Peyzaj Mimarlığı
PEYZAJ MİMARLIĞININ TANIMI
Gerek doğal peyzajın korunması ve sürdürülmesinde ve gerekse kentsel ve kırsal peyzajın işlevsel, estetik ve sağlıklı bir şekilde planlanmasında Peyzaj Mimarlığına bütük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Peyzaj ve mimarlık sözcüklerinin birbirlerine ters düşen anlaları nedeniyle bu kavramın açıklanması güç görünebilir. Zira birincisi dinamik, değişken ikincisi ise statik yani durağandır. Peyzaj Mimarlığı kavramı ilk defa 1863 yılında ABD’de F. L. Olmsted ve C. Vux tarafından New York Cenral Parkı tasarladıkları zaman gündeme gelmiştir.
O günden itibaren, Peyzaj Mimarlığı, diğer çevre bilimcileriyle ( mimarlar, mühendisler, holtikültürcüler gibi) rekabet içerisinde faaliyetlerini sürdürmüştür. Toplumsal ve çevresel değişmeler doğrultusunda Peyzaj mimarlığında da içerik ve kapsam olarak olumlu ve hızlı gelişmeler meydana gelmiştir. Bunun sonucu Peyzaj Mimarlığı insan ve fiziksel çevresini, doğal ve kültürel kaynakları, koruma ve yönetme temelinde uzlaştırıcı, sanatı, bilimi, mühendisliği ve teknolojiyi kombine eden çok çelitlilik gösteren tasarım alanlarından biri haline gelmiştir.
ASLA’nın (Amerika Peyzaj Mimarlığı Topluluğu) tanımına göre, PEYZAJ MİMARLIĞI; ” Doğal ve kültürel kaynakları koruma ve yönetme temelinde, kültürel ve bilimsel birikim ( oluşturuacak fiziksel çevrenin işlevsel ve yaşam kalitesini artırma yönünde) yeryüzünde uygulanması kapsamında, doğal ve kültürel elemanların düzenlenmesi, arazinin planlanması, tasarlanması ve yönetimi sanatıdır.”
Peyzaj Mimarlığı, görüldüğü gibi kentsel ve kırsal peyzaj alanlarında olduğu kadar, doğal alanlarda insan eli ile çevre arasındaki ilişkileri fiziki yönden düzenleyen bir faaliyet alanıdır. Bu bakımdan düzenlemekle görevli olduğu mekan birimi, bir evin teras, balkon, avlu veya bahçesi gibi en küçük ölçekten başlayarak, havza ve bölge arazi planlaması gibi büyük ölçekli alanlara kadar genişlemektedir. Bu bakımdan çalışmalarının diğer mekan düzenleyici disiplinlerle sıkı bir ilişki halinde olması gerekmektedir. Bunlar, mmarlık, şehircilik, bölge plancılığı, ekoloji, botanik, jeoloji, toprak, coğrafya, hortikültür, ormancılık, ziraat, güzel sanat dalları, sosyoloji gibi disiplinlerdir.
Peyzaj Mimarlığının Çalışma Alanları:
Günümüz koşulları gereği bugün için Peyzaj Mimarlığının çalışma alanlarının kısal ve kentsel mekanlarda yoğunlaştığı görülmektedir.
* Kent İçi ve Yakın Çevresindeki Çalışma Alanları: Peyzaj Mimarlığının en detaylı çalışmalarını kapsayan bu bölümde amaç, doğadan koparılmış, fiziksel ve ruhsal baskılar altında olan modern kent insanına, mümkün olduğu kadar doğa ile ilişki kurabileceği yeşil bir çevre yaratmaktır. Çalışmanın bu aşamasında, Peyzaj Mimarının kent plancısı ile sıkı bir işbirliği içinde olması gerekir. Bu işbirliği, gerek yerleşik alanların imar planları yapılırken, yeşil alan planlamasının entegrasyonunu sağlamak, konut ünitesinden başlayarak komşuluk, mahalle, semt ve kent üniteleri için yeşil alanların miktar, dağılış ve işlevselliği yönünden öneriler getirmek ve gerekirse yeni yerleşim bölgeleri veya kentlerde peyzaj arazi kullanım planlarının yapılması, yeşil alan sistemlerinin saptanması ve yeşil alan gereksinimlerinin, normlarının, kent dokusu içindeki dağılışlarının belirlenmesi ve nihayet yeşil alan birimlerinin tasarımlanması şeklinde özetlenebilir.
Kent içi ve çevresi çalışma alanları; Ev terası, avlı ve bahçeleri, çatı bahçeleri, toplu konut bahçeleri, çocuk bahçeleri ve oyun alanları, mahalle ve semp parkları, okul bahçeleri, spor alanları, yol, bulvar, meydan yeşillikleri, kamu ve özel kuruluşların yeşil alanları, kent parkları ve ormanları, hayvanat bahçeleri, botanik bahçeleri, tarhi ve arkeolojik alanların çevre düzenlemeleri, turistik tesislerin çevre düzenlemeleri, mabet yeşillikleri, mezarlıklar, fuar, kültürpark ve bahçe sergileridir.
* Kırsal Alanlardaki Çalışma Alanları: Kırsal alanda, çalışma alanı doğal elemanların halim olduğu geniş bir mekan olduğu için, daha az ayrıntılı bir çalışma yapmak durumundadır. Bu alandaki çalışmanın esas amacı, doğal dengenin korunması veya yeniden tesisine yardımcı olunmasıdır. Tarımsal ve teknolojik gelişmenin zorunlu kıldığı bir çok tesisin çevre içinde olumlu bir gelişme göstermesi ve peyzajın görünüşü kadar elemanlar arasındaki dengenin kurulması, çalışmanın esasını teşkil eder. Böylece bir tarımsal alan verimli olduğu kadar estetik, bir endüstri tesisi ekonomik ve verimli olduğu kadar çevreyle uyumlu, bir doğal alan ise koruma amacı (In-situ koruma) ile birlikte insanların rekreasyon kullanışına uygun planlanmış olabilir. Aynı şekilde bir ulaşım sistemi de doğal ve kültürel değerleri hiç bozmadan veya onlara en az zarar verecek şekilde yerleşebilir.
Kırsal alandaki çalışmalar genel olarak bölge ve havza ölçeğinde çevre düzeni ve arazi kullanım planlarının yapılmasıdır. Daha özel olarak da şu çalışmalar yapılabilir;
- Tarımsal Alanların Planlanması: Tarım arazilerinin organizasyonu, köy meydanları, köy yollarının ağaçlandırılması, köyiçi ve çevresi rekreasyon alanları, köy korulukları, ıslak alanların ıslahı, rüzgar perdeleri, karsiperleri, kumulla mücadele, erozyon kontrolü gibi,
- Endüstri Alanların Planlanması: Endüstri tesislerin çevre düzenlemeleri, endüstri için hammadde temin eden alanların( taş, çakıl, kum, kireç ve maden ocakları gibi) onarım veya rekreasyonel amaçlarla kullanımının planlanması gibi,
- Ulaşım Alanların Planlanması: Hava meydanları, demiryolu güzergahları ve istasyonları, çevre düzenlemeleri, karayolu planlaması, yol kenarı dinlenme yerleri, benzin istasyon çevre düzenlemeleri, manzara yolları gibi
- Orman Alanların Planlanması: Orman içi dinlenme alanları, tabiatı koruma alanları, doğa parkları ve milli parkların planlanması ve yönetimi, orman köyleri kırsal kalkınma planları agroforestry planlamaları suni ağaçlandırma faaliyetleri, yaban hayatı, sulak alanlar gibi.
- Turizm Alanların Planlanması: Piknik ve kamping alanları, tatil köyleri, otel, motel, pansiyon, plajlar, kent dışı spor alanları, kaplıcalar, mağaralar, tarihi kalıntılar, harabeler, arkeolojik sanat eserleri, golf alanları gibi
Peyzaj Mimarlığının Öğeleri:
Peyzaj Mimarlığının 5 temel öğesi vardır. Peyzaj planlama çalışmalarının ölçeği ne olursa olsun bu beş temel öğe mutlaka bulunmaktadır. Bunlar, doğal faktörler ve işlemleri, toplumsal faktörler ve işlemleri, teknoloji, metodoloji, değerlendirmedir.
* Doğal faktörler ve işlemleri: Arazi ve insan ile uğraşan her meslekte, toplumsal faktörler ön planda gelmektedir. Problemleri çözümleyici, planlayıcı ve tasarımlayıcı yöntemler her ölçek için geçerlidir. Bölgesel ölçekte arazideki değişiklik ve gelişmeler, böyle bir işlem başlamadan iyice bilinmeli ve değerlendirlimelidir. Doğal faktörlerin ve bu arada özellikle jeoloji, toprak, hidroloji, topoğrafya, iklim, bitki örtüsü, yaban yaşamı ve bunların arasındaki ilişkilerin saptanması değişiklik yapılması planlanan ekosistemin anlaşılması için gereklidir. Aynı şekilde önemli olan diğer bir konu ise arazinin görsel kalitesinin analizi ve değerlendirilmesidir. Böylece arzi kullanma politikası, peyzajın ne kadar hassas veya dayanıklı bir ekosistem olabildiği konusundaki temel bilgilere dayandırılabilir. Böylece bir çok değerli ve ender bulunan ekosistemler, bugünün ve geleceğin insanları için korunup geliştirilebilir. Diğer taraftan daha küçük ölçekli peyzajlarda, jeolojik ve toprak koşulları, yapı temellerinin formunda ve maliyetinde kritik saptayıcılar olabilecektir. İnsan eylemleri ve bitki yaşamı için en uygun ortam yaratmak ve geliştirmek söz konusu olduğunda, güneş, rüzgar ve yağış en öenmli tasarım öğeleri olacaktır. Böylece görüldüğü gibi bir çok hallerde bölgenin veya alanın doğal faktörleri peyzaj planlama ve tasarımında en önemli etken olarak ortaya çıkmaktadır.
* Toplumsal Faktörler: peyzaj planlama ve tasarımında çeşitli ölçeklerinde hemen hemen benzer biçimde insan ve toplumların, cinsiyet, yaş, kültür, psikoloji, fiziksel özellikler gibi bir çok değişkenler göz önüne alınmaktadır. Böylece sosyal değerlere ve insan gereksinimlerine en uygun bir tasarım ortaya konabilmektedir. Rekreasyon ve peyzajın estetik değerinin ortaya çıkarılması konusunda karar verilirken, insanların çevreyi değerlendirme ve kabullenmesi, davranış biçimleri ile açık hava rekreasyon eylemleri öenmli derecede etkili olmaktadır. Önemli olan peyzaj tasarımcısının, çevrenin insan üzerindeki etkileri kadar çevreyi kontrol ve hünerle işleyebilmek için, insanların temel gereksinimlerini anlayabilmesidir.
* Teknoloji, tasarımı tamamlayıcı veya planlama politikasının dayandığı bir araçtır. Teknolojiden yararlanma, makine gücündeki ve materyaldeki gelişime bağlı olarak seneden seneye bile değişebilir. teknolojinin alanları ise bitkiler, bitkilendirme ve ekolojik sıralanma, toprak ilmi, hidroloji, kanalizasyon, mikroklima kontrolü, sert kaplama yüzeyleri, bakım işlemleri gibi
* Tasarım metodolojisi, peyzaj sorunlarının tanımı, ortaya konması ve farklı alan kullanışlarının çakıştığı hallerde bunları çözmek için geliştirilmiş sistemleri içerir. Metodoloji, sorunların çözümünün gelişmesinde, ilgili bütün faktörlerin ve değişkenlerin değerlendirilmesi işlemidir. Bilgisayar grafikleri, analitik, teknik, işaret ve rakamla gösterme tekniği bu işleme yardımcı olur. Bunlara ek olarak, yaratıcılık isteyen işlemlerde, puanlama v.b yöntemlerle tasarım daha insancıl bir çözüm içermesi mümkün olaiblir.
* Değerlendirme, bu birimlerin bir araya getirilmesinin hedefi, özel alan özelliklerine ve insan davranış modellerine karşılık verecek bir peyzaj planlaması ve detay tasarım temelinin geliştirilmesidir. Gerek toplumsal ve gerekse fiziksel faktörler, insan davranışları ve çevre özellikleri, kültüre bağlı olarak, bölge ve komşuluk ölçeğinde sınırsız değişiklikler gösterir.
Sonuç olarak, günümüz koşullarında, doğal peyzajların bilinçsizce hahrip edilmesi ve çok kötü sayılabilecek kültürel peyzajların ortaya çıkması, peyzaj planlamanın (ekolojik planlamanın) önemini daha da fazla ortaya koymaktadır. Bu nedenle Peyzaj Mimarlığı disiplinin, 21. yüzyılda ülkemizde daha etkin olabilmesi için, sadece bahçe ve park planlamsı yapar düşüncesini bırakarak, yukarıda bahsedilen çalışma alanlarını kapsayacak şekilde ( özellikle eğitim konusunu ve kalitesini de) yeniden sorgulamak, şekillendirmek ve uygulatmak zorunluluğu bulunmaktadır.
Ülkemizde zengin sayılabilecek doğal kaynaklarımızın değerini bilip, bu kaynaklara zarar vermeden ve uyumlu olacak şekilde, insana yaraşır ve mutlu olabilecek mekanların ve hizmetlerin sunulması Peyzaj Mimarlığının amacı olduğu gibi bütün disiplinlerin de ana amacı olmalıdır. Bu çerçevede, çalışma alanları birbirine yakın konumdaki disiplinlerin birbirleriyle ortak çalışma zorunluluğu olduğunu ve bu konuda her türlü çabanın gösterilmesi gerektiği bilinmelidir.
Doğa ve insanın geleceği için, ” Doğa insana muhtaç değil, insan doğaya muhtaçtır.” sloganını hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.
kaynak: Prof. Atila Gül