Ahşap'ta ortam neminin etkileri
Gelişen teknoloji sayesinde yeni yapı malzemeleri üretilmesine rağmen ahşap, mimarlığın ve inşaat sektörünün vazgeçilmez malzemelerinden biri olma özelliğini korumaktadır. İşlenmesi kolaydır, hafiftir, basınç ve çekme dayanımı yüksektir, ses, ısı ve elektrik yalıtımında mükemmel özelliklere sahiptir. Ahşap biyolojik bir malzeme olduğu için; mikroorganizma, mantar, su, nem ve güneşin ultraviyole ışınları gibi olumsuz dış etkenlere maruz kalarak bünyesinde ve yüzeyinde hasarlar ve deformasyonlar meydana gelir. Bu deformasyonları engellemek için; ya emprenye yöntemi ya da yüzeysel koruyucular kullanılmalıdır. Söz konusu koruma metotlarından en iyi ve en etkili olanı koruyucu kimyasalların ahşap bünyesine emdirilmesiyle uygulanan emprenye yöntemidir.
Türkiye’de günümüzde inşa edilmekte olan yapıların özellikle dış cephelerinde kullanılan ahşap malzemelerde, maliyeti düşük ve uygulaması kolay olduğu için genellikle yüzeysel olarak uygulanan kimyasal maddelerle dış etkenlere karşı önlem alınmaya çalışılır. Eğer ahşap iyi korunmamışsa, olumsuz dış etkenlerin bir veya birkaçı, ahşapta kısa sürede hasar ve bozulmalara neden olur.
Türkiye’deki yapılarda kullanılan ceviz, çam, gürgen, kayın ve meşe gibi ahşap türleri üzerine yüzeysel olarak uygulanan koruyucu kimyasal maddelerin, nem geçirimlilik performansları araştırılmıştır. Deneysel olarak laboratuar ortamında gerçekleştirilmiş olan çalışmalarda farklı türdeki ahşap örnekleri üzerine vernik, selülozik boya ve sentetik boya gibi çeşitli kimyasallar uygulanmıştır. Deneysel çalışmada, koruyucu kimyasal uygulanmış ahşap malzemeler desikatör diski üzerine konularak su ile temas ettirilmeden nemli ortamda bırakılmış ve ahşabın, bu etken karşısında ağırlık değişimi açısından nasıl bir davranış gösterdiği incelenmiştir. Elde edilen verilere dayanılarak da yüzey koruyucu kimyasalların, ahşap malzemelerdeki nem etkisi karşısında gösterdiği davranış ve performanslar ortaya konulmuştur.
Yapılarda nem ve su etkileri, yapı hasarları sorunları açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Çünkü nem ve suya karşı önlem alınmadığı takdirde, başlangıçta malzeme bünyesi ile sınırlı kalan hasar ve bozulma gibi sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olur. Söz konusu bu hasar ve bozulma oluşumları, yapının ve yapım malzemesinin özelliklerine bağlı olarak da çok daha ileri boyutlara ulaşarak, yapısal ve strüktürel tehlike oluşturacak gelişmelere varabilir.
Yapı kabuğunun yapımında kullanılan hemen hemen tüm yapı malzemeleri, az ya da çok gözenekli yapıları nedeniyle çevrelerindeki nemi, bünyelerine alma, depolama, iletme ve tekrar bünyelerinden dışarı atma özelliğine sahiptir. Ancak yapı malzemeleri katmanlar halinde bir araya getirildiğinde ise durum daha farklı olabilmekte ve kullanılan her malzemenin, farklı nem geçirgenlik özelliklerine sahip olması nedeniyle taşınan nem bazı katmanlardan hızlı bir şekilde geçerken, bazı nem geçirgenlik direnci yüksek katmanların önünde de birikebilmektedir. Bunun yanında, dış kabuk katmanlarında olağan şartlardaki nemin dışında, çevre şartlarının etkisi ile tasarım ve uygulama hatalarından dolayı yoğuşma da oluşabilmektedir. Bunun sonucunda da yapı elemanının ya da yapı kabuğunun kendisinden beklenen performansı verememesi söz konusu olabilmektedir.
Nemin, yapı malzemelerine olan en önemli etkisi, bozulma ile birlikte, malzemelerin ısıl performansına ve ısı geçişine olan etkisi sayılabilir. Ortamdaki ve bileşen bünyesindeki nem, ayrıca kullanıcı konforu ile kullanıcı sağlığı üzerinde de etkili olmaktadır. Yapı malzemelerinde aşırı nem birikmesi veya doğrudan yoğuşma meydana gelmesi nedeniyle ıslanma/kuruma, donma/çözülme, yüzey kirlenmesi, biyolojik ve mikro organik etkiler gibi genelde olumsuz olaylar meydana gelmektedir. Malzeme içindeki nem geçişinin, malzemenin ve sistemin ısıl performansı üzerinde de önemli derecede etkisi söz konusu olmaktadır. Bunun sonucunda da seçilen kaplama malzemelerinde ve dolayısıyla yapı kabuğunda daha hızlı bozulmalar meydana gelmektedir.
Yapı malzemeleri içerisinde nem ve suya karşı en hassas malzemelerden birisi hiç şüphesiz ahşaptır. Ancak günümüzde geliştirilen çeşitli koruma yöntemleri ile ahşabı su ve nem gibi çeşitli dış etkenlere karşı korumak oldukça kolaylaşmıştır. Çeşitli koruyucu kimyasal maddelerin yardımıyla, ahşabın bünyesinin ya da sadece dış yüzeyinin, çeşitli etkilere karşı korunması mümkündür. Ahşabın bünyesine çeşitli yöntemlerle farklı özelliklere sahip kimyasalların entegre edilmesi yani kısaca emprenye yöntemi, dış etkilere karşı, en iyi ve en etkili çözümdür. Bu yöntem ile, ahşap malzeme uzun yıllar boyunca herhangi bir bakım gerektirmeden olumsuz etkenlere karşı korunur.
Ülkemizde genellikle bina cephelerinde kullanılmakta olan ahşap malzemelerde, dış etkenlerden korunma amacıyla, maliyeti düşük ve uygulaması kolay olduğu için, genellikle yüzeysel koruyucular tercih edilir ve özelliklerine dikkat edilmeden bu yüzeysel koruyucularla, ahşapta, su ve nem gibi dış etkenlere karşı bir koruma sağlanmaya çalışılır. Ahşap cephe kaplamalarında yüzeysel olarak uygulanan yöntemlerle ahşabı korumak gerçekte oldukça zordur. Çünkü kısa bir süre sonra ahşaba yüzeysel olarak uygulanmış olan bazı kimyasallar, koruyucu özelliklerini kaybedebilirler. Sonuçta ta ahşapta başta çürüme olmak üzere bir takım bozulma ve hasarlar ortaya çıkar.
kaynak: Hakan ÜNALAN, Emrah GÖKALTUN