ile ahşap yapılar inşa edilmektedir.

Endüstriyel ahşap malzemesi olan CLT paneller genellikle 3, 5, 7 veya daha fazla tabakalı, masif ahşap elemanların lif yönleri birbirine zıt olacak biçimde (genellikle 90°) birbirlerine geniş yüzeylerinden ve bazı durumlarda dar yüzeylerinden de tutkal ile en az 0,6 N / mm2 basınçla yapıştırılmış, mukavemetli, boyutsal kararlılığa sahip ve rijit elemanlardır. Çapraz lamine ahşabın tutkallı lamine ahşaptan farkı, tabakaların yönleri birbirine zıt olacak şekilde yerleştirilmesidir. Tutkallı lamine ahşapta keresteler lifleri birbirlerine paralel olacak şekilde biraraya getirilerek yapıştırılır. Fabrikada, panel elemanlar üzerindeki boşlukların açılması, boyutlandırma ve şekillendirme işlemleri yapılır. Panellerin kesilmesinde ve / veya birleştirilmesinde projelendirilen kesim planlarına tümüyle bağlı kalınarak CNC (computer numerical control) teknolojisi kullanılır. Projesine göre boyutları belirlenerek hazırlanmış panel elemanlar şantiye programına göre ihtiyaç duyulan zamandan hemen önce teslim edilir. Şantiyede kısa bir yapım süreci içinde uzman ahşap inşaat firmaları tarafından vinç yardımıyla montajları yapılır.

CLT malzemeden taşıyıcı ve taşıyıcı olmayan yapı elemanları üretilebilir. Bu panel elemanlar ile geniş açıklıklar geçilebilir. Ayrıca çelik, betonarme ve ahşap çerçeve sistemlerle rahatlıkla bütünleştirilebilir. Panellerde pencere, kapı boşlukları olsa bile taşıyıcı olarak kullanılabilirler. CLT duvar panelleri dinamik yüklere de dayanıklıdırlar. İtalya’nın Ağaç ve Ahşap Araştırma Enstitüsü (Trees and Timber Research Institute / CNR-IVALSA) 2009 yılında dünyanın en büyük titreşim tablasına sahip Japonya’da CLT panellerle üretilmiş iki yapı örneği üzerinde testler yapmıştır. Bu testler sonucunda CLT strüktürlerin deprem kuvvetlerine karşı oldukça iyi karşılık verdiği saptanmıştır. Ayrıca Kanada’nın FBInnovation kurumunun yaptığı CLT panellerinin ortak duvarlar ve montaj testlerinde, duvar panellerinin köşebent ve kısa vidalarla döşemelere montajlarında oldukça iyi deprem performanslarına sahip olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. CLT panellerin yüzey özellikleri kaplamalı veya kaplamasız olabilir. Prensip olarak, CLT paneller piyasada bulunan tüm yapı malzemeleri ile de birleştirilebilir. Birçok farklı yalıtım malzemelerinin kullanımının yanı sıra farklı cephe kaplama malzemeleri ya da sıva uygulaması yapılabilir. Binanın ses yalıtımı, ısı yalıtımı, hava sızdırmazlık ya da yangın korunumu gibi fiziksel ve strüktürel özellikleri ilgili proje bazında değerlendirilir. Yangına karşı çelik ve betonarmeden daha fazla dayanımlı olduğu görülmüştür. Duvar, döşeme ve çatı elemanı olarak kullanılan panellerin tabaka sayısı, tabaka kalınlıklarını artırmak ve yüzeylerini alçı panellerle kaplamak yangına karşı dirençlerini artırmaktadır. CLT panellerinin kalınlıkları ve tabaka sayılarına bağlı olarak ses yalıtım özellikleri de değişmektedir.

Günümüzde çapraz lamine ahşap, Avrupa ve Kanada’da sürdürülebilir ormancılık sertifikalı kaynakları kullanan üreticilerden alınabilir.

ÇAPRAZ LAMİNE AHŞAP İLE ÇOK KATLI AHŞAP YAPILAR

Bu bölümde incelenen örnekler, son yıllarda, CLT ahşap panel elemanlar ile çok katlı, orta yükseklikte (5-10 kat) uygulanmış konut yapılarıdır.

Stadthaus, Telford Homes ve Metropolitan Housing Association ortaklığıyla Londra’da 2009 yılında inşa edilmiştir. Yapının mimarı Andrew Waugh (Waugh Thistleton Architects) ve ahşap firması KLH Massivholz GmbH’dir. Bu binada 19 satılık özel daire, 10 sosyal konut birimi ve bir yönetici ofisi bulunmaktadır. Birinci kattan itibaren çapraz lamine ahşap panellerle üretilen Stadthaus’un zemin katı yerinde yapım betonarmedir. Temel yapımında kısa kazık temeller kullanılmıştır. Dokuz katlı binanın taşıyıcı, bölücü duvarları ve döşemelerinin yanı sıra merdiven ve asansör çekirdeği de çapraz lamine ahşap paneller ile yapılmıştır. CLT paneller Avusturya’daki fabrikada 3 günde hazırlanmıştır. 4 uzman işçi haftada 3 gün çalışarak 27 iş gününde tüm yapının kurulumunu tamamlamışlardır. Yapıda CLT panel kalınlıkları dış duvarlarda 128 milimetre ve döşemelerde 146 milimetredir. Yangına karşı panellerin dayanımını artırmak amacıyla iç duvarlarda ve tavanda alçı paneller kullanılmıştır. Mevcut panel kalınlığı ile kombine edilmiş alçı paneller sayesinde ateşe karşı dayanım 60 dakikadan 90 dakikaya çıkmıştır. Asansör boşluğu ve merdiven bölümünde yangın ve ses yalıtımı sağlamak amacıyla arası yalıtımlı çift duvar yapılmıştır. Burada kullanılan duvar panellerinin kalınlıkları 128 milimetre ve 117 milimetredir. İngiltere’nin gürültü kontrolü ve ses yalıtım yönetmeliklerine uyabilmek amacıyla inşaat başlamadan önce bir laboratuarda testler yapılarak, çözümler aranmıştır. Dış cepheyi kaplamak amacıyla ahşap lifleri ve çimento ile 5000 bağımsız panel üretilmiştir.

Limnologen, İsveç’in en büyük ahşaptan yapılmış konut yerleşimidir. 2005 yılında Vaxjö yerel yönetimi ve Midroc Property Development işbirliğiyle bir mimari proje yarışması düzenlenmiştir. Yarışmanın teması Vaxjö, Trummen gölü kıyısında ahşap malzeme ile bir konut yerleşimi tasarlamaktır. Bu yarışmanın sonucunda mimar Ola Malm’ın (Arkitekt Bolaget) tasarımı seçilip, geliştirilmiştir. 2009 yılında yapımı tamamlanan bu yerleşim 8 katlı 4 bloktan oluşmaktadır. Toplam 134 konut birimi bulunan bu yapılardaki daire büyüklükleri 37 m2 ile 114 m2 arasında değişmektedir. Yapıların zemin katı betonarme ve üstteki 7 katı Martinsons şirketinin Byggstem adını verdiği çapraz lamine ahşap paneller ile yapılmıştır. Ek olarak dairelerin arasındaki bölücü duvarların yapımında geleneksel ahşap çerçeve sistemi kullanılmıştır. Esas taşıyıcı sistemi panel sistemdir. Binanın bütün yükleri dış duvarlar tarafından karşılanır. İç mekânda yer alan duvarların bazıları da stabiliteye yardımcı olmaları nedeniyle taşıyıcı yapılmıştır. Binanın bazı yerlerinde deformasyonu önlemek için tutkallı lamine ahşap ile üretilmiş kolon ve kirişler kullanılmıştır. Dış duvarların iç yüzeyleri ve bölücü duvarlar alçı panellerle kaplanmıştır. Cephede ahşap kaplama yapılmıştır. İsveç yangın yönetmeliğine uygun bir şekilde yapının taşıyıcı duvarları ve daireler arasındaki ortak duvarları yangına karşı yalıtılmıştır.

Holz8 (H8), mimar Arthur Schankula (Schankula Architekten) tarafından geleceğin sıfır enerji harcayan ahşap kasabasının temel parçası olacağı düşüncesiyle tasarlanmıştır. 2011 yılında Bad Aibling, Almanya’da yapılan bina 8 katlı ve 25 metre yüksekliğindedir. Çapraz lamine ahşap elemanlar Binderholz firması (Huber Huber & Sohn GmbH & Co. KG, Bachmehrin) tarafından sağlanmıştır. Yapım zamanı yüksek derecede prefabrikasyon teknolojisinin kullanımı ile oldukça kısa sürmüştür. Duvar, döşeme ve çatı bileşenleri prefabrik olarak inşaat alanına getirilip, montajları yapılmıştır. Her iki günde bir 1 kat tamamlanmış ve yapımında 6 işçi çalışmıştır. Yapının merdiven çekirdeği yerinde yapım betonarmedir. Bunun dışında yapının tüm duvarları, döşemeleri ve çatı strüktürü prefabrik çapraz lamine ahşap panellerle yapılmıştır. Dış duvarlarda ahşap kaplama ve stukko kullanılmıştır. Holz8 binası, önceleri Almanya’da daha sonra diğer Avrupa ülkelerinin yönetmeliklerince yapı üretiminde zorunluluk olarak getirilmiş “pasif ev” kavramını taşıyan özelliklere sahiptir. Pasif ev kavramı minimum enerji tüketimi ile en yüksek konfora ulaşmak olarak kısaca açıklanabilir.

Bridport konutu, zemin kattan itibaren tümüyle çapraz lamine ahşap paneller ile uygulanmış çok katlı ahşap yapılara bir örnektir. 2011 yılında Londra’da tamamlanan yapının tasarımı mimar Karakusevic Carson’a (Karakusevic Carson Architects) aittir. Bu yapı 41 uygun fiyatta kiralık, sosyal konuttan oluşmaktadır. Yapının zemin ve birinci katında bulunan 8 daire 4 odalı ve ikinci kattan itibaren geri kalan 33 daire 1, 2, 3 odalı olarak farklı seçeneklerde tasarlanmıştır. Çapraz lamine ahşap paneller Stora Enso firması tarafından hazırlanmıştır. Strüktür sisteminde diğer örneklerden farklı olarak taşıyıcı duvar panelleri bina yüksekliğinde süreklidir. Döşeme panelleri duvarlara yandan köşebentlerle takılmıştır. Bu yöntemle, çok katlı yapılarda duvar panellerinin döşeme panelleri üzerine oturtulduğu çözümlerle karşılaştırıldığında ahşap yapının toplamda büzülme değeri % 40 oranında azaltılmıştır. Bridport binasında ahşap malzeme, yapının çeşitli detaylarında kullanılan tuğla, alüminyum ve bakır malzemeleri ile başarılı bir şekilde birleştirilmiştir. 

Forte, dünyanın çapraz lamine ahşap panellerle yapılmış en yüksek binasıdır. 10 katlı binanın yüksekliği 32,17 metredir. Her katında 3 daire olmak üzere toplamda 23 daire bulunmaktadır. Lend Lease Design tarafından tasarlanan yapı 2012 yılında Melbourne, Avustralya’da inşa edilmiştir. Yapının zemin katı betonarme, üst 9 kat prefabrik panel sistemdir. Çapraz lamine ahşap paneller Avusturya’daki KLH Massivholz Gmbh firmasından getirtilmiştir. Yapıda banyo gibi ıslak hacim çözümleri hafif çelik hücre sistem ile önceden hazırlanıp, yerine monte edilmiştir. Zemin katta, beton bileşeni olarak karbon ayak izini azaltan yeni bir çimento türü olan geopolimer’li çimento kullanılmıştır. Yangın dayanımını artırmak amacıyla döşeme ve duvarlarda kaplama olarak alçı panellerin kullanımıyla birlikte, CLT panellerin tabaka sayısı 3’ten 5’e çıkarılmıştır. Duvar panellerinin kalınlığı 128-158 milimetre ve döşeme panellerinin kalınlığı 146 milimetredir. Cephede metal ve geri dönüşümlü sert ağaçtan ahşap kaplamalar kullanılmıştır. Forte binasında ses yalıtımı için tavanlarda kullanılan alçı paneller asma tavan çözümü ile monte edilmişlerdir. Akıllı bina yaklaşımı ile tasarlanan yapıda cephede gölgelendirme elemanlarının kullanılması, pencere ve kapılarda kullanılan etkin doğrama elemanları ile ısı kaçışının önlenmesi, çatıdaki yağmur suyunun depolanması, elektrik enerjisini ve suyu az harcayan ev donanımlarının kullanılması gibi çözümler bulunmaktadır.

Whitmore Road binası Londra’da Regent kanalının yanında yer almaktadır. 2012 yılında yapımı tamamlanan yapının projesi Waugh Thistleton Architects gurubuna aittir. Yapının ahşap panelleri KLH Massivholz GmbH firmasından sağlanmıştır. 7 katlı yapının ilk iki katı ofis, üçüncü katı 2 kat yüksekliğinde fotoğraf stüdyosu ve beşinci kattan sonrası 3 adet tripleks daire olarak kullanılmaktadır. Binanın zemin katı betonarme ve diğer katları prefabrike ahşap panellerle yapılmıştır. Binanın ortasında yer alan 5 metre yüksekliğinde olan stüdyoda kolonsuz bir mekân yaratmak için geçilen açıklıklar 9 metre ile 23 metredir. Çapraz lamine ahşap elemanların montajı 4 işçi ile 5 haftada tamamlanmıştır. Binada ahşap teknolojisi ile 1,5 metrelik bir konsol uygulaması vardır. Yapının kabuğunda sert, güçlü nispeten hafif olan kestane ağacından geleneksel İngiliz ahşap kaplama biçimi kullanılmıştır.  Duvarlar ve döşemelerde çeşitli yalıtım malzemelerinin yanı sıra iç mekânda alçı panellerle kaplama yapılmıştır.

Cenni di Cambiamento, İtalya’nın Milano şehrinin dışında etrafı parklar ve tarım alanları ile çevrili bir yeni yerleşim projesidir. Mimar Fabrizio Rossi Prodi (RPA- Rossi Prodi Associati) tarafından tasarlanan yapı 2013 tarihinde tamamlanmıştır. Dört bloktan oluşan Cenni di Cambiamento’nun her yapı bloğunun ilk iki katı sıra ev düzeninde yapılmıştır. Bu yapıların üzerinde 3. kattan 9. kata yükselen birer kule şeklinde konut blokları bulunur. Her bir yapı bodrum kat ile birlikte toplam 10 katlıdır. Yapıların yüksekliği 28,16 metredir. Taşıyıcı sisteminde binaların bodrum katı betonarmedir. Üzerinde yer alan iki katlı ve kule blokların yatay ve düşey yükleri zemin kattan itibaren çapraz lamine ahşap panellerle karşılanmaktadır. Bu blokların merkezinde yer alan merdiven ve asansör çekirdeği çapraz lamine ahşap panellerden oluşturulmuştur. Taşıyıcı duvar panellerin kalınlıkları birinci kattan onuncu kata doğru azalarak, 12-20 santimetre arasında değişmektedir. Duvar ve döşeme panellerin maksimum uzunluğu 6,70 metredir. Açık veya kapalı balkon oluşturmak için yine CLT ahşap panellerle konsol bölümler yapılmıştır. Bu paneller 1,80 metre uzunluğundadır. Ahşap paneller Stora Enso firması tarafından hazırlanmıştır. Binaların kaplama gibi diğer yapımlarında da kuru sistem ile montaj gerçekleşmiştir. Cephelerde ısı yalıtım malzemesi (EPS) takviye edilmiş alüminyum mikro paneller kullanılmıştır. İç bölücü duvarlarda ve tavanlarda ise tek tabaka alçı paneller uygulanmıştır. Cenni di Cambiamento konutlarının en göze çarpan özelliği, İtalya’da yeni bir malzeme olan çapraz lamine ahşap malzeme ile 10 katlı bir yapının ilk kez bir deprem bölgesinde inşa edilmesidir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Ahşap hafif olmasına karşın mekanik özellikleri yüksek bir malzemedir. Endüstriyel ahşap ile oluşturulan taşıyıcı sistemler, betonarme veya çelik malzemeli yapımlarla karşılaştırıldığında eşdeğer strüktürel dayanım ve yangın direnci, düşük enerji ile üretilebilme, daha hafif bir temel strüktürü gerektirmesi gibi nedenlerle üstünlük sağlarlar. CLT ahşap panel sistemi, CAD-CAM teknolojisi ile kolayca tasarlanabilmekte ve prefabrikasyon teknolojisi ile hızlı bir şekilde uygulanabilmektedir.

İncelenen tüm yapıların tasarım aşamalarında hazır elemanlarla üretim temel ilke olarak alınmıştır. Bununla birlikte bu yapıların prefabrikasyon dereceleri birbirlerinden farklıdır. Taşıyıcı sistemlerinde CLT panellerin kullanımıyla yapım süreçleri oldukça kısa sürmüştür. Tüm yapıların temelleri yerinde yapım betonarmedir. İncelenen çok katlı ahşap binalarda betonarme yapımlar iki şekilde yer almıştır. Holz8 örneğinde yapının çekirdeği betonarme olarak çözümlenirken, Stadthaus, Limnologen, Forte, Whitmore Road konutlarının ise zemin katları betonarme olarak yapılmıştır. Cenni di Cambiamento ve Bridport konutlarının taşıyıcı sistemleri zemin kattan itibaren çapraz lamine ahşap panellerle kurgulanmıştır. 

Çapraz lamine ahşap elemanlarla yapılan panel sistemin taşıyıcı sistem özellikleri ve statik gereksinimleri büyük boyutlu prefabrik betonarme panellerden farklı değildir. Bu sistem, strüktürel özellikleri ve boyutsal kararlılığı nedeniyle orta yükseklikteki (5-10 kat) ve yüksek yapımlar için çok uygun olmaktadır. Ahşap malzeme ile yapı üretimine ilginin giderek artmasının nedenlerinin en başında, betonarme ve çelik malzemelerle yapı üretiminin oldukça yoğun enerji gerektirmesi ve üretimleri sırasında atmosfere tonlarca karbondioksit salınmasıdır. Yenilenebilir bir kaynak olan ahşap malzeme daha az karbon ayak izine sahip olması, üretiminde daha az enerji gerektirmesi ve daha az su kirliliğine neden olması gibi nedenlerle tercih edilmektedir. İncelenen çok katlı yapılarda betonarmeyi kısmen kullanan örneklerinde bile karbon ayak izi etkili bir şekilde azaldığı görülmektedir. Gelecekte üretilecek yapıların ve hatta bu yapıların oluşturduğu kentlerin yenilenebilir bir kaynak olan ahşap malzeme ile yapılma düşüncesi yaygınlaşmaktadır. Avrupa ülkeleri ve Avustralya’da CLT ahşap panellerin konut, ofis, sinema, otel, eğitim yapıları gibi farklı yapımlarda kullanımı giderek artmaktadır. Ahşap endüstrisinin önde gelen liderlerinden biri olan Kuzey Amerika’da ise bu malzeme daha çok geleneksel ahşap çerçeve sistemlerinde (balloon frame, platform) kullanılmaktadır. Bununla birlikte Kuzey Amerika’da da CLT panel elemanlarla çok katlı ahşap yapı üretme yolunda gelişmeler vardır. British Colombia’da, Michael Green’in tasarladığı 27,5 metre yüksekliğinde Wood Innovation and Design Centre 2014 yılının Haziran ayı sonunda tamamlanmıştır. Yapının merdiven çekirdeği ve döşeme elemanları CLT ahşap panellerden yapılmıştır. İsveç’te 2013 yılında düzenlenen HSB Stockholm mimari yarışmasında, C. F. Møller mimarlık gurubu güneş enerjili 34 katlı bir konut projesi ile birinci olmuştur. Bu binanın çekirdeği betonarme ve diğer bölümlerinde yer alan kiriş, kolon ve döşeme elemanları ahşap malzemedir. Projenin yapımının 2023 yılında tamamlanması hedeflenmektedir. 

Son yıllarda dünyada, 30-40 katlı ahşap malzemeli taşıyıcı sisteme sahip yapı araştırmaları gündemdedir. Kanada’lı Mimar Michael Green ve ekibi 12, 20, 30 katlı ahşap yapı yapabilmenin strüktürel olanaklarını araştıran FFTT yaklaşımı adını verdikleri bir çalışma hazırlamıştır. Bunun yanında, 2013 yılında Skidmore, Owings & Merrill, LLP (SOM) tarafından Ahşap Kule Araştırma Projesi (Timber Tower Research Project) hazırlanmıştır. Bu projenin amacı, yüksek yapıların taşıyıcı sistemlerinde endüstriyel ahşabın temel malzeme olarak kullanımı ile bir binanın karbon ayak izini azaltmaktır. SOM’un önerdiği sistem betonarmeye bağlanmış ahşap çerçevedir. Bu sistemde yüksek gerilmelerin olduğu noktalarda betonarme kullanılmıştır. Betonarme çekirdeğe endüstriyel ahşaptan yapılmış ana taşıyıcı elemanlar çelik birleşim elemanları ile bağlanmıştır. Önerilen bu strüktür sistemi ile binanın karbon ayak izinin betonarme ve yapısal çelik çözümleri ile karşılaştırıldığında % 60-% 75 oranlarında düşürülebileceği hesaplanmıştır. 

kaynak: Neslihan Güzel, Yrd. Doç. Dr., DEÜ, Mimarlık Bölümü 
S. Cengiz Yesügey, Doç. Dr., DEÜ, Mimarlık Bölümü

Kagir Sistemleri Destekleyen Ahşap Yapılar ve Bozulma Nedenleri Üzerine Bir Çalışma

GELENEKSEL TÜRK KONUTUNDA KULLANILAN VE KÂGİR SİSTEMİ DESTEKLEYENAHŞAP YAPISAL ELEMANLARIN ÖNEMİ VE BOZULMA NEDENLERİ

1. GİRİŞ

Geleneksel Türk konutunda mahremiyet olgusundan ötürü hayatta gelişen yaşantının içe dönük olması gerekliliği, zemin katların ve avluyu sınırlandıran duvarların masif kargir duvarlarla üretilmesini gerekli kılmıştır. Bu masif taş dokusunu bozan tek eleman yine dolu olarak üretilen ahşap avlu kapıları olmuştur. Konutlar güneye ve manzaraya yönlenirler ve bu anlamda güney, güney batı cepheleri zemin katlarında devam eden bu masifliğe karşıtlık oluşturacak biçimde hafif, narin ve geçirgen olarak sokağa ve avluya açılım sağlarlar. Türk konutunu farklı ve özgün kılan mekanların bu biçimde sokağa akmalarının yanında kargir malzeme ve ahşabın biraradalığıdır. Bu şeffaflığın zıtlığı kuzey ve güneydoğu cephelerinde kendini gösterir ve yapının rüzgar, yağmur, soğuk gibi faktörlerden uzak tutulabilmesi için, bu yüzeylerde kargir duvarlar çatı hizasına kadar devam ettirilir. İki veya üç kat yüksekliğinde kargir duvarların üzerinde ahşap lento elemanlar yardımı ile açılan küçük açıklıklar servis mekanlarını aydınlatır. Bu yüzeylerde mekanları ısıtan ocaklara ait bacaların duvarları da kargir duvarı tamamlayan öğelerdendir.

2. KARGİR YAPILARDA KULLANILAN AHŞAP YAPI ELEMANLARI VE KULLANIM BİÇİMLERİNİN TANIMLANMASI

Kargir yapılarda ana yapı malzemesi çoğunlukla taş, bazen de yöresel farklılıklardan ötürü kerpiç olabilmektedir. Batı Anadolu’da yer almalarına rağmen Kula ve Birgi gibi yerleşimlerde kargir duvar örgüsü yöresel taş malzeme iken, Sığacık yöresinde zeminden 60 cm yüksekliğe kadar taş örgü ile oluşturulan kargir duvarın devamı kerpiç örgü ile tamamlandığı görülmektedir. Kargir duvarlar beden duvarlarını oluştururken yapıların döşemeleri, döşemenin bir uzantısı olarak düşünülebilecek olan ahşap çıkmaları ve çatı konstrüksiyonu ahşap malzeme ile inşa edilmektedir. Kargir duvarlar;
Ahşap hatıllar
Ahşap döşemeler ve çatı sistemi tarafından desteklenmektedir.
Kargir duvarları destekleyen en önemli eleman ahşap hatıllardır denilebilir. Duvar örgüsünün içinde ve bitiminde ya da pencere/kapı gibi açıklıkların üzerinde kullanılan biçimiyle (lento) bu yatay elemanlar sistemin önemli bir parçasıdır. Ahşap döşemeler ve çatı sistemi ise; yığma duvarları yatay düzlemde bağlayarak taşıyıcı çerçeveyi tamamlarlar.

2.1. Ahşap Hatıllar ve Lentolar

Genellikle duvar örülürken içerisine yerleştirilen ve en kesit yüksekliği oldukça küçük olan ahşap hatıllar geleneksel örneklerde yaklaşık 1 metre aralıklarla görülürler ve köşe noktalarda birbirlerinin üzerine bini yapacak şekilde birleştirilirler. Özelikle taş örgünün düzgün olmadığı durumlarda (kaba yonu taşlar ya da moloz taş kullanımı gibi), ahşap hatıllar duvarın belirli aralıklarla aynı seviyede birleştirilmesi/ bir arada tutulması görevini üstlenirler. Kargir duvarların genişliğinin kullanılan ahşap elemanın genişliğine görece daha kalın olması; destek amacı ile belirli aralıklarla yerleştirilen ahşap elemanların hem duvarın iç yüzeyinde hem de dış yüzeyinde çift yönlü kullanılmasına neden olmaktadır. Duvarın iç ve dış yüzlerine yerleştirilen ve duvar boyunca devam eden bu ahşap hatılların, bazı örneklerde yer yer duvara dik doğrultuda ahşap elemanlarla birleştirildikleri de görülmektedir. Ekonomik ya da coğrafi koşulların taş kullanımına olanak vermediği durumlarda/bölgelerde tuğla ve özellikle de kerpiç malzemeli kargir yapıların duvar örgüsü içinde de benzer şekilde ahşap hatılların kullanıldığı görülmektedir. Söz konusu destek elemanları kare ya da dikdörtgen en kesitli olup geniş kenarları üzerine oturtulmaktadırlar.

Kargir duvarlar içerisinde destek elemanı olarak ahşap hatıl kullanımının 2500 yıldır uygulanan bir yöntem olduğu bilinmektedir. Kalın kargir duvarların düşey yükler altında şişip açılmasını önlemek amacıyla belli seviyelerde düzenlenen hatıllar, duvar yüzlerini birbirine bağlayıp sağlamlaştırmanın yanında duvarın yükseklik/kalınlık oranını azaltmakta ve ilk çatlağın oluşacağı yeri belirleyerek çatlakların yapıya tehlike oluşturacak şekilde bir başka yerde ortaya çıkmasını önleyici rol üstlenmektedirler. Ahşap hatıl kullanılması durumunda karşılaşılan en büyük sorunlardan biri; ahşabın zaman içinde çürümesi, kargir malzemenin bünyesindeki su etkisiyle şişip sonra kuruması sonucu duvarda oturmalara yol açmasıdır.

Yığma kargir yapıların günümüzdeki inşası açısından bakıldığında, 2007 yılında yürürlüğe konan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 5. Bölümünde yığma binalar için depreme dayanıklı tasarım kurallarının anlatıldığı görülmektedir. Ancak bu yönetmelikte inşa edilecek yığma kargir yapılar için ahşap hatıl ya da döşeme kullanımı söz konusu değildir. Yalnızca kerpiç malzemenin kullanıldığı yığma kargir yapılar için ahşap hatıl kullanımı tariflenmektedir. Yönetmeliğe göre, kerpiç yığma duvarlarda ahşap hatıl yapıldığı durumlarda, 100 mmx100 mm kesitindeki iki adet kadron, dış yüzleri duvar iç ve dış yüzeyleri ile çakışacak aralıkta konulacaktır. Bu kadronlar boylamasına doğrultuda 500 mm’de bir 50 mmx100 mm kesitinde dikine kadronlarla çivili olarak birleştirilecek ve araları taş kırıntıları ile doldurulacaktır. Kerpiç duvarlı binalarda kapı üst ve pencere üst ve altlarına ahşap lento yapılabilir. Ahşap lentolar ikişer adet 100 mmx100 mm kesitinde ahşap kadronla yapılacaktır. Ahşap lentoların duvarlara oturan kısımlarının her birinin uzunluğu 200 mm’den az olmayacaktır (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2006). Yönetmelikle tariflenen kerpiç yapılardaki yatay hatılların düzenlenmesi ile ilgili ilkeler, gerçekte geleneksel konutlardaki sistemle benzerlik göstermektedir. Geleneksel konutlarda zarar görmüş ya da güçlendirilmesi gereken örneklerde bu ilkeler doğrultusunda önlemler almak doğru olacaktır.

2.1.1. Ahşap Hatılların Deprem Dayanımına Katkısı

Kargir duvarları desteklemek amacıyla kullanılan ahşap hatılların yapının deprem dayanımına oldukça önemli ölçüde etkisi olduğu bu konuda yapılan araştırmalarda gösterilmiştir. Hughes tarafından yürütülen çalışmada, üç farklı model deprem sehpası üzerinde test edilmiştir. Üç örnek de taş malzeme ile oluşturulmuş yığma yapılardır. İlk örnekte açıklıklar üzerinde ahşap lentolar kullanılmış ancak duvarlarda başka bir destek elemanı kullanılmamıştır. İkinci örnekte ise yapı üç farklı yükseklikte betonarme hatıllarla desteklenmiş ve köşe taşları kullanılmıştır. Lentolar da betonarmedir. Üçüncü örnekte ise duvarlar üç farklı kotta ahşap hatıllarla desteklenmiş, yine köşe taşları kullanılmış ve açıklıkların üzerinde ahşap lentolar yerleştirilmiştir.

Deprem testi sonucunda, ilk örnek ciddi hasar görmüştür. Hatıllarla desteklenen örneklerde ise kısmi hasarlar görülmüş, ahşap hatılların kullanılması durumunda taş duvarın bileşenlerinde bozulmalar görülürken, betonarme hatılların kullanıldığı örnekte bozulmalar daha çok betonarme elemanların kendisinde oluşmuştur. Bu sonuç da ahşabın betonarmeye oranla esnek davranışının bir kez daha kanıtlanması olarak yorumlanabilir.

2.2. Geleneksel Konutlarda Ahşap Döşeme ve Çatı Konstrüksiyonu

Geleneksel konutlarda, kat döşemeleri ve çatı daha önce de belirtildiği gibi ahşap malzeme kullanılarak inşa edilen önemli yapı elemanlarıdır. Döşeme ve çatı, yığma kargir yapılarda, yatayda bağlayıcı olarak görev üstlenmektedirler. Kargir duvarlar üzerine bazen doğrudan, bazı örneklerde ise ahşap yastıklar aracılığıyla oturtulan ahşap kirişli döşemeler tek doğrultuda çalışmaktadırlar.

Geniş açıklıkların geçilmesi durumunda, ahşap döşemede düşey yüklerin etkisiyle titreşim özellikleri görülebilmektedir. Geniş açıklıkların geçileceği durumlarda; döşeme kirişleri döşendikleri yönün ters istikametinde genellikle mekanın ortasına yerleştirilmiş bir ana kirişin üzerine döşenerek boylarının kısaltılması sağlanır. Bu ana kirişin kesiti; 18/18-20/20cm ebatlarında olabilir. Bu durum böyle iken, döşeme kirişleri ortalama 50-60cm aralıklarla yerleştirilen daha küçük en kesitli (geçtiği açıklığa ve elemanın işlenip işlenmemesine göre 6/12-8/12-8/10cm kesitinde) ahşap elemanlardır. Döşeme kirişleri genellikle, ahşap yastık
kiriş elemanın üzerine oturtularak iki kat arasında yerlerini alırlar. Kirişlerin yerleştirilmesinin ardından kirişlerin üzerine konulan ikinci bir yastık kirişi, ikinci katın duvar konstrüksiyonunun oluşturulmasında kolaylık sağlayacağından bazı örneklerde kullanım görmüştür. Bazı durumlarda da ki bu genellikle rastlanılan bir uygulamadır, yastık kiriş elemanının hiç kullanılmadığı tespit edilmiştir.

Geleneksel Türk konutlarında kullanılan ahşap elemanlar genellikle basitçe işlenmektedir. Hatta bazı örneklerde özellikle de döşeme kirişlerini destekleyen ana kirişlerin dairesel kesitli olarak kullanıldığı da görülmektedir. Özellikle köylerde ağacın işlenmeden, sadece kabuğu soyularak kullanıldığı gözlenebilmektedir.

Çatı konstrüksiyonu ise basitçe döşemede kullanılan sistemin eğimli olarak tekrarlanması olarak tanımlanabilir. Genellikle, çatı kırma çatıdır ve dört yöne eğimlidir. Çatı kaplaması olarak kullanılan kiremit örtüsüne uygun eğimi sağlamak için genellikle oturtma çatı konstrüksiyonu kullanılır. Çoğu zaman ahşap çatı konstrüksiyonunda kullanılan elemanların doğada bulunduğu biçimi ile yapıda kullanıldığı gözlemlenmiştir. Ahşap dikmeler yaklaşık 1,5-2,5 m aralıklarla, taşıyıcı duvar olmadığında, ahşap kirişler üzerine yerleştirilirler. Ahşap mertekler, aynı ahşap döşemede olduğu gibi, ortalama 50-60cm aralıklarla kiremit örtünün altında yerlerini alır. Çoğu örnekte tavan kaplaması da ahşaptır ve bu kaplama döşeme kirişlerine benzer biçimde tavan kirişleri tarafından taşınır.

Geleneksel Türk konutunun simgesel elemanı olan ahşap çıkmalar, kargir örneklerde de sıklıkla görülmektedirler ve konstrüksiyon ahşap elemanlar kullanılarak oluşturulmaktadır. Genellikle çıkmaların oluşturulmasında, döşeme kirişleri 45-50 cm uzatılmakta, cephede dikmeler uzatılan döşeme kirişlerine taşıtılan taban üzerine oturmaktadır. Sıklıkla çıkmaların ana ve/veya ara dikmeler hizasındaki payandalarla (eliböğründe) desteklendiği görülmektedir. Bazı örneklerde çıkmaları taşıyan elemanların basit kurgusu gözlemlenirken bazı örneklerde çıkmaları destekleyen diyagonal elemanlar farklı profillere sahip olabilmekte ya da çıkmanın alt bölümü bağdadi teknikle kapatılarak sıvanabilmektedir.

2.2.1. Ahşap Döşemelerin Deprem Dayanımına Katkısı

Özellikle deprem etkisi düşünüldüğünde, binalarda oluşan yapısal hasarın en önemli nedenlerinden bir de mevcut ahşap kirişli döşeme sisteminin deprem anında binanın düşey taşıyıcı elemanlarına yükü gereği gibi aktaramamasındır. Mevcut ahşap döşeme sistemi diyafram etkisi gösterememektedir. Döşeme sisteminde diyafram özelliğinin yetersiz olması durumunda duvarlar kat yüksekliklerinin daha üstünde bir boya sahipmiş gibi davranacaklarından yatay yükler altında yer değiştirmeler sınır değerlerin oldukça üstüne çıkabilmektedir.

Ayrıca, birinci kat döşemesini oluşturan kirişlerin zemin kat duvarının üzerinden dışarıya doğru uzatılmasıyla oluşturulan ahşap çıkma, zemin kat duvarının üzerine binen ağırlığının getirdiği basınç kuvveti ile yapıya yanal yüklere karşı ilave bir dayanım kazandırmaktadır.

3. AHŞAP ELEMANLARDA MEYDANA GELEN BOZULMALAR VE NEDENLERİ

İlk bakışta çok dikkat çekmese de, yığma kargir konutların bünyesindeki ahşap destek elemanlarında oluşan deformasyonlar/bozulmalar sonuçta tüm taşıyıcı sistemi, dolayısıyla da yapının bütünlüğünü etkilemektedir.

Yapının bütünlüğünün korunması açısından ahşap elemanlarla desteklenen yığma kargir yapılarda, sistem elemanlarının birleşim detayları, yapının yanal yüklere karşı dayanımı, üst örtünün (çatı konstrüksiyonunun) yapısal sistemi ile olan bağlantısının sağlanması önem taşımaktadır. Bu bağlamda;

ahşap hatılların ve ahşap ara kat döşemelerinin ahşap elemanlarının doğru kurgulanması, detaylarının doğru üretilmesi ve zarar görmemesi,

ahşap yapı elemanlarının hem birbirleri ile hem de kargir yapı elemanları ile bağlantı detaylarının sağlamlığının sağlanması,

ve ahşap çatının yapıyı fiziksel etkenlerden korumanın ötesinde, döşemelere benzer şekilde yatay bağlayıcı olarak görev yapabilmesi için monolitik olarak inşa edilmesi, önem kazanmaktadır.

Yukarıda tariflendiği biçimi ile ahşap elemanlar ve kargir yapı elemanları bir bütün olarak doğru bir biçimde çalıştıklarında ve periyodik olarak tüm sistemin bakımının devamlılığı sağlandığında, geçmiş yaşam biçimimizin mekansal kurgusu, geleneksel yapım teknikleri, sanat anlayışının ender kalan örneklerinin geleceğe aktarılması hususunda yaşanan sorunlar minimuma indirgenecektir. Söz konusu elemanların bozulma nedenleri çok çeşitlidir, fakat bu sorunlar yumağına çok genel olarak üst ölçekte bakıldığında karşımıza temel sorunlar olarak;

Fiziksel Etkenler Biyolojik Etkenler Kimyasal Etkenler ve
İnsan Kaynaklı Bozulmalar çıkmaktadır.

Çalışma kapsamında yapılan değerlendirmelerde ahşap yapı elemanlarının bozulmasına neden olan etkenler bu başlıklar altında irdelenmiştir.

3.1. Fiziksel Etkenler

Yağmur, kar, sıcaklık değişimleri, UV ışınları, rüzgar gibi iklimsel etkilere açık olan bir ahşabın görünümü değişir, birleşim yerleri açılır; yarılma, çatlama, burulma gibi bozulmalar meydana gelir. UV ışınlarının ilk etkileri malzemenin renginde ortaya çıkar. Işınların etkisiyle malzeme, daha açık ya da daha koyu tonlarda renk değişimine uğrar (İBB Koruma Uygulama Denetim Müdürlüğü.

Çoğu zaman yapılarda görülen bozulmalar kullanıcıların başka mekanlara taşınmaları yapının terk edilmesi sonucu gerekli basit onarımların yapılmaması ve yapı elemanlarının atmosferik koşullar ve zararlılara doğrudan maruz kalmasıyla oluşmakta ya da hız kazanmaktadır. Genellikle kiremit örtünün zarar görmesi sonucu, yağmur suyu yapının içerisindeki elemanlara ulaşmakta, nem dengesinin bozulmasıyla çatıdan başlayarak ahşap elemanlarda renk değişimleri, giderek de çürüme etkisi görülmektedir. Artan nem miktarı ahşap elemanların bünyesinde mantarlanmalara uygun ortam oluşturmakta ya da önceden oluşan mantarlanmaları hızlandırmaktadır.

Genel olarak geleneksel konutların ahşap elemanlarla desteklenmesi ya da ahşap karkas olarak inşa edilmesi nedeniyle rüzgar ve deprem yüklerine dayanımlarının oldukça iyi olduğu söylenebilmektedir. Bu özellikleri incelenen yörelerdeki geleneksel konutların günümüze kadar ulaşmasında en önemli etkenlerden birisidir. Ancak bazı ahşap elemanların, kullanılan malzeme ya da eleman kesitlerinin basit işçiliği ve ek olarak da bakımsızlığın etkisiyle yatay yükler karşısında bozulmaya uğradıkları da gözlemlenmektedir.

3.2. Biyolojik Etkenler

Ahşap malzemenin bozulmasına neden olan biyolojik faktörleri; bakteriler, mantarlar, böcekler, deniz canlıları, kuşlar ve memeliler olarak saymak mümkündür. Ayrıca yosunlar, algler ve likenler de ahşap malzemeye zarar verir (İBB Koruma Uygulama Denetim Müdürlüğü. Çalışma kapsamında ahşap yapı elemanlarında meydana geldiği sıkça gözlemlenen biyolojik bozulmalar ise mantar ve böceklerin etkisidir.

Bakteri ve mantar etkisi sonucu oluştuğu düşünülen ve yaygın olarak görülen bozulmalar elemanlardaki renk değişimi ve çürümedir. Öte yandan, incelenen bazı yapılarda, ahşap elemanlarda çeşitli böceklere ait deliklere ve elemanlarda kesit kaybına rastlanmıştır.

3.3. Kimyasal Etkenler

Kimyasal maddelerin, ahşabın hücre duvarına ulaşma oranı kimyasal bozulmanın boyutunu belirler. Genellikle kimyasal maddeler ahşabın rengini değiştirir. Uzun süre alkali etkisine maruz kalan malzeme zayıflar, hemiselüloz ve lignin erir, liflerde ayrılma meydana gelir. Yangın da ısıya bağlı bir kimyasal bozulmadır ve en sık karşılaşılan sorunlardan birisidir.

Genellikle çıkan yangınlarda kargir duvarlar çok büyük zarar görmese de, lento, hatıl gibi duvarın ayakta durmasını sağlayan ahşap elemanların zarar görmesi sonucu yapıda büyük hasarlar oluşmakta, kargir duvarları bir arada tutan ahşap elemanların taşıyıcılığını kaybettiği durumlarda ise, kargir duvarlarında yıkıldığı gözlemlenmektedir.

3.4. İnsan Kaynaklı Bozulmalar

İnsan kaynaklı nedenlere bağlı bozulmalar; Tasarım ve Uygulamada Yapılan Hataların Etkisi, Hatalı Onarım Etkisi, Fonksiyon ve İhtiyaç Değişikliklerine Bağlı Yapılan Hatalı Düzenleme Etkisi ile Bakımsızlık ve Terk Etkisi gibi başlıklar olarak sıralanabilir.

Genellikle yörede bulunan ağaç türleri, yapı elemanının kullanılacağı yere ve işlevine uygun olarak seçilmiş olsa da geleneksel Türk konutunda kullanılan basit yapım teknikleri ve bazı yapılardaki işçilik eksiklikleri de ahşap elemanların zarar görmesinin en önemli nedenlerindendir. Özellikle de taşıyıcı işlevi olan döşeme kirişi gibi elemanlar, kargir duvarlar ile doğrudan bağlantılı olduklarında, kargir malzemenin bünyesindeki sudan da etkilenmektedirler. Çoğu geleneksel yapıda, özellikle de kullanıcıları düşük gelir seviyesine sahip olan örneklerde ahşap elemanların doğrudan kargir yapı elemanları üzerine oturtulduğu, başka bir bağlantı elemanı kullanılmadığı ve buna bağlı bozulmalar oluştuğu gözlemlenmektedir.

Konutlarda kullanılan bu basit yapım teknikleri, Türklerin göçebe toplum geleneğinin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Çünkü kullanılan bu basit yapım teknikleri ile inşaat süreci hızlanmaktadır. Öte yandan, dünyadaki insan yaşamının geçici olduğu inancı da konutların uzun süre ayakta kalması öngörülerek değil, o günkü ihtiyaca cevap verecek nitelikte inşa edilmesi sonucunu doğurmuştur.

İncelemeler sonucunda, geleneksel konutlarda ortaya çıkan bozulmalar en çok terk edilen örneklerde görülmüştür. Büyük şehirlere göçler ya da aile büyüklerinin vefatı gibi etmenlerle terk edilen konutlardaki ahşap elemanlar zamanla periyodik bakımları yapılmadığından atmosferik etkilere doğrudan maruz kalmaktadırlar. Atmosferik koşulların etkisiyle zarar gören ahşap malzeme biyolojik etmenlerin etkisine de açık hale gelmektedir.

Öte yandan bir diğer önemli etken ise, bozulan elemanları yenilemek ya da ihtiyaç değişikliklerine cevap verebilmek amacıyla konutlara yapılan yanlış müdahalelerdir. Ahşap malzemenin niteliklerinin yeterince bilinmemesi ve yapım sisteminin kendine özgü özellikleri olduğunun bilinçli / bilinçsiz göz ardı edilmesi sonucunda ortaya çıkan hatalı onarımlar nedeniyle bir yandan yapı tarihi ve estetik değerini yitirmekte, hatta zaman zaman yapının/elemanın taşıyıcılık işlevi de zarar görmektedir.

4. SONUÇ

Yapılan bu çalışma ile ahşap destek elemanlarının geleneksel kargir yapılardaki önemli rolü bir kez daha vurgulanmak istenmektedir. Ülkemizde, yangına, zararlı organizmaların etkisine maruz kalması ya da yalnızca kullanılan basit birleşim detayları gibi etkenlerin biri ya da birkaçının bir araya gelmesi sonucu zarar gören ahşap elemanların bulunduğu yapılarda kullanılan onarım ya da yenileme yöntemi genellikle zarar gören elemanların yenileriyle değiştirilmesi olmaktadır. Ancak çoğu zaman bu kolay bir çözüm değildir. Çünkü ahşap elemanların zarar görmesi yapı bütününü etkilemekte dolayısıyla yapının neredeyse yeniden inşası söz konusu olmaktadır. Günümüzde kullanılan malzeme ve yapım tekniklerindeki farklılıklar da bu sürece ek bir zorluk getirmekte, bazı durumlarda sonuç başarısız restorasyon uygulamaları olmaktadır.

Bu bağlamda, Yukarıda tariflenmeye çalışılan ahşap elemanlar ile kargir yapı elemanlarının bir bütün olarak doğru bir biçimde çalışmaları sağlandığında ve periyodik olarak tüm sistemin bakımının devamlılığı sağlandığında, geçmiş yaşam biçimimizin mekansal kurgusu, geleneksel yapım teknikleri, sanat anlayışının ender kalan örneklerinin geleceğe aktarılması hususunda yaşanan sorunlar minimuma indirgenecektir.

kaynak:Özgül Yılmaz Karaman, Mine Tanaç Zeren/DEÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MÜHENDİSLİK BİLİMLERİ DERGİSİ Cilt: 12 Sayı: 2 sh. 75-87 Mayıs 2010

KAYNAKLARI;
G. Arun (2005):” Yığma Kagir Yapı Davranışı”, Yığma Yapıların Deprem Güvenliğinin Arttırılması Çalıştayı. Ankara: ODTÜ.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı (2006): “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik”, Resmi Gazete (26100).
R. Günay (2001): “Osmanlı Konut Mimarisinde Ahşap Kullanımının Sürekliliği”, M. Kiel, N. Landman, H. Theusnissen (Dü.), EJOS IV, Proceeding of the 11th International Congress of Turkish Art içinde, Utrecht, sf. 1-22.
R. Hughes (2000): “Hatil Construction in Turkey”, Earthquake-Safe:Lessons To Be Learned From Traditional Construction International Conference on the Seismic Performance of Traditional Buildings, ICOMOS. Istanbul.
İBB Koruma Uygulama Denetim Müdürlüğü (KUDEB) (2009): “Geleneksel Ahşap Yapı Uygulamaları”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
R. Langenbach (2002): “Survivors in the Midst of Devastation, A Comparative Assessment of Traditional Timber and Masonry Construction in Seismic Areas”, Proceedings of the Seventh U.S. National Conference on Earthquake Engineering . Boston.
H. Sesigür, O. C. Çelik, F. Çılı (2005): “Esnek Döşemeli Tarihi Yığma Kargir Yapıların Güçlendirilmesi İzmit Sultan Abdülaziz Av Köşkü Örneği”, Deprem Sempozyumu Kocaeli, sf. 768-770.