Sektörel Makale: Türkiye’de Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu ile İlgili Bir Çalışma

Yüzyıllardır değişime uğrayan, farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, ait olduğu her dönemde sürekli değişim göstermektedir. Bu gibi değişimler, sosyal nitelikler, yabancı kaynaklı üretimler diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de mobilya sektörünün gelişimi üzerinde etkin rol oynamaktadır. Bu anlamda, mobilya sektöründe teknoloji, yabancı üretim, ekonomik krizler, taklit üretim gibi konular sağlıklı bir çizgiye oturtulamadığı için mobilya sektörünün gelişimine engel oluşturmaktadır. Firmaların tasarım ve tasarımcı kavramlarına önem vermesi, sektörün gelişimi için gereklilik olmaktadır. Bu bağlamda, tasarım kavramına verilen önemin yerine oturmaması ve tasarımcı eksikliği dikkate alınarak çalışmada Türkiye’de mobilya tasarım ve sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmaktadır.

Giriş
1980’lerin başından itibaren, serbest pazar ekonomisinin benimsenmesi beraberinde rekabet ortamını, ürünlerde çeşitliliği, kültürel ve ekonomik sorunları gündeme getirmiştir. Dışa açılma ile başlayan değişimler, her alanda olduğu gibi mobilya sektöründe de kendini hissettirmiştir. Konut talebinin artması, büyük ölçekli firmaların örgütlenmesi konut tiplerine göre mobilya üretiminin söz konusu olmasını sağlamıştır. Teknoloji, tüketim, küreselleşme ve kentleşme kavramları birbirini takip ederek büyümüş, 1980’li yıllarda dünyada yaşanan değişimler, Türkiye’yi de etkisi altına almıştır. Dışa açılım, mobilya sektöründe büyük değişimlere sebep olmuş, yeni ürünlerin sosyal yaşama girmesi, çeşitli ithal ürünlerin yanı sıra tüketicinin de bilinçlenmesini sağlamıştır. Günümüz Türkiye’sinde ve değişen dünya koşulları içinde yaşanan olaylar, mobilya sektörünün gelişimine büyük oranda yansımıştır. Bu doğrultuda çalışmada, Türk mobilya sektörünü değişim süreçleri ile ele almak, sektörün yaşadığı sorunları ortaya koymak doğrultusunda, tasarım-tasarımcı kavramının önemi ve Türk mobilya sektörünün bulunduğu durumun irdelenmesi amaçlanmıştır.

1. Türkiye’de Mobilya Tasarımı

Tasarım, insan duyuları ile algılanabilen, çeşitli unsur veya özelliklerin oluşturduğu bir bütündür. Tasarım, kendisini etkileyen faktörler dikkate alınarak yapıldığı taktirde ürünü daha cazip hale getirip tüketici davranışlarına yön vererek onun ihtiyacını karşılar, rekabeti geliştirir. Değişen yaşam biçimleri, ihtiyaçların çoğalmasına neden olur. Bu ihtiyaç zamanla bir takım yeniliklerin insan hayatına girmesini sağlar ve zamanla artan ihtiyaçlar, teknoloji kavramını bir gereklilik haline dönüştürür. Bu gereklilik, eğitim, kültür, ekonomi, sosyal yaşam gibi etkenlerle bir araya gelerek mobilya seçiminde de etkili olmasını sağlar.

Bu anlamda yüzyıllardır farklı kültürler için, farklı formlara giren mobilya, önemli bir gereksinim haline gelmiştir. Türkiye’de ise küreselleşme süreciyle birlikte önem kazanan mobilya tasarımı, birçok mobilya firmasının sektöre girmesine sebep olmuştur. Dışa açılma, teknolojik yeniliklerin ülkeye girmesi daha esnek bir yaşamın söz konusu olması, dış ticaretin artması, mobilya firmaları arasına rekabeti sokmuştur. Zamanla makine endüstrisinde yaşanan gelişmeler, mobilya endüstrisine yansımış, ortaya çıkan olgular, modern kavramının doğmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda mobilya, sosyo-kültürel etkilere bağlı olarak gelişim göstermiş, günümüzde mobilya kavramına modern olgusu da eklenmiştir. Modern mobilyanın oluşumunu etkileyen en önemli unsur olan endüstri, toplum yaşamında büyük bir değişiklik yaratmış, mobilya sanayisini derinden etkilemiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi, toplumsal yaşamdaki ekonomik, kültürel değerler doğal olarak mobilya tasarımı ve tüketimini önemli seviyede etkilemiştir.

Değişen gelenekler, rahat bir yaşamı dolayısıyla mekânların tasarım ağırlıklı yerleştirilmesini gerektirmiş, mobilyanın tüketici imkânları doğrultusunda, günün modasına uygun biçim kazanmasını sağlamıştır. Mobilya tasarımını etkileyen sosyal nitelikler, Türk mobilya tasarımında çok fazla kendini gösterememiştir. Bu doğrultuda tasarım, yeni bir kullanım biçiminde ortaya çıkan, yeni malzeme, teknoloji ile kendinden bahsettiren bir unsur haline dönüşmüştür. Dolayısıyla tasarım, kopyalama ve yeniden tasarlama fikirleri ile (taklit ve özgün) iki şekilde karşımıza çıkar. Türk mobilya sektöründe de tasarımın iki şekilde görülmesi, tasarımcılara duyulan gereksinimin yerine oturmamasından kaynaklanmaktadır. Tasarımda taklidin sıklıkla tercih edilmesi Türk mobilyasının özgün tasarım imajını uluslararası platformda rekabet edebilecek düzeye getirememektedir. Özgün tasarım, ürünün yeni olmasıdır. Yenilik, yeni ürün, mal ve hizmet üretiminde kullanılan yenilik ya da geliştirilmiş bir yöntem haline dönüştürmek, teknolojik yenilik ise yapma/yaratma süreci, mali ve ticari etkinliktir. Taklit, var olan bir ürün üzerinde değişiklikler yaparak sektöre sunmaktır. Bu anlamda Türk mobilya sektöründe, standartların oluşturulması, markaların yaratılması taklit üretimin önüne geçebilmek için önemli gereksinimler olmaktadır. Mobilya firmaları, tasarım kavramına mecbur kaldıklarında standart getirmekte, tasarımı taşıyabilmeleri, rekabetçi olabilmeleri tasarım adına büyük önem taşımaktadır. Rekabetin en önemli unsuru özgün tasarımlar yaratabilmektir. Özgün tasarım, ortaya çıkarılacak tasarım üzerinde yeni bir kültür yaratmak, oluşabilecek sorunlara çözümler bulabilmektir. Bu doğrultuda mobilya sektörünün özgün tasarım konusunda bilgilendirmek, rekabeti arttırıcı çözümler üretebilmek gerekmektedir.

2.Türkiye’de Mobilya Sektörü

1980’lerde yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik değişimler sektörü etkileyen kavramların kabul görmesine, kent ve konut mekânında farklılaşmalara neden olmuştur. 1980’lerde yaşanan bu olaylar, 1990’lı yıllarda küreselleşme etkileriyle biçim kazanan mobilya sektörünün oluşumuna imkân vermiştir. Konut üretiminin ve konut tipolojilerinin artması mobilya sektöründeki yönelimin de konutlara göre olmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe, dışa açılma ile başlayan kendini yenileme ihtiyacı özgün ürün tasarımı gerekliliğini ortaya çıkararak, benimsenmesini zorunlu kılmıştır. Özellikle günümüzde özgün tasarım kavramı ile şekillenmeye başlayan mobilya tasarımları bir anlamda sektörü hareketlendirmeye başlamıştır.

Tasarım, hedef pazarın beklentileriyle uyumlaştıran, bu beklentileri geliştiren, bir yandan da ürünü pazardaki diğer ürünler arasında seçilebilen niteliklerle donatan bir etkinliktir. Bu nedenle ürünün pazarda, toplumda ve kültürel ortamlarda benimsenmesini, kabul görmesini sağlayan bir kimliklendirme aracı aynı zamanda önemli rekabet faktörüdür. Dolayısıyla özgün bir tasarım, tasarım kalitesini, ulusal ve uluslararası ölçekte rekabeti arttırır, sektöre ivme kazandırır. Tasarım kalitesini mobilyanın kimliği ve kalitesini arttırdığı gibi ülkelerin uluslararası platformda imajını ve yerini sağlamlaştırır.

Türkiye’de mobilya sektörü, geleneksel yöntemlerle çalışan atölye tipi, küçük ve orta ölçekli isletmelerden olmasına rağmen, son yıllarda küçük ölçekli isletmelerin yanı sıra orta ve büyük ölçekli isletme sayısında artış göstermiştir. Özellikle 2000 yılı sonrası dış pazara yönelik konut üretimi, hızlı üretim yapabilmek adına taklit olarak gelişmiş, özgün tasarım olgusu tercih edilmemiştir. 2005 yılı rakamlarıyla %8’lik büyüme ile en hızlı büyümeyi gerçekleştiren mobilya sektörü genellikle iç piyasaya dönüktür. Büyük işletmelerin sektöre girmesiyle hem iç pazara hem de dış pazara yönelen mobilya sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin bir kısmında sipariş üretimi yapılırken büyük bir çoğunluğunda talep üretimleri (yatak odası, oturma odası vb. gibi) gerçekleştirilmektedir.

Sakarya ve Canlı, Türk Mobilya sektörünün Güçlü ve Zayıf Yönlerini(Swot Analizi) şu şekilde belirtmektedir:

Güçlü yönler: büyük ölçekli firmalar, işgücü potansiyeli, malzeme çeşitliliği, mobilya üretim potansiyeli.
Zayıf yönler: organizasyon eksikliği, devlet desteği yetersizliği, finans yetersizliği, kalifiye eleman yetersizliği, mesleki eğitim yetersizliği, tasarım eksikliği, yüksek hammadde maliyetleri, yenilik yaklaşımı azlığı, uluslararası standartlar.
Fırsatlar: Türkiye’nin stratejik konumu, globalleşme, yeni pazar arayışları, fason üretim arayışları, Avrupa’daki tüketim nüfus, bilgi teknolojisi, üretimdeki artış, tasarımın kullanımı, markalı ürünler, reklam, etkili iletişimin oluşumu/kullanımı.
Tehditler: 3. dünya ülkelerinde yapılan çok düşük maliyetlerle üretim, Çin, düşük standartlar, sosyal yapı, yavaş değişim ve yenilenme, AB’ye ihracatta yüksek/düşük maliyet, AB pazarındaki doyumluluk, tasarım eksikliği (kopyalama), büyük ölçekli firmalar.

Swot analizi doğrultusunda, kalite kontrol, standartlaşma, markalaşma, sermaye, hammadde, teknoloji, teknik bilgi, eğitimli personel, tasarım ve tasarımcı eksikliği mobilya sektörünün verimini etkileyen faktörler olduğu görülmektedir. Bu etkenlere verilecek destek ve bu etkenlerin iyileştirilmesi sektörün daha iyi yapılandırılmasına imkân sağlayacaktır.

3.Türkiye’de Mobilya Tasarımı ve Sektörün Durumu

Türk mobilya sektörünün, tasarım kültürü oluşturabilmesi için sektördeki yapısal problemleri çözmesi gerekmektedir. Türkiye’de büyük firmaların tasarım bölümlerinin yanı sıra bireysel tasarım yapan, kendi çabalarıyla bir yere gelen tasarımcılar da sektöre ürünlerini sunmaktadır. Dünya standartları ve gelişen dünya teknolojisi, taklit üretimi zorlaşmakta ve günümüz tüketici profili bilinçlenerek özgür ürünler istemeye başlamaktadır. Buna rağmen, Türk mobilya sektörünün taklit eden sektörler arasında yer alması, ilerlemek için büyük yatırım yapan firmalara engel oluşturmaktadır. Bu anlamda, aslında Türk mobilya sektörü, geçmişten günümüze büyük ilerleme kaydetmiştir. Bu ilerleme ile sektörde yaşanan sıkıntıları yok sayamamış, uluslararası pazara sorunlarını aşıp açılamamıştır. Sermaye giriş-çıkışları ve mali piyasaların tam olarak özgürleşmesine rağmen imalat sanayisi, nüfus artışı, yüksek oranlı enflasyon sürerken, iç talep yetersizliği ile büyüme hızı yavaşlamış, iç piyasa önemli ölçüde ithal mallara yerini kaptırmıştır. Bir anlamda yabancı firmaların ürünlerinin ülkeye girmesi, rekabet ortamının doğmasına neden olmakla birlikte müşterinin kaliteli ürünlerle tanışmasına sebep olmuştur. İthalatın ve teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesi, sektörü önemli derecede geliştirmiş, ürün tasarımlarında yaşanan sorunlar, sağlıksız yapılanan ve ilerleyemeyen sektöre neden olmuştur.

Türkiye’nin tasarım konusunda önemli sorunu, rekabeti oluşturacak özgün tasarım koşullarını sağlayamamasıdır. Tasarımın varlığı rekabet yarışının artmasına bağlıdır. 1980’lerin sonlarından itibaren yaşanan piyasa sorunları, dışa açılma gibi gelişmeler, Türk tasarımını, sektörde rekabetçi olmaya zorlamıştır. Bu zorlama, özgün tasarım, marka olma ve standartlaşmanın önemini sektör tarafından algılanmasını sağlamıştır. Türk mobilya sektöründe tasarımın önemini anlayabilen imalatçı sayısı oldukça azdır. Birçok firma, yabancı firmaların kataloglarını kopya etmekte, ürün tasarımına yapılacak yatırım engellenmektedir. Bu nedenle, büyük firmalar arasında, ürün benzerliği nedeni ile davaların açıldığı izlenmektedir. Taklit ürünlerin, orijinallerine oranla, daha ucuza mal olması, tüketicinin dolayısıyla üreticinin bu ürünlere yönelmesini sağlamaktadır. Ürünün talep doğrultusunda artması, taklit üretiminin devam ettiğini bir anlamda kolay üretim adına özgün tasarımın tercih edilmediğini göstermektedir. Buna rağmen, sektörün bilinçlenmeye başladığı son yıllarda, kendine yer edinen sayılı firma, ürün tesciline önem vermektedir. Bu doğrultuda, markalaşma ve özgün tasarım, son dönemlerde mobilya sektörünü ilgilendiren önemli kavramlar haline dönüşmektedir.

Sonuç

Türkiye’de mobilya tasarımı ve sektörünü sağlıklı bir çizgiye oturtmak, uluslararası platformda yer edinebilmek, akım haline getirmek, yarını için amaç haline dönüştürmek gerekmektedir. Türk mobilya sektöründe tasarımcılara duyulan ihtiyaç yerine oturtulmadıkça, firmaların yabancı üretim ve tasarımcıları desteklemeleri son bulmadıkça taklit üretim Türk mobilya sektörünün gerçeği olmaya devam edecektir. Bu anlamda, standartlara uygunluk, işgücü, tüketici talepleri, teknolojik yenilikler dikkate alınarak rekabet edebilme seviyesine gelinebilmelidir. Kendi kültürünü okuyup yorumlayabilmek, geleceğe geçmişten gelen kültürü yansıtabilmek adına özgün tasarımlar geliştirilmeli, yerli üretim, üretici ve tasarımcılar tercih edilmelidir. Günümüzde sayılı tasarımcımız uluslararası platformda kendi çabalarıyla Türk tasarımı adına ürünler verebilmektedir. Yeni fikirlerin ortaya çıkarılması adına bireysel tasarım yapan tasarımcılara gerekli destek sağlanmalıdır.

Bu anlamda Türkiye’de mobilya sektörünün gelişimi için;

• Özgün tasarım; kendine özgü, kaliteli ve teknolojik tasarım fikirleri yaratılmalı,
• İmaj; güven, devamlılık, kaliteli, talep beklentilerini karşılamak, standartlaşma, marka yaratma, özgün tasarım konularında imaj yaratılmalı,
• Eğitim; yeni okullar, devlet desteği, teknolojik imkânların arttırılması, yeni teknoloji, eğitimli eleman, eğitilmiş iş gücü arttırılmalı, uluslararası platformda sektörün tanıtımı yapılmalı, yarışmalar düzenlenmeli, tasarım kültürüne önem verilerek tasarıma teşvik sağlanmalıdır.
Bu doğrultuda, Tasarımı evrensel boyuta getirerek, paylaşarak, özgün tasarım fikirleri yaratılmalıdır. Tasarım, rekabeti arttır, markalaşma olgusunu sağlamlaştırır. Tasarım olgusunun yeni oluşmaya başladığı Türkiye’de kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden firmaların faaliyet alanları geliştirilmeli, özgün üretime yönelmeleri sağlanmalıdır.

kaynak: Serpil ÖZKER Yrd.Doç., Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık Bölümü/ www.mobilyadergisi.com